Erdoğan: Ak Parti Birilerine Koltuk Vermek İçin Kurulmuş Bir Parti Değildir

Erdoğan: Ak Parti Birilerine Koltuk Vermek İçin Kurulmuş Bir Parti Değildir

Türkiye'nin 12. cumhurbaşkanı seçilen Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, partisinin son kez hitap ettiği Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısı'nda partinin geleceğine ilişkin açıklamalarda bulundu. Kendisinden sonra kimin genel başkan ve başbakan...

Türkiye'nin 12. cumhurbaşkanı seçilen Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, partisinin son kez hitap ettiği Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısı'nda partinin geleceğine ilişkin açıklamalarda bulundu. Kendisinden sonra kimin genel başkan ve başbakan olacağı tartışmalarına gönderme yapan Erdoğan, "İçinden geçtiğimiz imtihandan başarısızlıkla çıkacağımıza inanmak dahi istemiyorum. Hırs bizden uzak olsun. Makam tutkusu, rütbe sevdası, bencillik bizden hep uzak oldu hep uzak olsun. Sinsilik, ayak oyunları, tehditler, tuzaklar bu partiye bugüne kadar sirayet etmedi, edemedi. İnşallah bundan sonra da sirayet etmesin, etki etmesin. Hele hele bizimle yakından uzaktan alakası olmayan veya dolaylı alakası olan onların aynı şekilde partimizin içerisinde bazı uzantıları olanlar arayıp bularak oradan böyle bir görevi üstlenecek kişiler bulmalarına fırsat vermeyelim." dedi. Erdoğan ayrıca, "Partimiz, birilerine genel başkanlık koltuğu vermek, cumhurbaşkanlığı, başbakanlık, milletvekilliği koltuğu vermek için kurulmuş bir parti değildir." diye konuştu.

Türkiye'nin 12. cumhurbaşkanı seçilen Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, AK Parti Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısı'nda parti yöneticilerine ve üst yönetimine hitaben yaptığı konuşmada, partinin kendisinden sonra izleyeceği politikaya ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Geçtiğimiz pazartesi günü parti Merkez Karar ve Yürütme Kurulu’nu topladıklarını hatırlatan Erdoğan, "Gündemimizdeki çok önemli konuları, başta seçim olmak üzere değerlendirdik, istişare ettik, önemli kararlar aldık. İnşallah 27 Ağustos’ta partimizin Olağanüstü Genel Kurulu’nu yapıyoruz. Burada asgari 15 gün, azami 45 gün içinde olağanüstü genel kurulun toplanması gerektiği için burada biz bu tarihi tercih ettik ve adımımızı attık. Bu genel kurulda, genel başkan görevini delegelere teslim edeceğim, onlar da bu görevi aramızdan bir arkadaşımıza tevdi edecekler.” diye konuştu.

13 yıl önce partiyi kurarken yaptığı bir konuşmaya gönderme yapan Erdoğan, 3 başlığın önemli olduğunu; bunların, katılım, istişare ve ortak akıl olduğunu ifade etti. Erdoğan, "Hele hele bizim için önemli olan bir şey var ki, o çok çok önemli. Bütün işlerinizde istişare ediniz prensibi bizi için anlamlıdır, biz buna inanırız. Partimizin ve hükümetimizin her adımına bu hakim olmuştur." diye açıkladı.

Erdoğan, bu akşam AK Parti'nin kuruluş yıldönümü resepsiyonundan sonra milletvekilleri ile bir araya geleceklerini, tüm milletvekillerinin genel merkez kadın kollarının ve gençlik kollarının yönetim kurullarının kanaatlerini alacaklarını kaydetti. Erdoğan, "İstişare ve ortak akıl mekanizmalarını ne kadar verimli ne kadar samimi çalıştıran bir başka siyasi hareket bilmiyorum ama bizim gibi olanını pek görmedim. Bakanlar Kurulumuz, Meclis Grubumuz, MKYK ve MYK, genişletilmiş il başkanları toplantılarımız ve daha nice platform kararlarımızı istişare ile almamızı sağlamıştır." diye ekledi.

