Konya Ovası'ndaki obruklar dünya gündeminde

Konya Ovası'ndaki obruklar dünya gündeminde

Karapınar'da sayıları 2 bine yaklaşan obruklar sadece yerel ve yaygın basının değil uluslararası basının da gündeminde. Son aylarda obruklarla ilgili yabancı basında çok sayıda belgesel ve haber yayınlandı

Yer altı sularının çekilmesi ve toprağın yer altına çökmesiyle meydana gelen obrukların sayısı yapılan son araştırmalara göre 2 bine ulaştı. Artan obruk sayıları Türkiye basınında yer ettiği kadar dünya basınında genişçe yer buldu. Karapınar’da oluşan obrukların ulusal ve uluslararası basında yer almasını sebeplerini anlatan Konya Teknik Üniversitesi (KTÜN) Jeoloji Mühendisliği Öğretim Üyesi Prof. Dr. Yaşar Eren, “Obruk, dolin veya Karapınar bölgesinde halkın “opan” adını verdiği yapılar doğal karstik oluşumlardır. Karstik yapılar suların etkisiyle çözünebilen kayaçlarda (ana olarak Kireçtaşı, jips vb gibi) oluşan şekillerdir. Doğal olarak oluşan obruklar gerek yerel afet oluşturma potansiyeli açısından, gerekse görsel açıdan ilginç ve güzel görünümleri ile yıllardır insanların ve yerli yabancı bilim adamlarının dikkatini çekmiştir. Küreselleşme ile gelişen ve yaygınlaşan yazılı ve görsel iletişim bu yapılara olan ilgiyi gerek ulusal gerekse uluslar arası çapta arttırmıştır. İtalyan televizyon kanalı Rai TV7, İngiliz basınından Times Of London ve The Sunday Times, ile haberler yaptık aynı zamanda uluslararası basının Türkiye temsilcilerinden BBC Türkçe ve İndependent Türkçe gibi birçok uluslar arası basında haberlerimiz yer buldu. Ayrıca, gerek küresel ısınma, gerekse aşırı tarımsal su kullanımı Konya başta olmak üzere İç ve Batı Anadolu’da yüzey deformasyonlarını (yüzey faylanması ve yüzey yarıkları) ve obruk oluşumlarını hızlandırmıştır. Küresel ısınmanın gözlenen etkileri açısından bu oluşumlar dünya çapında ilgi çekmektedir" dedi

adsiz-003.jpg

“YAĞIŞLAR OBRUK OLUŞUMLARINI AZALTABİLİR”

Yağan yağışların uzun yıllar devam etmesi, daha az yer altı suyu kullanılması ve bunun sonucunda yeraltı suyu seviyesinin yükselmesi uzun vadede. Yüzey deformasyonlarının sonlanmasına ve obruk oluşumlarının yavaşlamasına yol açabileceğini belirten Eren daha sonra sözlerini şöyle sürdürdü: “Obruklar temel olarak yörenin kayaç bileşimi, kırıklı yapısı ve yeraltı suları gibi özelliklerine bağlıdır. Bölgede de çok farklı özelliklerde ve boyutlarda obruklar bulunmaktadır. Konya’nın Karapınar ilçesi kuzeybatısında “Obruk platosu” adını verilen bölgede oluşan obruklar diğer bölgelerdeki oluşumlardan farklılık gösterir. Konya Obruk Platosu’nda her biri birer “doğa harikası” olan bir kısmı sulu çok sayıda uzun ekseni 1 kilometre derinliği görünürde 130 metreye varan obruklar vardır. Bu obruklar 12-3 milyon yıl yaşlı kireçtaşlarında milyonlarca-binlerce yıl içinde gelişen ve bölgede insan yerleşimlerinden önce oluşan, yani oluşumunda insan etkisinin olmadığı obruklardır. Çumra’daki Timraş ve Apa-Saraycık obrukları da bilinen güzel obruklardandır. Doğal obruklar jeolojik etkenlere bağlı olarak belirli bir zaman içinde oluşan ve gelişen yapılardır. Bu tür obrukların oluşumunu engellemek oldukça güçtür. Ancak tarımsal faaliyetlere bağlı olarak aşırı su kullanımı obruk oluşumunu hızlandırmaktadır. Son yıllarda oluşumları artan obruklar yeraltı suyu seviyesinin düşmesine bağlı olarak oluşan küçük çaplı ve derinlikteki obruklardır. Yağan yağışların uzun yıllar devam etmesi, daha az yer altı suyu kullanılması ve bunun sonucunda yeraltı suyu seviyesinin yükselmesi uzun vadede (birkaç 10 yıl) yüzey deformasyonlarının sonlanmasına ve obruk oluşumlarının yavaşlamasına yol açabilir. Ancak kısa vadede uzun süren bir kuraklıktan sonra yağan yağışlar ıslanma-gevşeme-büzüşme gibi nedenlerle yeni obruklar oluşturabilir." Akşehir ve Eber Çevre Koruma Birliği adına 2021 yılında yaptıkları çalışmada yüzey buharlaşmasının ve ortalama sıcaklığın arttığını kaydeden Prof. Dr. Eren, daha sonra sözlerini şöyle tamamladı: “Eber ve Akşehir Göllerinin bulunduğu bölgenin son 40 yılda daha önceki yıllara göre 180,94 mm (yüzde 34) daha az yağış aldığını gördük. Diğer bir deyişle bölgede yağışlar yaklaşık 1/3 oranında azalmıştır.Ülkemizde tarımsal alanda kullanılan su kullanılan suyun yüzde 75-85’ini oluşturmaktadır. Bu alanda su kullanımını azaltacak önlemler büyük önem arz etmektedir. Bu nedenle suyun her damlasının tasarruflu olarak kullanılması, su kullanımını azaltacak modern yöntemlerin kullanılması, yağışların en etkili şekilde depolanması, yöreye ve su potansiyeline uygun tarımsal bitkilerin yetiştirilmesi oldukça önemlidir. Ancak tarımdan da vazgeçilemez. Günümüzde dünya çapında etkisini gösteren kuraklık gıda ürünlerinin önemini daha da arttırmıştır. Bu nedenle tarımsal faaliyetlerin yaygın olduğu havzalara ek su kaynakları sağlanarak yer altı suyu seviyesini düşmesi engellenmelidir.”

SAİT ÇELİK

adsiz-004.jpg

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum