Halim Selvi

Halim Selvi

İyimser/ kötümser

İyimser/ kötümser

Kur’an-ı Kerim’de Hucurat suresinde: Ey İman edenler Zan (başkası hakkında negatif düşünme) den sakının. Çünkü zannın bazısı günahtır. Birbirinizin gizli kusurunu araştırmayın. Birbirinizi çekiştirmeyin. Herhangi biriniz ölmüş kardeşinizin etini yemeyi sever mi? Bundan tiksindiniz değil mi? O halde Allah a saygı duyup emrine uygun yaşayın.Aykırı davranmaktan sakının. Şüphesiz Allah tövbeleri kabul edendir. Çok merhametlidir. (Hucurat suresi ayet 12)

Her yönüyle her konuda pozitif olan iyimser, Tesadüflere inanan, negatif olan, karamsar olan kötümser diyebiliriz. Hayatta en başına dert açan Peşin hükümlülüktür.  Tutarlı davranmak bir nevi teenni ile hareket etmektir. Önyargılar ve peşin hüküm niyet okuyuculuğun ötesine geçmez. İyimser insanlar,  hayata karşı güvenlerini sonuna kadar saklayabilen kimselerdir. 'Ey iman edenler! Eğer bir fasık size bir haber getirirse onun doğruluğunu araştırın. Yoksa bilmeden bir topluluğa kötülük edersiniz. ... ' (Hucurat, 6) ayetine uygun davranan bir mümin şahsiyet aslında ortamı yangına çevirmemekle toplumuna iyimser davranmayı seçmiş, gerçekçi adım atmıştır…İyimser insan, hayat tam anlamı ile yolunda gidiyormuş gibi düşünür. Sonucu kötü olabilecek herhangi bir şeyi düşünmez. Kötümser insan ise tam anlamı ile iyimserin bakışına taban tabana zıttadır. Yaşadığı iyi şeylerde bile onu rahatsız edecek bir şey bulabilir. İyimser insanın yaşam felsefesi “İyi düşünen iyi yaşar; iyi yaşam mutlu sonuçlar sunar.”  Amerikalı subay bir yazar olan Arthur Ward diyorki; “Gerçek iyimser, problemlerin farkındadır; ama çözümleri de bilir, zorlukları görür ama üstesinden gelineceğine de inanır, olumsuzlukları yakalar; ama olumlulukları da vurgular, en kötüye açıktır ama en iyiyi de bekler, şikâyet etmek için nedeni vardır; ama gülümsemeyi seçer.” 

İyimser insan ile kötümser insan arasında önemli bir anlayış, bakış farkı vardır. Bu bakış farkı hayatın geneline böyledir. “İyimser uçak yapar, kötümser ise paraşüt” sözünü duymuşsunuzdur. Söz aslında bu konuyu güzel özetliyor. Olumluya odaklanmak, olumlu sonuçlar düşünmek mi? ya da hemen olumsuzu fırına vermek mi? Bu sözü İki farklı şekilde değerlendirebiliriz. İlk olarak iyimser insan kötü olan hiçbir şeyi düşünmediği için uçmayı hedefler. Hedefine uygun araçlara sarılır, güvenir. Uçak yapar. Kötümser insan ise sürekli kötüyü düşündüğü için uçamayacağını, düşeceğini düşünür. O da paraşüt yapar, şeklinde yorumlayabiliriz. İkincisi ise iyimser en büyüğünü, en güçlüsünü yaparken kötümser küçük şeylere takılıp kalır, şeklinde de yorumlanabilir. Her iki durumda kötümser insanı amaçlarından saptırır. Bu farklılık kararlarını da etkilemektedir. Bu kötümser durum kendini ve diğerlerini yanıltabilir. 

Kötümser insan her konuda şikayetçi, yakınmacıdır. Morali buna bağıl yıkılabilir. Gerçek iyimser kimse, problemlerin farkındadır; ama çözümlere odaklanır, zorlukları görür ama üstesinden gelineceğine de inanır, motivasyonunu düşürmez. İyimser olan olayın olumsuzluklarını yakalar ancak menfaatçi olmadığından olumlulukları vurgular, en kötüye açıktır ama en iyiyi de bekler. Şikâyet etmek için, açık bulmak için nedeni vardır; ama “ayıp örtmeyi”, yeri geldiğinde görmezden gelmeyi, gülümsemeyi seçer. İyimserliği öldüren en kötü şey menfaattir. Her şeyi iyi yanından görmektir iyimserlik. 

