Fitne çıkarmak istiyorlar
RÖPORTAJ Emre ÖZGÜL
Eğitimci-Yazar Nurten Selma Çevikoğlu, Ortadoğu'da yaşanan olaylara değinerek, “Ülkemizin güçlenmesini istemeyenler, İslam dünyasında gayri meşru yollarla korkunç bir fitne ve fesat çıkarmak niyetinde” dedi
GENÇLERİN ÖNE SÜRÜLMÜSİ BENİ ÜZÜYOR
Eğitimci-Yazar Nurten Selma Çevikoğlu ile bölge ve Türkiye'de son dönemlerde yaşananlar hakkında konuştuk. Çevikoğlu, “Tüm senaryolarda Kürt gençlerinin öne sürülmesi, onların okul çağlarında eğitimle meşgul olmaları gerekirken abesle iştigal etmeleri, ülke ve devlet düşmanı olarak yetiştirilmeleri gerçekten bir anne olarak yüreğimi kanatıyor, çok üzülüyorum” şeklinde konuştu.
KADINLARIN TOPLUMA POZİTİF KATKISI ÇOK
Kadınların toplum içerisinde büyük roller üstlendiğini dile getiren Çevikoğlu, kadının ferdî, ailevî ve sosyal problemlerin çözümünde kendisinden bekleneni ifâ etmesi gerektiğini dile getirdi. Aile kurumunun önemine de vurgu yapan Yazar Çevikoğlu, “Ailenin iki yapı taşından birisi kadındır. Kadın değerlerini yitirmesi değerleri iflas etmiş nesiller yetiştirmesi anlamına gelir” cümlelerini kullandı.
ÜLKEMİZİ BATAKLIĞA ÇEKMEK İSTİYORLAR
**Gerek Ortadoğu'da gerek Türkiye'de yaşanan birçok sıkıntılı olay var. Bu sıkıntılı olaylar hakkında neler söylersiniz?
-Bu sorunuzun cevabı “Derdin Derdimdir” kitabımdaki ‘Bugün Yaşananların İç Yüzü’ isimli makalemde (sayfa 139) mevcut. Efendim, İslam dünyasının zenginliklerinden istifade niyetiyle onları parçalayıp bölmek sonra da kolayca yutmak amaçlı uzun süredir Ortadoğu’da planlı bir şekilde yürütülen operasyonlara şahit olmaktayız. Dünyanın tüm şer güçleri İslam dünyasının ve ülkemizin huzur ve barışını bitirmek adına kültürel zenginliklerimiz olan mezhep, etnik kimlik, dil, inanç hatta cemaat farklılarını düşmanlığa dönüştürüp aramızda anlaşmazlıklar, didişmeler, çekişmeler ve savaşlar çıkartmak için uğraşıyorlar. Bizzat planlı ve programlı bir şekilde kurdukları çeşitli örgütlerle bu şer güçler Ortadoğu’daki İslam ülkelerine yıllarca çok acılar yaşattılar. Bir zamanlar uluslar arası arenada Ermeni asıllı ‘Asala’ örgütüyle Türk diplomatlarını öldürttüler. Baktılar ki üzerine düşman çekiyorlar bu sefer kendi içimizdeki farklılıkları ajanlar vasıtasıyla Kürt kimliğini öne çıkararak PKK’yı kurdurdular ve 30 sene Türkiye’nin büyümesinin önüne set çektiler, nice vatan evlâdının ölmesine sebep oldular. Neticede ülkemizde bir nesil yok edildi, milli servet boş yere heba oldu. Bunlar hep dış kaynaklı oyunlar artık icra edilenleri net şekilde görebiliyoruz. Orta Doğu’da yine şer güçlerin bizzat kendilerinin kurdukları ve destekledikleri El-Kâide, Taliban şimdi de IŞİD gibi örgütlerle tasarladıkları ülkelerde körükledikleri unsurlarla iç savaşlar çıkartarak kardeşi kardeşe öldürtmeyi ne yazık ki başardılar. Son senelerde bu şer güçlerin tezgahlarına baktığımızda Müslümanların ölmesi ve öldürülmesi için kendileri devrede olmuyorlar ellerindeki kumandalarla tabi o kumandalar bazen yerli taşeronlar olabiliyor Müslüman’ı Müslümana öldürtüyorlar. Bugün bu ayrışmaları isteyen yanlı, hâin mihraklar var. Bizim bu farklılıklar üzerinden tartışmamızı, çatışmamızı dahası birbirimizle savaşmamızı, birbirimizi öldürmemizi istiyorlar ki gücümüz gitsin, zayıflayalım, dünyada tek onların düdüğü ötsün. Ülkemizi de diğer Orta Doğu ülkelerinin sürüklendiği bataklığa çekmek istiyorlar. Bizi de parçalara ayrıştırmak, bölmek diliyorlar bu sebeple sinsice, alçakça planlarını içerideki hâinleri kullanarak, tahrikler çıkartarak hedeflerine ulaşmak için değirmene var güçleriyle güya meşru çerçevede un taşıyorlar. Bu vesileye İslam dünyasında korkunç bir fitne ve fesâd