Kore Yarımadası’nda Barış Ve Birleşme, İstanbul'da Seminerde Masaya Yatırıldı

Kore Yarımadası’nda Barış Ve Birleşme, İstanbul'da Seminerde Masaya Yatırıldı

Güney Kore İstanbul Başkonsolosluğu ile İstanbul Üniversitesi Avrasya Enstitüsü’nün birlikte düzenledikleri seminerde, Kore Yarımadası’nda barış ve birleşme süreci ele alındı. Birçok Türk ve Güney Koreli akademisyenin bulunduğu seminerde...

Güney Kore İstanbul Başkonsolosluğu ile İstanbul Üniversitesi Avrasya Enstitüsü’nün birlikte düzenledikleri seminerde, Kore Yarımadası’nda barış ve birleşme süreci ele alındı. Birçok Türk ve Güney Koreli akademisyenin bulunduğu seminerde birleşmenin şartları dile getirildi.

İstanbul Üniversitesi Avrasya Enstitüsü’ndeki seminerde, Kore Yarımadası ve Kuzeydoğu Asya’nın durumu hakkında bilgi verildi. Seminere katılanlar arasında savaş zamanı ülkeye giden Kore gazileri de vardı. Seminerle beraber bölgeye olan ilginin artırılması hedefleniyor.

Açılış konuşmasını yapan Güney Kore İstanbul Başkonsolosu Jeon Tae-Dong, 1950 Kore Savaşı ve 2002 Dünya Kupası’yla iki ülkenin daha da yakınlaştığını söyledi. Jeon, Kore’ye 1950’lerde barış için gelen Türkiye’nin, Kore’nin birleşmesi için bu seminere ilk defa ev sahipliği yapmasının çok anlamlı olduğunu kaydetti.

Seminere Avrasya Enstitüsü Müdürü Doç. Dr. Bekir Günay, Kore Ulusal Diplomasi Akademisi Genel Müdürü Prof. Dr. Sung-Won Shin, Uluslararası Stratejik Araştırmalar Kurumu (USAK) Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Selçuk Çolakoğlu, Kore Ulusal Diplomasi Akademisi’nden Prof. Dr. Jae-Nam Ko, İstanbul Süleyman Şah Üniversitesi’nden Yrd. Doç. Dr. Erhan Atay da katıldı.

Avrasya Enstitüsü Müdürü Doç. Dr. Güney, barış kelimesinin Osmanlı Devleti’nde çokça kullanılan bir kelime olduğunu söyledi. Türkiye’nin de Kore’ye savaşmak için değil barışı getirmek için gittiğini anlattı. Bu bağlamda Güney Kore’nin kullandığı barış dilinin, Kuzey Kore tarafından hala anlaşılamadığından yakındı.

Kore Ulusal Diplomasi Akademisi Genel Direktörü Prof. Dr. Sung Won Shın ise ‘Kore Yarımadası’nda güven süreci ve Kore hükümetinin birleşme politikaları üzerine açıklamalarda bulundu. Sung, Güney ve Kuzey Kore halkları arasındaki homojen yapının iyileştirilmesine yönelik aşamaları ise şöyle sıraladı: “Birinci aşama; Kuzey Kore ekonomisinin büyümesi. İkinci aşama; İki ülkenin ortak refahı için halkların yaşam kalitesine yönelik altyapı hizmetlerinin oluşturulması. Üçüncü aşama; Tek para birimi ve tek pazarın oluşturulması.”

Ayrıca Sung, Almanya'nın birleşmesinde Amerika-Sovyetler Birliği ilişkilerindeki yumuşamanın etkisinin büyük olduğunu söyledi. Aynı şekilde Kore Yarımadası'nın birleşme sorununda da Amerika-Çin ilişkilerinin etkili olacağının altını çizdi.

ÇEVRE ÜLKELER, KORE’NİN BİRLEŞMESİNE NASIL BAKIYOR?

USAK Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Selçuk Çolakoğlu, Kuzeydoğu Asya bölgesini şekillendiren 4 büyük güce dikkat çekti. ABD’nin bölgede en etkili ülke olduğunu dile getiren Çolakoğlu, Japonya, Rusya ve Çin’in de olası bir birleşme durumda söz sahibi olmak isteyeceğini belirtti.

Ayrıca çevre ülkelerin birleşmeye nasıl baktığını aktaran Çolakoğlu, Japonya’nın ancak Amerika öncülüğünde bir birleşmeye destek vereceğini savundu. Pekin’in ise buna karşı çıktığını söyleyen Çolakoğlu, Çin’in yarımadadaki statükonun değişmesini istemediğini kaydetti. Uzun vadede Çin’in veya başka büyük bir gücün, Pasifik Rusya’sını işgalinden çekinen Rusya’nın ise son zamanlarda Kuzey Kore ile tekrar yakınlaştığına vurgu yaptı. Olası bir birleşme durumunda ise Rusya’nın öncü devletlerden biri olmak istediği belirtiliyor.

KUZEY KORE, BİRLEŞMEYİ GERÇEKTEN İSTİYOR MU?

Kuzey Kore 1950 ve 1970’li yıllarda hem ekonomik hem de siyasi alanda bölgede söz sahibi olmaya başladı. Ancak Güney Kore, 1970’den sonra bu gücü ele geçirdi. İki ülke arasındaki siyasi ve ekonomik uçurum ise gün geçtikçe arttı. Kuzey Kore’nin füze ve nükleer teknolojiye ağırlık vererek, bunları bölgede diplomatik ve ekonomik koz olarak kullandığı belirtiliyor. Ayrıca bu avantajını kaybetmek istemeyen Kuzey Kore’nin bu politikasını ne kadar sürdüreceğinin ise belirsiz olduğu dile getiriliyor.

Güney Kore Devlet Başkanı Park Geun-hye, 24 Eylül Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’ndaki konuşmasında; uluslararası toplumlarda büyük bir endişeye sebep olan Kuzey Kore insan hakları sorununun çözülmesi için, uluslararası toplumların konuya ilgi göstermesini talep etmişti. Bu yılın başında ise Kuzey Kore İnsan Hakları Soruşturma Komisyonu (COI), Kuzey Kore'nin insan haklarını ağır bir şekilde ihlal etmesinin insan haysiyetini çiğneyen bir suç olduğu, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin Kuzey Kore’nin durumunu Uluslararası Ceza Mahkemesi’ne (ICC) gönderdiği ve insan haysiyetini çiğneme suçunu işleyen sorumluların cezalandırılması gerektiği konusunu içeren raporunu sunmuştu.

Kore’nin birleşmesi için Kuzey Kore’nin insan hakları konusunda ilerleme kaydetmesi ön şart olarak aranıyor. Ayrıca nükleer silahlardan arındırılarak bölgede güven telkin etmesi gerektiği belirtiliyor. Geçen yıllarda turizm noktasında anlaşmalar sağlansa da, iki ülke arası gidiş gelişlerde büyük sorunlar yaşanıyor. Çevre ülkeler, birleşme noktasında etkili olmak isterken Güney Kore, ABD’nin öncülüğünde bir birleşmeyi öngörüyor. Çin ve Rusya ise buna karşı çıkıyor.

CİHAN

Kaynak:

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.