Cumhurbaşkanlığı adaylığının açıklanmadan önce de çok yaygın istişareler yaptıklarını belirten Erdoğan, şu anda AK Parti'nin yeniden şekilleneceği süreci her kademede istişare yaparak belirlediklerini anlattı. Erdoğan, "Arkadaşlarımızın gelecekle ilgili genel başkanlık konusunda ne düşündüğünü yine arkadaşlarımızdan aldık. Aynen bugün de Genişletilmiş İl Başkanları Toplantımızda toplantıya katılan kardeşlerimizden aynı şekilde alacağız. Bu akşam partimizin kuruluş yıldönümü resepsiyonundan sonra milletvekillerimizle bir araya geleceğiz. Yarın düşünüyorduk, yarını boşa çıkaralım dedik, onun için bu akşam resepsiyondan sonra tüm milletvekillerimizle genel merkez kadın kollarımızla ve gençlik kollarımızın yönetim kurullarıyla bir araya gelerek, onların kanaatlerini alacağız. Böylece genel kurulumuza giderken bu konuda tercihin hangi istikamette olduğunu öğrenip ona göre de adımımız atalım diyoruz. Ortak akıl ne istiyorsa biz de ona tabi olacağız." şeklinde belirtti.

"BİZ KULİSLERİN DEĞİL İLKELERİN VE İSTİŞARELERİN ÇİZDİĞİ BİR PARTİYİZ"

Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: "Biz kulislerin istikamet çizdiği değil ilkelerin ve istişare kurallarının istikamet çizdiği bir partiyiz. Uzun süredir çok zorlu bir imtihan sürecinden geçiyoruz. Bu tür hareketleri hazmedemeyenler boş durmaz. Şeytan böyle dönemlerde devreye girer. Onun için bu birliği beraberliği nasıl bozarız, onun için elinden gelen bütün gayreti gösterir. Onun için bu tuzağı bozmak bizim birliğimizde yatar. O birliktir bu tuzağı bozacak olan. Onun için biz şu veya bu şekilde istişarenin neticesine değil de nefsimizin vereceği karara uyacak olursak partimizin birliğini, bütünlüğünü zedelemiş oluruz. Buna yazık olur, buraya durup dururken gelmedik, büyük emeklerle geldik. Bunu devam ettirmemiz gerekir." şeklinde konuştu.

İki haftalık süreçte çalışma yoğunluğunun daha da artacağına işaret eden Erdoğan, "İçinden geçtiğimiz imtihandan başarısızlıkla çıkacağımıza inanmak dahi istemiyorum. Hırs bizden uzak olsun. Makam tutkusu, rütbe sevdası, bencillik bizden hep uzak oldu hep uzak olsun. Sinsilik, ayak oyunları, tehditler, tuzaklar bu partiye bugüne kadar sirayet etmedi, edemedi. İnşallah bundan sonra da sirayet etmesin, etki etmesin. Hele hele bizimle yakından uzaktan alakası olmayan veya dolaylı alakası olan onların aynı şekilde partimizin içerisinde bazı uzantıları olanlar arayıp bularak oradan böyle bir görevi üstlenecek kişiler bulmalarına fırsat vermeyelim." dedi.

"10 AĞUSTOS'UN MUTLULUĞUNU YAŞAYALIM"

13 yıldır 'AK Parti'de çatlak oluşacak' diye el ovuşturanlar olduğunu savunan Erdoğan, "Bunu hep duyduk, duyuyorsunuz. AK Parti'nin içine fitne ve nifak sokmak için fırsat kollayanları biliyorsunuz değil mi? Çok ilginçtir hani zaman zaman bizden ayrılanlar oldu ya bu ayrılanları belli yerlere çağırmak suretiyle onlara 'Sen hala neden orada duruyorsun zaten bu partinin kapatılması yakın. Yakında kapatılacak ayrıl kurtul' diyenler oldu. Hatta bazılarına 'Cumhurbaşkanlığı sana düşer' diyenler bile oldu. O gaza gelenler oldu ve ayrılıp gittiler. Onları sevindirenler hatta onlara umut verenler bu davaya, bu harekete, bu partiye bundan sonraki süreçte de bu oyuna düşenler haksızlık etmiş olurlar. 11 Ağustos sabahından itibaren bu ülkede muhalefetin hezimetinin konuşulması bekleniyordu. Ama birileri sadece AK Parti'nin geleceğinin tartışılmasını istedi ve bu yönde gayretle devam ediyorlar. Arkadaşlar gelin şu 10 Ağustos'un bir heyecanını, bir mutluluğunu yaşayalım. Bunu yaşatmamak için elinden gelen gayreti gösterenler var ve tuzağa düşenler de var. Arkadaşlar bu tuzağa düşmeyelim. Onun için biz Meclis'i 28 Ağustos'a kadar tatil edelim. 28'inden sonra kalınan yola devam edilsin dedik. Onun için de Meclis şu anda kapatılmış oldu" ifadelerini kullandı.