Kışın kara soğuğunda bile insanın içini ısıtmasıdır, iyimserlik. İyimser bir insan geçmişin pişmanlığı, geleceğin endişesi ile yaşamaz. Kişi pozitif düşünce ile alternatif üretebilir, çözüme yönelik olur, kalıpların çizdiği sınırların ötesine geçebilir, değerlerinden taviz vermeden uzlaşmacı ve uzlaştırıcıdır. Karamsar bir denizci gibi rüzgârdan yakınacağına; gerçekçi yelkenlerini ayarla, yönünü değiştirebileceğine inan. İyimser, kötü durumlarda dahi iyi bir çıkış bulmaya, kurtuluş yoluna çıkmaya çalışır. Kehf suresinde geçen mağaradaki (ashabı kehf) insanların duasında bu durumu ve inancı görürüz. “Rabbimiz! Bize tarafından rahmet ver ve bize, (şu) durumumuzdan bir kurtuluş yolu hazırla!..”(Kehf, 10)

İyimser bir insan ayakkabıları çalınınca ayaklarım var ya diyebilen insandır. Sokrates’in bu sözü güzel ama anlatmak istediğimiz iyimserlik ‘pozitif düşünme’ ile ilgilidir diyebiliriz. Değilse konumuz Polyannacılık1 ya da iyimserlikte aşırıya kaçmak değil. Çin Atasözünde, “İyimser insan, her felakette bir fırsat, kötümser insan da her fırsatta felaket görür.”  Çıkış yolunu bulmaya çalışmak her zaman tüm yolların kapalı olduğu karamsarlığı düşüncesinden iyidir. Geleceğe emin adımlarla çalışırken, aslında bizi güçlendiren, bize enerji veren iksirdir iyimserlik. Ancak şunu bil ki; gelecek hakkında iyimser olmak için uygun bir zaman varsa, o da şimdidir. Şems-i Tebrizi der ki: “Hayat bu, bir bakarsın her şey bir anda son bulur. Hayat bu, son dediğin an her şey yeniden can bulur.” En karanlık gecenin sonunda bile sabah olur güneş yeniden doğar. Evet,  karamsar olmaktansa iyimser olmak her zaman daha iyidir. 

Hayata tozpembe yaşamlar ile zifiri karamsar yaşantı yanılgıları arasında sanıldığı kadar da fark yoktur. Evet birincisi daha mutlu olduğunu varsaymış, diğeri ise hayatı kendine karartarak kısıtlamıştır. Yahya Kemal Beyatlı bu durumu özetlemiştir; “Kör karamsarlık bir milleti nasıl öldürürse, sağır iyimserlik de bir zayıflıktır.” Yabancı bir düşünür gerçekçi düşünme ile iyimserlik bağını şöyle anlatır: Kötümser yalnız tüneli görür, iyimser tünelin sonundaki ışığı görür, gerçekçi tünelle birlikte hem ışığı hem de gelecek treni görür. 

……………………………………

1. Polyannacılık kötü bir davranış biçimi değildir yalnız burada bir savunma mekanizması söz konusudur, kişi her olayın iyi tarafını görmeye çalışarak üzücü olayları bastırmaya çalışır ve bunun aşırısı kişinin ruh sağlığını etkileyebilir. Polyanna, her şeyi iyiye, güzele yoran ve hoş karşılayan bir karakter olarak, iyiliğin kötülükle beraber gelse bile iyi karşılanması gerektiğini öne süren bir karakter olarak ortaya çıkmıştır. Bu bir akım haline gelerek tüm dünyada bilinen bir iyimser olma ahmaklığı olarak da tarif edilmektedir. Polyannacılık, tozpembe bir dünyanın olduğunu, kusursuz bir yaşamın devam ettiğini, kusurları görmezden gelerek iyilik için çalışılması gerektiğini ortaya koyarak kötülüklerle mücadele etmeyi öne sürmektedir. Psikoloji de (tatlı limon) adıyla da bilinen bir aşırı iyimserlik sendromudur. Bu sendromun sonu; durmaksızın ertelenen hüzünlerin önünde sonunda kendi aralarında birleşerek bünyeden toplu intikam almasıyla sonuçlanabilir. Kaldı ki bir daimi depresyon vakası bu tür kümülatif sükut-u hayallerde rastlanması hiç de zor olmayan bir gerçekliktir.

 


 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Halim Selvi Arşivi