“Çok özel” bir İran ziyareti
Millet adaylarla, isimlerle uğraşırken gelin biz başka bir konudan bahsedelim:
Hemen söyliyelim konumuz Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yeni İran ziyareti değil. Evet, Erdoğan da karşılıklı soğuk atışmalar gölgesinde günübirlik bir İran ziyareti yaptı. Ziyaret öncesi Yemen’de bir bloku destek iradesi varken, ziyaret esnasında bu siyasetten dönüp bizim Pazartesi günkü yazımızda izah ettiğimiz şekilde biraz daha farklı beyanatlar verdi.
Biz bugün birkaç yıl öncesine giderek yine İran’a yapılan bir başka ziyareti hatırlatmak istiyoruz.
Milli Görüş Lideri merhum Erbakan Hoca Başbakan olunca ilk resmi ziyaretini İran’a yapmış ve o zaman Amerika ile Amerika güdümündeki basın tarafından da epeyce tenkid edilmişti.
İlk resmi ziyaret gibi vefatından kısa bir süre önce Hoca yurt dışına bu sefer gayri resmi, yani özel, hem de “çok özel” bir ziyaret daha yapmıştı. Bu ziyaret oldukça sıra dışı ve enteresan bir ziyaretti.
Hocanın yürümeye mecali yokken, taa İran’a gitmesi ve bu tür ziyaretlerde mutad olduğu üzere 1-2 günde ziyaretler yapılıp bittiği halde, bu ziyaretin alışılanın aksine 12 gün gibi uzunca sürmesi oldukça manidar ve düşündürücü idi.
O tarihlerde devlette ve hükümette resmi bir görevi de olmadığı halde, bu yaşta bu kadar uzun süreli ziyaret, heralde turistik amaçlı değildi.
Acaba İran’a gitti de ne yaptı Hoca?
Erbakan Hoca bir müslüman lider sıfatıyla gittiği İran’da günlerce dini lider Ayetullah Hamaney, o anki Cumhurbaşkanı Ahmedi Nejad, eski Cumhurbaşkanları Hatemi ve Rafsancani, Meclis Başkanı Larijani, Yüksek Yargı Başkanı, 1.5 milyon öğrencisi olan Azad Üniversitesi Rektörü, Askeri komutanlar… ile heyetler eşliğinde uzun uzun görüşmeler yaptı.
Bu görüşmelerde katıksız sünni bir müslüman olan Erbakan Hoca İranlılarla o kadar samimi bir dostluk ve hava yakalamış ki, bazı İranlılar kendisinin şii olduğu zannına bile kapılmışlar!
Peki bu ziyaret ve toplantılarda ne konuşulmuş biliyor musunuz?
Ticaret, ithalat, ihracat, doğalgaz vs. değil, iki ana gündem maddesi vardı o görüşmelerin:
1-İslam dünyasında ehli sünnet ve şia arasında görülen soğuklukları gidermek, aradaki ihtilafları değil, ortak paydaları öne çıkararak tüm dünyaya müslümanların birlik ve beraberliğini göstermek.
2-Müslümanların kendi aralarında kavga ve çekişmeye fırsat vermeden tüm İslam alemi olarak dünya siyonizmine karşı ortak mücadele etmek.
Bu temasların bir benzerini Hoca yıllar önce Afganistan’da da yapmıştı. Rusları devirdikten sonra birbirine düşen Cemmat-i İslami ile Hizb-i İslami arasında, o zamanki liderler Gülbeddin Hikmetyar ve Burhaneddin Rabbani arasında Erbakan Hoca çok önemli bir arabuluculuk misyonu üstlenmişti.
Bu görüşmeler çok verimli bir şekilde yapılıp güzel meyveleri de görülürken Erbakan Hoca ömrünü tamamladı, bu dünyadan göçtü.
Dünya’da siyonizmi en iyi tanıyan, onun ayak oyunlarına kanmayan en büyük liderlerden birisi olan Hoca’nın dünyasını değiştirmesiyle sanki bazıları bayram edercesine meydanı boş buldular ve İslam aleminde fitne ateşini yeniden körüklediler ve bugünlere geldik.
Şu an Suriye, Irak, Yemen, Lübnan, Libya, Suudi Arabistan… derken Ortadoğu’nun dört bir yanında müslümanlar yine müslümanlarla savaşıyor. Müslüman müslümanın camisini bombalıyor, müslümanın mezarını tahrip ediyor, İslam beldeleri müslümanların kullandığı yabancı marka silah ve bombalarla yıkılıyor, yakılıyor.
Müslümanların arasını bulacak, kavgayı değil ittihad ve ittifakı öne çıkaracak bir uslüp ve girişim lazım vesselam.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.