Güldürürken düşündürürdü

Güldürürken düşündürürdü

Akşehir Nasreddin Hoca Derneği Başkanı Salih Taner Serin, Hocamızın 700 yıl önce yaptığı konuşma ve nükteleri ile insanları bugün bile güldürürken düşündürüyor.


Akşehir Nasreddin Hoca Derneği Başkanı, Salih Taner Serin, Nasreddin Hoca’nın hayatı hakkında yaptığı açıklamada hocanın tüm özelliklerini dile getirdi. Başkan; Hocamız halk dilinde duygu ve inceliği içeren, gülmece türünün öncüsü olmuştur. Seyyid Mahmud Hayrani ve Seyyid Hacı İbrahim’in derslerini dinledi, İslam diniyle ilgili çalışmalarını sürdürdü. Bir söylentiye göre medresede ders okuttu, kadılık görevinde bulundu. Bu görevlerinden dolayı kendisine Nasuriddin Hâce adı verilmiş, sonradan bu ad Nasreddin Hoca biçimini almıştır.
Onun yaşamıyla ilgili bilgiler, halkın kendisine olan aşırı sevgisi nedeniyle söylentilerle karışmış ve ayrı bir nitelikler kazanmıştır” dedi.
Serin, “Bu söylentiler arasında, onun Selçuklu sultanlarıyla tanıştığı, Mevlana Celaleddin Rumi ile yakınlık kurduğu, kendisinden en az yetmiş yıl sonra yaşayan Timur’la konuştuğu, birkaç yerde birden göründüğü bile vardır. Nasreddin Hoca’nın değeri, yaşadığı olaylarla değil, gerek kendisinin, gerek halkın onun ağzından söylediği gülmecelerdeki anlam, yergi ve alay öğelerinin inceliğiyle ölçülür.
Gülmecelerin ve fıkralarının  incelenmesinden, bunlarda geçen sözcüklerin açıklanışından anlaşıldığına göre o, belli bir dönemin değil Anadolu halkının yaşama biçimini, güldürü öğesini, alay ve eğlenme türünü, övgü ve yergi becerisini dile getirmiştir. Onunla ilgili gülmeceleri oluşturan öğelerin odağı sevgi, yergi, övgü, alaya alma. O, bunları söylerken bilgin, bilgisiz, açıkgöz, uysal, vurdumduymaz, utangaç, atak, şaşkın, kurnaz, korkak, atılgan gibi çelişik niteliklere bürünür. Özellikle karşısındakinin durumuyla çelişki içinde bulunma, gülmecelerinin egemen öğesidir” diye konuştu.
Nasreddin Hoca’nın soyluların, yüksek saray çevresinde bulunanların aralarına girmediğini de dile getiren Serin, “Hocamız bu tür çevrelere ya çok seyrek girer ya da hiç girmez. Sözgelişi onun tanıştığı söylenen Selçuklu sultanlarıyla ilgili gülmecesi yoktur. Timur’a ilgili ‘Hamam, Timur ve peştamal’ gülmecesi de, Timur’dan çok önce yaşadığı için, sonradan üretilmiştir.
Nasreddin Hoca gülmecelerinde dile gelen, onun kişiliğinde, halkın duygularını yansıtan başka bir özellik de eşeğin yeridir. Hoca eşeğinden ayrı düşünülemez, onun taşıtı, bineği olan eşek gerçekte bir yergi ve alay öğesidir. Anadolu insanının ortaya çıkardığı gülmece ürünlerinde atın yeri yoktur denilebilir. Eşek, acıya, sıkıntıya, dayağa, açlığa katlanışın en yaygın simgesidir. Soyluların, sarayların çevresinde üretilmiş gülmecelerde eşek bulunmaz, oysa at geniş bir yer tutar. Bu konuda, başka bir çelişki sergilenir, gülmecede güldürücü öğe ile yerici öğe yan yana getirilir. Bunun örneği de kendisinden eşeği isteyen köylüye, ‘Eşek evde yok’ deyince ahırda onun anırmasını duyan köylünün ‘İşte eşek ahırda’ diye diretmesi karşısında, hocanın ‘Eşeğin sözüne mi inanacaksın benimkine mi’ diye cevap vermesi bugün bile değerini yitirmedi” diye konuştu.
