Hasan Kılca: "Yazın çalışır, kışın okurdum"
Karatay Belediye Başkanı Hasan Kılca, Merhaba Şehir Dergisine konuştu. Çocukluk dönemini anlatan Kılca, çektiği tüm zorluğa rağmen o günleri özlediğini dile getirdi. 8 yaşında babasız kaldığını aktaran Başkan Kılca, hayatının hep mücadeleyle geçtiğini ifade ederek, “Babasız kalmak zor. Babamı kaybettiğim gün yüküm ve sorumluluğum daha da arttı. Çalışmadığım iş kalmadı. O günlerden bu günlere geldim” dedi.
**Sizi tanıyabilir miyiz?
-Ben, 1970 yılında Meram Harmancık Mahallesi'nde dünyaya geldim. Harmancık İlkokulunu 1981 yılında bitirdikten sonra, 3 yıl hafızlık eğitimi aldım. Bu 3 yıl hafızlık eğitimini Mevlana'nın hemen arkasında Saatçi Kur'an Kursu, o dönemde Hasan Hüseyin Varol hocamın ilgilendiği Hayra Hizmet Vakfına bağlı bir Kur'an kursuydu. Hafızlık eğitimimden sonra 7 yıl İmam Hatip Lisesi'nde okudum. Daha sonra 1991 yılında Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi'ne girdim. 1995 yılında Hukuk Fakültesi'nden mezun oldum. Fakülteyi bitirdikten sonra 1 yıl Avukatlık stajı yaptım. Hakimlik sınavını kazandım. Hakimlik yapmayı tercih etmedim. Hakimliği kazandığım dönemde 1 yıl da serbest Avukatlık yaptım. 1997 yılında Konya Büyükşehir Belediyesi'ne girmiştim. O yıl aynı zamanda Hakimliği de kazanmıştım ve bir tercih yapma durumundaydım. Büyükşehir Belediyesi'nde Avukat olarak çalışmayı tercih ettim. Hakimliği tercih etmememin özel bir sebebi yok. Nasip böyleymiş. Büyükşehir Belediyesi'nde 22 yıl kadar Avukatlık, hukuk müşavirliği ve daha sonra da genel sekreterlik görevinde bulundum. Halil Ürün döneminde göreve başlamıştım, daha sonra da Mustafa Özkafa beyle çalıştık. Tahir beyle 3 dönem, Uğur beyle de 1 yıl çalıştık. 2019 mahalli idareler seçimlerinde Karatay Belediyesi adaylığı için görevimden ayrıldım. Halkımızın teveccühü ile Karatay Belediye Başkanı seçildim. Görev süremizin 1 buçuk yılını geride bıraktık. İlk günkü aşkla çalışmalarımıza devam ediyoruz.
ÇOCUKLUĞUMU YAŞAYAMADIM, HEP ÇALIŞMAK ZORUNDA KALDIM
**Çocukluk dönemlerinizden biraz bahseder misiniz?
-Biz, aslında 7 kardeşiz. Babamın önceki hanımı vefat etmiş, annem ikinci hanımı oluyor. Aslında 3 kardeşiz, baba bir anne ayrı toplamda ise 7 kardeşiz. Babam hurdacılık yapardı. Çok önceleri at arabası ustalığı yaparmış, daha sonra hurdacılık yaparken talihsiz bir kaza sonucu babamı kaybettik. Ben, 8 yaşındayken babasız kaldım. İlkokula gidiyordum, annem bize babamın vefatından sonra hem annelik hem de babalık yaptı. Annem, her gün bizi arar sorar. İlkokul döneminden sonra ortaokul, lise, Kur'an kursu ve üniversite dönemimde kendi imkânlarımla bir yere gelmeye çalıştım. Hiçbir maddi gelirimiz yoktu. Babamdan sadece bir Bağ-kur maaşı kalmıştı ama o da bize yetmiyordu. O parayla geçim olmazdı. Ben kendimi bildim bileli çalışıyorum. Ortaokul yıllarımda inşaatlarda çalışmaya başladım. Harmanda çalıştım, pazarda çalıştım. Çok karpuz sattım. Birçok alanda çalıştım. O günlerden bugüne geldim. Çalışan insan, çalıştığının karşılığını bu dünyada fazlasıyla alıyor. Allah da rızkı verdi. Benim bir ablam var bir de küçük kardeşim var. Matematik öğretmeni oldu. Hayatın içinden gelmek, insanı daha çok pişiriyor. Ben, aynı zamanda duvar ustasıyım. Öğrenciliğim bitene kadar hep sağda solda çalıştım. Çocukluğumu yaşayamadım. 70'li ve 80'li yıllarda imkânlar belliydi. Babamı kaybetmiştim. Yazın çalışıp, kışın okumaya gayret ediyordum. Bahçeli evde otururduk, komşuluk ilişkilerimiz çok güzeldi.
