Erdoğan milli seferberlik ilan etti

Erdoğan milli seferberlik ilan etti

Erdoğan: Anayasa'mızın 104'üncü maddesine göre, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin başı olarak PKK'sıyla, DEAŞ'ıyla, FETÖ'süyle, DHKP-C'siyle adı, söylemi, yöntemi ne olursa olsun tüm terör örgütlerine karşı milli bir seferberlik ilan ediyorum.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Ak Saray’daki muhtarlar toplantısında konuştu. Konuşmasının başında terörle mücadele operasyonlarını değerlendiren Erdoğan 20 Temmuz 2015 tarihinden bu zamana PKK ile mücadelede verilen şehit sayısının 1178 olduğunu söyledi. Cumhurbaşkanı terörle mücadelede 9 bin 500 PKK’lının da etkisiz hale getirildiğini ifade etti. Erdoğan “Bunların arasında eli kanlı elebaşları da yer alıyor. Bölücü örgüte yönelik 40 bini aşkın gözaltı, 10 bin 500’ün üzerinde tutuklama var. ” diye konuştu.

ERDOĞAN’IN AÇIKLAMASININ SEFERBERLİKLE İLGİLİ BÖLÜMÜ ŞÖYLE:

“Tüm vatandaşlarıma çağrı yapıyorum, anayasamızın 104. maddesine göre Türkiye Cumhuriyeti devletinin başı olarak PKK’sıyla FETO’suyla, DEAŞ ile adı söylemi yöntemi ne olursa olsun tüm terör örgütlerine karşı milli bir seferberlik ilan ediyorum. Her kim bu örgütlerin çalışmalarına ilişkin bir şey duyarsa, malumat duyarsa hemen güvenlik güçlerimize bilgi vermelidir.
“Esasen ülkemizdeki hiçbir kesimin hakkını aramak için terör yöntemlerine başvurmasını mazur kılacak en küçük bir sebep yoktur. Demokratik yollardan hak arama şansını Avrupa ülkelerinde bile bulamazsınız. Özgürlük, demokrasi falan bunlar hikaye. Bu toleransı hiçbir yerde bulamazsınız.
Vatandaşlarımızın can ve mal varlığına tehdit oluşturan her terörist düşmanımızdır ve ona göre muamele görecektir. Tüm güvenlik güçlerimize sesleniyorum.

“Terör örgütlerinin faaliyetlerine karşı devletiniz de milletiniz de sizin yanınızdadır. Yetkilerinizi sonuna kadar kullanmaktan asla çekinmeyin. Şehitlerimizin tek bir damla kanı, teröristlerin tamamının canlarına karşılık gelemez. Güvenlik güçlerimiz yürüttükleri mücadelede elbette ölürlerse şehittir, ancak askerlerimiz bize sağ olarak lazımdır.

Erdoğan’ın konuşmasından satır başları

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Suriye’de devam eden iç savaşta rejim güçlerinin eline geçen Halep’teki sivilleri yardım edilmesi gerektiğini belirtip Birlemiş Milletler’e çağrıda bulunarak “Halep’ten Türkiye’ye gelecekler için hazırlığımız var ancak bir insanı koridor gerek” dedi.

Erdoğan, İstanbul Beşiktaş’taki terör saldırısının ardından terörle mücadele konusunda “Tüm terör örgütlerine karşı milli bir seferberlik ilan ediyorum” ifadesini kullandı.

20 Temmuz 2015 tarihinden bu zamana PKK ile mücadelede verilen şehit sayısının 1178 olduğunu söyleyen Cumhurbaşkan Erdoğan terörle mücadelede 9 bin 500 PKK’lının da etkisiz hale getirildiğini ifade etti.

Erdoğan “Bunların arasında eli kanlı elebaşları da yer alıyor. Bölücü örgüte yönelik 40 bini aşkın gözaltı, 10 bin 500’ün üzerinde tutuklama var. ” diye konuştu.

Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde düzenlenen 32.. Muhtarlar Toplantısı’nda konuşan Erdoğan’ın açıklamalarından satır başları şöyle:

“Bu toplantıları bir düğün havasında geçirmek istiyoruz ancak yaşadığımız günler buna izin verilmiyor. Kalbimizin yaralı, öfkemizin had safhada olduğu şu günlerde sizinle dertleşmek istiyorum. Acılar paylaştıkça azalır. Bizim acılarımız öyle çoğaldı ki artık paylaşmanın ötesinde bir adım atmak zorundayız.

