Heyecanla beklediğimiz süper lig nihayet başladı. Ulusal medyada şampiyon kim olur? Kimler nasıl transferler yaptı. Beşiktaş’ın Türkiye’ye getirdiği iki dünya yıldızı Quaresma ve Guti’nin neler yapacağı konuşulurken Konya’da ise şehrin gözbebeği olan ve yeniden Süper Lige yükselen Konyasporumuz ne yapacak diye konuşuluyor ve merak ediliyordu. Sezon başında yapılan transferler, yapılamayan transferler, yapılıp ta çabucak ayrılan yollar derken 2010-2011 sezonu başlayıverdi. İlk maç Bursa deplasmanındaydı. Kartal Bursa’da yeniden yükseldiği Süper Lige iyi bir başlangıç yapmak istiyordu. Ligin ilk maçı olması nedeniyle iki takımda heyecanlıydı. Bursa geçen sezonun verdiği şampiyonluk havasından olacak sanırım çok iyi futbol oynamadı. Bana biraz akılları şampiyonlar liginde gibi geldi.  Çok iyi futbol oynamayan Bursa karşısına mücadeleci olarak çıkan Konyaspor tüm meraklıların merakını giderdi. Oynanan mücadeleci futbol biraz olsun Konyalıların yüreğine su serpti.Çünkü herkeste daha sezon başlamadan acaba düşer miyiz? Korkusu vardı. Ancak ilk maçta oynanan oyun kartalın taraftarlarını çok sıcak olan şu günlerde çok az da olsa serinletti. Doyurdu mu? hemen veriyim bu sorunun cevabını hayır. Mücadele ve savaş umut verici bir durum ancak futbolda bu yetmiyor. Bunu hepimiz çok iyi biliyoruz. Ne olursa olsun  ama sonunda puan olsun. Taraftar her zaman bunu ister. İlk sezon için hedef kümede kalmak. Tabiî ki doğru bir hedef. Çünkü Konyaspor çok sıkıntılı bir dönemden geçti. Ancak Süper Ligde mücadele eden tüm ekipler yaptıkları transferlerle güçlendiler. Konyaspor ile birlikte Süper Lige gelen Karabükspor ve Bucaspor ilk hafta oynadıkları futbol ile taraftarlarını memnun ettiler ve bu lige sımsıkı sarılacaklarını gösterdiler. Konyaspor’un ise eksiklerinin olduğu gözden kaçmadı. Bursaspor karşısında nerdeyse hiç atak yapamayan yeşil-beyazlı ekibimiz bir yada iki ciddi pozisyonla maçı tamamladı. Bu maçta ilk defa görücüye çıkan Konyaspor’un yeni transferleri Kere, Basem Abbas, Grajciar oynadıkları futbolla göze çarptı. Dileğimiz odur ki ilerleyen haftalarda daha da iyi olsunlar. Gelelim Konyaspor’un sahadaki oyununa. Bal yapmayan arı gibi vızıldadı durdu. Kuru gürültüye ve ilk haftanın verdiği konsantre ile bu futbolu mücadeleci bir şekilde oynadı. Ben gördüğümü söylüyorum. Orta sahada top yapacak ve beyin gibi kullanılacak bir adam yok. Forvet eksiğimiz var gol yollarında eksiğimiz var diyoruz. Ancak Bursa karşısında gördük ki Konyaspor ceza sahasına top getiremiyor. Ceza sahasına top gelmeyince forvet ne yapsın. Büyük umutlarla gelen Montana bu tarz bir oyuncu ama nedense bu oyuncuyu ilk 18’de bile göremedik. Oysa sezon başında takıma katılmıştı. Hazır değil desem. Bana demezler mi nasıl hazır değil diye. Sezon başından buyana çalışmıyor mu? Bu Montana. Bu durumla ilgili de burnuma pis kokular geliyor. Eğer bu oyuncuda gönderilirse transfer sezonu boyunca madara olan yönetim bu konuda iyice batacak.

AMACIMIZ TESTİ KIRILMADAN TOKATI VURMAK
Siz de bilirsiniz Büyük Türk alimi Nasreddin Hoca’nın testi hikayesini. Hoca testiyi vermiş çocuğunun eline su doldurup gelmesini istemiş ve ardın da okkalı bir tokat yapıştırmış. Çocuk can havliyle ‘Bana niçin vurdun baba’ diye sormuş. Hoca da ‘Testiyi kırmaman için’ demiş.  Bunun karşılığında çocuk ‘ Ama testiyi kırmadım ki’ cevabını vermiş. Hoca ‘Testiyi kırdığın zaman sana vuracağım tokadın bir faydası olmaz. Ancak şimdi o tokadın acısıyla daha da dikkatli olursun’ diye herkesin kulağına küpe olacak bir söz söylemiş. Anlayana…
İlkin günahı olmaz diyorum. Ancak takıma top yapacak forvet arkası tarzı bir oyuncu şart diye düşünüyorum. Başarı için de bu mücadele yeterli olmaz. Esen kalın