Konya İslam'ın göz bebeği

KERİM ATICI-RÖPORTAJ

KONYA'NIN TANINIRLIĞI ARTACAK

İslam Ülkeleri İstatistik, Ekonomik ve Sosyal Araştırma ve Eğitim Merkezi (SESRIC) Genel Direktörü Musa Kulaklıkaya ile İslam İşbirliği Teşkilatı'nın çalışmaları, Konya'ya verilen başkentlik unvanı hakkında konuştuk. Merhaba'ya özel demeç veren Kulaklıkaya, başkentlik unvanının şehrin bilinirliğini artıracağını söyleyerek, Konya'nın İslam dünyası için önemli bir değer olduğunu ifade etti.

TÜM İNSANLIĞIN ESİN KAYNAĞI

Kulaklıkaya, "Konya İslam tasavvuf geleneğinin iki farklı kolu olan aşk ve irfan okullarını birleştiren bir inanç ve kültür noktasıdır. Hz. Mevlana İslam şehri olan Konya’nın barış, hoşgörü ve uyum yüzünü en iyi yansıtan değerlerinden biridir. Allah ve Peygamber muhabbetini insan sevgisiyle harmanlayan müstesna düşüncesiyle yüzyıllardır insanlığın esin kaynağıdır" diye konuştu.

TEŞKİLAT İSLAMA HİZMET EDİYOR

**Öncelikle İslam İşbirliği Teşkilatı hakkında bilgi verir misiniz? Kaç ülkeyi temsil ediyor? Faaliyetleri ve hedefleri neler?

-1967’de siyonistlerin işgali altında olan Kudüs kentindeki Mescid-i Aksa’nın kundaklanması üzerine liderlerin Mescid-i Aksa’nın onurunu ve hukukunu korumak maksadıyla 1969 yılında kurulmuş olan İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT), o zamanki adıyla İslam Konferansı Örgütü bugün 57 üyesiyle BM’den sonra en büyük uluslararası kuruluştur. Üye ülkeler arasında politik, ekonomik, sosyal, bilimsel ve kültürel işbirliğini geliştirmek maksadıyla ekonomiden ticarete, sağlıktan eğitime, yoksullukla mücadeleden afet yönetimine, bilimden sanata birçok farklı alanda kendine bağlı kurum ve kuruluşlarla İslam dünyasına hizmet etmeye çalışmaktadır. Benim Genel Direktörü olduğum ve Resmi olarak 1978’de kurulmuş olan İslam Ülkeleri İstatistik, Ekonomik ve Sosyal Araştırma ve Eğitim Merkezi (SESRIC), sosyo-ekonomik alanlarda istatistik toplamakta, teşkilat üyesi ülkeler yararına teknik raporlar hazırlamakta ve üye ülkeler arası bilgi ve tecrübe transferini kolaylaştırmayı hedeflemektedir.

**Teşkilat neden Konya'yı İslam Dünyası Turizm Başkenti ilan etti? Konya İslam dünyası için ne anlam ifade ediyor?

-İki yılda bir toplanan İİT Turizm Bakanları Konferansı’nın 8. oturumunda üye ülkeler oybirliği ile 2015 yılı için Kudüs, 2016 yılı için de Konya’yı İİT Turizm Kenti olarak belirlediler. Bildiğiniz gibi Kuds-ü Şerif, İslam inanç ve kültüründe Mekke ve Medine’den sonra gelen manevi değeri ve taşıdığı birçok semavi iz ile eşsiz bir mirasa sahip olduğu için ilk turizm kenti olarak seçildi. Konya ise İslam medeniyetinin Selçuklu’dan itibaren önde gelen kültür, bilim ve sanat merkezlerinden biridir. Yüzyıllar boyunca barındırdığı bilim merkezleri, kütüphaneler, vakıflar ve yetiştirdiği kişilikler ile evrensel kültüre büyük katkılarda bulunmuş, İslam’ın gerçek yüzünü insanlığa başarıyla aktarmıştır. İslam coğrafyasının dört bir tarafından barındırdığı kültürel çeşitlilik ile tarih boyu İslam’ın toplumsal uyum ve bir arada yaşama tecrübesini günümüze kadar taşımıştır. Bütün bu yönleriyle gerek günümüz İslam toplumu gerekse uluslararası camiaya verdiği barış, hoşgörü ve uyum mesajlarından dolayı ve sahip olduğu turizm alt yapısından dolayı İslam ülkeleri turizm başkenti olarak seçilmiştir.

