"Her 'evet' idamın yolunu açacak"

"Her 'evet' idamın yolunu açacak"

Cumhurbaşkanı Erdoğan burada yaptığı konuşmada idam cezasının geri getirilmesi talebiyle ilgili "Benim kanaatimi biliyorsunuz, işte karar 16 Nisan. 16 Nisan'da sandıktan çıkacak her 'evet' onun da yolunu açacaktır." dedi

"Evet Platformu" tarafından düzenlenen "İstanbul Buluşması", Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Binali Yıldırım'ın alana gelmesiyle başladı. Cumhurbaşkanı Erdoğan burada yaptığı konuşmada idam cezasının geri getirilmesi talebiyle ilgili "Benim kanaatimi biliyorsunuz, işte karar 16 Nisan. 16 Nisan'da sandıktan çıkacak her 'evet' onun da yolunu açacaktır. Meclisten geçip bana geldiğinde ben de bunu onaylarım. Tereddütsüz onaylarım, zira şehitlerimizin o katillerini affetme yetkimiz bizim yok, böyle bir şey yapamayız" dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan eşi Emine Erdoğan ile Kısıklı'daki konutundan helikopterle Yenikapı Etkinlik Alanı'na geldi. Erdoğan ve eşi Emine Erdoğan, katılımcılar ve vatandaşlarla selamlaştı.

AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Yıldırım da eşi Semiha Yıldırım ile Ankara'dan geldiği Atatürk Havalimanı'ndan Yenikapı Etkinlik Alanı'na helikopterle geçti. Yıldırım ve eşi Semiha Yıldırım da platformdan vatandaşları selamladı.

Önce Başbakan Yıldırım, sonra da Cumhurbaşkanı Erdoğan mitingde konuşma yaptı

Başbakan Yıldırım: Ne 15 Temmuz'u unuturuz ne de unutulmasına müsaade ederiz

AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Binali Yıldırım,  ne 15 Temmuz'u unutacaklarını ne de unutulmasına müsaade edeceklerini belirterek, "15 Temmuz'a 'tiyatro' diyenlere, 15 Temmuz direnişine 'kontrollü darbe' diyenlere de İstanbul, 16 Nisan'da cevap vermeye hazır mı? Çok değil 8 ay önce bu meydanda, bu kürsüde darbeyi lanetleyen Kılıçdaroğlu çıkmış bugün diyor ki '15 Temmuz kontrollü bir darbedir.' Madem 15 Temmuz bir yalandı, bir senaryoydu, Yenikapı'da milli irade mitingine katılıp milyonlara neden yalan söyledin ey Kılıçdaroğlu?" dedi.

Yıldırım, "Evet Platformu" tarafından Yenikapı Etkinlik Alanı'nda "Aşkımız memleket, millet için evet" sloganıyla düzenlenen "İstanbul Buluşması"nda vatandaşlara hitap etti.

Muhteşem kent manzarasının huzurunda bütün İstanbul'u, İstanbullluları, Yenikapı ruhunu sevgi, saygı ve muhabbetle selamladığını ifade eden Yıldırım, Yenikapı'dan 81 ile ve 80 milyon vatandaşa da selam gönderdi.

İstanbul'un ilçelerinin isimlerini sıralayan Yıldırım, kentin bütün semtlerini, mahallelerini, caddelerini ve sokaklarını da sevgi ve muhabbetle selamladığını söyledi.

Başbakan Yıldırım, Türkiye'nin her şehrinden selam getirdiğini dile getirerek, İstanbullu olmanın, kendini İstanbullu hissetmenin gurur ve iftihar vesilesi olduğunu kaydetti.

İstanbul gibi bir şehre sahip olmanın bu aziz millet için bir iftihar vesilesi olduğunu vurgulayan Yıldırım, böyle bir güzel şehri hediye eden, İstanbullu olmayı ve öyle hissetmeyi nasip eden mevlaya da şükrettiğini dile getirdi.

Yıldırım, İstanbul'un şehirlerin anası, barışın, hoşgörünün, direnişin ve kahramanlığın sarsılmaz kalesi olduğunu vurgulayarak, bu şehrin güzel insanlarının 15 Temmuz gecesinde bütün dünyayı bir kez daha kendisine hayran bıraktığını söyledi.

İstanbul'a 15 Temmuz gecesi gösterdiği o unutulmaz direniş için şükranlarını sunan ve teşekkür eden Yıldırım, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Cumhurbaşkanımız, milletin adamı Recep Tayyip Erdoğan'a sahip çıktığınız için sizlere teşekkür ediyorum İstanbul. Canlarını veren ama İstanbul'u vermeyen, Türkiye'yi vermeyen şehitlerimizi rahmetle yad ediyorum. Ruhunuz şad olsun şehitlerimiz. Allah sizden razı olsun gazilerimiz. Başınız sağ olsun, başınız her zaman dimdik olsun ey şehit ailesi kardeşlerimiz. Ne 15 Temmuz'u unuturuz ne de unutulmasına müsaade ederiz. Hiç merak etmeyin sevgili İstanbullular. 15 Temmuz'a 'tiyatro' diyenlere, 15 Temmuz direnişine 'kontrollü darbe' diyenlere de İstanbul, 16 Nisan'da cevap vermeye hazır mı? Çok değil 8 ay önce bu meydanda, bu kürsüde darbeyi lanetleyen Kılıçdaroğlu çıkmış bugün diyor ki '15 Temmuz kontrollü bir darbedir.' Madem 15 Temmuz bir yalandı, bir senaryoydu, Yenikapı'da milli irade mitingine katılıp milyonlara neden yalan söyledin ey Kılıçdaroğlu? 15 Temmuz'da İstanbul'un kadınlarının her biri Nene Hatun oldu. İstanbul'un gençlerinin her biri Ulubatlı Hasan oldu. O gece İstanbul geçilmedi, o gece milli iradeye kastedenler geldikleri gibi gittiler."