Geçtiğimiz cumartesi polislerimize ve vatandaşlarımıza yönelik iki canlı bomba saldırısına maruz kadık. 44 şehidimiz, 238 gazimiz var. Sadece 20 Temmuz 2015 tarihinde, o günden bugüne PKK ile mücadelede verdiğimiz şehit sayısı 1178’dir.

DEAŞ saldırısında verdiğimiz şehit sayısı 300 civarında. 15 Temmuz’da 248 şehidimiz var. Fırat Kalkanında 17 şehidimiz var.

Örgütün kaybı ise 9 bin 500’ü buldu. Bunların arasında eli kanlı elebaşları da yer alıyor. Bölücü örgüte yönelik 40 bini aşkın gözaltı, 10 bin 500’ün üzerinde tutuklama var.

DEAŞ ve PYD kayıpları ise 1800’e yakındır. FETÖ’den tutukluların sayısı 40 bini geçti. Öte yandan biliyoruz ki bunların hepsi piyondur. Hiçbir ihaneti cezasız bırakmadık, bırakmayacağız.

Ülkemiz bir ateş çemberinden geçiyor. Hiç şüphesiz gelecekte bu yaşadığımız günlerin muhasebesi daha iyi yapılacaktır. Yaşadığımız dönem en az İstiklal Harbi kadar önemlidir. Kritiktir. Hayati sonuçlar doğuracak ehemmiyetlidir. Sevr’de tasarladıkları bir avuç toprağa mahkum etmek istiyorlardı. Bugün Halep’te yaptıkları gibi…

İstiklal Harbimiz işte milletimizin bu senaryoya verdiği cevaptır. Milletimiz yaklaşık bir asır sonra yönünü yeniden geleceğe çevirme olanağı bulmuştur. Bugün de bölgemiz ve ülkemiz üzerinde çok sinsi ve kanlı oyunlar oynanıyor. Üst akıl her gün yeni şeytanlıklarla karşımıza çıkıyor. Kanlı gözyaşıyla iç savaşla mezhep savaşlarıyla bölgemizin geleceğini karartmaya çalışıyor. Bu bir güç savaşıdır, bu bir güç yarışıdır.

Ama milletimizin güzel bir sözü var; bizim insanımız zor oyunu bozar.

Evet, İstiklal Harbimizde daha öncesinde Çanakkale’de millet olarak imanımızla zoru göstererek oynanan oyunu bozduk. Misak-ı Milli hedeflerimize ulaşamasak da Sevr paçavrasını rafa kaldırdık. Bugün de yeni bir Sevr dayatmasıyla karşı karşıyayız. Gezi’de sokaklarda başaramadıklarını emniyet yargı darbesiyle halletmek istediler.

Seçimlere bel bağladılar, olmayınca çukur eylemleriyle, o da olmayınca darbeyle sonuca ulaşmaya çalıştılar. Kesinlikle bu saldırılar bizim şahsımıza yönelik değil, ortada daha büyük bir oyun var. Saldırıya uğrayan bizim şahsımızda somutlaştırdıkları büyük, yeni, özgür Türkiye mücadelesidir. Geçtiğimiz 14 yılda ekonomide ve demokraside kat ettiğimiz mesafe olmasaydı böylesine güçlü bir mücadele veremezdik. Yitirdiğimiz her canla yüreğimiz parçalanıyor ancak şu tarihi gerçeği unutmuyoruz; toprak eğer uğrunda ölen varsa vatandır. Biz bin yıl önce bu toprakları kendimize vatan yapmaya karar verdiğimizden beri bu iradenin bedelini ödüyoruz.

80 milyon biz, tek milletiz ve bizim tek bayrağımız var. Kimse bize o paçavraları bayrak diye yutturmasın. Bunları kabul etmek söz konusu değildir. 780 bin kilometrekareyle bizim tek vatanımız var, kimse bu topraklarda operasyon düşünmesin, bedelini ağır öderler. Değerli kardeşlerim eğer bu dört temel direği sağlam tutamazsak gök kubbeyi başımıza yıkarlar. Taviz verirsek bizi bir gün bile yaşatmazlar.

Ey muhtar kardeşlerim, size ve sizin şahsınızda bu ülkenin 80 milyon vatandaşına soruyorum, bizim bu topraklardan baka gidecek vatanımız var mı? Kimsenin de olduğunu sanmıyorum, şahsen benim yok.

Bizi bayrağımızdan, ezanımızdan, vatanımızdan, devletimizden etmek isteyenlere canımız pahasına geçit vermeyeceğiz. Milletimizin birliğine, beraberliğine kast edenin başını ezmezsek bekamızı sağlayamayız.

