İhsanoğlu: Biz Yasaklara Uyuyoruz, Bazıları Kendini Kanunun Üzerinde Görüyor

İhsanoğlu: Biz Yasaklara Uyuyoruz, Bazıları Kendini Kanunun Üzerinde Görüyor

Cumhurbaşkanı adayı Ekmeleddin İhsanoğlu, kendilerinin seçim yasaklarına saygılı olduklarını ve bunlara uyduklarını ancak bazı insanların kendilerini kanunun üzerinde gördüklerini söyledi. İhsanoğlu, "Biz vatandaş olarak cumhurbaşkanı...

Cumhurbaşkanı adayı Ekmeleddin İhsanoğlu, kendilerinin seçim yasaklarına saygılı olduklarını ve bunlara uyduklarını ancak bazı insanların kendilerini kanunun üzerinde gördüklerini söyledi. İhsanoğlu, "Biz vatandaş olarak cumhurbaşkanı adayı olarak ve inşallah cumhurbaşkanı olarak her şeyden önce kanunlara saygılı olacağız." dedi.

    Seçim gezileri kapsamında Samsun'a gelen cumhurbaşkanı adayı Ekmeleddin İhsanoğlu, düzenlediği basın toplantısında gazetecilerin sorularını cevapladı. Bir gazetecinin seçime katılım oranı ve kendisini aday gösteren partilerin tabanına ulaşıp ulaşamadığına yönelik bir soru üzerine İhsanoğlu, "Seçimle ilgi bütün yasaklara saygılıyız, bazıları kendilerini kanunun üstünde görüyorlar ve yasak falan dinlemiyorlar. Anketlerden bahsetmek yasak. Seçim yasağına girdiğimiz için konuşma imkanımız yok. Bazıları yasak girdiği halde konuşuyorlar çünkü bazı insanlar kendilerini kanunun üstünde fevkinde kabul ediyorlar. Yani onların her yaptıkları şey, kanundur, kanun üstüdür. Biz vatandaş olarak, cumhurbaşkanı adayı olarak ve inşallah cumhurbaşkanı olarak her şeyden önce kanunlara saygılı olacağız. Zaten bizim bu kampanyanın bir tarafı da biraz saygı telkin etmektir. Bu seçimlerde saygılı bir şekilde yarışa devam etmek, çelebice devam etmek, medeni şekilde devam etmektir. Onun için biz buna riayet edeceğiz." şeklinde konuştu.

    

    Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin Mart'taki yerel seçimlerden ve gelecek yıl yapılacak genel seçimlerden farklı olduğunu söyleyen İhsanoğlu, "Burada bir tek sandalye var. 10 tane 100 tane bin tane değil. Ve o sandalyeye 3 aday yarışıyor. Bu 3 adaydan birisini millet seçecek. Seçimi de parti esası üzerine yapacak. Ben bu görevle karşı karşıya geldiğim zaman çok geniş istişare yaptım. Ve istişare ettiklerim arasında AK Parti'li kardeşlerimiz de vardı. Onlar bana bu konuda tavsiyede bulundu. Kurucular, halen görevde olanlar. Biz seçim kampanyası esnasında AK Parti'li kardeşlerimizin bize teveccühlerini görüyoruz. Çünkü biz aynı camianın insanlarıyız. Şimdi millet partili istemiyor. Bu, başbakanlık için partili olacak. Çünkü gelecek başbakan, 'Ben başbakan olunca ben şu hizmetleri yapacağım' diyecek. Millet de onu başbakan seçer, o başbakan olur. Başkası seçer o olur. Ama burada böyle değil. Burada cumhurbaşkanı köprü, hastane, okul açmayacak. Onu hükümet açacak. Onu kimse başbakan o yapacak. Cumhurbaşkanı yol yapmaz, yol gösterir. Bizim sistem budur. Bizim parlamenter sistem, kuvvetler ayrılığı; icra, yargı, denetim, yasama... Bunlar ayrı ayrı kuvvetlerdir. Bu her gücün bir adamda olduğu sisteme diktatorya derler, mutlakiyet derler. Bunu belki bazılarımız isteyebilir, herkes hür. Düşündüğü gibi söylemeli, yazmalı. Ama ben şuna inanıyorum. Bunu bir aydın kişi, mürekkep yalamış kişi, Türkiye'nin diktatoryaya gitmesine nasıl kabul eder? Siz kabul eder misiniz?" diye sordu.

    Soruyu soran gazetecinin hayır demesi üzerine İhsanoğlu kendisine teşekkür ederek bir başka gazeteciye söz verdi.

    "ERDOĞAN SADECE TÜRKİYE İÇİN DEĞİL ORTADOĞU İÇİN DE TEHLİKELİ BİR ADAM MI?" SORUSU

    

    AK Parti'den istifa eden eski Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay ile yaptığı röportajda, eski bakanın kendisine 'Erdoğan'ın sadece Türkiye için değil Ortadoğu için de tehlikeli bir adam' olduğunu söylediğini belirten İspanyol gazetecinin konuyla ilgili düşüncelerini sorması üzerine ise İhsanoğlu, şunları kaydetti: "Türkiye Ortadoğu'nun çok önemli bir ülkesidir. Biz aynı zamanda hem Ortadoğu, hem Balkan, hem Akdeniz hem Avrupa ülkesiyiz. Kafkasya falan bütün bu bölgelerle komşu bir ülkeyiz ve bütün bu ülkelerle bizim müşterek tarihi bağlarımız, halen demografik bağlarımız, coğrafi temaslarımız var. Kültürel müştereklerimiz var. Bu bölge yakın zamana kadar bir nevi kendine göre istikrar içinde yaşıyordu. Birden bire bu 'Arap Baharı' denilen hadise çıkınca her şey altüst oldu. Aslında bu bahar değil de benim tabirimle diktatörlerin sonbaharıydı. Bu diktatörlerin yıkılmasıyla bütün sosyo-ekonomik, sosyo-kültürel ve stratejik dengeler bozuldu. Bunlarla ilgili dünya aktörleri adaptasyonu vakit aldı. Türkiye bu konuda kendi dış politika prensiplerinden biraz ayrıldı. Çünkü bizim dış politika prensiplerinden bir tanesi Arap kardeşlerimizin aralarındaki kavgalara taraf olmamak idi. Bu çok doğru bir prensiptir. Bunu başka ülkeler takip ediyor, biz çok uzun müddet takip ettik başarılıydık. Böylece biz o kavganın içinde kendimizi bulduk. Ve bu bizim için en büyük düzeltilmesi gereken bir husustur. Ben temenni ediyorum seçildiğim andan itibaren bunu düzeltmeye gayret edeceğim." CİHAN

Kaynak:

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.