Düzeltme-aday Olacak Bakanlarla İlgili Başbakan'ın Da Bir Değerlendirmesi Olur

Düzeltme-aday Olacak Bakanlarla İlgili Başbakan'ın Da Bir Değerlendirmesi Olur

Sayın Abonemiz,Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ'ın daha önce 'BOZDAĞ: YSK’NIN BAKANLAR İÇİN VERDİĞİ KARAR DOĞRUDUR' başlığı ile servis edilen haberi, teknik bir nedenden dolayı kontrol edilmeden abonelere ulaşmıştır.

Sayın Abonemiz,
Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ'ın daha önce 'BOZDAĞ: YSK’NIN BAKANLAR İÇİN VERDİĞİ KARAR DOĞRUDUR' başlığı ile servis edilen haberi, teknik bir nedenden dolayı kontrol edilmeden abonelere ulaşmıştır. Haberimizi yeniden düzenleyerek servis ediyoruz. Bu haberi dikkate almanızı rica ediyoruz. Saygılarımızla.


Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, Yüksek Seçim Kurulu’nun (YSK) bakanlarla ilgili kararının kanuna uygun olduğunu söyledi. Bozdağ, bakanların görevden ayrılmadan yerel yönetimlere aday olmasıyla ilgili ise yasal bir engel bulunmadığını, ama bu konuda Başbakan'ın mutlaka bir değerlendirmesi olacağını söyledi.

Yozgat Bozok Üniversitesi tarafından düzenlenen temel atma törenine katılan Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, tören öncesi bir gazetede yer alan 'Başbakan adına Müsteşar Ömer Dinçer, devletin bütün kurumlarına bir yazı yazdı' iddialarına cevap verdi. Bozdağ, “Ömer Dinçer Bey'in imzası olan evrak 2004’te MGK’da alınan karar doğrultusunda yazılmış bir evrak değildir, gönderilmiş bir evrak değildir, bununla uzaktan yakından bir irtibatı yoktur. İrtibatı nereden vardır; manşeti atanların bu yazı ile bu MGK kararı arasında irtibat kurma gayreti çabası vardı. Bu daha önce Başbakanlık Uygulama Takip ve Koordinasyon Merkezi olarak bilinen 28 Şubat sürecinde kurulmuş bir yapı vardı. 2010'da hükümet olarak bu yapıyı kaldırdık. Bu yapının rutin işleridir, bu kararla hiçbir alakası yoktur. İrtibat da kurulamaz, ama tabi gün tartışmaları nedeniyle bazı çevreler bununla irtibat kuruyor. Ben bu irtibat kurma gayretlerini, doğru ve etik bulmuyorum. Gazetecilik meslek ilkelerine de uygun görmüyorum. Alakasız bir konuyu getirip bir başka yere bağlamak, ahlaki bir yaklaşım değildir, dürüst bir habercilik değildir. Bunu özellikle ifade etmek isterim. Türkiye’nin geldiği noktayı iyi değerlendirmek lazım. Türkiye’nin, 2004’te, 2008’de konuştuğu konularla 2013 yılında konuştuğu konular birbirinden farklıdır. 2004’ün Türkiye’si ile 2013’ün Türkiye’sinin aynı olduğunu söylemek çok büyük haksızlıktır. Esasında yaşananlar, ortaya çıkanlar, Türkiye’nin demokratikleşme konusunda ne zor dönemeçleri aştığını, AK Parti'nin ne büyük zorlukları geçerek, Türkiye’yi ve milletimizi getirdiği noktayı göstermesi bakımından da son derece önemlidir. Başbakanlık Uygulamayı Takip ve Koordinasyon Kurulu'nun bir kararıdır." dedi.