"İstanbul Yenikapı Meydanı'ndan cevap veriyor"

 

[Fotoğraf: AA]
 

AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Binali Yıldırım, "Onlar ki 27 Mayıs'ta Menderes'i, Türkiye Cumhuriyeti'nin Başbakanı'nı asanlar, onlar ki 12 Mart'ta Gazi Meclis'i kuşatanlar, onlar ki 12 Eylül'de gençlerimizi baharında solduranlar, onlar ki 28 Şubat'ta insanlarımızı ötekileştirdiler. Bunlar 17-25 Aralık'ta millete kumpas kurdular ama 15 Temmuz'da sert kayaya çarptılar. Milletin sillesi, yumruğu tepelerinde patladı." şeklinde konuştu.

İstanbul bugün, "Sizi denize dökeceğiz." diyenlere Yenikapı Meydanı'ndan cevap verdiğini ifade eden Yıldırım, "Muhteşemsin İstanbul, muhteşem. Allah sizden razı olsun. Rabbim nazarlardan korusun güzel İstanbul'u." dedi.

Binali Yıldırım, sadece İstanbullu olmakla, İstanbul'da yaşamakla iftihar etmediklerini, aynı zamanda İstanbul'a hizmet etmenin, hizmetkar olmanın gururunu da yaşadıklarını belirtti.

"Biz o gün ant içtik"

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile birlikte 1994'te başladıkları bu yolda, bugün de aynı kararlılıkla devam ettiklerini belirten Yıldırım, 14 Ağustos 2001'de AK Parti'yi kurarken Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın ekibinde yer aldıklarını hatırlattı.

Yıldırım, 14 yıl önce bu iktidar sorumluluğunu kurucu genel başkanları, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile sırtlarken, tek adres olarak milleti bildiklerini ifade eden Yıldırım, şöyle konuştu:

"Başbakanlığımız döneminde Türkiye'ye, milletimize, insanlığımıza lider yaparken yine sizin ekibinizdeydik. Bize, birlikte yol arkadaşlığı yapmış olmakla, birlikte yürüyor olmakla kazandığımız iftihar vesilesidir. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığınız döneminde beraber çalıştık. 14 Ağustos 2001'de AK Parti'yi kurarken, o kutlu yolculuğa çıkarken de beraberdik. 3 Kasım seçimlerinden beri, ülkemizin baştan başa imar edilmesi, milletimizin hayallerinin gerçeğe dönüşmesi için de yine beraber çalıştık. 1999'da Sayın Cumhurbaşkanımızı Pınarhisar'a uğurlarken, birileri 'muhtar bile olamaz' derken, biz o gün asla yalnız olmayacağınıza dair yemin ettik. Biz o gün ant içtik. Bizim hareketimizde hesabilik yok, hasbilik var. Bizim hareketimizde ben yok, biz var. Biz sizden bunu öğrendik. Bizim mücadelemizde kardeşlik var, samimiyet var. Bizim mücadelemizde dayanışma, birlik, fedakarlık var."

Bu anlayışla Türkiye'ye birçok hizmetler yaptıklarını ve eserler ürettiklerini dile getiren Yıldırım, İstanbul'a geçen 15 yıl içinde merkezi hükümet olarak 130 milyar liralık yatırım ve destek sağladıklarını, raylı sistemin 3 katına çıktığını, 7 tepeli İstanbul'a 7 dev eser kazandırdıklarını anlattı.

Bugüne kadar İstanbul-Ankara hızlı treniyle 6 milyon İstanbullunun seyahat ettiğini, Marmaray Projesi'ni İstanbul'a kazandırdıklarını hatırlatan Yıldırım, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Atamız Fatih gemileri karadan denize indirdi. Onun torunları Recep Tayyip Erdoğan ve arkadaşları, trenleri, arabaları denizin altından geçirdi. Bize yakışan da budur. Ayrıca Marmaray'ı açtık, Yenikapı'yı Göztepe'ye 4 dakikada Avrasya Tüneli ile bağladık. Hizmetlerimiz bununla da sınırlı değil. Boğaz'a üçüncü gerdanlığı taktık. Yavuz Sultan Selim Köprüsü'nü hizmete aldık. İstanbul-İzmir Otoyolu üzerindeki Osmangazi Köprüsü'nü açtık, dünyanın en büyük yolcu taşıma kapasitesine sahip 3. havalimanını da yapıyoruz. Sayın Cumhurbaşkanımızın hayali Kanal İstanbul Projesi'ni de hayata geçiriyoruz. Şimdi Kuzey Marmara Otoyolu'nun da yapımına başlanıyor. Dünyanın ilk üç katlı tünelini de inşallah İstanbul'a kazandıracağız."