KONYA BAŞKENTLİK ÜNVANINI HAK ETTİ

**İslam Dünyası Turizm Başkenti unvanının şehrimize katkısı ne olur? Başkent unvanı ne anlama geliyor?

-İslam Dünyası Turizm Başkenti unvanı 2015’ten itibaren verilmektedir. Konyamız'ın öteden beri gelen tanınırlığına ve bilinirliliğine ilave bir katkıda bulunacağına inanıyorum. Bu vesileyle Konya’da gerek yerel idareler, gerekse İİT ile ilgili kurumlar tarafından ulusal ve uluslararası ölçekte birçok etkinlik planlanmaktadır. Bu sayede binlerce kişi Konya’yı ilk kez ziyaret etme ve bu mirası yerinde gözlemleme imkânına sahip olacaktır. Başkent unvanı sahip olunan değerlerle tüm dünyaya İslami değerlerin mesajını verebilecek ve cazibe merkezi konumunda bir şehir olmadır.

**Bu ünvanın verilmesi Konya için önemli bir fırsat denildi. Bu fırsattan en iyi şekilde faydalanmak için neler yapılabilir?

-Kanaatimce Konya’daki devlet, kamu, sivil ve özel sektör, tüm hemşehrilerimiz hep birlikte bütüncül bir strateji ile planlanan projeleri uygularlarsa kentimizin bundan çok büyük bir kazancı olacaktır. Bu projelerde uluslararası ortaklara yer vermek, kalıcı bir takım inisiyatifleri öne çıkarmak faydalı olabilir. Konya’nın taşıdığı evrensel kültürel değere uygun bir tema ile tasarlanabilecek küresel bir barış forumu böyle bir amaca hizmet edebilir.

KONYA HER TÜRLÜ ÖVGÜYE LAYIK

**Konyalı bir bürokratsınız. Birçok ülkede bulundunuz. Konya sizin için ne anlam ifade ediyor? Konya yeterince biliniyor mu dışarıda?

-Konya elbette benim doğduğum şehir. Bağrından kopup geldiğim ana kucağı mesabesindeki diyarım. Konya tüm bunların ötesinde ülkemizin ve İslam dünyasının göz bebeği. Yetiştirdiği, bağrında muhafaza ettiği insan kaynağı, ekonomik ve kültürel potansiyeli, her türlü övgüye layık kentleşme çabaları, kendi kendine yeten kalkınma yeteneği, verdiği mesajlarla Konya ile özdeşleşmiş Mevlana, Hacıveyiszade gibi bir çok değere sahip olması ve sayabileceğimiz özelliği ile Konya İslam aleminin gözbebeği bir kent.

**Konya ile ilgili ilginç bir anınız var mı?

-Konya ve Mevlana ile ilgili bir anımı paylaşmak isterim. Bir gün Tacikistan'ın bir Türk köyünü ziyaretim esnasında sohbet ettiğimiz muhtara İbn-i Sina ve Mevlana gibi ortak değerlerimizden bahsederken Konyalı olduğumu ve bu itibarla Mevlana torunu sayılacağımı söyledim. Tercüman söylediğimi Rusça'ya çevirip muhtara anlatınca muhtar ve yanındaki ayağa kalkıp saygı ve ihtiram gösterircesine eğildiler. Bu arada bir şeyler söylüyorlardı. Tercümana neden eğildiklerini sormasını söyledim. Tercüman, Mevlana gibi bir şahsın torunuyla tanışmaktan memnun olduklarını ve selamlamak istediklerini söylediklerini iletti. Ben söylediğimin yanlış tercüme edilmiş olabileceğini düşünerek Hz Mevlana’nın torunu olmadığımı, aynı şehirden olmak hasebiyle torunu sayılabileceğimi tekrarladım. Onlar bunun üzerine ‘farketmez böyle değerli bir şahsın hemşehrisine de saygı göstermek gerekir’ diye cevap verdiler. Konyamızın ve Mevlana’nın önemi ve dışardaki algısıyla ilgili güzel bir anıdır benim için.