**Derslerinizde başarılı mıydınız?
Ben, okulumuzdaki bütün sınıflar içinde en başarılı öğrencilerden biriydim. İlkokuldan tutun da üniversite son sınıfa kadar en iyi öğrenciler arasında yer alırdım. İmam Hatip Lisesi'ne 7 yıl gittim. 7 yıl içinde 14 takdir belgesi aldım. Her dönem takdir aldım. Bazı dönemler sınıfta sadece bir kişi takdir alabilirdi o da ben olurdum. Derslerime çok çalışırdım.
**Çocukluğunuzda unutamadığınız bir yaşanmışlığınız oldu mu?
-Ortaokula giderken, iş aramaya gittim. Binkonutlar Mahallesi, yeni yeni inşa ediliyordu. Mahalledeki inşaatlara girip, “İşçi ihtiyacı var mı” diye soruyordum. Bir inşaata çalışmaya girdim. Birkaç gün çalıştım, çok yoruldum. Demir taşımaya başladım. 14-15 yaşlarındaydım. Demir taşımak bana çok ağır gelmişti. Sabahları uyanamayacak şekilde yoruluyordum. Dayanamadım o işe, ayrılmak zorunda kaldım. Başka işe girdim. Hayatım mücadele ile geçti. Birçok anım var. Demir taşıma işi beni en çok zorlayan işlerden biri olmuştu.
**Çocukken asabi bir yönünüz var mıydı?
-Ben halimselim bir insandım. Sakin ve sessizdim. Küçüklükten beri olaylara daha sakin bakarım. Evde kardeşimin ağabeyiydim. Bu sorumluluk beni sakinliğe itiyordu. Çünkü ağabey olduğum kadar aynı zamanda kardeşim için bir de baba gibiydim. Ben, sadece çalışırken kendimi kaybedebilirim. İş konusunda çok hassasım. Genel olarak sakinim, kavga ve gürültüyle hiç işim olmadı.
ESKİ GÜNLERİMİ ÇOK ÖZLÜYORUM
**Yokluktan ve zorluktan bahsettiniz. Ne olursa olsun çocukluğunuzu özlüyor musunuz?
Hem de nasıl. Dedim ya, biz bahçeli evlerde otururduk. Herkesin kapısı açık olurdu. Kapılarımız kapanmazdı, herkes birbirine rahatlıkla gider gelirdi. O günün çocukları yani bizlerin arkası çok aranmazdı. Güvenilir bir ortam vardı. Herkes birbirinin çocuğuna sahip çıkardı. Komşuluk ilişkileri üst düzeydi. Ekmek veya bir ürün evde eksik olduğunda yan komşudan rahatlıkla istenirdi. Apartman hayatı, bu değerlerimizi baltaladı. İnsanlar iyi niyetini barındırıyor içinde, yardımı da seviyor ama o günün şartları çok farklıydı. Fiziki şartlar çok değişti. Eskinin yapıları daha doğal ve samimiydi. Eski mahalle kültürünün oluşacağı alanların yeniden oluşturulması gerekir.
