Erdoğan: Diller Ve Türküler Bu Ülkeyi Bölmez, Tam Tersine Kardeşlik Aşılar

Erdoğan: Diller Ve Türküler Bu Ülkeyi Bölmez, Tam Tersine Kardeşlik Aşılar

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, kelimeler, kavramlar, diller, türküler, şarkıların bu ülkeyi bölmeyeceği, parçalamayacağı, tam tersine bu ülkeye renk, zenginlik katıp, kardeşlik ve huzur aşılayacağını söyledi.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, kelimeler, kavramlar, diller, türküler, şarkıların bu ülkeyi bölmeyeceği, parçalamayacağı, tam tersine bu ülkeye renk, zenginlik katıp, kardeşlik ve huzur aşılayacağını söyledi. Diyarbakır'da Mesut Barzani, Şivan Perver ve İbrahim Tatlıses’inde katıldığı 60 bin vatandaşın iştirak ettiği toplu açılış törenini yaptıklarını kaydeden Erdoğan, "Bir hafta sonra gittik, Trabzon’da aynı ölçüde bir katılımla açılış yaptık. Bismil’de de heyecanla karşılandık, Vakfıkebir’de de… Ergani’de nasıl kucaklandıysak, Araklı’da da öyle kucaklandık. Hamd olsun, 81 vilayetimizin hissiyatı bu… Bu hissiyat, büyük Türkiye’nin, yeni Türkiye’nin, 2023 Türkiye’sinin de hissiyatıdır. Bir olacak, beraber olacak, iri olacak, diri olacak, kardeş olacak, inşallah, 2023’te hep birlikte Yeni Türkiye olacağız.” diye konuştu.

Başbakan Erdoğan, kasım ayı 'Millete Hizmet Yolu' konuşmasında çözüm süreci ve Diyarbakır’da gerçekleştirilen buluşmaya değindi. AK Parti kadrolarının bir gün, yaptıklarından ve yapmadıklarımızdan dolayı, Allah’ın ve aziz milletin huzurunda hesaba çekileceğini hiç ama hiç unutmadığını ve aklından çıkarmadığını kaydeden Erdoğan, “Her seçim döneminde, milletimizin huzuruna çıkıyor, milletimize hesabımızı veriyoruz. Bunun yanında, bir gün, ebedi alemde de hesaba çekileceğimizi biliyor, attığımız her adımın hesabının sorulacağını çok iyi biliyor, milletimizin olduğu kadar, Yaradan’ın huzurunda da alnımız ak şekilde hesabımızı vermenin hassasiyeti içinde hareket ediyoruz. 11 yıl boyunca bize, aziz milletimizden ve Allah’tan başka hiç kimse istikamet çizmedi, inanın, bundan sonra da çizemeyecektir. Biz, çetelerin, cuntaların, karanlık şer odaklarının ne istediğine bakmadık ve bakmayız. Sermaye çevrelerinin, faiz lobilerinin, medyanın bize rota çizmesine müsaade etmedik, etmeyiz. Azınlığın çoğunluğa hükmetmesine, mutlu ve elit bir kesimin, Türkiye’nin geneline dayatmalar yapmasına, baskı yapmasına 11 yıl boyunca rıza göstermedik, emin olun bundan sonra da göstermeyiz.” şeklinde konuştu.

"MİLLET NEDEN HOŞLANMIYORSA, O, TERK EDİLMELİDİR"

Türkiye’de artık, siyasetin ya da idarenin emir ve talimat alacağı tek bir makamın millet olduğunu ifade eden Erdoğan, “Millet neyi arzu ediyorsa, o, yerine getirilmelidir. Millet neden hoşlanmıyorsa o, terk edilmelidir. Esas olan, milletin hoşnut edilmesi, milletin arzu ve taleplerinin yerine getirilmesi, milletin rızasının gözetilmesidir. Biliniz ki bugüne kadar, sizin rızanızın hilafına hiçbir adım atmadık, hiçbir işin içinde bulunmadık ve bundan sonra da asla bulunmayız. Her ne yaptıysak, sizin için, güzel ülkemiz için, çocuklarımız, torunlarımız, istikbalimiz için yaptık. Bundan sonra da sapmadan, sendelemeden, rehavete kapılmadan, yorgunluk ve yılgınlığa asla prim vermeden, sizin çizdiğiniz istikamette, sizin gösterdiğiniz yolda ve menzilde ilerlemeye devam edeceğiz.” açıklamasında bulundu.