Erdoğan, "AK Parti'nin yalpalamasını bekleyenleri sevindirmeyelim. AK Parti bu milletin umududur, bu milletin umudu olarak kurulmuştur. 13 yıl milletin ve ümmetin umudu olmuştur bu hareket. Telefonlarda ağlayarak bu ifadeleri kullanan liderleri dinledim. Sorumluluğumuzun, mesuliyetimizin ne kadar ağır olduğunu biliyorum." dedi.

"AK PARTİ, BİRİLERİNE KOLTUK VERMEK İÇİN KURULMADI"

Sözleriyle kimseyi itham ve işaret etmediğini söyleyen Erdoğan, şöyle devam etti: "Partimiz birilerine genel başkanlık koltuğu vermek, cumhurbaşkanlığı, başbakanlık, milletvekilliği koltuğu vermek için kurulmuş bir parti değildir. Bu parti, çocukların gözündeki umut ışığını çoğaltmak, yoksulun sofrasındaki ekmeği büyütmek, mazlumun yüreğindeki umudu alevlendirmek, Türkiye Cumhuriyeti'nin bayrağını, itibarını yüceltmek için kurulmuş bir partidir. Makam ve mevki hırsı, işte o çocukların gözündeki parıltıyı söndürür, yoksulun ekmeğini azaltır. Rütbeler için çekişme mazlumun yüreğindeki umut alevini köreltir. Biz bunu yapacak, buna fırsat tanıyacak, zemin hazırlayacak bir kadro asla değiliz. Bu kadromuz karnından konuşan bir kadro değildir ve olmayacak. Kimin ne söyleyeceği varsa çıkar istişare kurullarında özgürce ifade eder. Bunun ötesinin hiçbir kıymeti harbiyesi yoktur, olmayacaktır. 13 yıl önce yola çıkarken 3 dönem kuralı koyduk ve bu kararı istişareyle aldık. Bu bir istişarenin neticesidir, sonunda oylanmıştır, kabul görmüştür ve halkımıza böyle gittik. Çünkü 'AK Parti bir farkın partisidir' demiştik ve bu da farklılığını en iyi tümcelerinden birisiydi. Şahsen bu önemli ilkenin sarsılmadan uygulanması taraftarıyım. Bütün istişarelerimizde bu kuralının uygulanması ve muhafaza edilmesi yönünde ittifak oluştuğunu da biliyorum. 3 dönem kuralı, bir kişinin siyasi yaşamının bitmesi değildir. 3 dönem kuralı sadece parlamentoya girişle alakalı 3 dönem arka arkaya görev yapmışsa bir dönem ara verip ondan sonra tekrar parlamentoya girebilme şartını getiren bir anlayıştır. Partinin kurullarında yine görev yapabilirsin" diye kaydetti.

