M. Sami Soylu: Cennet Mekan Muhsin Başkan 

BBP Selçuklu İlçe Başkanı M. Sami Soylu

Cennet Mekan Muhsin Başkan 

“Zulüm Azrail olsa da hep Hakk’ı tutacağım. Mukaddes davalarda ölüm bile güzeldir.”

Değerli okurlar, kıymetli hemşehrilerim;

Öncelikle hepinizi en kalbi duygularımla selamlıyorum.

Geçtiğimiz hafta 25 Mart 2009 yılında hain bir SUİKAST sonucu kaybettiğimiz Şehit liderimiz cennet mekan Muhsin başkanımızın vefatının 12. seneyi devriyesini geride bıraktık.

Tabii ki aradan 12 yıl geçtiğini söylemek dile kolay. Ancak kaybedilen Muhsin başkan olunca dile kolay olan gönüle, kalbe zor.

Anadolunun çetin coğrafyasının belkide en çetin bölgesi olan Sivas'tan bir yiğit genç, 18 yaşında bir hayalin peşinde bir mücadeleye girişti.

O “ Hep şehit olunca aşkılanan sonra da unutulan anadolu insanı devletin kapısında insan muamelesi görsün ” istiyordu.

Onun bir hayali vardı bütün vatandaşlarının Ay Yıldızlı Al Bayrağın altında şerefle yaşadığı bir Türkiye hayal ediyordu.

Onun bir hayali vardı Adriyatikten Çin seddine kaynaşmış bir Türk dünyası hayal ediyordu.

Bu hayallerini Şehadet Şerbetinden içtiği o güne kadar hep 18 yaşındaki heyecanıyla yüreğinde taşıyordu.

Miting meydanlarında aynı heyecanla haykırıyordu “ben Türk'üm Türk esir olmaz, ben Türk'üm Türk bayraksız olmaz, ben Türk'üm Türk devletsiz olmaz, ben Türk'üm Türk ezansız olmaz, ben Türk'üm Türk hürriyetsiz olmaz.

Onu kaybettiğimiz günden bugüne kadar yaşadığımız şeylere baktığımız zaman; Türkiye üzerinde oynanan oyunların hala devam ettiğini, atalarımızın Osmanlı gibi bir medeniyeti kurduğu ve bin yıldır her karışına ayak bastığımız, her taşına mühür kazdığımız bu coğrafyada hala hainlerin kirli zihniyetlerindeki kirli emelleri gerçekleştirmeye çalışabildiğini görüyoruz.

Doğu Türkistan da yaşayan soydaşlarımızın Çin hapishanelerinde esir tutulduğunu, Kerkük'te yaşayan anaların hala ağladığını görüyoruz.

Bu yaşananlar hepimizi derinden etkilemektedir.

Ancak bizi daha derinden etkileyen bir şey daha var; Bu zulümlere karşı dik duran hakkı savunan mazluma destek olan bir avuç insan kaldı.

Muhsin başkanın eksikliğini de en çok bu durumlarda hissediyoruz.

Belki de  Muhsin başkan bu yaşananlara engel olabilecek, karşısında dik durabilecek tek lider olduğu için 25 mart 2009 günü yaşananlar planlandı ve biz Keş Dağında üşümeye mahkum edildik.

Esasında biz Muhsin başkanın şehadetine yürekten inanıyoruz.

Bize düşen; ebedi liderimizin içtiği şehadet şerbetinin ne kadar büyük bir ikram olduğunu idrak edip gönlümüze zor geleni kabullenmektir.

Anadoluda oğlunu vatana şehit veren analar nasıl vakursa bize de bu vakarı göstermek düşer. Mamafih bizi bu vakarı göstermekten alıkoyan şey; tüm kamuoyunun malumu olan hain SUİKAST ve perde arkasında yaşanan olaylardır.

Örneğin suikastin planlayıcıları ve uygulayıcıları hala somut olarak ortaya çıkarılamamıştır. İhmali olan, göz yuman kişiler adaletin soğuk yüzü ile karşılaşıp üşümenin ne olduğunu hissetmemişlerdir.

Sadece piyon olan fetöcülerin değil, perdenin arkasındaki HAİNLER de ömrünün geri kalanını  zindanlarda, gerekirse dar ağacında geçirmelidir.

Bu sebeplerle Muhsin başkanın dava arkadaşları ve yolunda yürüyen Alperenleri hala matemini sonlandıramamıştır.

Bizler, tüm Türk İslam Cofrafyası ile Muhsin baskanın evlatları olarak Keş Dağı'nda kaybettiğimizi hala arıyoruz, biz hala Keş Dağı’nda günlerce üşüdüğümüz gibi üşüyoruz.

Cümlelerimi Muhsin başkan tarafından sarfedilmiş ve bir iman timsali olan şu sözlerle , hala Muhsin başkanın yasını tutan ve ebediyen tutmaya devam edecek 80 milyonun yüreğine bir nebze su serpmesi ümidiyle tamamlamak istiyorum;

“Ölüm inançsız insanlar için korkunç bir sondur ama inananlar için ne kadar zevkli bir başlangıçtır”

Allah (c.c) hepimize Muhsince yaşayıp , Muhsince şehit olmayı ve Muhsince anılmayı nasip etsin.

 Selam ve dua ile..