**Hasan Kılca, nasıl bir eş ve nasıl bir babadır?
-Çocuklarımın aslında babası gibi değil, bir arkadaşı gibiyim. 3 çocuğum var. Biri üniversiteye gidiyor, biri bu yıl üniversite sınavına girdi biri de ilkokul 5'e geçecek. 2 oğlum bir kızım var. Onlarla vakit geçirmeyi seviyorum. Hafta sonları vakit buldukça piknik yaparız. Pandemi sürecinde çocuklarımla daha çok vakit geçirebildim. Çocuklarımızın da bizlerde hakkı var. Onları ihmal etmememiz gerekir. Benim hayatta en çok sıkıntı çektiğim olaylardan biri sınıfta öğretmenlerimizin “babanız ne iş yapıyor” demesiydi. Her öğretmene babanızın vefat ettiğini söylemek, bakışları değiştiriyordu. O psikolojik durum, çocuklarıma karşı davranışlarımda da etkili oluyor. Babasız büyümüş olmam, çocuklarıma yaklaşımımda beni yönlendiriyor. Onlara daha çok şefkat ve merhametle yaklaşıyorum. Babasız büyümek, zor bir iştir. İnsan, babasını kaybedince yaslandığı bir duvarın yıkıldığını anlıyor. 23 yıllık bir evlilik hayatım var. Bu süre zarfında eşimle hiçbir sıkıntımız olmadı. Eşim benden, ben de eşimden memnunum. Aile hayatında sıkıntı olan bir insanın dünyası kendine zehir olur. Bizim yaptığımız işler kolay işler değil. Bütün fedakârlığı eşlerimiz yapıyor. Biz, onlara yük oluyoruz. Onlar yükümüzü alıyor. Bir de bu gibi işlerde eş desteği olmazsa bu işler yapılmaz. Allah, eşimden razı olsun.
ANNEME “KEŞKE SENİN GİBİ OLABİLSEM” DİYORUM
**Annenizin hayatınızdaki yeri nedir? Anneniz sizin için ne ifade ediyor?
Annem, bize küçükken hep dua ederdi. Hala daha dua etmeyi sürdürüyor. Tavsiyelerde de bulunuyordu. Büyüklerin her bir sözü, tavsiye niteliğindedir. Bugün her anne çocuğuna dua eder ve tavsiyede bulunur. Bizim annemiz bize hem annelik hem babalık yaptı. Bazen anneme “Anne keşke ben de senin kadar çocuklarıma bakabilsem, büyütsem ve hayata hazırlasam” diyorum. Annem, bize kol kanat gerdi, yemedi, yedirdi.
**Akrabalık ilişkileriniz nasıldır?
**Bu konuya önem veririm. Akrabalarımız ile sık sık görüşürüz. Sık sık birbirimize gider, geliriz. Akrabalık ilişkilerimizi ihmal etmemeye çalışırız. Başkanlık döneminde bu hassasiyetim mecburi olarak biraz zayıfladı. Gün içinde birçok programa gidiyoruz, bizi ziyarete gelenler oluyor. Ne olursa olsun akrabalarımıza gidemezsem bile, telefonla arayıp hepsinin halini hatrını sormaya özen gösteririm. Özel gün ve gecelerde akrabalarımı ararım. Gidip kendilerini bizzat ziyaret edemesem de telefonla arıyorum.
KENDİMİ SİYASETİN İÇİNDE BULDUM
**Siyasete girişiniz nasıl oldu?
Üniversite öğrencilik dönemimde birçok sosyal faaliyette bulundum. Yine o dönemler Hukuk Dergisi çıkardık. Öğrencilik faaliyetlerinde bulundum. Gençlik kollarında görevler yaptım, STK'larda görevlerim oldu. Bugün bile birçok STK'da üyeyim. Gençlik yıllarımda kendimi siyasetin içinde buldum. Siyasetten uzak kalamadım. Bir de bir insanın milletine, vatandaşına hayırlı hizmet yapabilmesi için bir araçtır, siyaset.
**Peki hafızlık sizin kendi tercihiniz miydi?
O dönemde ben 1 yıl Kur'an kursuna gideyim ve Kur'an-ı güzel okuyayım dedim. Sınıfta başarılı olduğum için okuma hocam Seyit Öztaş, “Sen hafızlık yap” dedi. Onun yönlendirmesiyle hafızlığa başladım. 3. cüze gelince de Mevlüt Bilge hocamıza geçtik. Hafızlığımı tamamladım. Tamamen o günün şartları içinde gelişen bir olaydı hafızlığım. Hamdolsun, hafızlığımızı da korumaya dikkat ediyoruz.
