Kalbiniz varsa çıkmayın!
RÖPORTAJ: KEREM İŞKAN
Kardiyoloji Uzmanı Dr. Serhan Özyıldırım, “Sisli havalar kalp sağlığını, gözden başlayarak tüm vücudu tehdit ediyor. Daha önce kalp ve solunumla ilgili rahatsızlık geçirenler sisli ve kirli havalarda dışarı çıkmamaya özen göstersinler” dedi
ÖLÜMLER 2 KAT ARTIYOR
Havaların soğuması, sis ve kirli hava özellikle kalp ve yüksek tansiyon hastalarını tetikliyor. Göğüs ağrısı, ritim bozuklukları, hipertansiyon atakları, kalp krizi ve ani ölümlerin riski bu mevsimde 2 kat daha artıyor. Soğuk havalar kalp krizine davetiye çıkarıyor. Uzmanlar, yeni kalp krizi geçirenlerin sokağa çıkmamalarını tavsiye ediyor. Merhaba Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Kerem İşkan’a konuşan Kardiyoloji Uzmanı Dr.Serhan Özyıldırım, “Ani kalp ölümlerinde sadece kirli ve sisli havadan dolayı artış oluyor. Sisin, hava kirliliğinin etkisiyle oluşan kalp krizleri de bize çokça geliyor” dedi.
ERKEN ÖLÜME NEDEN OLUYOR
Dünya Sağlık Örgütü'nün sağlığı tehdit eden risklerin azaltılmasına ilişkin yayımlanan raporunda, kapalı mekanlar ve açık alanlardaki hava kirleticilerinin insan sağlığını olumsuz etkilediği belirtildi.
Rapora göre, karbondioksit ve kısa ömürlü hava kirleticileri olarak tanımlanan is, ozon ve metan emisyonları sadece iklim değişikliğine neden olmakla kalmıyor yılda 7 milyondan fazla kişinin erken ölümüne de yol açıyor. Açık hava kirliliği her yıl 3,7 milyon kişinin, evsel ya da özellikle katı yakıt kullanımına maruz kalınan kapalı alanlardaki hava kirliliği ise 4,3 milyon kişinin erken ölümüne neden oluyor. Türkiye'de hava kirliliğine neden olan başlıca etkenler ise yüzde 42 insan faktörü, yüzde 30 sanayi, yüzde 14 trafik ve yüzde 14 toz ve deniz tuzu gibi doğal kaynaklar olarak sıralandı. Raporda, hava kirliliğini önleyecek gerekli önlemler alındığı takdirde 2050 yılına kadar her yıl 3 ila 5 milyon erken ölümün engellenebileceği vurgulandı.
**Ani kalp durması ne demek? Bu nasıl oluyor? Belirtileri ne?
Adı üzerinde kalbin son birkaç saat öncesine kadar şikayet olamayan bir kişide, kısa süre içerisinde durması ve hayati fonksiyonların sonlanması olarak açıklayabiliriz. Tabi bu olay ölümle sonuçlanabilir veya bir sağlık personeli veya işi bilen bir kişi tarafından erken müdahale ile kişi hayata döndürülebilir. Ama bizim için en önemli durum, ölümle sonuçlanmasıdır ve ani kardiyak dediğimiz ölüm bu şekilde gerçekleşiyor.
**Geçtiğimiz günlerde bir banka şubesinde gerçekleşen olayda kalbi duran kişinin daha önceki görüntülerine bakıldığında hiçbir belirti görülmüyor. Bunun bir belirtisi yok mudur?
Olay bu aslında. Kişi sağlıklı görünür, herkes gibi pazara, gider, durakta bekler. Bir şeyler hissedebilir fakat o belirtiler normal görünüp yaşantısına devam edebilir. Belirtiler çıktıktan kısa süre sonra, 1-2 saat içerisinde veya dakikalar kadar kısa süre içerisinde kişinin kalbi artık pompalama görevini yapamaz hale gelir ve yeterli müdahale yapılamazsa kişi hayatını kaybeder.
**Peki coğrafyanın bunda etkisi var mıdır? Yeme alışkanlıkları, yağlı yemek, aşırı soğuk, sis bu olayı tetikler mi?
Kalp hastalığı açısından hepimizin bildiği faktörler var. Ani kalp ölümü yaşayanları çoğu aslında altta yatan hastalığı olan kişilerdir. Dolayısıyla bu hastalığı oluşturan da bazı faktörler vardır. En sık gördüğümüz damar tıkanması ile giden bir hadisedir. Onun dışında tansiyon hastaları, ritim bozukluğu olanlarda görülüyor. Bu havalarda, özellikle sisle ani ölümlerde ani artış görülüyor. Aslında sisle kamufle olmuş kirli havada diyebiliriz, bu ani ölümü, kalp krizi riskini artırıyor. Kişilerin solunum yolu ile ilgili sorun yaşama riski oldukça artıyor. 1952 yılında Londra’da Aralık ayında 4 gün yoğun sis yaşanmış. Bu normal algılanmış. Londra genelde sislidir zaten. Sonra bu 4 günlük yoğun sisten 12 bin kişinin öldüğünü fark etmişler. Çok iyi biliniyor ki sisli havalar kalp sağlığını, gözden başlayarak tüm vücudu tehdit ediyor. Bunda da temel olarak siste havada asılı duran küçük parçacıklar temel etkin. Bunları soluyoruz, bir kısmı akciğerde kalıyor. Küçük parçalar daha tehlikeli, kana karışıyor. Kana geçtikleri zaman uzun dönemde kansere, kısa dönemde zatürreye neden olabiliyor. Hastanelere solunum şikâyetleriyle başvuranların çoğu aslında bu sisten kaynaklanan sebepten geliyor.