İrtica ile ilgili her zaman MGK’nın gündeminde tehdit gibi algılanan bir konuyu MGK’nın gündeminden de AK Parti'nin çıkardığını ifade eden Bozdağ, "Bizden önce her zaman olurdu. Biz hükümetlerimiz döneminde bu konuda da atım attık, burada da değişimler yaptık. Baktığınız zaman Türkiye’de başörtüsünde yaşanan sıkıntıyı biz çözdük. İmam hatip liselerinin önünü açan adımları biz attık. Kur'an kurslarını yasaklayan sınırlayan düzenlemeleri ortadan kaldıran adımları biz attık. Bizden önceki hükümetler döneminde baktığınızda bütün bu faaliyetleri tamamı irticai faaliyet lanse ediliyor. Bunu yapan partilerin kapatılması için davalar açılıyordu. Hatta bizimle ilgili açılan davaya baktığınızda 2008’in 14 Mart davasına bu yapılanların hepsi bu davanın konusu içinde yer alıyor. 2008 Ocak ayında Anayasa'nın 10. ve 42. maddesinde yükseköğrenimde okuyan öğrencilerin başörtülü üniversiteye gitmesini açan düzenlemeyi yaptık. Arkasından Anayasa Mahkemesi iptal etti ve bizim aleyhimize kapatma davası açıldı. Laiklikle ilgili imam hatip liseleri ile ilgili farklı düşüncelerimiz nedeniyle bizlerle ilgili kapatma davasında pek çok delil sunuldu. Bugün söylenen konuların büyük bir kısmı bunların içerisinde yurt dışındaki Türk okullarına yardım yapılmasına ilişkin genelge bunun içindedir, özel okullara öğrenciler ilişkin adımlar bunun içindedir, katsayı engelini kaldırmak için attığımız adımlar bunun içindedir. Başörtüsüyle ilgili düşüncelerimiz bunun içindedir. Ama bakın bugün gelinen Türkiye’ye katsayı kalkmıştır, başörtüsü hem üniversitede hem de kamuda serbest hale gelmiştir. İmam hatip liselerinin önü açılmıştır, orta kısımlar açılmıştır. Ortaöğretim kurumlarına Peygamber Efendimiz'in hayatı ve Kur'an-ı Kerim seçmeli ders olarak konulmuştur. Başbakanlık Uygulamayı Takip ve Koordinasyon Kurulu da 2010 yılında kapatılmıştır. Bütün bunlar bizim yaşadığımız zorlukları nasıl aştığımızı, nasıl mücadele ettiğimiz gösteriyor. Milletimiz de bu mücadeleyi gayet iyi biliyor." şeklinde konuştu.

"Kimse AK Parti'nin demokratikleşme konusunda, bu milletin değerlerine sahip çıkma konusundaki samimiyetini lekelemeye kalkmasın." diyen Bozdağ, "Bizim milletimiz bu noktadaki samimiyetimizi bilmektedir. Bizim bu samimiyetimizden en ufak bir eksilme azalma söz konusu değildir. Biz yine kurulduğumuz günkü gibi aynı inanç aynı samimiyetle yolumuza devam ediyoruz.” dedi.

"2004 YILI MGK KARARI TAVSİYE NİTELİĞİNDEDİR"

Başbakan Yardımcısı Bekir Bozağ, 2004 yılındaki Milli Güvenlik Kurulu (MGK) kararlarının tavsiye niteliğinde kararlar olduğunu belirterek, Milli Güvenlik Kurulu’nun gündemini bizzat kurulun başkanı olan cumhurbaşkanın belirlediğini söyledi. Gazetelerde yer alan 2004 yılı MGK kararlarını değerlendiren Başbakan Yardımcısı Bozdağ, şunları ifade etti: “Milli Güvenlik Kurulu’nun gündemine bu konu hükümetimiz tarafından getirilmemiştir ve dönemin Cumhurbaşkanı Sayın Sezer gündemi oluşturmuş ve gündemde yerini almış orada bir değerlendirme olmuştur. Bir defa bunun özellikle bilinmesini istiyorum. Sanki gündeme AK Parti Hükümeti getirmiş gibi bir değerlendirme yapılıyor. Fevkalade yanlıştır. İkincisi Milli Güvenlik Kurulu kararını hayata geçirme yönünde hükümetimiz döneminde herhangi bir Bakanlar Kurulu kararı alınmamıştır, herhangi bir adım atılmamıştır. Tarih bunun şahididir, kayıtlar bunun şahididir. Bunu özellikle ifade etmek isterim. Yani hiçbir adım atılmamıştır. Tabiri caiz ise Yalçın Bey'in de ifade ettiği gibi esasında buna 'yok muamelesi' yapılmıştır. Bununla ilgili hükümetlerimiz döneminde atılmış bir adım, alınmış bir karar, kesinlikle yoktur. Yıllar sonra bunun böyle olduğu biline biline gündeme getirilmesi de oldukça manidardır.”