"Her 'evet', şer odaklarının hesaplarını bozacak"

 

[Fotoğraf: AA]
 

Türkiye'nin karşı karşıya kaldığı saldırıların, kurulan tuzakların görüldüğünü ifade eden Yıldırım, şöyle konuştu:

"Tıpkı 1. Dünya Savaşı'nda olduğu gibi Türkiye'yi dize getirmek, istikametini çizmek isteyenler kararlı bir oyun peşinde. Kimi zaman bölücü terör, kimi zaman kardeş kavgası, kimi zaman ekonomik krizlerle Türkiye'nin yolunu kesmek istiyorlar. Cumhurbaşkanımıza suikast planları yapıyorlar. Hükümeti yok etmeye çalışıyorlar, milletin meclisinin üzerine bombalar yağdırıyorlar ama başaramadılar, başaramayacaklar. Ne çukur kazanlar ne de Pensilvanya'nın alçak FETÖ örgütü milletin yolunu kapatamadılar, kapatamayacaklar. Allah'ın yardımı, milletin desteğiyle, millet iradesine yönelen her türlü saldırıyı püskürttük, bertaraf ettik, püskürtmeye devam edeceğiz. Halkın tercihini sindiremeyenlere karşı dik durduk, demokrasiyi koruduk. Terör örgütleri üzerinden ülkemize yönelen saldırıları, birer birer boşa çıkardık. Bugün, terör örgütleriyle tavizsiz mücadelemiz aynen devam ediyor. İşte bu şer odaklarıyla daha da güçlü mücadele için 16 Nisan bir milat olacak. Sandıktan çıkan her 'evet' ile Türkiye gücüne güç katacak. Her 'evet', şer odaklarının hesaplarını bozacak."

Alandaki vatandaşlara seslenen Yıldırım, "16 Nisan'da dostları sevindirip, düşmanları üzmeye hazır mısınız? İçeride ve dışarıda güçlü Türkiye'ye var mısınız? Vesayet odaklarını bitirmek için 'evet' diyecek miyiz? Daha güçlü, daha aydınlık bir Türkiye için hazır mısınız? Birlik, beraberlik için var mısınız? Kutuplaşma değil, kucaklaşmaya hazır mısınız? Büyük projeler ve dev hizmetler için hazır mısınız? Çocuklarımız, gençlerimiz, kadınlarımız için 'evet' demeye var mıyız? Şehitlerimiz, gazilerimiz, memuru, işçisi, esnafı,çiftçisi, öğrencisi için gücümüz millet kararımız evet." diye konuştu.

"Türkiye'de artık güçlü hükümetler dönemi başlıyor"

İstanbul ve Türkiye'nin 16 Nisan'a hazır olduğunu ifade eden Yıldırım, "Türkiye'nin en büyük eserini inşa etmenin arifesindeyiz. 8 gün sonra merhum Alpaslan Türkeş'in, Turgut Özal'ın, Süleyman Demirel'in, Muhsin Yazıcıoğlu'nun, hocamız merhum Necmettin Erbakan'ın hayalini gerçeğe döndürmenin yolunu açacağız. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi hiç kuşkusuz en büyük eserimiz olacak. Türkiye'de artık güçlü hükümetler dönemi başlıyor. Türkiye'de artık güçlü meclis dönemi başlıyor. Egemenlik kayıtsız şartsız milletin olacak. Vesayetçiler artık tarihin derinliklerinde yok olacaklar. Türkiye kalıcı istikrara kavuşacak. Ekonomi, yeni sistemde daha da hızlı büyüyecek. Demokrasi standartlarımız daha da yükselecek. Milletin huzuru, güvenliği, kardeşliği daim olacak. Yargı sadece bağımsız değil aynı zamanda tarafsız olacak. Geleceğimiz olan gençlerimiz siyasetle tanışacak." ifadelerini kullandı.

Başbakan Yıldırım, İstanbul'un, Yenikapı Meydanı'nda heyecanla 16 Nisan'ı beklediğini, bu muhteşem tablonun bir müjde verdiğini, İstanbul'un bugün tarih yazdığını dile getirdi.

Yıldırım, İstanbulluların Türkiye'nin umudu, mazlumların, mağdurların özeti, sadece milletin değil, ümmetin de umudu olduğunu belirterek, "16 Nisan'da bütün dünyanın gözü sizde olacak. Siz sadece 'evet' demeyeceksiniz, aynı zamanda tarihin akışını da değiştireceksiniz. Türkiye'nin yükselişine istikamet vereceksiniz. Omuzlarımızdaki sorumluluk büyük ama biliyoruz ki siz bu sorumluluğu hakkıyla yerine getireceksiniz. Mücadelemiz mübarek olsun. 16 Nisan Türkiye ve İstanbul için mübarek olsun. Tek millet, tek vatan, tek bayrak, tek devlet için kararımız evet." diyerek sözlerini tamamladı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan: Güleni şöyle dursun, ağlayanı bahtiyar İstanbul

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ise İstanbul'u ancak şairlerin diliyle anlatabileceğini dile getirerek, şöyle devam etti:

"Sade bir semtini sevmenin bile bir ömre değdiği İstanbul. Gözleri kapalı dinlediğim İstanbul. Adını göklere yazarsam düşlerimden mehtabının kaybolacağına korktuğum İstanbul. Benim zaman mekan aşıp geçmiş sevgilim, vatanım İstanbul. Güleni şöyle dursun, ağlayanı bahtiyar İstanbul. Bir kanat vuruşunda bulutlarda, bir süzülüşte vatanımız dalgalarda olduğumuz İstanbul. İki kıtadaki insanlar gibi sarmaş dolaş olacak semtleriyle bizi kucaklayan İstanbul. Sana geldim, içim ümitlerle dolu, beni sarhoş etme ne olur dediğimiz İstanbul. Seni görüyorum yine, gözlerimle kucaklar gibi uzaktan dediğimiz İstanbul. Rumeli Hisarı'nda oturup bir türkü tutturduğumuz İstanbul. Söze yine sen kazandın İstanbul, ben yenildim diye başlayıp sonunda yine emrindeyim diye bitirdiğimiz İstanbul. Rahmetli Aşık Veysel gibi, seversen olayım yarin İstanbul. İstanbul, ben de sizleri seviyorum."

