Mehmet Anıl Demiröz: Köylü Milletin Efendisidir 

BBP Meram İlçe Başkanı Mehmet Anıl Demiröz
Köylü Milletin Efendisidir 

Öncelikle cümleten Esselamünaleyküm diyerek sözlerime başlamak istiyorum.
Ülke olarak bugün ihtiyacımız olan şeyin her birimizin ayrı ayrı titreyip kendimize gelmesi olacağına inanıyorum.
Kastım nedir? Kastım tüketici toplum olmaktan kurtulmaktır. Hiç mi tüketmeyelim. 
Tabi ki böyle bir durum düşünülemez. Elbette tüketim olacak. Ancak her saniyemiz her adımımız tüketim olmasın. Bizde üretelim. 
Dışa bağımlı halde yaşıyoruz. İşin kötü tarafı ise bundan bir haberiz. 
Şu an bulunduğumuz yerlerde gözümüz değdiği her üründe dışa bağımlıyız. Nasıl? O kadar da değildir. Gibi söylemlerinizi duyar gibiyim. 
Ancak maalesef durum bu. Göz ardı edip, kulak arkası ederken bugüne gelmişiz bile. Basite alınmayacak derece de önemli bir konu bu. Peki nasıl yapacağız? Nasıl üreteceğiz? Zikrettiğim üzere her birimize ayrı ayrı sorumluluklar düşüyor. Neredeysek ve hangi işle uğraşıyorsak vatana millete faydası olacak şeyler yapmalıyız. 
Tarımda dahi dışarıdan ithal ürünler geldiğini biliyor muydunuz? Bizim ülkemiz tarım ülkesi. Coğrafi konumumuz iklim özelliklerimiz kaynaklarımız o denli geniş iken dışarıya bağımlı olmanın kabulü mümkün değildir. Burada devlete düşen sorumluluklar var. 
Tarımı çiftçileri daha da fazla desteklemeli. Bizler için çiftçilik, hayvancılık, tarım vs her zaman önemlidir. Şu söz hemen akla gelmektedir.
“Köylü milletin efendisidir.” Şiarımız, düsturumuz, yolumuz bu alanda böyle olmalı. Yeterli mi? Hayır. Teknoloji alanındaki dışa bağımlılıklarımızı da en aza indirme gayretiyle bu alanlardaki çalışmaların ar-ge çalışmalarının desteklenmesi gerekmektedir. Bu hususlara baktığımızda “Evet. Böyle bakıldığında gerçekten sadece tüketici bir toplum olduk.” şunu hissetti isek yazım anlaşılmış denektir. Küçümsemeyin. Kendinizden başlayın. Evlerimizdeki anne baba kardeş ağabey abla çocuklarınıza bu konunun önemini aşılamaya çalışın. Çalışın çalışalım ki ülke menfaatlerimizi büyütüp yüceltelim.
 
Buradaki ifadelerimin dayanağı ise, önceki yazımda değinmiş olduğum eğitimin önemidir. Bugünün küçükleri yarınlarımızın geleceğidir. İstirham ediyorum Nedir? Ne olacak? diye düşünmeyelim. Kendi evimizden kendi hanelerimizden bu hususlara olan önem seviyesini artıralım. Şu hususu da ayırmak istiyorum. Eğitimden kastım gençlerimizin yalnızca okumaya yönlendirilmesi değil. Yukarıda da ifade ettiğim gibi üretim anlamındaki gücün artırılmasını da kastediyorum. Sanayilerde çırak kalfa usta bulunmadığı ile alakalı duyumlar hepinizin kulağına geliyordur. Bu tür durumların bugün henüz sizi rahatsız etmemesinin yarın sizleri bizleri rahatsız etmeyeceği anlamı taşımadığını da bilmeniz gerekmektedir. Bugün bilmemiz gerekenleri bilmez ve önemsemez isek o zaman yarınlarda sıkıntılarla karşılaşmayı da peşinen kabul etmiş olduğumuzu bilelim. Bu hususlarda hassasiyetimizi artıralım hep birlikte artıralım İNŞAALLAH.
 
Son günlerde korona virüs ile alakalı vaka sayılarındaki artışa değinmeden geçemeyeceğim. Zira yapmış olduğum gözlemlere göre toplum olarak üzerimizde bir rehavet havası var. Bu rehavet bizleri yanıltacaktır. Bir şey olmaz düşüncesinden hep birlikte uzak duralım. Tedbir önlemlerindeki hususlara dikkati artıralım. Uzaktan aldığınız vefat haberlerinin yakınınıza kadar gelmesini beklemeden tedbirlere uyalım. Aşı hususundaki hassasiyeti de artıralım. Zira aşı olmuş kimselerin hastalığa yakalanması halinde aşı olmayana göre hastalığı çok daha hafif atlattığı tıp camiasının aşikar bir tespitidir. Tedbirin takdiri bozacağını unutmayalım.
 
Sabır, saygı ve özenle görüşlerimi okuyan herkese selam ve saygılarımı sunuyorum.
DUYURU: “Tarımı çiftçileri daha da fazla desteklemeli. Bizler için çiftçilik, hayvancılık, tarım vs her zaman önemlidir. Şu söz hemen akla gelmektedir.
“Köylü milletin efendisidir.” Şiarımız, düsturumuz, yolumuz bu alanda böyle olmalı.”