Bayrağımıza kast edenin kolunu bacağını kırmazsak şehitlerimize mahçup oluruz. Vatanımızın beş karış toprağına göz dikenlerin gözünü çıkarmak bizim namus borcumuzdur. Öyle tweetlerle mweetlerle bizi yollamaya çalışanlar bunun bedelini her an ödeyecektir.

Birileri çıkar, sömürgecilik adına, güç mücadelesi adına insanlığını kaybetmiş olabilir. Biz kaybetmeyeceğiz. Biz biliyoruz ki yaratılmışların en şereflisi insandır. Biz vicdanımızın sesini dinlemeye devam edeceğiz. Değerli kardeşlerim, millet olarak yeni bir ahitleşmeye gitmemiz, yeni bir mevkure birliği oluşturmamız gerekmektedir. Gün eski defterleri karıştırma günü değildir.

Geldiğimiz noktada savunmada kalma imkanına sahip değiliz. Madem bize tarihimizdeki en büyük saldırılardan biri yapıyor, misliyle cevap vermek hakkımızdır. Terörün sokağa inmesi, 80 milyon vatandaşımızı hedef aldığını gösteriyor. Bu yöntemle eylem yapan terörist için ölenin kökeni, inancı önemsizdir. Şunu unutmayın, kurşun adres sormaz derler. Bomba da bunların hiçbirini sormaz. öyleyse mücadelemizi sadece kurumlara, güvenlik güçlerine bırakamayız. Muhtar dediğiniz nedir, bulunduğu köyün, mahallenin hangi evinde kim var, enine boyuna bilen insandır.

Tüm vatandaşlarıma çağrı yapıyorum, anayasamızın 104. maddesine göre Türkiye Cumhuriyeti devletinin başı olarak PKK’sıyla FETO’suyla, DEAŞ ile adı söylemi yöntemi ne olursa olsun tüm terör örgütlerine karşı milli bir seferberlik ilan ediyorum. Her kim bu örgütlerin çalışmalarına ilişkin bir şey duyarsa, malumat duyarsa hemen güvenlik güçlerimize bilgi vermelidir.

Esasen ülkemizdeki hiçbir kesimin hakkını aramak için terör yöntemlerine başvurmasını mazur kılacak en küçük bir sebep yoktur. Demokratik yollardan hak arama şansını Avrupa ülkelerinde bile bulamazsınız. Özgürlük, demokrasi falan bunlar hikaye. Bu toleransı hiçbir yerde bulamazsınız.
Vatandaşlarımızın can ve mal varlığına tehdit oluşturan her terörist düşmanımızdır ve ona göre muamele görecektir. Tüm güvenlik güçlerimize sesleniyorum.

Terör örgütlerinin faaliyetlerine karşı devletiniz de milletiniz de sizin yanınızdadır. Yetkilerinizi sonuna kadar kullanmaktan asla çekinmeyin. Şehitlerimizin tek bir damla kanı, teröristlerin tamamının canlarına karşılık gelemez. Güvenlik güçlerimiz yürüttükleri mücadelede elbette ölürlerse şehittir, ancak askerlerimiz bize sağ olarak lazımdır.

Dağdaki teröriste de şehirdeki teröriste de onları destekleyenlere de bir an bile rahat yok, huzur yok, bu böyle biline. Aksi halde vatandaşlarımız “Ya devlet başa ya kuzgun leşe” demeye başlar ki bu en tehlikelisidir. Muhtarımıza sesleniyorum, hangi evde kim var, emniyet güçlerine bildirmelisiniz. Değerli kardeşlerim, eğer bu iletişim sağlanırsa bunlar kendilerine kaçacak delik arayacaklar.

Bildiğiniz gibi Halep’te bizzat takip ettiğim müzakereler neticesinde sivillerin bir tahliyesi başlıyor umudundaydık ki tekrar füzeler atılmaya başlandı. Yine takip ediyoruz. Bugün tekrar Putin ile görüşeceğiz, MİT Müsteşarımız, Dışişleri Bakanımız takip ediyor bir netice alır mıyız diye. Sahadaki durum çok kırılgan ve karmaşık. Ateşkesin üzerinden saatler geçmeden rejim güçleri sivillere saldırmaya başladı. Halep’ten kurtulan vatandaşlarımıza insani yardım ulaştırmaya çalışıyoruz.