İstanbul'un ancak gönül gözüyle kavranabilecek, gönül diliyle anlatılabilecek bir şehir olduğunu ifade eden Erdoğan, "Bunun için İstanbul Türkiye'dir; Türkiye İstanbul. Bugün İstanbul bakıyorum bir başka güzel. Bugün Yenikapı bir başka güzel. İnanıyorum ki yarın da bir başka güzel olacak. Çünkü 'evet'ler semaya yükseliyor. İnşallah haftaya pazar, sandıklar 'evet'le bir başka güzel. Buradan, Yenikapı'dan nüfusumuzun yüzde 20'sini sinesinde yaşatan İstanbul'u sevgiyle, saygıyla selamlıyorum. Buradan gözlerini ve gönüllerini İstanbul'a yöneltmiş, dünyanın dört bir yanındaki kardeşlerimizi sevgiyle, saygıyla selamlıyorum. Buradan her biri İstanbul'un bir parçası olan ülkemizin 80 vilayetindeki kardeşlerimi muhabbetle selamlıyorum." değerlendirmesini yaptı.

"İstanbul'a da bu yakışır"

 

[Fotoğraf: AA]
 

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 16 Nisan'daki halk oylamasına 1 hafta kaldığını hatırlatarak, alandakilere "16 Nisan'a hazır mısınız?" diye sordu. Vatandaşlardan "evet" yanıtını alan Erdoğan, şöyle konuştu:

"Geldiğimiz noktada artık bize sadece anayasa değişikliğini geçirmek yetmez, çok daha büyük bir sorumlulukla karşı karşıyayız. İstanbul 16 Nisan'da öyle bir 'evet' demeli ki 99 yıl önce bu mübarek şehri ayaklarıyla kirletenlerden başlayarak Türkiye'ye, Türk milletine kem gözle bakan kim varsa hepsinin de yüreği titremeli. İstanbul, 16 Nisan'da 'evet' diyerek hala 99 yıl öncesindeki o kara günlerin hayaliyle yanıp tutuşanlara dersini vermeye hazır mı? İstanbul, 16 Nisan'da 'evet' diyerek 15 Temmuz'da bu ülkeyi işgal etmeye çalışanların taşeronluğunu yapan FETÖ hainlerinin kökünü kurutmaya hazır mı? İstanbul, 16 Nisan'da 'evet' diyerek PKK terör örgütünün kökünü kazımaya hazır mı? İstanbul, 16 Nisan'da 'evet' diyerek DEAŞ denilen katliam makinesinin, DHKP/C denilen cinayet şebekesinin kökünü kurutmaya hazır mı? İstanbul 16 Nisan'da 'evet' diyerek FETÖ'nün avukatlığına soyunan CHP yönetimine dersini vermeye hazır mı? İstanbul, 16 Nisan'da 'evet' diyerek bir kısım Avrupa ülkelerine 'Avrupa Avrupa duy sesimizi' demeye hazır mı?"

Vatandaşların "evet" sesleri üzerine Erdoğan, "İstanbul'a da bu yakışır." karşılığını verdi.

Erdoğan, "Dik dur eğilme, bu millet seninle" sloganları üzerine "Beşer planında bugüne kadar hamdolsun hiçbir gücün önünde eğilmedik. Biz sadece mevlamızın huzurunda rükuda ve secdede eğildik. Bundan sonra da bu istikamet üzere devam edeceğiz." dedi.

"İstanbul'dan aldığımız feyzle, terbiyeyle, tecrübeyle Türkiye'ye hizmet ettik"

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İstanbul'un, doğduğu, büyüdüğü, okuduğu, çalıştığı, siyaseti öğrendiği, uyguladığı ve belediye başkanlığını yaptığı şehir olduğunu dile getirerek, şunları söyledi:

"İstanbul'dan aldığımız feyzle, terbiyeyle, tecrübeyle hamdolsun tüm Türkiye'ye hizmet ettik, hizmete devam ediyoruz. Bu noktada durmak yok. Onun için İstanbul'a olan sevdam, aşkım ayrıdır. Girdimiz tüm mücadelelerde İstanbul kapı gibi arkamızda durduğu için hep galip geldik. 1994'te büyükşehir belediye başkanı olduğumuzda birileri dudak büküyordu, göz süzüyordu. İstanbul halkıyla bir olduk, iri olduk, diri olduk, beraber olduk, kardeş olduk, hep birlikte elhamdülillah Türkiye olduk. Kısa sürede öyle bir devrim gerçekleştirdik ki bizi küçümseyenlerin hepsi mahcup olarak baktı. Batı bile 'sessiz devrim' dedi. Şimdi o 'sessiz devrim' diyenler, kudurdular. Ne yaparlarsa yapsınlar biz inançla, kararlılıkla yolumuza devam ediyoruz. Sandıkta kaybedenler her zaman olduğu gibi işi iftiraya, yalana, kuralları tersine çevirmeye vurdular. Haksız ve adaletsiz bir şekilde belediye başkanlığı görevinden alınıp cezaevine giderken İstanbul halkıyla birlikte bir şey söyledik, 'Bu şarkı burada bitmez.' dedik. Cezaevinden çıkar çıkmaz kolları sıvadık, bu sefer İstanbul ile birlikte tüm Türkiye'ye hizmet için yola revan olduk. Milletimizle buluşmamız öyle hızlı ve güçlü oldu ki 2001 yılı Ağustosunda partimizi kurduk, 2002 yılı Kasımında iktidara geldik. Elhamdülillah halkımız bize inanmıştı, güvenmişti ve süratle iktidar yolunu açtı."

