Kervan yolunda destansı bir öykü
Değirmenlik köyü Seydişehir ile Akseki arasında ehemmiyetli bir merkezdi. Salı günleri Akseki’den kalkan bir kervan akşama Değirmenlik veya Süleymaniye köyüne ulaşmak zorundaydı. Perşembe günleri Seydişehir’den kalkan kervan, geceyi bu iki köyde geçirirdi. Süleymaniye’de Han adında bir kervansaray vardı. Seydişehir pazarından alınan buğday hububatı un olarak evine götürmek için kervan Değirmenliğe gelir. Akseki-Seydişehir ve Değirmenlik arasında kervan güzergâhı emir hasan belini aşarak Yarpuz yakınlarındaki handa geceleyip Değirmenlik köyüne varır sonra Seydişehir son durak olurdu. Diğer bir geçim kaynağı da binicilik (nakliyecilik) idi. Motorlu taşıtların olmadığı yıllardı. Her türlü nakliye işleri hayvanlarla yapılırdı. Taşıma ücretleri ise 2.5 lira ile 5 lira arasında değişirmiş.
1921 yılında Süleymaniye köyünde mola veren Akseki- Seydişehir kervanı Sabah yola çıkar. Kervana kılavuzluk yapan jandarma eri Mustafa görevlidir. Kervan Değirmenlik köyü yaylası yanı bulamaç kazanı denilen yere geldiğinde yolları eşkıyalar tarafından kesilir. Asker kervanı korumak için mevziiye girer. Çatışma başlar. Mustafa asker çatışmada vurularak şehit olur. Eşkıyalar korkar ve kaçar.
Değirmenlik köyü yaylası yakınında küçük Yellice denilen mevkide Jandarma eri devlet Efkan’ı ve yöre halkı tarafından 2 gün sonra toprağa verilir.
DESTANSI BİR ÖYKÜDÜR BU
Seydişehir Süleymaniye arasındaki eski Kervan yolunun açılması çalışmaları esnasında 95 yaşındaki Değirmenlik köyünden Ali Sümbül amcamdan Obluk beli kervan Yolu’nda şehit olan jandarma erinin bilinmeyen bir destanını dinlemiştim.
Süleymaniye’den Seydişehir’e ticaret yapan vatandaşların kervanını korumak için dağ yolundan gelirken soyguncular tarafından şehit edilen askerin öldüğü yere Değirmenlik köyü sakinleri şehitlik anıtı yaptırdı.
Jandarma erinin hikâyesini Ali sümbül, şöyle anlattı: “1921 Yılında büyük bir kervanla devlet postasını Seydişehir’e vazife icabı götürürken adı geçen bölgede soyguna kalkışan dağ eşkıyaları tarafından burada şehit düştü mezarı da burada ben o günlerde çocuktum hatırlıyorum. Köyümüzde bir düğün vardı gelin Seydişehir Kisecik köyünden geliyordu. Buradan geçerken şehit askerin yanı başında ağıtlar yaktı ben yıllar sonra onun oğlundan bu yazılan ağıtı aldım ve anıt mezara yazdırdım jandarma eri Mustafa Kırıkkale Keskin doğumludur. Henüz hangi köyden olduğunu öğrenemedik. Mustafa, adlı jandarma erinden geriye kalan bir kahramanlık öyküsüydü bu’’
Say say olmuş Yelli cenin taşları
Kalem misali jandarmanın kaşları
Bu acıya acep nasıl dayandı
Jandarmanın Keskin’de kardaşları
Taşlı olur yolları Okluk belinin
Yavuklun mu vardı yoksa gelinin
Yellice’de mi geldi ecelin
Kervanlara serdar oldun jandarma
Aktı kanın Bulamaç gazına
Hiç kimseler sokulamadı yanına
Genç yaşında nasıl kıydılar sana
Gurbet elde ölün kaldı jandarma
30. 05. 2009 yılında Değirmenlik köyü vatandaşları tarafından askerin vurulup gömüldüğü yere jandarma erinin sembolik şehitlik anıtı yapıldı.
Aynı tarihte ben de gazeteci olarak bu şehitliğin törenine katılmıştım.
Akseki-Seydişehir arasındaki bu kervan yolu okluk beli hikâyesi Seydişehir ticareti açısından çok önemlidir. Bu yolu bakımlı ve çalışır vaziyette tutmak devletin asli görevidir. Her şeyden önce tarihten bize kalan bir mirastır. Bu yola sahip çıkılmalı. Buralar turizm açısından da önemlidir.”
ABDULLAH LEBLEBİCİ
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.