Konya adının tarihsel gelişimi

Konya adının tarihsel gelişimi

Medeniyetler beşiği olan Anadolu coğrafyasında, Konya’da bu uygarlıkları bünyesinde barındıran, kültürlerarası sentezi ile harmanlaşmış, jeolopolitik konuma ve öneme sahip topraklar üzerinde yer almaktadır

Bu yazımızda Konya’nın tarihsel süreç içerisinde hangi kültürlere ev sahipliği yaptığı ve kentin adının etimolojisi ve gelişim süreci üzerinde duracağız.

Hitit belgelerinde genellikle “İkuwaniia” olarak geçen kentin Konya olduğu kabul edilmektedir. Ancak İkuwaniia, Hitit Kralı IV. Tuthaliya ve Tarhuntašša Kralı Kurunta arasında imzalanan antlaşmayı içeren bronz tablette ülke ismi olarak geçmektedir. Ayrıca söz konusu metinde ondan önce gelen Kizzuwatna (Çukurova) ve sonraki Pitašša’nın birer bölgeyi ifade etmeside, İkuwania’nın da Konya’nın içerisinde yer aldığı bölge için kullanılmış olabileceğini düşündürmektedir.

Bir başka tarihi kaynaklarda ise, Konya adının Frig dilindeki Kawana’dan geldiği kabul edilmektedir. Bu isim, Luwice Kawa sözcüğü ile ilişkilendirilmiş, Khawa(s) kelimesine koyun anlamı yüklenmiştir. Buradan hareketle Kawana “Davar/Sığır/Koyun Yöresi” anlamında kullanılmıştır. İkkuwania olarak adlandırmışlardır. Bu adlandırmanın Konya bölgesinin tarih boyunca temel ekonomik uğraşı olan hayvancılık ve özellikle de koyun yetiştiriciliğiyle paralelliği dikkatlerden kaçmamaktadır. Kelimenin İkonion ile ilişkisiyse Kawana adının bazı yerlerde Konana şeklinde geçtiği ve Grek dilinde İkonion’a dönüştüğü şeklinde izah edilmektedir. Bu görüş, Frig dilindeki bir yazıtta şehrin Kaoania şeklinde geçmesiyle doğrulanmaya çalışılmaktadır. O halde Luwice Kawana şeklinde olan isim, Kaonion şekline dönüşmüş ve daha sonra Roma-Bizans devrinde Grekçe ve Latince “İkonion-İkonium” olarak ifade edilmiştir. Bu bakımdan mevcut bilgi ve bulgular ışığında Konya adının kökü ve ilk şekli olarak Eski Yunanca’daki (Grekçe) İkonion’dan önce Kawania adı kabul edilmektedir.

18-3-2-sur-duvarlari-gravuru-1138x800.jpg

Bölgede yapılan araştırmalar, M.Ö. III. Binden Helenistik döneme kadar Luwi kültür unsurlarında bir devamlılığa da işaret etmektedir.

Konya adının kökeni konusunda bilgi edindiğimiz önemli bir kaynak da Sokrates’in öğrencisi olan ünlü Yunanlı filozof Xenophon’dur. M.Ö. 431-354 yılları arasında yaşamış olan Xenophon, Anabasis adlı eserinde Büyük İskender’in seferlerini ve Pers ordularının tüm kayıtlarını tutmuştur. Xenophon, Pers kralı Kyros’un, Tyrieion’dan (Konya-Ilgın) üç günlük yürüyüşle, yirmi fersenk yol alıp, Frigya’nın son şehri olan Ikonium’a vardığını ve burada üç gün kaldığından bahsetmektedir. Sonra Lykaonia içinde, beş gün otuz fersenk ilerledi. Burası düşman bir ülke olduğundan, Yunanlıların yağma yapmasına izin verdiğinden söz eder. Burada da Lykaonia adına ilk defa rastlanıldığı gibi metin, Konya adının İkonion şeklinde geçtiği ilk yazılı kaynak olma özelliğine de sahiptir. Xenophon, İkonion’u Frigya’nın en doğudaki şehri olarak gösterirse de daha sonraki kaynaklarda hep önemli bir Lykaonia şehri olarak görülür. Xenophon’dan anlaşıldığına göre bu dönemde Konya, Frigya ve Lykaonia bölgeleri arasında yer almaktadır. Zira Kyros’un Konya’da üç gün kaldığından, oradan Lykaonia içinde beş günlük bir yürüyüşten sonra ulaştığı bölgenin düşman ülkesi olduğundan ve yağma ettirdiğinden söz etmektedir. Xenophon’dan anlaşıldığına göre M.Ö. 401 yılında Konya’nın adı İkonion’dur ve Frigya bölgesinin doğudaki son şehridir. Konya, uzun zaman Hititler’in egemenliğinde kaldıktan sonra M.Ö. XIII. yüzyılın sonlarında Ege göçleriyle Makedonya ve Trakya’dan Anadolu’ya gelen ve M.Ö. VIII. yüzyılda merkezî bir devlet kurmayı başaran Friglerin egemenliğine geçmiştir.

