Derviş ruhlu insandı

Derviş ruhlu insandı

Aydınlar Ocağı’nda, Niyazi Yıldırım Gençosmanoğlu’nun hayatını anlatan gazeteci-yazar Anuş Gökçe ve Sadık Gökçe, “Kalbi Türklük aşkıyla atan Gençosmanoğlu, derviş ruhlu bir insandı” dedi

Konya Aydınlar Ocağı’nın Selçuklu Salı Sohbetleri’nde, “destan şairi” olarak tanınan Niyazi Yıldırım Gençosmanoğlu bütün yönleriyle ele alınarak anlatıldı. Konuşmacılardan gazeteci-yazar Sadık Gökçe, N. Yıldırım Gençosmanoğlu ile ilgili hatıralarını paylaştı. Araştırmacı-yazar Anuş Gökçe, 25. Vefat yıldönümü münasebetiyle şair-yazar Niyazi Yıldırım Gençosmanoğlu’nun büyük bir Türk-İslam milliyetçisi olduğunu ifade ederek onun şairlik yönünü, sanata ve şiire bakışını, kişiliğini ve edebiyatı ile eserlerini ele alarak anlattı.  Konya Halk Kütüphanesi’nde gerçekleştirilen sohbette, ebediyete intikal etmiş tüm şairler için bir Fatiha gönderilmesini isteyerek sözlerine başlayan yazar Anuş Gökçe, Gençosmanoğlu’nun 1929 yılında Elazığ’ın Ağıl İlçesinde dünyaya geldiğini ve öğretmenlikten emekli olduktan sonra Edebiyat Vakfı ile Doğu Türkistan Vakfı’nda müdür olarak görev aldığını söyledi. 1992’ye kadar Türkiye gazetesinin kültür-sanat sayfasını idare eden Gençosmanoğlu’nun hayatından kesitler sunan Gökçe, 21 Ağustos 1992’de 63 yaşında vefat ederek Karacaahmet Mezarlığına defnedilen Gençosmanoğlu’nun mezar taşında; “Aylardan Ağustos günlerden Cuma. Niyazi Yıldırım Gençosmanoğlu, 1929-1992. Ruhuna Fatiha” yazılıdır. Sadık Bey ise, bu mezar taşına şöyle bir cümlenin eklenmesinin daha iyi olacağını belirtti: “Aylardan Ağustos, Günlerden Cuma; Niyazi Yıldırım Gençosmanoğlu kavuştu çok sevdiği Rabbına.”

ŞİİRDE DESTAN GELENEĞİNİ BAŞLATTI

Destan şairinin edebiyat dünyasına 1950’li yıllarda ilk şiirlerinin Ötüken dergisinde çıkmaya başlamasıyla girdiğini kaydeden Gökçe,  o zamanki adının “Niyazi Yıldırım Gençaydın” olduğunu ifade ederek Elâzığ yöresinin gelenek ve görenekleri, edipleri, âşıkları, kültürü ve tarihinin kendisine destek olup beslediğini, o dönemde okuduğu Atsız’ın Bozkurtların Ölümü ve Bozkurtların Dirilişi adlı eserlerinden esinlenerek Türk kahramanlığı şiirleri yazmaya ve şiir anlayışında destan geleneğini başlattığını söyledi. Hayatında etkilendiği şairlerin başında Mehmet Âkif, Arif Nihat Asya ve Yahya Kemal’in geldiğini belirten Gökçe, “Gençosmanoğlu, Türkiye’nin en sancılı döneminde yetişmiş bir şairdir. 78 kuşağı dediğimiz Ülkücü gençliğin içinde yetişmiş, Türk gençlerinin birbirinin kırıldığı o acı dolu günlere tanıklık etmiş, kalemiyle ve şiirleriyle Türk tarihinden örnekler vererek gençlerin Türk-İslam şuuruna sahip milli birlik ve beraberlik içerisinde yaşamalarını, Kızılelma hedefine yekvücud halinde koşmalarını istemiştir” dedi.

MÜZİK RUHUN, ŞİİR DE ŞÛURUN GIDASIDIR

Malazgirt Destanı şiiri ile Malazgirt Marşı’ndan kıt’alar okuyarak sohbetini süsleyen Gökçe, Gençosmanoğlu’nun sanat anlayışı, şiir ve şairlik yönü hakkında da bilgi verdi. Onun hece, aruz vezniyle şiirler yazdığı gibi daha çok serbest şiirlere ağırlık verdiğini kaydeden Gökçe, şu ifadelere yer verdi: “Gençosmanoğlu, mûsıkî nasıl ruhun gıdası ise şiir de şuurun gıdasıdır diyor. Bozkurtların Destanı, Malazgirt Destanı, Genç Osman Destanı Dede Korkut Destanı gibi eserlerini vücuda getirdi. Ona göre hedefi olmayan bir sanat, anlamı olamayan bir meşgaleden ibarettir.”

BABACAN VE DERVİŞ RUHLU BİR İNSANDI

Gazeteci-yazar Sadık Gökçe de, Türkiye gazetesinde, Gençosmanoğlu ile birkaç yıl birlikte çalıştıklarını ve Türk-İslam kelimeleri söz konusu olduğunda çok hassas davrandığını belirterek “Kalbi Türklük aşkıyla atan babacan bir adamdı. Derviş ruhlu bir insandı. Allah rahmet etsin” dedi. Gökçe daha sonra Abdülhamid Avşar, Nazım Kuruca’nın Gençosmanoğlu ile ilgili hatıralarını paylaştı.   Sohbetin sonunda Konya Aydınlar Ocağı Genel Başkanı Dr. Mustafa Güçlü, her iki konuşmacıya kitaplar hediye etti.

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.