çıkarmak niyetindeler. Kendi kontrollerinde kurdurdukları İslam maskeli terör örgütü eliyle işlettikleri vahşi eylemleriyle aslında her zamanki gibi kendi zulümlerini perdelemek istiyorlar. Ülkemizde ve dünya üzerinde pek çok oyunlar oynanıyor. Hatta şanlı İslâm’ın son kalesi Türkiye’mde oyun içinde oyunlar oynanıyor. Kurtlar sofrasına yem olmamak için şerefle direnmeli ve tek bir yumruk olmalıyız. Ülkemin arkasında millet olarak durmalıyız. Ülkemin arkasında bugün yardım edilen nice mazlumların duası var. Dua, himmet, hizmet, gayret ve bereket getiriyor, Her şeyden önemlisi gönül fethetmektir. Türkiye mazlumların gönlünü fethetti, fetih ediyor. Bu ona yeter. Rabbim devletimize zeval vermesin. Hepimiz bu konuda birbirimize destek vererek bu bâdireleri de atlatacağız. İslam dünyâsı ve bilhassa da ülkemiz bu dehşetengiz fitne planına asla âlet olmamalı, sağduyuyla en doğru kararlar alınmalıdır. Tabi çok yakınlarımıza kadar gelip dayanan bu fitne ve tefrika belâlarına, korkunç vahşet hâdiselerine kayıtsız da kalınamaz. Bu pis, çirkin, kanlı olaylardan kaçan masumlar sâhipsiz bırakılamaz. Elimizden gelen tüm hayırları yüce Yaratıcı bizlere ifâ ettirsin. Hâinlerin tuzaklarına kendi başlarına çevirsin diye duâlar ediyoruz.
**Son çıkardığınız Derdin Derdimdir kitabını yazma fikriniz nasıl oluştu ve bu kitabı yazarken neler hissettiniz, genellikle hangi konulara değindiniz?
-Ülke ve dünya gündeminde Müslümanların hâlini işlemeye çalıştım Derdin Derdimdir kitabımda. Tabi bugün Müslümanlar olarak problemlerimiz çok. Ne yazık ki İslam coğrafyası kan ağlıyor. Yakılan yıkılan ve târumar olan İslam topraklarına mı yanarsın, ezilen incitilen ve zulme uğrayan mazlum Müslümanlara mı yanarsın. Düşünce farklılığından dolayı birbirlerini boğazlayan, kurşunlayan, acımasızca öldüren müminlere mi… İslâmî düsturlarla hiç mi hiç bağdaşmayan intihar bombacılarının kalabalık mekanlara bilhassa câmi gibi ibadet mahallerinde kendilerini patlatarak pek çok insanın ölmesine sebep olmalarına mı yanarsın. Velhâsıl derdimiz çok. Biz dertliyiz bu sebeple derdimiz bana bu kitabı yazdırdı. İslam coğrafyasındaki ağlayan her kardeşim benim derdimdir, gözyaşımdır, gece seherlerde duamdır. İslam coğrafyasında yığın yığın dertler var. Bir mümin olarak dert söyletti bizi ve yaşanan olayların dramı satırlarımıza yansıdı. Evet, ortalık gergin, hayat acılarla dolu, etrafımızda zalimler kol geziyor. Ne yapabiliriz? Diyoruz karınca kararınca. İşte bu sıkıntıların yazıya dökülmesidir “Derdin Derdimdir” Dert söyletiyor, dert yazdırıyor, dert dertlendiriyor, dert ağlatıyor. Ben de yeni kitabımda başta kendim olmak üzere ağlayan Müslümanların hâlini satırlarıma dökmeye çalıştım. Âdeta dedim ki Müslüman kardeşlerime; Ey Kardeşim! Savaşma kardeş ol. Hoşgörü ve uzlaşı kültürünü hayâtına hâkim kıl, konuşurken sorumlu bir dil kullan. Bölünmeye, parçalanmaya geçit verme, terörün kurbânı olma, ayrışma, bilinçli bir Müslüman ol. Kürdü-Türkü, Arabı, Acemiyle kardeşlik bilincini kuşan, ümmet olma şuurunda ol. Vahdeti tesis et. Bu hususta en âdil düzeni en kâmil mânâda temsil eden Kur’ân’a ve O’nun hükümlerine teslim ol, çözümü O’nda ara. Onun bunun sana dayatmaya çalıştıkları sonradan ortaya çıkan sistemlere bel bağlama. Terörle uğraşma, terörist damgası yeme. Müslüman asla terörist olamaz. Müslüman her zaman etrâfına en güzeli yayan muhteşem hükümleri içinde barındıran bir sistemdir. İşte bu hakikatleri işledim kitabımda.
**Kitabınızın bir bölümünde yeni yetişen Kürt gençlerinin sizleri endişelendirdiğini belirtmişsiniz. Güneydoğu ve Doğu Anadolu bölgesi kültürü yaşamı ile birlikte bu ifadenizi nasıl bütünleştirebilirsiniz?