Ey BM, her türlü desteği vereceğiz ancak bir koridor… Türkiye’ye gelecek olanlar için hazırlığımız var, ancak bir koridor gerek. Bunun için uğraşıyoruz. Bu, Halep’teki masumlar için son umuttur. Uluslararası toplumu bu ateşkese destek olmaya davet ediyorum. İnsani koridor hiçbir sabotaj olmadan açılmalı ve insanların oradan sağ salim çıkmalarına izin verilmelidir.

Esad savaş suçu işlemektedir, bunun herkesin görmesi gerekiyor. Bu rejimin cinayetleri karşısında biz sessiz kalamayacağız, kalmayacağız. BM başta olmak üzere uluslararası örgütleri harekete geçirmek için çalışıyoruz. Mazlumun umudu olan Türkiye, Halep halkını yalnız bırakmadı, bırakmayacak. Ne pahasına olursa olsun tek bir masum canı kurtarmak için elimizden geleni yapacağız. ”

ANAYASA’NIN 104’ÜNCÜ MADDESİ NE DİYOR?

Anayasa’nın 104’üncü maddesine göre; Cumhurbaşkanı Devletin başıdır. Bu sıfatla Türkiye Cumhuriyeti’ni ve Türk Milleti’nin birliğini temsil eder; Anayasa’nın uygulanmasını, Devlet organlarının düzenli ve uyumlu çalışmasını gözetir.

Bu amaçlarla Anayasa’nın ilgili maddelerinde gösterilen şartlara uyarak yapacağı görev ve kullanacağı yetkiler şunlardır:
a) Yasama ile ilgili olanlar :
Gerekli gördüğü takdirde, yasama yılının ilk günü Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde açılış konuşmasını yapmak, Türkiye Büyük Millet Meclisi’ni gerektiğinde toplantıya çağırmak,
Yasaları yayımlamak,
Yasaları yeniden görüşülmek üzere Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne geri göndermek,
Anayasa değişikliklerine ilişkin yasaları gerekli gördüğü takdirde halkoyuna sunmak,
Yasaların, kanun hükmündeki kararnamelerin,Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğü’nün, tümünün ya da belirli kurallarının Anayasa’ya biçim ya da esas yönünden aykırı oldukları gerekçesi ile Anayasa Mahkemesi’nde iptal davası açmak,
Türkiye Büyük Millet Meclisi seçimlerinin yenilenmesine karar vermek,

b) Yürütme alanına ilişkin olanlar :

    Başbakanı atamak ve istifasını kabul etmek,
    Başbakanın önerisi üzerine Bakanları atamak ve görevlerine son vermek,
    Gerekli gördüğünde Bakanlar Kurulu’na Başkanlık etmek ya da Bakanlar Kurulu’nu Başkanlığı altında toplantıya çağırmak,
    Yabancı devletlere Türk Devleti’nin temsilcilerini göndermek, Türkiye Cumhuriyeti’ne gönderilecek yabancı devlet temsilcilerini kabul etmek,
    Uluslararası andlaşmaları onaylamak ve yayımlamak,
    Türkiye Büyük Millet Meclisi adına Türk Silahlı Kuvvetleri’nin Başkomutanlığını temsil etmek,
    Türk Silahlı Kuvvetleri’nin kullanılmasına karar vermek,
    Genelkurmay Başkanı’nı atamak,
    Milli Güvenlik Kurulu’nu toplantıya çağırmak,
    Milli Güvenlik Kurulu’na Başkanlık etmek,
    Başkanlığında toplanan Bakanlar Kurulu kararıyla sıkıyönetim ya da olağanüstü hal ilan etmek ve kanun hükmünde kararname çıkarmak,
    Kararnameleri imzalamak,
    Sürekli hastalık, sakatlık ve kocama sebebi ile belirli kişilerin cezalarını hafifletmek ya da kaldırmak,
    Devlet Denetleme Kurulu’nun üyelerini ve Başkanını atamak,
    Devlet Denetleme Kurulu’na inceleme, araştırma ve denetleme yaptırmak,
    Yükseköğretim Kurulu üyelerini seçmek,
    Üniversite rektörlerini seçmek,

c) Yargı ile ilgili olanlar:

Anayasa Mahkemesi üyelerini, Danıştay üyelerinin dörtte birini, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı ve Yargıtay Cumhuriyet Başsavcıvekilini, Askerî Yargıtay üyelerini, Askerî Yüksek İdare Mahkemesi üyelerini, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu üyelerini seçmek.

Cumhurbaşkanı, ayrıca Anayasada ve kanunlarda verilen seçme ve atama görevleri ile diğer görevleri yerine getirir ve yetkileri kullanır.

 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.