**Konya Mevlana şehri. Mevlana'nın mesajları yüzyıllardır karşılık buluyor. Bununla ilgili neler yapılabilir?

-Aslında Konya İslam tasavvuf geleneğinin iki farklı kolu olan aşk ve irfan okullarını birleştiren bir inanç ve kültür noktasıdır. Mevlana ve İbn-Arabi’nin talebesi olan Sadrettin Konevi bu iki okulun Konya’da birleşmiş çağdaş temsilcileridir. Hz. Mevlana İslam şehri olan Konya’nın barış, hoşgörü ve uyum yüzünü en iyi yansıtan değerlerinden biridir. Allah ve Peygamber muhabbetini insan sevgisiyle harmanlayan müstesna düşüncesiyle yüzyıllardır insanlığın esin kaynağıdır. Son yüz yılda küreselleşmenin artışıyla birlikte tecrübe ettiğimiz medeniyet krizi ve bir arada uyum içerisinde yaşama sorununu çözmeye yönelik olarak yeni bir yoruma tabi tutarak Mevlana felsefesini insanlık kamuoyuna tanıtmanın büyük bir hizmet olacağı kanaatindeyim.

ÖZ DEĞERLERİN KIYMETİ BİLİNMİYOR

**İslam coğrafyasında büyük acılar yaşanıyor. Bunun nedeni nedir? Acılar size göre nasıl son bulur?

-Öteden beri iç ve dış nedenlere bağlı olarak İslam dünyasında birçok acı yaşandığı doğrudur. Medeniyetler beşiği olan coğrafyamızın acılara müptela olmasının toplumsal ve siyasal birçok nedenleri vardır. Ancak bunların ana sebebi öz değerlerin kıymetinin yeterince bilinmemesi veya unutulmasıdır. Varlığın çokluk içerisinde birlik ve birlik içerisinde çokluk boyutlarını sosyal barışa ve uyuma tahvil edemediğimiz sürece bu acılar nesiller boyu devam edecektir. Bu coğrafyanın halkları olarak İslam’ın silm (barış) mesajını mihvere almak, bir asgari müşterek olarak bunu kabul etmek zorundayız. İşte bu mesaj, aydınlar, âlimler, yöneticiler ve geniş halk kitleleri tarafından öne çıkarılabilirse, bu acıların tamamı yok olmasa bile, büyük oranda son bulabilir.

KÜÇÜK KAOSU TERCİH EDİYORUZ

**İslam ülkeleri arasında birlik var mı? Tam birlik nasıl sağlanır?

-Ortak değer, inanç, medeniyet ve tarihe dayanan İslam toplumlarında yumuşak bir birlikten söz edebiliriz. Farkına varalım veya varmayalım dışarıdan bakıldığında bizler tek bir renk ve ahenk olarak görünüyoruz. Sorunumuz şu ki bunun pek farkında değiliz; daha ziyade ince ayrıntılara takılıp kalıyoruz. Büyük ahenk içerisinde yer almak yerine küçük kaosu tercih ediyoruz. Ana zorluk bahsettiğim bu yumuşak birliğin toplumlar ve devletlerarası ortak araç, mekanizma ve yapılarla kurumsal ve sistemik hale dönüşmemesidir. Dışsal şoklara karşı direncimizi geliştiremediğimizden sıkça bölünme ve beka sorunu yaşıyoruz. Bütün zorluğuna rağmen İslam toplumu engin coğrafyası ve kültürünü kuşatacak bir üst toplumsal söylem geliştirebilir ve bunu da kalıcı, sürdürülebilir bir aksiyona çevirebilir.

Musa Kulaklıkaya kimdir?

Kadınhanı'nda doğan Musa Kulaklıkaya, ilk, orta ve lise eğitimini ilçede tamamladıktan sonra 1988 yılında Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi İşletme Bölümü'nden mezun oldu. Karadeniz Teknik üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Maliye Bölümü'nde Merkezi Yönetimle Yerel Yönetimler Arasında Görev ve Kaynak Bölüşümünde Türkiye’de Belediyeler konulu teziyle yüksek lisansını tamamladı. Ankara üniversitesinde kentleşme ve çevre alanında başladığı doktora çalışması devam ediyor. Devlet Demir Yolları (TCDD)'de kısa bir süre uzman olarak çalıştıktan sonra ülkemizin çeşitli ilçelerinde kaymakam olarak, Batman ve Çankırı’da vali yardımcısı olarak 14 yıl görev yaptıktan sonra TİKA’da başkan yardımcısı ve başkan olarak görev yaptı. 2011'de Türkiye'nin Moritanya Büyükelçisi olarak atandı. Bu görevini müteakiben SESRIC Genel Direktörlüğü görevini 27 Mart 2015 tarihinde üstlendi ve halen bu görevde devam ediyor.