SİYASETTE GENÇLERİN ÖNÜNÜN AÇILMASI

Konuşmasında, gençlerin de parlamentoda söz sahibi olması gerektiğini savunan Erdoğan, seçilme yaşının 30'dan 25'e indirildiği dönemlerde AK Parti, haricinden bütün partilerin karşı çıktığını hatırlattı. Erdoğan, "Hele hele MHP'den bir tanesi güya da profesör, diplomasi de bunlara 'sözde profesör' denir, iki yanına iki genç aldı ve o gençlere ben şaştım, 'Biz parlamentoyu çoluk çocukla mı dolduracağız' dedi. Ben şimdi MHP'ye gönül veren gençlerimize şaşıyorum. Ya siz bu parlamentoya layık değil misiniz, sizi bu parlamentoya layık görmeyenlerle nasıl beraber yürüyorsunuz. Yeni yasama döneminde partimiz aynen Batı'da olduğu gibi seçme ve seçilme yaşını gelsin 18'e indirsin. Şu anda 15'e yakın Avrupa Birliği (AB) üyesi ülkede seçme ve seçilme yaşı 18. Avrupa'da bir ülke ismini vermeme gerek yok gerekirse vereyim Avusturya. Dışişleri Bakanı 27 yaşında. Avrupa seyahatinde kendisiyle sabah oturduk biraz dertleştik 27 yaşında. Ondan önce de Devlet Başkanının özel sekreteri. Bu makamlara gelebiliyor, bizde bu sıkıntı niye? İşte bunu aşmamız lazım, bunu aşacağız ve burada yöneticiler olarak devlet olarak sorumluluktan kaçamayız. Gençliğimizi daha iyi yetiştireceğiz ve inşallah onları parlamentoda, devletin önemli kademelerinde göreceğiz. Şunu da unutmayın, seçilmek zor değil, zor olan seçmektir. Seçmede 18 yaşı söylüyorsun 'evet' diyorsun, seçilmeye gelince 18 yaşa 'hayır' diyorsun. Bu, olmaz. İnşallah, ben bunu da partimizin halledeceğine inanıyorum."

Bu konuda partisine tavsiyelerde de bulunan Erdoğan, "İnşallah yeni oluşacak yönetimin tasarrufunda bu konu da olacaktır. Tabii yola çıkarken koyduğumuz bu çok önemli 3 dönem meselesi, inşallah bu ilkenin çiğnenmeden yürüyeceğine inanıyorum. Siyasetin bu sayede genç ve dinamik kalacağına gönülden inanıyorum." dedi.

