'Erbakan hocamız gidince öksüz kaldık'

'Erbakan hocamız gidince öksüz kaldık'
1969 yılında insanların namaz kılmak için merdiven altına geçtiğini söyleyen HAY-DER Genel Başkanı Nevzat Laleli, “Erbakan Hocam, profesör olarak üniversite mescidinde namaz kılıyordu. Bu görülmemiş bir şeydi. Orada kalben hocamıza bağlandım” dedi

Merhum Başbakan Prof. Dr. Necmettin Erbakan’ın üniversiteden talebesi olan, daha sonra birlikte siyaset yaptıkları Hayırda Yarışanlar Derneği (HAY-DER) Genel Başkanı Nevzat Laleli, merhum Erbakan’ı merhabahaber.com'a anlattı. Laleli, Erbakan Hocadan çok şey öğrendiğine dikkat çekti.

BABAM ‘İLK KEZ BU KADAR GÜZEL BİR KONFERANS GÖRDÜM’ DEDİ

Konya'dan Ankara'ya üniversite okumak için gittiğini hatırlatan merhabahaber.com yazarlarından Hayırda Yarışanlar Derneği (HAY-DER) Genel Başkanı Nevzat Laleli, Milli Görüş Lideri Prof. Dr. Necmettin Erbakan ile tanışma hikayesini anlattı. “Öğrenciler, okulun ilk günü velileriyle birlikte bir açılış toplantısına katıldı. Ben de babamla o toplantıya katıldım” diyen Laleli, “Beyaz önlüklü bir profesör bize konuşma yaparak, bizi amfiye davet etti. İslam ve ilim adında bir konferans olacakmış. Babam, ‘ilk kez bu kadar güzel bir konferans gördüm’ dedi. Konferansta İslam’ın nasıl bütün ilimlerin sahibi o anlatılıyordu. Memnun olduk ama konferansı veren ismin kim olduğunu bilmiyorduk. Derslere başladık, imalat usulü diye bir dersimiz vardı. Derse konferans veren o ismin girdiğini görünce şaşırdım. Bize kendisini takdim etti. İsminin ‘Prof. Dr. Necmettin Erbakan’ olduğunu söyledi. Namaz kılmak için okulun mescidine inerdik. Bize ders veren Erbakan Hoca, bizimle namaz kılıyordu. 1969'lu dönemlerde kapıcılar veya odacılar merdiven altında namaz kılardı. Bir profesörün namaz kılması görülmüş bir şey değildi. Hocamızın mescitte namaz kılması bizi ona kalben bağladı. Hocamızla ilk kez o zaman tanışmıştık” şeklinde konuştu.

3-4-laleli.jpg

ERBAKAN HOCA BANA ‘SENİ YETİŞTİRECEĞİZ NEVZAT’ İFADELERİNİ KULLANDI

Laleli, daha sonra konuşmasını şöyle sürdürdü: “Bir bayram günü Konya'ya geldim.
‘Arkadaşlarım bayramlaşmak için sağcı partilere gidip, onları bir ziyaret edelim’ dediler. Adalet Partisi, Cumhuriyetçi Köylü Millet Partisini ziyaret ettik. Bayramlaşma esnasında bir konu geçti. ‘Prof. Dr. Necmettin Erbakan diye biri varmış, o yeni bir parti kuracakmış’ dediler. ‘Sizin dediğiniz kişi benim hocam ama yeni bir parti kuracağını ilk kez sizden duyuyorum’ dedim. Neyse daha sonra Ankara’ya üniversiteye döndüm. Bir gün dersten çıktık. Erbakan Hocaya bu konuyu açtım. Konya'ya gittiğimi söyledim. ‘Yeni bir parti kuracağınızı duydum hocam, böyle bir şey var mı’ dedim. Önce bana ‘Ne var ne yok’ dedi. Hocaya ‘eğer sizi zor duruma sokacaksam, ben bu sorumdan vazgeçiyorum’ dedim. O da bana ‘kurulsa iyi olur demişimdir’ dedi. Hocam, beni bu sorumla tespit etti. Ertesi gün Nazım Karaman diye bir arkadaşım var ona ‘bana Nevzat'ı bulun getirin’ demiş. Gittik hocanın yanına, ‘buyurun hocam beni çağırtmışsınız’ dedim. Bana ‘seni yetiştireceğiz’ dedi. Bizim Anadolu diye bir gazete vardı. Beni Ankara bürosuna muhabir olarak yerleştirdi. Hocanın maksadı bizim basın ve medya ile uğraşmamızı sağlamakmış. O yetiştirmenin ne kadar önemli olduğunu şimdi daha iyi anlıyorum. ‘Bütün gençler gazeteler ile hemhal olmalı, mürekkebini yalamalıdır. Çünkü düşmanlarımız sırtımızı bu güçle yere vermeye çalışıyor’ dedi