-Ülkem adına oluşturulan kirli senaryoda Güneydoğu ve Doğu Anadolu bölgesinde yaşayan Kürt vatandaşları malzeme olarak kullanılıyor. Ve bu senaryoda Kürt gençlerinin öne sürülmesi, onların okul çağlarında eğitimle meşgul olmaları gerekirken abesle iştigal etmeleri, ülke ve devlet düşmanı olarak yetiştirilmeleri gerçekten bir anne olarak yüreğimi kanatıyor, çok üzülüyorum. Hem bir eğitimci ve yazar olarak hem de bir anne olarak tüm anneleri buradan uyararak diyorum ki; ‘Ey Anneler, lütfen zamanında vaktini geçirmeden çocuklarınızı doğru değerlerle yetiştirin, onlara sâhip çıkın, etnik kimlikleri üzerinden çocuklarınızı bazı yanlı mihrakların kullanmasına müsaade vermeyin. Çeşitli etkinlikler adı altında çocuklarınızın aklını fikrini şer zihniyetli kişilerin bozmasına izin vermeyin, uyanık olun. Çocuk terbiyesi işi çok dikkat istiyor. ‘Saldım çayıra Mevlam kayıra’ mantığıyla hareket edilemez. Maalesef Doğu ve Güneydoğu bölgelerimizdeki kültürel değerlerimizdeki aşınma ve bölge olarak mevcut bazı mahrumiyetler, ihmal edilen bu çocuk yaştaki ülkesinin askerine, polisine kurşun sıkan Kürt gençlerini ortaya çıkardı. Terör belâsı bittikten sonra devletin bu işe acilen el atması lâzımdır. Yanı sıra yöre insanına ve özellikle de gençlerin böylesi hain mihrakların tuzaklarına düşmemesi için bilhassa eğitim açısından devletimizin tedbirler alması ve iyileştirmeler yapması gerekiyor.
**Kadın olarak, toplum yapısında yaşanan olaylar ile ilgili gözlemleriniz nasıl? Bir kadın olarak sesinizi ve yaşanan zulmü dile getirmeye çalışmışsınız. Kadınlara toplum içerisinde ne gibi roller düşüyor?
-Kadınların toplumu yapıcı yönde inşa yönüyle çok müthiş rolleri vardır. Yine kadınların yetişen neslin ahlâkî olarak olumlu yapılanmasındaki etkinliği su götürmez bir gerçektir. Dolayısıyla kadınların ve annelerin topluma pozitif katkıları olduğu açıktır. Ancak kadınları bozduğunuzda toplumun temellerini yıkmış olursunuz. Zira ailenin iki yapı taşından birisi kadındır. Kadın değerlerini yitirirse değerleri iflas etmiş nesiller yetiştirir tıpkı Yasin Börü evlâdımız hain Kürt gençleri tarafından katledilirken balkonlara çıkıp ‘öldür öldür’ diye nara atan anneler gibi. Bu vahim tabloların ortaya çıkmaması için önce kadınların ve annelerin doğru değerlerle eğitilmesi şart. İşte bizlerde hayatımızı bu işe adadık desek abartı olmaz. Bu iş de bizim ayrı bir derdimizdir. Kadın da bu toplumun bir ferdidir. Ferdî, ailevî ve sosyal problemlerin çözümünde o da kendisinden bekleneni ifâ etmelidir.
Nurten Selma Çevikoğlu Kimdir?
Gazetemiz yazarlarından Nurten Selma Çevikoğlu, 1958 yılında Amasya'da doğdu. Çevikoğlu, memleketin çeşitli bölgelerinde İngilizce öğretmeni olarak yıllarca görev yaptı. Daha orta öğrenim yıllarında başlayan yazı çalışmalar çeşitli mahalli gazete ve dergilerde yayınlandı. ‘Bizim Aile’ dergisinin düzenlediği ‘Kadının Eğitimi’ konulu makale yarışmasında birincilik aldı. ‘1994 Dünya Aile Yılı’ münasebetiyle İslami Araştırmalar Vakfı, Şanlı Urfa Eğitim ve Araştırma Vakfı (ŞURKAV) ve Harran Üniversitesi tarafından ortaklaşa düzenlenen İslam’da Aile ve Çocuk Terbiyesi isimli sempozyumda, İslam’a Göre Çocuk Terbiyesinde Annenin Rolü isimli tebliğine katıldı. Daha sonra bu araştırmasını genişleterek ‘Aile Rehberi’ adı altında kitaplaştırdı ve bu ilk kitabı oldu. Çevikoğlu, o günden bugüne bir yandan yazı çalışmalarını sürdürürken bir yandan da kitap çalışmalarına devam etti. Son çıkardığı “Derdin Derdimdir” adlı eseri yazarın onuncu kitabı. Yeni eserinin çıkması için çalışmalarına devam ediyor. On birinci kitabının konusunu Peygamber Efendimize olan aşk ve muhabbet konularından oluşuyor. Ayrıca yazar Çevikoğlu, aile, çocuk ve gençlerin eğitimi ile ilgili çalışmalar yapıyor.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.