"48 hükümet kurmuş olmamız demokrasinin gücünün değil, istikrarsız olduğunun ifadesidir"

Türk halkının kendilerine inandığını ve güvendiğini ifade eden Erdoğan, "Bu güven ve inançla süratle iktidar yolunu açtı. 14 yıldır da Türkiye'ye hizmet için gece gündüz çalışıyoruz, koşturuyoruz, mücadele ediyoruz. Bu süreçte her seçimimiz ayrı bir mücadeleyle geçti. 2007 yılında anayasayı ve teamülleri çiğneme pahasına bizi cumhurbaşkanı seçtirmemek istediler. CHP her her dönemde olduğu gibi o gün de Türkiye'nin önünü tıkadı. Biz de 'madem öyle, işte böyle' dedik. Ve bundan sonra 'bu ülkenin cumhurbaşkanını millet seçecek' dedik. Restimizi çektik." diye konuştu.

Böylece hem o krizi çözdüklerini, hem de yüzde 69'luk bir destekle Türkiye'nin yeni bir yönetim modeline geçişinin temelini attıklarını anlatan Erdoğan, 16 Nisan'ın, işte bu sürecin tarihi kıyama erişeceği tarih olacağını, yeni yönetim sisteminin, tarihten ve kültürden süzülüp gelen bir birikiminin ifadesi olacağını belirtti.

"İstanbul 16 Nisan'da 'evet' diyerek ecdadının emanetine sahip çıkıyor mu? İstanbul, 16 Nisan'da 'evet' diyerek sadece geçmişine değil, bugününe de sahip çıkıyor mu? İstanbul, 16 Nisan'da 'evet' diyerek çocuklarına, geleceğine en güzel mirası bırakmaya hazır mı?" diye soran Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi:

"Kardeşlerim, Türkiye siyasi ve ekonomik bakımdan büyük zorluklara göğüs gererek, çok acılar çekerek, çok bedeller ödeyerek bugüne ulaşmıştır. Durup dururken gelmedik buraya. Çok çile çektik. Ama Rabbim sonunu hayreyledi. Sabreden kimse, zafere ulaşır. Ve ulaştık. Ama yine sabırlı olacağız. Önümüzde daha çok yol var. Ne dedik? Uzun ince bir yoldayız. O kadar. Gideceğiz gündüz gece. Bakınız, çok partili hayata geçtiğimiz günden bugüne bu hızımız, bu gayretimiz farklı bir şekilde devam ediyor. Yılmadık, usanmadık, gayretle yola devam ettik, devam edeceğiz. Ülkemizde 48 hükümet kuruldu. Çok enteresan. Halbuki seçimler her 4 veya 5 yılda bir yapılmış olsaydı topu topu 15-20 hükümet kurulacaktı. Fakat hala bakıyorsunuz karşımızdakiler bir şeyi temelsiz bir şekilde savunuyor. Ya dürüst olun, doğru olun. Ülkeyi batırdınız, bitirdiniz. Kişi başına milli gelirin 300-400 dolar olduğu günlerden bugünlere geldik. Devraldığımızda düşünün 3 bin 400 dolardı kişi başına milli gelir. Şimdi biz bu bunu 11 bin dolara ulaştırdık. Nereden nereye. Amerika'ya bakıyoruz. Kaç hükümet değişmiş tüm tarihi boyunca. 17 başkanla yönetilmiş. Bizde 48, onlarda 17. Ama tüm tarihi boyunca. Aynı dönemde Fransa 11 cumhurbaşkanı, İngiltere 15 hükümet kurmuş. En fazla Almanya hükümet değiştirmiş. O da 24 hükümetle bugüne ulaşmış. Bizim 48 hükümet kurmuş olmamız demokrasinin gücünün değil, istikrarsız olduğunun ifadesidir."

Türkiye'de tek partinin iş başında olduğu, istikrarlı dönemlerde ortalama yüzde 6 büyüme yakalandığını hatırlatan Erdoğan, buna karşın koalisyon, istikrarsızlık dönemlerinde yüzde 4'ün bile bulunamadığını ifade etti.