18-1-1-asia-minor-haritasi-1165x800.jpg

Buradan hareketle Konya’nın, Friglerin Akdeniz’e çıkış kapısını oluşturan önemli bir üs olabileceğini söyleyebiliriz. Bütün bu mücadeleler Konya üzerinden gerçekleştiğine göre Konya’nın önemli bir Frig merkezi olması gerekir. Bu tarihi bilgiler, Konya Alaattin Tepesi’nde ele geçirilen çok sayıda demir çağına ait kalıntılar olan çanak-çömlek ile de doğrulanmış, buranın demir çağında önemli bir merkez haline geldiğini göstermiştir.

Pers Kralı Kyros’un söz konusu seferi, bölgenin tarihî coğrafyası hakkında ipuçları sunması yanında, bizzat Konya adı konusunda da önemli kaynak teşkil etmiştir. Ancak burada temel sorun Frigçe Kawania’nın eski Yunanca Kaoania olarak telaffuzundan sonra bu adın İkonion şekline ne zaman ve nasıl dönüştüğüdür. Ksenophon tarafından M.Ö. 401 yılında İkonion olarak kullanıldığına göre, isim bu tarihten önce verilmiş olmalı idi.

Bilindiği gibi M.Ö. 546 yılından itibaren tüm Anadolu ile birlikte Konya ve çevresi de Pers hâkimiyeti altına girmiştir.

Bu durum, adın Frig dilindeki Kawania’dan değiştiği tezini güçlendirmektedir. M.Ö. 334 yılındaki İskender hâkimiyeti ve daha sonra generalleri döneminde sık sık el değiştirmesine rağmen şehir İkonion adını bütün antik çağ boyunca korumuştur. Antik yazarlardan Coğrafya adlı eserin yazarı Amasyalı Strabon (M.Ö. 63-M.S. 21) İkonion şehri olarak ifade ettiği Konya için Geographika (Coğrafya) adlı ünlü eserinde şu ifadelere yer vermiştir: “Büyüğü Koralis, küçüğü de Trogitis olmak üzere iki de göl bulunur.

M.Ö. III. Binyıldan beri yerleşim olduğu bilinen İkonion (Konya), Hellenistik dönemde “polis” şeklinde teşkilâtlandırılmıştır. Şehir, M.Ö. 25 yılında Galatia’lı Amyntas’ın ölümü sonucu Roma tarafından Asia eyaletinin oluşturulmasıyla Roma egemenliğine girmiştir. Böylece İkonion adı da Latinceye uydurularak İconium’a dönüşmüştür. Augustus döneminde onun “Pax Romana (Roma Barışı)”’yı yerleştirmek amacıyla uyguladığı şehircilik politikasının eseri olarak buraya bir Roma kolonisi yerleştirilmişti ve Hellenistik polisle birlikte hayatlarını sürdürüyorlardı. İmparator Claudius (M.S. 41-54)’un şehre kendi adını vermesiyle Claudiconium şekline dönüşmüştür. Anlaşıldığı kadarıyla bir sonraki yüzyılda imparator Hadrianus zamanında (M.S. 117-138) tam bir Roma kolonisi durumuna geldiği anlaşılan kent, “Colonia Selie Adriana Augusta Iconium” unvanını aldı.

