Kul isteyecek, Allah yaratacak

Kul isteyecek, Allah yaratacak

Aydınlar Ocağında İslâmda Birlikte Yaşama Modelini anlatan Prof. Dr. Mehmet Aydın, Davet metodunda İslâmın ana politikası hür iradedir

Aydınlar Ocağı’nda İslâm’da Birlikte Yaşama Modeli’ni anlatan Prof. Dr. Mehmet Aydın, “Davet metodunda İslâm’ın ana politikası hür iradedir. İnsanlara imanın zorlama ile kabul edilmesini İslâm dini kabul etmiyor. Kul isteyecek ve Allah yaratacak. İşte bundan dolayı Allah, herkesi bir ümmet yapmadı” dedi.

 

Konya Aydınlar Ocağı’nın Salı Sohbetleri’nde “İslâm’da Birlikte Yaşama Modeli” hakkında önemli açıklamalar yapan Selçuk Üniversitesi İlâhiyat Fakültesi Felsefe ve Dinler Tarihi Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mehmet Aydın, İslâm’ın genel din politikasının Kur’ân-ı Kerîm’i dayandığını ve Kur’an’ın da evrensel bir din olup, bütün insanlığa hitap eden bir kitap olduğunu söyledi.

 

Kur’an’ın sosyal bir zaruret olarak ve Peygamber Efendimiz’in Arap olması dolayısıyla “Arapça” olarak indirildiğini belirten Prof. Dr. Mehmet Aydın, 23 yılda tamamlanan Kur’an’da Peygamber’e, önce iman konularının bildirilerek etrafında inanan bir topluluğun oluşturulduğunu ve daha sonra ibadet eğitimine başlandığına dikkati çekti. “Kur’an-ı Kerîm doğru yolu gösteren bir kılavuz ve şifadır” ayetine işaret eden Prof. Dr. Aydın, Peygamber’in ilk tebliğini ailesine ve akrabalarına yaptığını, İslâm’da dinde zorlama olmadığını belirterek, “Davet metodunda İslâm’ın ana politikası hür iradedir. İnsanlara imanın zorlama ile kabul edilmesini İslâm dini kabul etmiyor. Kul isteyecek ve Allah yaratacak. İşte bundan dolayı Allah, herkesi bir ümmet yapmadı. İsteseydi yapardı. Peygamberini de ‘Muhakkak ki sen, sevdiğin kişiyi hidayete erdiremezsin. Fakat Allah, dilediğini hidayete erdirir. Ve O, muhtedileri daha iyi bilir’ ayetiyle uyardığını kaydetti. Aydın ayrıca, ‘Kul isteyecek, Allah yaratacak’ ilkesinin bir Sunnetullah olduğunun altını çizdi.

Mekke’de Müslümanların çoğunlukta, inançsızların azınlıkta olduğu bir durumda İslâm’a göre; durumun “Leküm diniküm veliyedin – sizin dininiz size, benim dinim bana” şeklinde tecelli edeceğini belirten Prof. Aydın, sosyolojik açıdan bir mahallede Müslümanların, Hıristiyanların, Yahudilerin, Hinduların bir arada yaşamalarının mümkün olduğunu, İslâm’ın da belli kaideler içerisinde buna izin verdiğini belirterek buna örnek olarak 1910 senesinde Konya-Bağdat demiryolu hattında çalışan Fransız Katolik işçilerinin yaptığı Konya Kilisesi’ni gösterdi.

 

İSLAM’A DAVETTE ZORLAMA YOK

 

İslâm’ın davet metoduyla ilgili Nahl/125. ayeti “Ey Resulüm! Rabbinin yoluna hikmetle ve güzel öğütle çağır! Ve onlarla en güzel şekilde mücadele et. Şüphesiz Rabbin kendi yolundan sapanları en iyi bilendir ve O, hidayete kavuşanları da en iyi bilendir” şeklinde mealen okuyan Prof. Aydın, İslâm’da insanları dine davet ederken zor kullanma, hakir görme ve eziyet etmenin olmadığını söyledi. Müşriklerin inandığı (taptığı) putlara sövmeyin ki, onlarda sizin inandığınız Allah’a sövmesinler” ayetine de işaret eden Aydın, buradaki sövmenin hakaret, aşağılama anlamına da geldiğini ifade etti.  Bir müslümanın kapısına bir müşriğin “eman” dileyip geldiği zaman o müslümanın, ona Kur’an okuyup hakikati dostoğru bildirmek ve nereye gitmek istiyorsa oraya sağ salim ulaştırmakla mükellef olduğu gerçeğini hatırlatan Prof. Dr. Aydın, ne Emeviler, ne Abbasiler, ne Selçuklular ve ne de Osmanlılar döneminde hristiyanlar ile yahudi teb’asına eziyet ve zulüm edilmediğini ve Osmanlı döneminde azınlıkların devlet idaresinde görev aldıklarını söyledi

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.