"HÜKÜMETİMİZ DÖNEMİNDE ÇOK ADIM ATTIK"

AK Parti hükümetleri döneminde pek çok adım atıldığını anlatan Bozdağ, bunları söyle anlattı: “Yurt içinde yurt dışında ülkemizde yaşayan imkanlarını çoğaltan adımlar attık. Zaman zaman Hizmet Grubu'na yakınlığımız ve onları desteklediğimizden dolayı bizi eleştirenler oldu. Özel öğretim kurumlarına biz öğrenci gönderme kararı alan bir tasarıyı Meclis'e gönderdik, tasarı yasalaştı, Sayın Cumhurbaşkanı veto etti. O zaman basında yazılanlara baktığımızda Hizmet'in okullarına hükümetin gönderme projesi olarak algılandı. Ve bundan dolayı hükümetimiz eleştirildi. AK Parti’yi kapatma davasına baktığımız zaman bizim bu noktadaki tutumumuzdan dolayı Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı bizim kapatılmamız için pek çok delil sundu. Öte yandan Türkiye’de pek çok alanda attığımız adımlar ortadadır. Yurt içinde ve yurt dışında okullara verdiğimiz değer ortadadır. Okullara verdiğimiz destek ortadadır. Ve pek çok adım attık, Türkiye’de pek çok özel üniversite kuruldu, vakıf üniversitesi ve bunların içerisinde pek çoğu da yine Hizmet'e ait üniversiteler. Eğer AK Parti hükümetinin böyle bir düşüncesi değerlendirmesi olmuş olsaydı, bu üniversiteleri kuran kanunları Türkiye Büyük Millet Meclisi’nden çıkarmazdı. Onun için bu söylenen sözlerin tamamı, hükümetimizi yıpratma maksatlı söylenmektedir. Bunu milletimizin çok iyi bilmesi lazımdır. Biz memleketimizde iyi hizmet eden milletimizin hayrına yararına çalışan herkesin hem duacısı olduk bu güne kadar hem destekçisi olduk. Onların aleyhine bir iş ve işlem yapmadık, yapılmasına da asla izin vermedik, bunun özellikle bilinmesini isterim.”

"FEVKALADE YANLIŞ BÜYÜK BİR ÇARPITMA"

Bugün yine haberi gündeme getiren gazetenin AK Parti'nin bu yöndeki açıklamalarını 'gerçek dışı ifade' diye yayınladığını belirten Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, "Biz bu konuda bir adım atmadık dedik, bak işte hükümet yalan söylüyor diyerek büyük bir çarpıtmayı ortaya koydu, adeta büyük bir yalanı ortaya koymuş oldu. Çünkü bahse konu gazetede yer alan haberdeki yazışma Milli Güvenlik Kurulu kararının uygulanmasına dair bir yazışma kesinlikle değildir. 2010’da Başbakanlık Uygulamayı Takip ve Koordinasyon Kurulu kaldırıldı. O zamana kadar bu kurulun rutin çalışması vardı, bizden önceki hükümetler döneminde olan bir çalışma. Ve onunla alakalı bir yazışmayı sanki 2004’de olan Milli Güvenlik Kurulu kararlarının hayata geçirilmesine dönük bir yazışmış gibi haberleştirmek manşete çekmek, bunu Türkiye kamuoyunun gündemine getirmek, haberci ahlakı ile de gazetecilik meslek ve ilkeleri ile de bağdaşmaz bir durumdur. Yalancının mumu yatsıya kadar yanar ama belli ki 5 dakikalık yanma oldu, öyle anlıyorum ben. Fevkalade yanlış büyük bir çarpıtma, büyük bir karalamadır. Bunu milletimiz takdir edecektir.” ifadelerini kullandı.

"YSK’NIN BAKANLAR HAKKINDAKİ KARARI DOĞRUDUR"

Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, Yüksek Seçim Kurulu’nun (YSK) bakanlarla ilgili kararının kanuna uygun bir karar olduğunu da kaydetti. Bozdağ, şu değerlendirmeyi yaptı: “Muhalefet partileri bu konuda farklı farklı değerlendirme yapıyorlar ama eminim ki kanunu okumadan değerlendirmeleri yapıyorlar. Kanunu açıp okumuş olsalardı, YSK’nın kararının tıpatıp uyduğunu göreceklerdi. Şu anda belediye başkanı olanlar, başkanlıktan istifa ediyor mu etmiyor. O zaman onlar belediyenin imkanlarını kullanıyor mu seçimde? Kullanıyor. Her partiden belediye başkanları var, buna dair bir eleştirileri yok. Bakanların böyle bir imkanı da yok. Çünkü bakanların mahallinde kullanabileceği hemen hemen kendi bakanlarıyla ilgili yok denecek kadar imkan var ama belediye başkanları daha çok imkan var ve onu kullanıyorlar. Bir defa YSK’nın kanununa uygun bir karardır. Ama bakanlar istifa etmeli, mi etmemeli mi veya bakanlıktan ayrılmalı mı ayrılmamalı mı? Bunu sayın bakanlarımız elbette değerlendirecektir. Sayın Başbakanımızın mutlaka bir değerlendirmesi olacaktır. Bu konuda yasal bir engel yok. İstifalarını, bakanlıktan ayrılmalarını zorunlu kılan bir engel yoktur. Ama buna rağmen ayrılabilirler veya farklı bir değerlendirme yapılabilir. Yani bütün bunlar yasalara uygun şeylerdir.”