Türkiye’nin son 11 yıldır, oluşturulan istikrar ve güven ortamının olumlu neticelerini somut olarak aldığını hatırlatan Erdoğan şunları söyledi: “Güçlü, kararlı, planı ve projesi olan, vizyonu olan bir hükümet, tesis ettiği istikrar ve güven ortamıyla, Türkiye’ye ilkleri yaşatıyor; Türkiye’yi rekorlarla buluşturuyor. Şunu tüm samimiyetimle ifade etmek istiyorum. Eğer bu istikrar ve güven ortamı, bu vizyon, geçmişte Türkiye’ye hakim olsaydı, inanın, biz bugün çok farklı bir Türkiye’de yaşıyor olacaktık. Eğer, merhum Menderes, merhum Özal dönemlerinde tesis edilen istikrar ve güven ortamı, huzur, refah, vizyon ve ufuk, Türkiye Cumhuriyeti hükümetlerinin tamamına hakim olsaydı, biz bugün her alanda çok daha ileri seviyelerde olacaktık. Özellikle, 30 yıldır Türkiye’ye, hem manen, hem maddeten ağır bedeller ödeten terör sorunu, daha başladığında fark edilip sona erdirilmiş olsaydı; terörle daha etkin, daha kararlı, çok boyutlu mücadele edilmiş olsaydı; inanın, 30 yıldır ödenen ağır bedeller ödenmeyecekti.”

Terörün maddi bedelleri üzerine çok kapsamlı bir araştırma yaptıklarını ve son derece çarpıcı sonuçlar elde ettiklerini vurgulayan Erdoğan şunları söyledi: “1986-2012 yılları arasında, Türkiye, bugünün fiyatlarıyla 495 milyar lira kaynağını savunmaya tahsis etti. Terör olmasaydı, savunma harcamalarımız yüzde 50 az olsaydı, Türkiye 248 milyar lira tasarruf yapmış olacaktı. 1986-2012 yılları arasında, 1 trilyon 610 milyar lira kaynağımız borç faizlerine gitti. Eğer terör olmasaydı, Türkiye’nin risk primi sadece yüzde 10 daha düşük olsaydı, 161 milyar lira tasarruf etmiş olacaktık. Yaptığımız hesaplamaya göre, 26 yıllık süre zarfında, terör nedeniyle, Türkiye’nin turizmde kaybı 121 milyar lira; doğrudan uluslar arası yatırımda kaybı ise 53 milyar lira oldu. Terör yüzünden büyük şehirlere göçün maliyeti de, yaklaşık 78 milyar lira oldu. İstihdamda, enerjide, tarımda, hayvancılıkta, ticarette ciddi kayıplar yaşadık. Sonuç olarak, eğer, terör olmasaydı ve Türkiye ekonomisi yıllık yüzde 0,25 oranında daha fazla büyüyebilseydi, bu bize 1 trilyon lira ek kazanç sağlayacaktı. Bakın, şu anda milli gelirimiz 1 trilyon 417 milyar lira. Bu hesaplamaya, bu senaryoya göre, eğer terör olmasaydı ve Türkiye yıllık yüzde 0,25 fazla büyüseydi, milli gelirimiz 2,5 trilyon lira olacaktı. Evet… Gencecik canlarımızı yitirdik… Gencecik fidanlarımızı şehit verdik… Binlerce vatandaşımız hayatını kaybetti. Bunlara ek olarak, Türkiye çok önemli maddi kaynaklarını kaybetti, zenginliğini yitirdi; adeta geleceğinden alıp, teröre verdi.”

Annelerin, babaların ağlamasına, gözyaşlarına, milletin gözü önünde akıp giden kaynaklara ve ülkenin istikbalinin çalınmasına hayır dediklerini anlatan Erdoğan konuşmasına şöyle devam etti: “Hayır demenin bir bedeli vardı, onu ödedik ve ödüyoruz… Hayır deyince, silah tüccarlarının, kan tacirlerinin, gençlerin ölümünden rant üretenlerin, Türkiye’nin büyümesinden korkanların, siyaset mühendisi çetelerin, terörü geçim kapısı yapmış kimi sermayedarların, teröre oksijen sağlayan kimi medyanın rahatsız olacağını biliyorduk. Her türlü tehdidin yapılacağını biliyorduk. Önümüze engeller çıkarılacağını, bizi bu işten vazgeçirmek için her türlü tahrikin yapılacağını, her tuzağın kurulacağını biliyorduk.Yine de hayır dedik… Nasıl ki milletimizin hayr gördüğünü hayr görüyor; milletimizin şer gördüğünü şer görüyorsak; işte bu meselede de milletin hayır dediğine, biz de hayır dedik… Evet, varsın, evet diyenler olsun… Varsın, terörden, kandan, gözyaşından umut bekleyenler olsun… Hiçbirine eyvallah etmedik ve etmeyeceğiz… Milletimiz bizden bu meseleyi çözmemizi bekliyor, biz de bu meseleyi çözüyoruz ve çözeceğiz. Şunun burada altını özellikle çiziyorum… Bu meseleyi çözerken, başta şehitlerimizin aziz ruhları olmak üzere, hiç kimseyi, ama hiç kimseyi incitmemek arzusundayız ve böyle bir hassasiyetle ilerliyoruz. Birinden alıp, diğerine vermek gibi bir yanlışın içinde değiliz. Bir tarafı yaparken, diğer tarafı bozmak gibi bir hatanın içinde asla değiliz. Biz, Türkiye’yi normalleştirmenin gayreti içindeyiz.”