HİZMET HAREKETİ'NE YÖNELİK İFTİRALARINI SÜRDÜRDÜ

Erdoğan, ardından "paralel yapı" diye nitelendirdiği Hizmet Hareketi'ne yönelik açıklamalarda bulundu: "Sevgili kardeşlerim, şimdi bir önemli konu daha var. Bu da paralel yapıyla mücadeledir. Bunu burada medyanın huzurunda şu anda ekranları başında bizi izleyen milletimle paylaşıyorum. Açık net paylaşıyorum. Hafıza kayıtlarında birşey bırakmak istemiyorum. Net olmayı seven birisiyim. Sosyal medyadan da konuşmuyorum, tweet falan da sevmem hoşlanmam bunu biliyorsunuz zaten. Çünkü bunların bu toplumda neler meydana getirdiğini de görüyorsunuz. Facebook olayının neler getirdiğini biliyorsunuz. Bunları da ben şuna benzetiyorum, doktorun elindeki neşterle katilin elindeki bıçağa benzetiyorum. Şu anda hepsi bunların birbirine karıştı. Birbirine karıştığı için de bunlar hayat kurtarmıyor, bunlar hayat söndürüyor. Ailelerin ne hale geldiğini görüyorsunuz. Gençliğimizin, tinerde, şunda bunda uyuşturucuda nereye geldiğini görüyorsunuz. Bunların sosyal medya ile nasıl bir uyum içinde yürüdüğünü de görmemiz lazım. Onun için de muhafazakar bir toplum idealini, aileler idealini paylaşan bir AK Parti olarak hassasiyetimizin çok daha fazla olduğuna inanıyorum. 30 Mart seçimlerine giderken Pensilvanya dediğimizde meydanların nasıl coştuğunu sizler de gördünüz ve duydunuz. Bize karşı oluşturulmuş ittifakı biliyorsunuz, gördünüz. Millet, 30 Mart'ta en çok da paralel ihanet çetesiyle mücadele konusunda bize destek oldu, yetki verdi, görev yükledi. 10 Ağustos seçim sürecinde milletimize paralel ihanet çetesiyle mücadelemizin devam edeceği sözünü verdik, meydanlarda bunu açık açık söyledik. 10 Ağustos'ta aldığımız oylarda hiç kuşkusuz verdiğimiz bu sözün de ağırlığı oldu. AK Parti'nin 27 Ağustos'taki Genel Kurul'dan sonra paralel ihanet çetesiyle mücadelesinin aynı kararlılıkla sürdürülmesi millete verilmiş bir sözdür, vaattir. Genel Başkanlık ve Başbakanlık makamına gelecek arkadaşımızın da ulusal güvenliğimizi tehdit eden bu yapıya hiçbir şekilde müsamaha göstermemesi hem bizim hem milletimizin beklentisidir. Kaldı ki Milli Güvenlik Kurulu'nda da bununla ilgili kararımızı aldık, artık bu bizim resmi kayıtlarımıza da farklı şekilde 'kod adıyla' girmiştir ve ulusal güvenliğimiz tehdit eden bir yapıdır bu. Arkadaşlar burada bir kez daha tekrar etmekte fayda görüyorum. Bu paralel ihanet çetesi bizzat şahsıma, aileme saldırdı. Çalışma arkadaşlarıma, yol arkadaşlarıma insafsızca saldırdı ve şu anda elimize geçen yeni bulgu ve belgeler var. Bakın, bütün bakan arkadaşlarımız kriptolu telefonlardan dinlediler. Özel toplantılar dinlendi ve şimdi ulaşıldı bunlara. Artık bunlar yakalandı. Ne kadar kaçırmaya gayret ettiyseler de yine yakalandılar. Şimdi işin diğer safhalarına geçiyoruz, geçeceğiz. Bu bir ihanet çetesi. Bunun sağa-sola saptırılacak yanı yok. Şu anda Pensilvanya da yaptığı açıklamalarda kendi kitlesine ne diyor, 'Dünya malını dünya zevkini hırsı tamahı terk etme' çağrısında bulunuyor bu zat. Bu ülkenin milli istihbarat örgütünden başbakanına, sivil toplum kuruluşlarından cumhurbaşkanına kadar herkesi şantajla diz çöktürmek istediler ve her tarafı dinlediler. Hizmet, fedakarlık, cefakarlık dediler. Saf temiz bir kitleyi hem maddi hem manevi iliklerine kadar sömürdüler. Oradan devşirdikleri gücü ülkenin ve milletin aleyhine kullanmak istediler. Üzerimize mertçe gelmediler, sinsince, gizlice gözetleyerek, izleyerek, montajlar yaparak, takip ederek, kayıt ederek yani en alçakça metotlarla bizi sindirmek istediler. Çok açık söylüyorum, içimizde ya da dışımızda bu alçaklığı önemsemeyenler olabilir. Recep Tayyip Erdoğan'a karşı şahsi kini olup bu yapılanları görmezden gelenler olabilir. Düşmanımın düşmanı dostumdur' deyip bu ihanet çetesine hala sempati ile bakanlar yanında yöresinde bunu tutanlar, bunlara kucak açanlar, bunlara imkan temin edenler, bunlarla irtibatını sürdürenler olabilir. Onlara buradan bir kez daha hatırlatıyorum, paralel ihanet çetesinin hedefi Recep Tayyip Erdoğan, onun ailesi, çalışma arkadaşları, yol arkadaşları değildir. Bu çetenin hedefi istiklalimizdir, bayrağımızdır, vatanımızdır, milletimizdir. Hala bunu göremeyenler varsa gözlerindeki ve kalplerindeki mührün açılması için ben Rabbime dua ediyorum. Ama bunu gördüğü halde şahsi ikbali için ihanete göz yumanlar varsa onları da sizin ve aziz milletimizin takdirine havale ediyorum. Basit hesaplarla bu mücadeleden asla geri durulamaz. Efendim, böyle birşeyi acaba yargıda başımıza birşey gelir mi? Yahu bir kere ölür bir insan ya. Her gün ölmenin ne anlamı var?Değerli kardeşlerim, çok açık ve net. 30 Mart'ta bize nasıl saldırdıklarını gördünüz. Yahu bu yenilir yutulur birşey miydi? Kimlerle nasıl kumpasa girdiklerini gördünüz. AK Parti'nin karşısında kim güçlüyse onlarla iş tuttular ya. Eğer CHP güçlüyse CHP ile MHP güçlüyse MHP'yle tuttular. BDP güçlüyse BDP ile tuttular. Bunların ilçesi falan yok. Bunlar kıbleyi mıbleyi herşeyi kaybettiler ya. Böyle bir durumun içerisinde. Bir oluşumun bir ilkesi olur. Kurulları olur ama bunların böyle birşeyi yok. Herşey ortada. Bunları anlatmama gerek var mı kardeşlerim ya? Bunları siz yaşadınız zaten. Özellikle Belediye Başkan arkadaşlarım o seçimlerde bunu bizzat yaşadılar. Sizinle dün kol kola olanlar, el ele olanlar nasıl sattıklarını gördünüz, yaşadınız. Nasıl karşınızda kampanyalar kurduklarını gördünüz. İftiralar attıklarını gördünüz. Bütün bunları yaşadıktan sonra biz hala kalkıp da bunun hesabını sormayacak mıyız? Hukuk ve yasalar içinde bunun hesabını sormayacak mıyız? Millet Pensilvanya ve onun ihanet çetesinin gerçek yüzünü görmüştür. Aziz millet bize bu ihanet çetesiyle mücadele talimatı vermiştir. Türkiye Cumhuriyeti'nin 12. cumhurbaşkanlığı görevini devraldığımda da anayasa, yasalar ve demokrasi çerçevesinde bu mücadeleyi kararlılıkla sürdüreceğim. Gözümün arkada kalmayacağını biliyorum. AK Parti'nin ve hükümetin ihanete boyun eğmeyeceğini, göz yummayacağını, müsamaha göstermeyeceğini biliyor, bunu gönül rahatlığıyla söylüyorum. Bu ihanete boyun eğmen inanın 91 yıl önce kapımızda bekleyen manda ve himayeye boyun eğmektir. Bu kadar açık söylüyorum. Kim bunların arkasına takılırsa milletin iradesi karşısında hezimete uğrar. Aileleri çökerttiler, aileleri birbirinden ayırdılar. Kim bunlara kol kanat gerer, korur ve kollarsa milletten gereken cevabı alır. Balkon konuşmamızda da ifade ettim, paralel yapının tabanında saf, temiz, ihlaslı kardeşlerimiz var, dostlarımız var. Ailece görüştüğümüz kardeşlerimiz, arkadaşlarımız var. Pensilvanya'da yapılan açıklamalarla paralel yapının medyasında bu kardeşlerimiz sanal bir atmosferde itaatkar tutulmaya çalışılıyor. Hala medyaları şu anda milli iradeyi nasıl itiraza uğratırız."

