"İlahi aşk olmadan mızraba vurulmaz"
9 yaşından itibaren ud çalmayı öğrenen Fatih Çinioğlu, hem ud çalıyor hem de yaptığı udları dünyanın dört bir yanına satıyor. 23 ülkeye ud satan Fatih Çinioğlu, dede mesleğini yaşatmaya da devam ediyor.
KONYA’DAN 23 ÜLKEYE UD GÖNDERİYOR
Ünü sadece Konya ve Türkiye değil dünyanın dört bir yana ulaşan Fatih Çinioğlu, Merhaba Şehir’e önemli açıklamalarda bulundu. Yabancı basının da son döneme büyük ilgi gösterdiği Fatih Çinioğlu’nun udları bugan Amerika’dan İran’a kadar dünyanın dört bir yanına ulaşıyor. Konya kültür ve geleneğini de yaşatan Çinioğlu, çocukluğundan bu yana Konya’nın tanınmış udilerinden önemli şeyler öğrendiğini dile getiriyor.
DEDE MESLEĞİ YAŞATIYOR
Yotube kanalı da bulunan Çinioğlu, buradan elde ettiği gelirleri ise Mevlana Vakfı’na bağışlıyor. 9 yaşından bu yana udilikle ilgilendiğini kaydeden Çinioğlu, “Udilik ve ud yapımı bir dede mesleği. Şu an dede mesleğini de yaşatıyorum. Buradaki atölyemde hem yarenlik yapıyorum hem de sipariş üzerine ud yapıyorum. Konya’da ud yapan birkaç ustadan biriyim. Hedefim; ömrümün sonuna kadar bu kültürü yaşatmak” dedi.
**Fatih bey öncelikle kendinizi tanıtır mısınız?
-1979 yılında Konya’da Nakipoğlu Mahallesi’nde doğdum. Âşık Şemi’nin torunuyum. Konya’nın çok eski tornacısı Palabıyık Mehmet Ağa’nın torunuyum. Evli ve 2 çocuk babasıyım. Bir kızım ve bir oğlum var.
BENİM İLK USTAM DEDEM
**Ud çalmaya nasıl başladınız? Biraz anlatabilir misiniz?
-Dedem rahmetli ud çalan birisiydi. Babaannem de çok güzel mani okurdu. Bizim genimizde var sanatçılık. Benim ilk ustam dedem. 9 yaşındayken başladım. Konya barana âlemlerinde, meşk muhabbet meclislerinde eski büyüklerden bu kültürü nacizane öğrenmeye çalıştım. Bu işe çok meraklıydım. Sonra Konya Musiki Cemiyeti’nde lise yıllarında hocam Prof. Dr. Ahmet Şahin Ak’tan nota, usul dersleri aldım. Daha da almaya devam ediyorum.
OSMANLI ERMENİLERİ VE RUMLAR ÇOK MERAKLI
**Yurtdışından gelen musiki meraklılarına da ders verdiğinizi duyduk? Hangi ülkelerden öğrencilere ders veriyorsunuz?
-En çok Arap ülkelerinden gelen insanlar çok meraklı ud sanatına. Amerika’da yaşayan Osmanlı Ermenileri ve Rumlar da çok meraklı ud çalmaya. Ağabeylerimiz var, çok kıymetli dostlarımız var. İstişare ediyoruz, meşk ediyoruz. İnternet üzerinden görüşüyoruz. Burada ud üretimi yapıyoruz.
**Yaptığınız udları nerelere gönderiyorsunuz?
-Yurtdışından 23 ülkeye ud gönderiyoruz. Irak, İran, Fas, Katar, Almanya, Fransa gibi ülkelere yaptığımız udları gönderiyoruz. Online üzerinden ud çalma dersi veriyoruz. Konya mızrabı çok meşhur. Konya’ya has bir mızrap. Konya’da çok bilinmez fakat yurtdışında çok meşhur. Udları yaptığımız ağaçlar Amerika’dan ve Afrika ülkelerinden geliyor. Ud yapmak öyle kolay bir iş değil. Ağaçları da çok özel. Burada dedem Ali Galip Özsaydam ve İbrahim İyiçorap’ın da udları var. İstanbul’da Ermeni bir ustadan ud yapmayı ve çalmayı öğreniyor.
**Konya’da kendinize rol model aldığınız ud sanatçısı kimler var?
-Necati Çelik var mesele. Şu an kendisi İstanbul’da yaşıyor. Kemal Pekçağlar hocamız var. Eskilerden rahmetli Ahmet Özdemir ile çok meşk ettik. Silleli Mehmet Ağa, rahmetli dedem bana hep rol model oldu bana.
**Konya’ya udun gelişi nasıl oldu? Ermenilerin Konya müziğine etkisi ne oldu?
-Eskiden Konya’da çok iyi ud çalan insanlar vardı. Hakkı Zambak bunlardan biriydi. Rahmetli Hakkı Zambak, Gazialemşah Mahallesi’nde ilk eceltalı seri mızrap dediğimiz udu getirdi. Ondan sonra Sille’de çok farklı kültürler vardı. Silleli ağabeylerimizden çok şey öğrendim. Hacıveyiszade Hoca’nın bir lafı var. “Böyüğle oturan hoşlaşır, küçüğü ile oturan gençleşir.” Çok doğru bir söz gerçekten. Kendimden 40 yaş büyük insanlarla oturdum. Onlardan çok şey öğrendim gerçekten. Hep anlattıklarını kaydettim hafızama. Bu topraklarda büyük zenginlik var. Bu topraklar Selçuklu’nun başkenti. Başka kültürler ve medeniyetler yaşadı. Dökümcü Panos Usta dedemlerle bir araya gelip meşk ederlermiş…Kendisi Anadolu sevdalısı Konyalı bir Ermeniydi..