Nasreddin Hoca’nın gülmecelerinde, ‘Ahiret’ ile ilgili inançlarının da önemli bir yer tuttuğuna dikkat çeken Serin, “Fincancı katırları’,  ‘Ben sağlığımda hep buradan geçerdim’ başlıklı gülmeceler katı bir inanç karşısındaki duyguyu açığa vurur. Toplumda neye önem verildiğini anlatan ‘Ye kürküm ye’ gülmecesi, Hoca’nın dilinde, halkın tepkisini gösterir.  Nasreddin Hoca’nın etkisi bütün toplum kesimlerine yayılmış, ‘İncili Çavuş’, ‘Bekri Mustafa’, ‘Bektaşi’ gibi çok değişik yörelerin duygularını yansıtan gülmece türlerinin doğmasına olanak sağlamıştır.
Nasreddin Hoca, gerek yaşadığı döneme ve gerekse çağlar sonrasına damgasını vuran, toplumsal yergi ustası ve bir halk önderidir. Nasreddin Hoca Akşehir’de yaşamış ve döneminin Akşehir insanından yola çıkarak bütün insanlığa mesajlar göndermiştir. Hoca; Akşehir Gölü’ne çaldığı umut mayasıyla, dünyanın ortasını Akşehir’e taşıyan eşeğiyle, sert rüzgarlı tekke deresine gerdirmek istediği hasırıyla Akşehir’e aittir” diyerek hocanın hayatını özetledi.
Akşehir ve Akşehirliler ise yüzyıllar boyunca Nasreddin Hoca’nın bıraktığı tarihi ve manevi mirasa sahip çıkmış ve korumuşlardır. Nasreddin Hoca, Akşehir’in her köşesinde varlığını sürdürmeye devam ediyor. Akşehir’de karşılaşacağınız insanlar, gözlerindeki ışıltı, yüzlerindeki gülümseme, tatlı bir aksanla süslü konuşmalarındaki esprileriyle size Nasreddin Hoca’nın torunlarıyla karşılaştığınızı kanıtlayacaktır. Balkanlar’dan Orta Asya’ya kadar pek çok ülkede birbirine benzer öyküleriyle anlatılan Nasreddin Hoca ve ilettiği mesajlar son derece önemlidir. O, hem toplumu ve kişileri eleştirir ve çözümler önerir hem de tüm insanlığa hoşgörü, kardeşlik, barış, iyimserlik önerileriyle seslenir. Nasreddin Hoca 700 Yıllık zaman diliminde geçmiş ve gelecek kuşakları birbiriyle kaynaştıran, kıvrak zekasıyla, güldürürken düşündüren, fıkraları ile göle çaldığı umut mayası, eşeği, kavuğu ve cübbesiyle içimizden biridir. Balkanlar’dan Orta Asya’ya kadar; tüm insanlığa dostluk, barış ve hoşgörü mesajları ileterek, yüz milyonlarca kişinin yüreğinde ve zihninde özel bir yer edinmeyi başarmıştır.
Nasreddin Hoca’nın torunları olan bizlerse yıllardır, Gülmece Başkenti Akşehir’den seslenerek, uluslararası boyutta her yıl yeni nefesler alarak, yeni köprüler kurarak ilerliyoruz. Geçmişe dönük aynanın bize yansıttıklarından, olumlu sonuçlar çıkararak devam ediyoruz yolculuğumuza. Bu amaçla her yıl; Nasreddin Hoca felsefesini daha iyi özümseyerek ve anlayarak dopdolu bir şenlik yaşatmak için, içimizdeki amatör ruh ve profesyonel anlayışla var gücümüzle çalışıyoruz. Gelişerek ve paylaşarak güzel ve kalıcı projelere imza atabileceğimizin farkındayız.
Nasreddin Hoca Türbesi’nde Akşehir Belediyesi adına rehberlik yapan Ayşe Tetik ise türbe hakkında yaptığı açıklamada şu görüşlere yer verdi, “Nasreddin Hocamız 1284 yılında vefat etmesinin ardından buraya defnedildi. Hocamızın türbesinde bazı önemli yazılar var. Örneğin türbenin üzerinde bulunan kavuğun altındaki orijinal mermerde hocamız ile kısa bir bilgilendirme notu yazılı bu notta en ilginç ayrıntı hocamızın ölüm tarihinin hocaya nükte amaçlı tersten yazılması.
Diğer kitabelerde ise türbenin yapılış tarihi, onarımı, ziyarete gelen dönemin büyük isimlerinin notları gibi önemli belgeler yer almakta. Türbe içerisindeki sütunlara dikkatli bakıldığı zaman çini yazıları göreceksiniz. O dönemde hocayı ziyarete gelenlerin yazdığı notlardır. Hocamızın yıllar önce dile getirdiği birçok özellikler türbe içerisinde ve etrafında anlatılmaktadır” dedi.
n ALİ SAİT ÖGE

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.