BAŞBAKANLIĞIN DÜŞMESİ TARTIŞMALARI

Ardından cumhurbaşkanı seçilmesiyle başbakanlığının düşüp düşmeyeceği konusundaki tartışmalara değinen Erdoğan, "Neymiş? Şimdi şunun hesabını yapıyorlar, '15'inden sonra istifa etmek zorundadır', ya git işine bak ya. Git işine bak. Bunlar kılavuzu falan kaybettikleri için ne yapacaklarını bilmiyorlar. Geçen akşam eski yargıtay başkanlarından çıkmış bir tanesi akıl veriyor. Sen çok akıllar verdin, senin akıldan verdiğin akıllardan hiçbirisi tutmadı. Artık bunlarda farklı bir şekilde gerileme de başladı. Bunlar bir zaman partinin genel başkanlığından benim çekilmemi istiyorlardı, güya yargıtay başkanı. Bunlar için birçok adımlar attılar tabii hiçbiri tutmadı. Şimdi de bunların kılavuzları bunlar oldu. Bunun için kendilerine göre bazı adımlar atıp acaba nasıl ön keseriz. Çıkıp şu anda Yargıtay Başsavcılığı'na müracaat etmek suretiyle bu CHP'nin de hali bu. Bu ülkede hizmet diye diye bir dertleri yok. Ya anayasanın kapısında karargah kurmuşlar oradalar ya Yargıtay'ın kapısına karargah kurmuş oradalar. Acaba buralardan ne netice elde edebiliriz? Ya sen milletten netice alamadığın sürece buralardan netice alamazsın. Millet sana neticeyi verir. Milli irade verir. Yerel seçimlerde de Ankara’nın seçimi kaybettiler. Aynen bunlarda pehlivan gibi. Doymuyorlar. En sonunda AYM’ye bile götürdüler işi. Bu işin en son gideceği merci bellidir YSK. YSK kararını açıklamış. AYM, yok olmadı biz icabında AİHM’ye gideceğiz. Bu işin güzergâhını da onu da bilmiyorlar. Mantık bu. Hep kafaları bulandırmak." dedi.

CİHAN

Kaynak:

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.