Filistin bütündür

Filistin bütündür

İslam İşbirliği Teşkilatı toplantısının ardından, İslam ülkeleri Filistin'in başkentini "Doğu Kudüs" olarak ilan ettiklerini bildirdi.

ABD Başkanı Donald Trump'ın "Kudüs'ü resmi olarak İsrail'in başkenti olarak tanıyoruz" söylemlerinin ardından,  İstanbul'da toplanan İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) üyeleri de Filistin'in başkentini Doğu Kudüs olarak tanıdıklarını söyledi. Söylemlerin ardından milyonlarca Müslüman sokaklara dökülerek, ABD ve İsrail'in bu kararını protesto etti. Türkiye'nin 81 ilinde ve dünyanın birçok ülkesinde mitingler yapıldı. Filistin üzerine kitaplar yazan Kanal 42 program sunucusu Araştırmacı-Yazar Mehmet Ali Kayacı da (İİT)'nın aldığı "Doğu Kudüs" kararını değerlendirdi. İİT'nın aklını kiraya verdiğini ve Siyonist güçlerin yönlendirmeleri doğrultusunda kararlar aldığını konuşmalarına ekleyen Kayacı, Müslümanların slogan ve tweet atarak kendini rahatlattığını söyledi.  Filistin'i doğu ve batı olarak ikiye ayırmanın şuursuzluk olduğunu belirten Kayacı, "Önceden mitinglerle çözüme gidebiliyorduk. Artık mitingler de çözüm olmamaya başladı. Çünkü mitinglerin tetiklediği liderlerin akletmesi ve bir araya gelmesi olumlu sonuçlar doğurmuyor. Bugün uyuyor numarası yapanlar, görmezden geldikleri evlerindeki yangında ateşin yorganlarına sıçradıklarını biliyorlar ama yine de susuyorlar" şeklinde konuştu.

MÜSLÜMANLARIN AKILLARI İŞGAL EDİLMİŞ

Filistin'in başkentini Kudüs değil de, Doğu Kudüs olarak ilan etmenin ağır veballerinin olacağını dile getiren Araştırmacı-Yazar Mehmet Ali Kayacı,  "Doğus Kudüs'ü tanımak, Batı Kudüs'ü işgalci İsrail'e verip; Müslüman topraklarının yüzde 85.4'ü Siyonistlerin olması demektir" diye konuştu.  Doğu Kudüs'ün 14.6'lık bir alanı kapladığını ifade eden Kayacı, "1994 yılında Clinton, geçen yıl Obama bu yıl da Donald Trump; yeni terör devleti ABD'nin eski başkanları ve mevcut başkanı, bu kararı almayı zaten istiyordu. 28 Haziran 2016 yılında imzalanan anlaşma ile Kudüs'ü Siyonistlere başkent yapmaya ittik. Siyonistler, bugün Müslüman ülkelerin aldıkları karar ile bayram ediyorlar. Ayrıca teşekkür ediyorlar ve tüm bunları gülerek yapıyorlar. Asıl problem, kaybedilmiş düşünce yetisi ile Müslümanların akıllarının işgalidir. Bir an önce şuurumuzu yeniden kazanmalıyız. Bir yıkım süreci bizi bekliyor. Akılların işgali, toprak işgalinden daha büyük bir musibet doğurabilir" açıklamalarında bulundu.

LİDERLER KİME HİZMET ETTİĞİNİ BİLMİYOR

Sorunların çözümünün Abdulhamit Han'ın şuuru ile hareket etmek olduğunu aktaran Yazar Kayacı, Kudüs'ün sadece Filistinliler'in değil; bütün ümmetin davası ve ortak sorunu olduğunun da altını çizdi. "100 yıl sonra geldiğimiz nokta şu: Slogan ve tweet atıyoruz, rahatlıyoruz" diyen Kayacı, daha sonra konuşmasını şöyle sürdürdü: "Önceden mitinglerle çözüme gidiyorduk. Artık mitinglerde çözüm olmamaya başladı. Çünkü mitinglerin tetiklediği liderlerin akletmesi ve bir araya gelmesi, olumlu sonuçlar doğurmuyor. Liderler kime hizmet ettiğini idrak edemiyor. Eğer bazı şeyler bilerek yapılıyorsa, günümüzün en karanlık günlerini yaşıyoruz. 1967 sınırları kabul edilemez. Tek devlet var o da Filistin. Filistin'in doğusu batısı olmaz. Tek bir Kudüs var. O da Filistin'in başkenti. İşgalci İsrail'i meşrulaştırmak bir Müslümana yakışmaz. Şuurlanmalıyız. Küresel intifada desteği sürdürülmeli."

DOĞU KUDÜS İÇİN DE RAHAT DURMAYACAKLAR

Müslümanların işgalci zihniyet ile yola devam etmesi durumunda başının zilletten kurtulamayacağı tezini savunan Kayacı, "Gidişat bu şekilde olursa Müslümanlar, taleplerini karşılamayan ülkelerin yöneticilerini kendi talep ve istekleri doğrultusunda değiştirirler. Tarihsel süreç bize bunu gösteriyor. Bugün uyuyor numarası yapanlar, görmezden geldikleri evlerindeki yangında ateşin yorganlarına sıçradıklarını biliyorlar" şeklinde konuştu. Kimsenin bugün uyuyor gibi davranamayacağını da kaydeden Kayacı, şunları kaydetti: "Doğu Kudüs'te ağırlıklı olarak Müslümanlar yaşıyor. Batı Kudüs ise işgal altında. Siyonistler, Batı Kudüs'ü kabul etmelerine rağmen, Doğu Kudüs'ü de bize vermeyecekler.  Bir sonraki aşamada Mescid-i Aksa'da bölünecek. Bunlar rahat durmayacaklar. İslam İşbirliği Teşkilatı (İTT)'nın aldığı kararın bağlayıcı olmadığını da gördük. 57 ülkeden 16'sı lider düzeyinde katılım sağladı. Müslüman liderler, başkalarının isteklerini yapmak zorunda olduklarını hissediyorlar. Yahudi lobisi Müslümanları İran'a karşı savaştırmayı düşünüyordu. Türkiye ve İran'ın bir anda İsrail'e karşı birlikte olmaya başlaması onları korkuttu. Diğer Müslüman ülkeler ile birlikte bu birlikteliğin daha fazla güçlenmesi lazım ki; İsrail'in istemediği senaryolar olsun. Sayın Cumhurbaşkanı 'İman varsa imkânda vardır' dedi. Ben imanın var olduğundan şüpheliyim. Söylem birlikteliğinin eylem birlikteliğini sağlaması lazım."

EMRE ÖZGÜL 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.