"Bu ne demektir biliyor musunuz? Şayet Türkiye, hep güçlü hükümetler tarafından yönetilseydi, yani istikrar ortamı kalıcı olsaydı, bugün bulunduğumuz yerin tam 2 kat ilerisinde yer alacaktık. Ne demek bu? Kişi başına düşen milli gelir 22 bin dolar olacaktı." diyen Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü;

"Ama bunlar bize bunu çok gördüler. Çünkü derdi yok bunların. Biz dertliyiz. Bunlar dertli değil. Biz bu millete aşığız. Ama bunlar bakıyorsunuz, faiz mi faiz, faiz mi faiz. Ya kardeşim faizle adam olunur mu? Bunlar yıllarca bu ülkeyi böyle sömürdüler. Kimlere? Faiz lobisine. Bütün imkanları benim fakir-fukara, garip-gureba milletimin cebinden çektiler, aldılar faiz ofisine dağıttılar. Bakınız istihdam sayımız 27 milyon yerine 34 milyon olsa fena mı olurdu? Bunun da örnekleri var. 1970'li yıllara aşağı yukarı benzer şartlarda girdiğimiz Güney Kore ve Portekiz gibi ülkeler yönetim sistemlerini değiştirerek, istikrarı güvence altına alarak, şu anda 23-24 bin dolar milli gelire ulaşmış durumdalar. Biz de ulaşacağız. Yakalayacağız, ama 16 Nisan'da. Onun için 16 Nisan çok önemli. Buna hazır mıyız? Peki istikrar ve güven ortamının önemini sadece bizi mi keşfettik? Ülkemizin ve milletimizin istikbali için endişe duyan tüm siyasetçiler bu gerçeği görmüşler. Çözümünü de ifade etmişler. 16 Nisan'da yaptığımız iş Amerika'yı yeniden keşfetmek değil. 16 Nisan'da merhum Özal'dan Demirel'e, Türkeş'ten Erbakan'a, Yazıcıoğlu'na kadar tüm liderlerin özlemi olan bir değişimi hayata geçiriyoruz. Tek fark, onların uygun şartları bulup bu değişimi başlatamamış olmaları. Bizim ise bu adımı atmış bulunmamızdır."

Bu adımı atmanın kolay olmadığını aktaran Erdoğan, "2002 yılı kasım ayından beri çok zor zamanlar geçirdik. Ne zaman ülkemizin geleceği için bir projeyi hayata geçirmeye kalksak her defasında birileri ortalığı tozu dumana karıştırdı. Kaos dediler, karanlık cinayetlerle, bildirilerle, tahriklerle, provokasyonlarla önümüzü kesmeye çalıştılar. Her seçim bizim ve milletimiz için bir imtihana dönüştü. Her saldırı, milletimizle birlik olup söndürdüğümüz bir ateş topuna dönüştü." dedi.

Erdoğan konuşmasında Mehmet Akif Ersoy'un, "Cehennem olsa gelen, göğsümüzde söndürürüz. Bu yol ki Hak yoludur, dönme bilmeyiz, yürürüz. Düşer mi tek taşı sandın harim-i namusun. Meğer ki harbe giden son nefer şehid olsun. Şu karşımızdaki mahşer kudursa, çıldırsa. Denizler ordu, bulutlar donanma yağdırsa. Bu altımızdaki yerden bütün yanardağlar taşıp da kaplasa afakı bir kızıl sarsa. Değil mi cephemizin sinesinde iman bir. Sevinme bir, acı bir, gaye aynı, vicdan bir. Değil mi ortada bir sine çarpıyor, yılmaz. Cihan yıkılsa emin ol bu cephe sarsılmaz!" dizelerini okudu.

Yenikapı Meydanı'ndaki birlik, beraberlik, kardeşliğin sarsılmayacağını, bozulmayacağını ifade eden Erdoğan, "Dua, dua, yıldızlar avuçta, gök parçalanmış. İnşallah bu dualar, bu samimiyet, bu sadakatle çizgimizde yürüyeceğiz" dedi.

"Gençler güçlü bir Türkiye için çağrınızı aldım"

 

[Fotoğraf: AA]
 

Mitinge katılanlara, Başbakan Binali Yıldırım gibi kendisinin de sormak istediğini ifade eden Erdoğan, 180 kere de tekrar edilse fayda olacağını söyledi.

"İstanbul 16 Nisan'da güçlü Türkiye için 'evet' diyor mu?" sözlerine katılımcılar "evet" yanıtını verince Erdoğan, bunun tüm dünya tarafından duyulmasını istedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, "İstanbul 16 Nisan'da büyük Türkiye için 'evet' diyor mu?", "İstanbul 16 Nisan'da müreffeh Türkiye için 'evet' diyor mu?", "İstanbul 16 Nisan'da istikrarlı Türkiye için 'evet' diyor mu?" sözlerine katılımcılar "evet" diye karşılık verdi.

Rabbin, birliği ve beraberliği daim eylemesi temennisinde bulunan Erdoğan'ın, "Gençler güçlü bir Türkiye için çağrınızı aldım. Güçlü bir Türkiye için 'Ben de varım.' diyorum. İstanbul sen de var mısın? 16 Nisan'a kadar kapı kapı dolaşmaya var mısın İstanbul?" sözlerine kalabalık, "evet" yanıtını verdi.

Erdoğan, Türkiye'nin demokrasisini de hak etmiş bir ülke olduğunu, milletin bir asır önce İstanbul önlerine gelen işgal gemilerine bakıp "Geldikleri gibi giderler" dediğini anlatarak, 15 Temmuz gecesi darbecilerin sokağa çıktığını gören milletin yine aynı şeyi söyleyerek istiklaline ve istikbaline sahip çıktığını kaydetti.