“DERSHANELER İLE İLGİLİ ÇALIŞMAMIZ BİR DÖNÜŞÜM PROJESİDİR”

Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, dershanelerin kapatılmasının Anayasa'ya aykırı olduğu yönünde yapılan değerlendirmelere de katılmadığını, bunun teşebbüs hürriyeti ve toplu sözleşme hürriyeti çerçevesinde değil, eğitim ve öğretim hürriyeti kapsamında Anayasa’nın 42. maddesi çerçevesinde değerlendirilecek bir konu olduğunu söyledi.

Bozdağ, dershanelerle ilgili çalışmaların bir dönüşüm projesi olduğunu belirterek, şu görüşleri savundu: “Türkiye’nin eğitim sistemi içerisinde hepimiz evlatlarımızın dershanelere gitmesi ve oraya bağımlı hale gelmesinden rahatsızız. İstiyoruz ki sistemimiz daha iyi olsun ve insanlarımız dershaneye gitmeden üniversiteye girebilmenin yollarını bulsun. Bugüne kadar hükümet olarak biz dershaneye ihtiyacı azaltmak için çok ciddi adımlar attık. Türkiye’deki fen liseleri sayısının 2002 ile 2013 arasındaki artışına baktığınızda bunu göreceksiniz. Anadolu liselerinin, Anadolu öğretmen liselerinin sayılarını ve diğer kaliteli okulların sayılarını biz dönemimizde çok artırdık, derslik sayılarını çok iyileştirdik, öğretmen sayılarını çok artırdık, yaptığımız bütün bu çalışmalar eğitimde kaliteyi artırma, öğrencilerimizin dershaneye olan ihtiyaçlarını azaltmak adı altında yaptığımız çalışmalardır. Eğitim etüt merkezlerine SODES programları çerçevesinde verdiğimiz destekler de bu maksatla yapılan çalışmalardır. Ve geldiğimiz noktada Türkiye orta öğretimden yüksek öğrenime geçişte dershanenin olmadığı bir yapıya doğru çevrilmek zorunda, bir değişimi yaşamak zorundadır.”

"DERSHANELERİN KAPATILMASI TEŞEBBÜS HÜRRİYETİNE MÜDAHALE DEĞİLDİR"

Dershanelerin kapatılmasının Anayasa'ya aykırı olduğu yönünde yapılan değerlendirmelere katılmadığına değinen Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, “Çünkü bu konuyla ilgilenen bazı dostlarımız çalışma ve toplu sözleşme hürriyeti çerçevesinde değerlendiriyorlar. Doğrudur, teşebbüs ve toplu sözleşme hürriyeti ile ilgili bir boyutu elbette vardır, dershaneyi kuran ve işletenler bakımından. Ama bunun esas boyutu, eğitim ve öğretim hürriyeti ile ilgilidir. Bu konu çalışma ve teşebbüs hürriyeti bakımından sadece ele alınacak bir konu değildir, bu eğitim ve öğretim hürriyeti kapsamında Anayasa’nın 42. maddesi kapsamında değerlendirilecek bir konudur. Özel bir hükümdür. Anayasa’nın 42., özel hüküm olduğu zaman bir başka hükümle onu ortadan kaldıran bir yaklaşımı ortaya koymak yanlış olur. Eğitim ve öğretimle ilgili düzenlemelerin kanunla yapılabileceğine amirdir. Anayasamız tabi bu konularda bir düzenleme yapıldığında bu eğitim ve öğretim hakkı ve ödevi kapsamında yapılabilecek bir düzenleme olacaktır. Dolayısıyla bu düzenlemenin etkilediği başka kişiler de olacaktır.” CİHAN

Kaynak:

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.