18-1-1280x720.jpg

M.S. II. yüzyılda Konya şehri, Roma kolonisi olduğu zaman, büyük bir ulaşım ağının kavşak noktasında -bulunması yanında, mülkî idarenin de merkezi rolü üstlenmeye başlamıştı. Elde ettiği bu statü, onun diğer şehirler yanındaki ileri mevkiini artırdı. Bir kilise kenti olan Lykaonia’nın merkezi olması ve 18 piskoposluğun bu merkeze bağlanmasıyla mevcut önemi Hristiyanlık döneminde giderek daha da artmıştır. Bizans kaynaklarında şehrin adı Konion ya da Tokonion (Tocόυιου) olarak anılırken, Arap kaynaklarında Kūniya şeklinde geçer. VI. yüzyıl Süryani yazar Malalas şehrin eski adının Amandia olduğunu yazmıştır. Şehir, eskiçağ batı literatürüne ait eserlerde Yconium, Conium, Stacona, Cunin, Conia, Cogne veya Cogna telaffuzlarıyla geçmektedir. Modern batı kaynaklarında ise Konieh, Conia veya Konia şeklinde yazılıdır.

İnsanlar her dönemde yaşadığı yeri efsaneleştirme yoluna gitmişlerdir. Çeşitli milletler Konya’nın ismini de farklı zamanlarda kendilerine göre meydana getirdikleri efsanelere dayandırmışlardır. Konya, Grekçe adı olan Iconium adını almadan önce “Danaia” olarak adlandırılmıştı ve bu isim de Perseus ve Zeus’un oğlu Danae’ye atfedilmiştir. Danae, ülkeyi istila eden ve kadınları yiyen Gorgon’dan (dişi canavarlar) kurtardığı için kentin kapılarından birine Perseus’un öldürdüğü Medusa’nın basını asmışlardır. Böylece şehir, küçük resim anlamına gelen “Eikonion” ismini kazanarak, daha sonrasındaki Greko- Roman ve Doğu Roma Ortaçağ’ı dönemi boyunca Latince Iconium adıyla bilinmeyi sürdürmüştür.

Iconium isminin resimden geldiği efsanesinin değişik bir versiyonu daha vardır. Tufan’dan sonra bir kuraklık yaşanır ve Jupiter, Prometheus ile Athena’ya 3 çamurdan bir resim (eikones) yapmalarını emreder. Yaptıkları resimdeki rüzgâr esmeye başlar ve resim yaşamaya başlar. Böylece Iconium Tufan’dan sonra tekrar insanlarla dolar. Böylece Iconium’un ismi “Eikones”den türer. Aynı zamanda Yunanca bir eklentide de tıpkı Frig efsanesinde de olduğu gibi şehrin ismi tufandan önce gelir. Sonraları, Selçuklu ve Osmanlılar tarafından kullanılan Konya adı günümüze kadar gelmiştir.

Sonuç olarak, kökeni ister kutsal tasvir anlamına gelen “ikon” sözcüğünden, isterse Luwice Kawana’nın Yunan diline uydurulmuş Kaonion şeklinden gelsin, Konya’nın en eski çağlardan beri adı değişmeyen Anadolu kentlerinden biri olduğu anlaşılmaktadır.

Türkler ise Konya isminin hiç değişmeden kalıcı olması için bir efsane ile süslemişlerdir. Anonim efsaneye göre, Horasan’dan uçup gelen dervişler, Konya’nın bulunduğu ovaya eğilip bakmışlar, yemyeşil bir ova. Aralarında konuşmuşlar ve burada güzel bir kent kurmaya karar vermişler. Efsaneye göre dervişlerden biri, ‘Kon yaaa dervişşş!.’ demiş. Konmuşlar ve kurdukları kente de Konya demişlerdir. Konya tarih boyunca kadim kent olma özelliğini hiç kaybetmemiş ve tarih sahnesindeki yerini hep korumuştur.

MUSTAFA ÇİMEN

18-4-labordenin-gravuru-1280x720.jpg

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.