"ACILARIN DEĞİL, UMUTLARIN ÜZERİNE BİR GELECEK İNŞA ETMEK ZORUNDAYIZ"

Kasım ayı içinde, Diyarbakır’da, tarihi bir buluşmaya, tarihi bir kavuşmaya, çok önemli bir normalleşme manzarasına şahit olduklarını hatırlatan Erdoğan, şunları söyledi: “Diyarbakır’da, 60 binin üzerinde vatandaşımızın katıldığı o toplu açılış töreninde, yaşanan buluşma ve kavuşma nedeniyle, ninelerin, dedelerin, kadın ve erkeklerin, genç ve çocukların sevinç gözyaşları döktüklerine şahit olduk. O meydana gelemeyenlerin, Muş, Bitlis, Van, Hakkâri, Şanlıurfa, Şırnak, Batman ve diğer illerimizdeki vatandaşlarımızın, televizyonları başında sevinç gözyaşları döktüğüne şahit olduk. Sadece Doğu’da, Güneydoğu’da değil Türkiye’nin 7 coğrafi bölgesinde, 81 vilayetinde, her inançtan, her etnik kökenden vatandaşımızın, o manzara karşısında duygulandığına şahit olduk haberlerini aldım. Lütfen düşünün, lütfen, bir an kendi kendinize kalın, kalbinizle, ruhunuzla, vicdanınızla baş başa kalın ve düşünün… Bu ülkede doğmuş, bu ülkede büyümüşsünüz… Dedelerinizin kabri bu topraklarda… Anne babalarınız bu topraklarda… Burası sizin vatanınız, yurdunuz, baba ocağınız… Ama türkü söylediğiniz, annenizden öğrendiğiniz dili konuştuğunuz, düşüncelerinizi ifade ettiğiniz için, burada barınamıyor ve yurtdışına gidiyorsunuz… Tam 38 yıl, kendi toprağınıza, ülkenize, vatanınıza giremiyor, hatta bu arada annenizi kaybediyorsunuz. Babanızın elini öpemiyor, mezarların başında bir Fatiha okuyamıyorsunuz. Devletten korkup kaçıyor, sonra terör tehdidi nedeniyle dönemiyor, tam 38 yıl toprağınızı koklayamıyorsunuz. Dili ne olursa olsun, inancı, etnik kökeni, ideolojisi her ne olursa olsun, insana, sadece ve sadece insana, câna bu reva mıdır? Seversiniz, sevmezsiniz; dinlersiniz, dinlemezsiniz; katılırsınız, katılmazsınız… Ama, her şeyinden soyutlayıp, bin insan, bir can olarak baktığınızda, böyle bir ceza, böyle bir mahkumiyet, mağduriyet hak mıdır, insani ve vicdani midir? Eline silah değil, saz alan, kurşunlarla değil, kelimelerle konuşan birine bunları yapmak adalet midir? Şiddet, toplumun sadece fertlerini değil, aklını ve vicdanını da yok etmeye çalışır. Şiddetin tuzağına düşüp, akıl tutulması yaşayamayız, aklımızı, vicdanımızı, tam da onların hedeflediği gibi kurutamayız, köreltemeyiz. Acıların değil, umutların üzerine bir gelecek inşa etmek zorundayız. Farklılıkları değil, ortak noktaları öne çıkarmak durumundayız.”

Kelimeler, kavramlar, diller, türküler, şarkıların bu ülkeyi bölmeyeceği, parçalamayacağı, tam tersine bu ülkeye renk, zenginlik katıp, kardeşlik ve huzur aşılayacağını ifade eden Erdoğan, “İşte 1 yıldır, Allah’a hamdolsun, terör nedeniyle bir tek gencimizi bile şehit vermedik, yitirmedik. Bundan daha güzel ne olabilir? Bundan daha umut verici ne olabilir? Konyalının da canı acımıyor, Vanlının da; Trabzonlunun da ocağına ateş düşmüyor, Şırnaklının da… İşte bu iklimi, bu bahar havasını, bu kardeşliği muhafaza edecek, daha da güçlendireceğiz. Siz, destek verdiğiniz, hayır dualar ettiğiniz müddetçe, biz Türkiye’yi ve kardeşliği çok daha yükseklere taşıyacağız. Bakın, Diyarbakır’da Sayın Mesut Barzani, Sayın Şivan Perver ve değerli sanatçımız İbrahim Tatlıses’in de katıldığı 60 bin vatandaşımızın iştirak ettiği toplu açılış törenini yaparken, bir hafta sonra gittik, Trabzon’da aynı ölçüde bir katılımla açılış yaptık. Bismil’de de heyecanla karşılandık, Vakfıkebir’de de… Ergani’de nasıl kucaklandıysak, Araklı’da da öyle kucaklandık. Hamdolsun, 81 vilayetimizin hissiyatı bu… Bu hissiyat, büyük Türkiye’nin, Yeni Türkiye’nin, 2023 Türkiye’sinin de hissiyatıdır. Bir olacak, beraber olacak, iri olacak, diri olacak, kardeş olacak, inşallah, 2023’te hep birlikte Yeni Türkiye olacağız.” dedi. CİHAN

Kaynak:

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.