KİRLİLİK KALBİ ZORLUYOR
**Sizlere bu dönemlerde bu şikâyetle gelen hastaların sayısında bir artış oluyor mu?
Acil servislere başvuran hastalarda belirgin olarak solunum hastalıklarıyla geliyor. Bu bazen de ani kalp ölümler şeklinde oluyor. Ani kalp ölümlerinde sadece kirli ve sisli havadan dolayı artış oluyor. Bunların bazıları bize geliyor, bazıları da bize gelemeden hayatını kaybediyor. Sisin, hava kirliliğinin etkisiyle oluşan kalp krizleri de bize çokça geliyor. Bu dönemde gelen kalp krizlerinin çoğunluğu salt hava kirliliği ile ilgili. Çünkü kirlilikten dolayı kalp zorlanıyor. Akciğerlerden alınan hava yetersiz kaldığı için kalp zorlanıyor. Bir de kalp hastalığı varsa kalp bunu daha fazla kaldıramıyor ve krizle, ritim bozukluğuyla veya ölümle karşımıza çıkıyor.
**Bizim çevre mühendislerimiz konuşmuyor nedense. Birilerinin rahatı kaçacak diye sanırım. Bu hava kirliliği ile ilgili konuşması gerekenler konuşmuyor. Biz de vadesi gelmiş deyip geçiyoruz. Acilen ne yapmamız lazım? Sokağa çıkacağız, maske mi takalım?
Kişisel olarak yapılabilecek şeyler az. Bildiğiniz gibi buna üst mercilerin, yetkililerin el atması lazım. Yazılı basını şöyle bir taradığımız zaman “sis farklıdır, hava kirliliği farklıdır” şeklinde bir ayrım yapılmaya çalışıldığı görülür. Bence böyle bir ayrım yapmak kesinlikle doğru değil. Bu dönemlerde dışarıda gördüğümüzün kirlilik olmadığını kim iddia edebilir. Sis demek zaten yoğunlaşmış su buharı demek. O buharın içerisinde kirli partiküllerin uzaklaşması mümkün olmuyor. Sisle birlikte mutlaka hava kirliliği görülüyor. Sisi oluşturan etkenlerin birisi rüzgarın olmaması. Aslında bizlere düşen çok fazla iş olmadıkça sisli havaya çıkmamak lazım. Spor yapalım mı diye soruyorlar, spor yapın ama bu kirli havada yapmayın. Bu havalara performans veya yürüme amacıyla çıkmamak lazım. Normal işlerimizi yaparken de mümkün olduğunca, kirli, sisli havaya çıkmamak lazım. Akciğer hastalığı olanlar, aslım hastalığı olanlar, kalp rahatsızlığı olanlar, bay-pas ameliyatı olanlar, anjiyo olanlar ve bu tür rahatsızlıkları alanlar dışarı çıkmama konusunda özen göstermemelidir. Eğer illa ki çıkmamız gerekiyorsa ağzımıza bir maske takmalı veya en azından bir kumaş parçası ile ağzımızı kapatmalıyız. Sisin içerisindeki küçük partikülleri ciğerimize almayalım ve bu riskten biraz olsun uzak kalalım.
Konya merkezde 2015 yılı ölüm oranları
Haziran 285 kişi
Eylül 308 kişi
Ekim 299 kişi
Kasım 336 kişi
Aralık 389 kişi
•Kasım ve Aralık aylarında ani kalp durması neticesinde genç ölümleri artıyor.
1952’de Londra’da sis faciası
Dünyada sislerinin en ölümcülü Aralık 1952’de Londra’da meydana geldi. 5 Aralık’ta rüzgârların dinmesiyle sis oluşmaya başladı. Bundan sonraki üç gün boyunca sis yoğunlaştı, o dereceye kadar ki görüş mesafesi birkaç metreye indi. Trafik tamamen durdu, birçok kaza meydana geldi. Halk, soğukla mücadele etmek için gerekenden, daha çok evlerini ısıttı. Bu da daha çok kömür tozu ve sülfür dioksit üreterek havayı daha fazla zehirledi ve çok yoğun bir sise sebep oldu. Bu durumda Londralılar ağızlarında maskelerle, kaldırım boyunca binaların duvarlarına dayanarak yollarını bulup işlerine gidebilmişlerdi. Bu sis ve hava kirliliği yüzünden yalnız Londra bölgesinde 12 bin kişi öldü. Bu facia İngiltere’de “Temiz Hava Hareketi”nin başlamasına sebep oldu.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.