YARIM ASRA YAKIN BİR SÜREYİ BİRLİKTE GEÇİRDİK

Konuşmasında merhum Erbakan’dan övgüyle bahseden Merhaba Gazetesi Yazarı Nevzat
Laleli, kendisiyle yarım asra yakın bir süre çalıştıklarını dile getirdi. Erbakan’ın kendisine çok önemli görevler verdiğini hatırlatan Laleli, ayrıca şunları kaydetti: “Milli Nizam Gençlik Kolları Genel Başkanlığı'nı yaptım. Anayasa Mahkemesi MNP'yi kapatma kararı verene kadar başkanlığı sürdürdüm. Anayasa Mahkemesi partiyi kapattı, 11 Ekim 1971 tarihinde Milli Selamet Partisi (MSP) kuruldu. MNP ne seçime girdi ne de hükümete geldi. Ancak, kapitalist düzenin savunucu ve koruyucuları adil düzeni kurma istikrarındaki bu partiyi başımıza iş açar diye kapattılar. MSP kurulunca hala öğrenciydim. Yenimahalle İlçe başkanlığına getirildim. İlçe yönetimindeki arkadaşlarım zayıflayınca hepsini minibüse koyar, hocanın mitinglerine götürürdüm. 1973 seçimleri benim başkanlık dönemimde yapıldı. O zaman tam 12 köyde birinci parti olarak çıktık. Daha sonra MSP Gençlik Kolları Genel Başkanı oldum. Mezun oldum. 77 seçimlerinde Ankara'dan MSP milletvekili adayı oldum. MSP 1980 ihtilaline kadar açık kaldı. Hoca beni bir süre sonra Sanayi Bakanlığı'na aldı. Sanayi Bakanının danışmanı oldum. Türkiye'de kurduğumuz 600 tane ağır sanayi fabrikasına eleman yetiştirecek Ağır Sanayi Yüksek İhtisas Okulunu açtık. O okulun yönetim kurulu başkanlığına getirildim. Devlette ve kamu ticari teşebbüslerindeki mühendis, iktisatçı, işletmeci değişik gençleri topladık, eğitimler vermeye başladık. Ecevit MSP'yi yıktı. Başbakan Bülent Ecevit oldu. Sözleşmemiz fesh edildi. Hoca, beni Almanya'da Milli Görüş hareketinin başına göndermeyi de düşündü. Ancak 77 seçimlerinde köy köy dolaşıldı. Erbakan Hocam, federasyon kurmamı istedi.”

‘BİR GECE RÜYA GÖRDÜM HEMEN HOCAYA ANLATTIM’

Erbakan Hoca ile unutamadığı anılarını anlatan Laleli, “Bir gün rüya gördüm. Rüyamda Ankara Ulus Meydan'ında her tarafın insanlarla dolu olduğunu gördüm. Kamyon römorkunun üstüne çıkmış, o insanlara bir dua okuyorum. Kalabalık ‘oku oku dinleyeceğiz’ diyor. Rüyadan uyandım. En yakınım Erbakan Hoca olduğu için rüyamı ona anlattım. ‘Hocam böyle bir rüya gördüm, şu duayı okudum’ dedim. Hocam, ‘Allah, seni hakkın tebliğine görevlendirecek’ dedi. O rüyadan sonra Milli Görüş Vakfı (MGV) Genel Başkanı oldum. Genel başkanıydım zaten ama cihad için çalışmak nasip oldu. MGV, bu sayede klasik vakıf anlayışından çıktı. O, sıkıntılı olsa bile, bu sıkıntısını belli etmezdi. Bize yansıtmaz dava inancı ve gayretimizi kırmak istemezdi” diye konuştu.

ERBAKAN HOCAMIZI KAYBETTİĞİMİZDE ÇOK AĞLADIM

Hayırda Yarışanlar Derneği (HAY-DER) Genel Başkanı Nevzat Laleli, şu cümlelerle konuşmasını noktaladı: “Hocam, vefat eder etmez biz öksüz kaldık. Bu öksüz halimiz devam ediyor. Çünkü Erbakan, insanların kişisel hatalarına bakmazdı. O; davaya olan bağlılık, sadakat ve çalışma azmine bakardı. Allah'ın kimseye lütfetmediği şeyleri biz hocamla yaşadık. Hocam Ankara'da vefat etti, ben de o sıralar oradaydım. Bir insan beraber çalıştığı, üzüldüğü, sevindiği insanı kaybedince çok üzülüyor. Cenazesi için bir gün önce İstanbul'a gittim. Korteje giremedim, polisler her tarafı tutmuş. Rahmetli hocanın tabutu ortadan gidiyordu, polisin birini yardım. Polis, hemen ‘nereye’ dedi. Korteje dahil olunca artık sesini çıkarmadı. Ağlamaya başladık. Kendi yakınlarımı kaybederken bile ağlamamıştım. Kabrine birkaç kürek toprak attım. Sevdiğimiz insanı kollarımızda ahirete uğurladık. Allah bizi hak ile batılı layıkıyla ayıranlardan nasip eylesin.”

Kaynak:Mustafa Ünüvar

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
2 Yorum