ALLAH, HATA YAPTIRMASIN
**Belediye Başkanı olmak, sizin için ne ifade ediyor?
Bu görevin sorumluluğu çok ağır. Karatay'da 340 bin hemşehrimiz var. Bu hemşehrimizin tamamının vekaletini almış bir şekilde görev yapıyoruz. Yapılan iyi işlerde o kadar insandan dua alacak olmayı bilmek, bizi mutlu ediyor. Allah, niyetimizi biliyor. Kasıtlı olarak bir hata yapmayacağımızı düşünüyoruz. Allah, hata yapmamıza inşallah müsaade etmesin. Hemşehrilerimizin aleyhine bir şey yapmamaya gayret ediyoruz. Hata yapabilir miyiz? Her insan hata yapabilir. Allah, hata da yaptırmasın. Bugün bir yol ve park yapıyoruz, ağaç dikiyoruz yıllarca sadaka olarak kalabiliyor. Tüm köylerimizde tatlı su çeşmeleri var. Bunların hepsi bir eserdir. Hayır olarak inşallah bunlara bize geri dönecek. Karatay Belediyesi, çok büyük bir camia. Sorumluluğumuzun farkındayız. Biz, Karatay'ın menfaati için uğraşıyoruz.
**Genel olarak sabah kaçta uyanırsınız ve eve kaçta dönersiniz?
Gece genel olarak 00.00 gibi uyuyorum. Sabah namazına kalkarım, sonrasında da çok uyuyamam. Belediyeye de erken gelirim. Bir memur gibi davranırım. Akşamları personellerimiz çıktıktan sonra işlerimiz de oluyor. Eve geç gidiyorum. Arazide işleri takip ediyorum. Bazen davet edildiğimiz programlar oluyor. Toplantılarımız oluyor. Hafta sonları da dahil çalışıyoruz. Bizde zaman mefhumu olmuyor. İş eksik olmuyor. Şikayetçi de değilim. Bu görevi yapmaktan zevk alıyorum.
ETLİEKMEĞE HAYIR DİYEMEM
**Yemek konusunda neye dikkat edersiniz ve en çok sevdiğiniz yemek nedir?
Bundan sonra ne kadar az yesek, bizim için o denli kârdır. Metabolizma belli bir yaştan sonra zayıflıyor. Biz, kendimize de dikkat etmek zorundayız. Yürümeye ve bisiklet sürmeye dikkat ederim. 30 yıla yakın futbol oynadım. İmkân buldukça arkadaşlarla halı saha maçlarına gideriz. Sağlık için az yemeye çalışıyorum. Sofradan doymadan kalkmaya gayret gösteririm. Günde 2 öğün yemeye çalışırım. Zaman zaman programlar oluyor, 2 öğünü aştığım günler oluyor. Evden kahvaltı yapmadan çıkmam. Öğle vakti yemek yememeye çalışırım. Yersem de hafif bir şeyler tercih ederim. Yemek seçen bir yanım yok. En çok sevdiğim yemek de etliekmektir. Etliekmeğe hayır diyemem.
**Bir belediye başkanı olarak çocuklarınıza uyarılarınız oluyor mu?
-Uyarılarım olmadığı halde çocuklarım yaşantısına çok dikkat ediyor. Özellikle bir belediye başkanı çocukları olduklarını hiçbir yerde dile getirmemeye özen gösteriyorlar. Yapı itibariyle çocuklarım bu konuda böyle. Soyisimden dolayı kendilerine “Siz Hasan Kılca beyin neyisiniz” dediklerinde bile neredeyse soruyu geçiştirmek için uğraş vermişler. Kızım hastane kuyruğunda numara almış ve sıraya girmiş. Hasan beyin neyisiniz demişler, “Kızıyım” demek zorunda kalmış. Onu söylerken bile yüzü kızarmış. Bu durum beni de mutlu ediyor. Çok şükür bu konuda kendilerini biliyorlar. Bir de herkes kendi ismi ve çalışmasıyla anılmalı.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.