F16'lardan, helikopterlerden milletin kaçmadığını dile getiren Erdoğan, İstanbul'un o gece tarihinin en önemli sınavlarından birini alnının akıyla verdiğini, Boğaz Köprüsü'nü tutan darbecilere meydanı bırakmadığını, İstanbul Büyükşehir Belediyesini işgal eden, Üsküdar Meydanı'nı, Çengelköy yolunu işgal eden darbecilere geçit vermediğini söyledi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu mücadelede İstanbul'un 99 şehit verdiğini, toplamda 249 şehit bulunduğunu, İstanbul'da 950 gazi, Türkiye'de 2 bin 193 gazi olduğunu anlattı.

Erdoğan, katılımcıların "idam" sözleri üzerine de şunları kaydetti:

"Benim kanaatimi biliyorsunuz, işte karar 16 Nisan. 16 Nisan'da sandıktan çıkacak her 'evet' onun da yolunu açacaktır. Bak Kılıçdaroğlu ne diyor; 'Ben hayır demem.' diyor, tamam ne güzel. Sayın Bahçeli zaten kanaatini açıkladı; 'Ben evet derim.' diyor. Sayın Yıldırım'ın kanaatini de biliyorum. Meclisten geçip bana geldiğinde ben de bunu onaylarım. Tereddütsüz onaylarım, zira şehitlerimizin o katillerini affetme yetkimiz bizim yok, böyle bir şey yapamayız."

Bakara suresindeki "Allah yolunda öldürülenlere; onlar ölülerdir demeyin. Bilakis onlar diridirler. Fakat siz bilemezsiniz." şeklindeki ayeti okuyan Erdoğan, şehadete koşanları böyle gördüğünü söyledi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, onların "Şüheda fışkıracak, toprağı sıksan şüheda/Canı, cananı, bütün varımı alsın da Hüda/Etmesin tek vatanımdan beni dünyada cüda." diyerek yürüdüklerini ifade ederek, bu uğurda şehit olanlara Allah'tan rahmet, yakınlarına baş sağlığı, gazilere de şifalar diledi.

Kılıçdaroğlu'nun "kontrollü darbe" sözleri

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 15 Temmuz gecesi saat 03.30 civarında Atatürk Havalimanına indiğinde kendisini on binlerce kişinin karşıladığını belirterek, F16'lar, helikopterlerin üzerilerinden uçtuğunu ve havalimanını çeviren tanklara, zırhlı araçlara, silahlı darbecilere aldırmadan iradesine, geleceğine milletin sahip çıktığını anımsattı.

Aynı gece kendisinden 3-3,5 saat kadar önce oraya CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun da gittiğini dile getiren Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Kendi ifadesiyle 23.05-23.30 civarında havalimanına iniyor. Bakıyor ki ortalık karışık. Ortalığın karışık olduğunu görünce hemen Bakırköy Belediye Başkanı'nın evine gidiyor. Şimdi geçenlerde bir televizyon programında kendisini izledim. Ne dese beğenirsiniz? 'Sayın Cumhurbaşkanı Marmaris'ten çıktığında beni haberdar etseydi, ben de oraya gelirdim.' diyor. Biz FaceTime'dan tüm Türkiye'ye çağrımızı yaptık. Sen de çıkıp gelseydin. Yine gelmedin. Ama demek ki bundan sonra Kılıçdaroğlu'na iadeli taahhütlü göndermemiz lazım. Bu kişi 'Darbe olsa tankın üzerine ilk defa ben çıkarım.' diyen kişi. Şimdi bu durumda olan bir kişinin, bu ülkede yapabileceği bir şey olabilir mi? Bunlarda yürek diye bir şey yok. 'Ben beyanatımı verdim.' diyor. 'Darbelere karşı olduğumu söyledim.' diyor. İyi ki söylemişsin ya. Sonra da çıkıp, utanmadan bir şey daha söylüyor; 'Bu kontrollü darbedir.' diyor. Ey Kılıçdaroğlu, bu ifade var ya şehitlerimizin ruhunu muazzep edecektir, yakınlarımızın ve gazilerimizin yüreğini kanatacak laflardır bunlar. Kontrollü koltukta oturan, her işin o şekilde yürüdüğünü sanır. Kasetle geldi ya kontrollü koltuk... Çünkü bu kasetle oraya gelmiş olan bir kişi. 7 seçim kaybettin, şimdi 8'inciye hazırlanıyor ama inanın yine gitmez, gitmez. Koltuk kontrollü fakat ne olursa olsun, biz onlara rağmen yolumuza devam edeceğiz."

"Bunların her şeyden önce milli iradeye saygısı yok"

Türkiye'nin ana muhalefet partisini, terör örgütleriyle aynı çizgiye getiren birisinin bu ülkede alternatif siyaset üretemeyeceğini ifade eden Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Bazen 'bayrak, bayrak' diyor ya yalan. Hakkari'de bir miting yaptı. Hakkari mitinginde bir Türk bayrağı yoktu. Sen kimi aldatıyorsun? O zaman HDP'lilerin sayesinde, onların desteğiyle Hakkari'de miting yaptı. Türkiye'de bu iş yürek işidir diyoruz ya bunu boşuna söylemiyoruz. Biz oralara çok gittik. Sayın Başbakan sağolsun oralarda dolaştı. Aynı şekilde şu anda bakanlarımız, o bölgeyi sürekli dolaşıyorlar, geziyorlar. Oralardaki inşaatlar şu anda yoğun bir şekilde devam ediyor. Bu iş yürek istiyor. Gideceksin, kaçmayacaksın. Gitmediğin yer senin değildir. Onlara bırakmayacaksın. Ama bunlar, teşkilat bile kuramadılar oralarda. Biz üzerine üzerine gittik.