AŞIK ŞEMİ’NİN ŞİİRLERİNİ BESTELİYORUM
**Dedeniz Âşık Şemi’nin şiirlerini hiç bestelediniz mi?
-Şimdi bestelemeye başladım. Babaannnemden kalma bir kitap var. Bizde 350 yıllık Kur’an-ı Kerim var. Bizim aslımız Seyit Bin Ahmet’e kadar uzanıyor. Koyunoğlu Müzesi’nde ve Yusuf Ağa Kütüphanesi’nde yazılı eserlerde bizim Konya’da 750 yıllık mazimiz olduğunu gösteriyor. Konya’nın hakiki yerlisiyiz. Çinizadelerdeniz.. Nakipoğlu ile Konya’ya aynı zamanda gelmişiz. Tibet’ten 7 deve ile birlikte gelmişiz. Devenin biri sarı lira doluymuş. Konya’nın 7 yerine ciğer astırmış. 1 hafta boyunca en hangisi koktuysa oraya 40 odalı bir hane yaptırmış. Çünkü orası Konya’nın en serin yeri oluyor. Şu anda bizim orada yerimiz var.
KENDİ KÜLTÜRÜMÜZÜ DAHA İYİ TANITACAĞIZ
**Konyalı’nın musikiye olan ilgisi nasıl? Sizlere gösterilen ilgiden memnun musunuz?
-Konyalılar müziği ve musikiyi çok seviyor. Ben de Konyalıları çok seviyorum. Rahmetli Ahmet Ağa’nın bir lafı vardı. Nikahta var keramet, nişanda var Kör Ahmet.. Bir bedenin tohumu, bir dedenin torunuyuz. Dilimiz kaba ama ruhumuz çok ince” derdi Ahmet Ağa.. Burası Selçuklu’nun başkenti kültür, tarih, sanat, örf medeniyet, hep bu topraklarda var. Bundan sonra kendi kültürümüzü daha iyi tanıtacağız. Allah bizden emanetini alasıya kadar çalışacağız. Biz derviş torunuyuz herşeyi Allah’tan isteriz. Kuldan bir şey istemeyiz.
OTURAK ALEMİNE HERKESİ ÇAĞIRMAZLARDI
**Konya’nın müzik kültüründen biraz bahseder misiniz? Bu kültür günümüzde de yaşatılıyor mu?
-Eskiden oturak dediğimiz sıra geceleri olurdu. Dedemin anlattığını size söyleyim. Kapı Camii’nde namazı kılarlarmış. Bu hafta Ahmet’in bağındayız. Kimseyi de çağırmazlardı. Kendileri yerler, çalarlarmış. Kışları Kazım Şalvarcı kanun çalarmış, dedem ud çalarmış, pişmaniye ve arabaşı yaparlarmış. Muhabbet ve meşk geceleri yaparlarmış. Kariyerli ve kaliteli bir gece olurmuş. Konya’yı kötü tanıtıyorlar. Bizim kültürümüzde öyle alkol filan yok. Eskiden Konya’da kadın ud çalanlar bile varmış. 8-10 bayan ud çalıyormış birlikte. Oturak alemleri yemekli ve çalgılı olurmuş. .Rakslar, hüzzamlar çalınırmış. Konya’da bunları dinlerken, öksürmek, ayak değiştirmek bile olmazmış Saygıdan dolayı. Her adamı da oturağa çağırmazlarmış. Köylerde zamah varmış. Damadın arkadaşları ile barana geceleri yapılırmış. Bir de çetnevir var. Oturak daha farklı. Oturakta saygısızlık adamı bir daha çağırmazlarmış. Biz bazen bazı arkadaşlarla oturak âlemi yapıyoruz. Konyalılar müziği çok seviyor. Bu bizim genlerimizde var.
İLAHİ AŞK OLMADAN MIZRABA VURULMAZ
**Kendi çocuklarınızı ud çalmayı öğretiyor musunuz?
-Bir kızım 15 yaşında bir de oğlum var 10 yaşında. Allah Ümmeti Muhammed’in evladını annesine babasına bağışlasın. Onlar kaynak yerinde olunca benim kadar ilgi değiller. Benim oğlan ufaktan kanun çalmaya başladı. Tanıması bile güzel. Aşıklık bizim genlerimizde var. Benim babaannem de çok güzel mani söylermiş. Babaannemin mezarı Üçler Mezarlığı’nda. Mezarında Aşık Şemi’nin torunu diye yazar. Konya’nın kültürünü Allah bu sağlığımızı bozmadığı, emanetini almadığı sürece tanıtmaya devam edeceğiz. Konya mızrabını kültürünü yabancılar çok seviyor. Bizim işimiz doğal ve orijinal. Ben küçük yaşlarda oturaklara gitme fırsatı buldum. Ben devamlı sanat olarak gittim. Büyük adamların konuşmalarını dinledim. Oralarda tatlı yarenlik vardı. Orada sadece müzik yoktu. Sohbet vardı, dervişlik vardı. Ben Konyalıları çok seviyorum. Allah muhabbetimizi bozmasın. Bizim Konyalıların geninde musiki var. Bizden sonra başkalarına gidecek. Elimizden geldiği kadar gençlere bunu aşılamaya çalışıyorum. Bu kültür bitmedi de bitmeyecek. Çok güzel türkülerimiz var. Tekke musikisi var. Hep tekke musikisinden etkilenmiş. Herşeyin başı tasavvuf. Rahmetli Dedem “Allah aşkı olmadan mızraba vurulmaz” derdi. İlahi aşkla aran iyi olursa o sana nameleri döktürür zaten.
RÖPORTAJ: İBRAHİM BÜYÜKEKEN
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.