Bir gün FETÖ'nün borazanlığını yapan, ertesi gün PKK seviciliğine soyunan, bir sonraki gün başka bir terör örgütünün avukatlığını üstlenen parti, cumhuriyetin partisi olamaz. Cumhuriyetin sahibi cumhurdur, millettir. Bunların her şeyden önce millete ve milli iradeye saygısı yok. Bu partinin bir milletvekili çıkar 'evet verenleri İzmir'de denize dökmekten' söz eder. Diğeri ondan aşağı kalmamak için 'hayır çıkarsa düşmanı İzmir'den denize dökmüş kadar sevineceklerini' söyler. Güya bu da deneyimli. Deneyimlisi öyle, deneyimsizi böyle. CHP milletvekillerinin bu halk oylaması kampanyası döneminde sokakta vatandaşı tehdit etmekten, kahvede darbetmeye kadar sergilemedikleri rezalet kalmadı. Böyle genel başkanın, böyle milletvekilleri olur."

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 16 Nisan'dan sonra artık bu işlerin böyle kolay olmayacağını belirterek, "Çünkü Türkiye'nin yönetimine talipseniz, eskisi gibi yüzde 15 oyla Başbakanlığa oturma şansınız yok. 16 Nisan'a, yeni yönetim sistemine, bunlar ondan dolayı karşı çıkıyorlar." dedi.

"Demek sen şimdi geçmişinden rahatsızsın"

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun bu sabah Trabzon'daki mitingde yaptığı konuşmaya değinen Erdoğan, şöyle devam etti:

"Ne diyor biliyor musunuz? Partili cumhurbaşkanlığını eleştiriyor. 'Partili cumhurbaşkanlığı olur mu? Partiyi mi yönetecek, ülkeyi mi yönetecek?' diyor. Sanki CHP'nin geçmişini hiç okumamış. Gazi Mustafa Kemal hem Cumhurbaşkanı hem de CHP'nin genel başkanı değil miydi? Ey Kılıçdaroğlu, biraz tarihini, geçmişini oku. Cemaziyelevvelini bir öğren. İsmet İnönü, hem CHP'nin genel başkanı hem de Cumhurbaşkanı değil miydi? Bir bak onlara. Senin geçmişinde bunlar var. Demek sen şimdi geçmişinden rahatsızsın. Ben bunu şimdi rahat rahat söyleyebilirim. Kaldı ki dünyada bunun örnekleri çok. 'Ama nasıl kandırırım milleti.' Şimdi bunu söyleyerek neyi söylüyor? 'Böyle olan bir cumhurbaşkanı, tarafsız olabilir mi?' diyor. Demek ki Gazi Mustafa Kemal tarafsız değildi. Demek İnönü tarafsız değildi. Öyle saçmalık olur mu? Siz hizmette tarafsız olacaksınız.

Bu yaptığımız hizmetlerde diyor muyuz Yavuz Sultan Selim Köprüsü'nden, Marmaray'dan, Avrasya Tüneli'nden, Osmangazi'den şunlar şunlar geçer, şunlar şunlar geçemez... Bizde tarafsızlığın daniskası var. Hayırcıların cibiliyetinde bu var. 15 Temmuz Şehitler Köprüsü'ne 'hayır' dediler mi? Fatih Sultan Mehmet Köprüsü'ne 'hayır' dediler mi? Yavuz Sultan Selim Köprüsü'ne 'hayır' dediler mi? Marmaray'a 'hayır' dediler mi? Avrasya Tüneli'ne 'hayır' dediler mi? Osmangazi'ye 'hayır' dediler mi? İşte biz bunların hayır, hayır demelerine rağmen bunları yaptık. Niye? Benim milletime bunlar layıktı da onun için."

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, modern ve çağdaşlığın icraatla olacağını vurgulayarak, şunları kaydetti:

"Hayır çadırına girdim. Dedim ki niye 'hayır' diyorsunuz? Ne dediler biliyor musunuz? 'Çağdaş bir Türkiye için 'hayır' diyoruz.' Dedim ki Türkiye şu anda çağ dışı mı? Bak bu kadar yatırımlar yapıyoruz, bu kadar güzellikler var. İşte bak şurada Yavuz Sultan Selim Köprüsü var. Bu köprü dört gidiş, dört geliş. Şimdi ortasından bir de hızlı tren geçecek. Bu, çağdaş Türkiye'nin insanları için yapıldı. Şimdi buradan sizler geçmiyor musunuz? Hemen makas değişti. Ne dedi biliyor musunuz? 'Neden oranın adını Tayyip Erdoğan Köprüsü koymadınız da Yavuz Sultan Selim Köprüsü koydunuz?' Dedim ki bak üzüldüm. Sen şunu söylemeliydin. Tayyip Erdoğan ne kadar mütevazi ki kendi adını buraya koymadı. Peki niye Yavuz Sultan Selim? Çünkü o Devlet-i Aliyye-i Osmaniyye'nin gelmiş geçmiş en önemli sultanlarından biri. Oraya o yakışırdı. Biz yaptığımız zaman bunu yaparız. Osmangazi Köprüsü'nün adını niye Osmangazi koyduk? Devleti-i Aliyye'nin kurucusu da onun için. Bizim derdimiz bu konuda tarihimizle bugünü buluşturalım, gençliğimizi buluşturalım. Yarına öyle gidelim." 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.