Çiğdem Türker: Kadın Neden Var Olma Savaşı Verir Ki???

Çiğdem Türker: Kadın Neden Var Olma Savaşı Verir Ki???

Siyasi Partilerin Konya’daki kadın kolları başkanları; siyasi görüşlerini, fikirlerini, şehrin sorunlarını ve çözüm önerilerini Merhaba Gazetesi “Siyasetin Nabzı” sayfaları için kaleme aldı.

Gelecek Partisi Konya İl Kadın Kolları Başkanı Çiğdem Türker 

Kadın Neden Var Olma Savaşı Verir Ki???

Toplumlarda biyolojik bir ayrım olarak, hormonel yapı üzerinden, kadın ve erkek olmak üzere iki cinsiyet mevcuttur.

Cinsiyet farklılığı bu iki varlığa da farklı anlam ve roller yüklemiştir. Her iki cins de,  yaradılış itibariyle gerek fiziksel, gerekse ruhsal yönden şahsına münhasır belirgin özellikler taşımaktadır.

Ve kadın... İlk çağlardan itibaren her daim ezilmiş, ancak buna rağmen var olma savaşı vermiş ve vermeye de devam etmektedir. Cinsiyete dayalı bu ezilmenin bugüne kadar devam ediyor olması, durumun vehametini gözler önüne sermektedir.

Dünyada ve ülkemizde bazı kültürel ve etnik farklar olsa da kadın sosyal ve siyasal alanda genel anlamda ikincil rol üstlenmiş ve erkeğin gerisinde bırakılmıştır. Kadın potansiyelinin, kimliğinin dahi farkına varamamış ve bu yapı içinde yok edilmiştir.

Ülkem kadını, geçmişten bugüne gelindiğinde; halen, anne, eş, aşçı, temizlikçi, vb. rolleri üstlenmenin ötesine geçememiştir.

Var olma mücadelesinde farklı farklı zorluk ve baskı ile karşılaşmış, bazen pes etmek durumunda kalmış ve fakat hak ettiğinin en asgari düzeyinde olanaklarla kendini ifade etmeye çalışmıştır.

Sosyal yapıdaki ikincil rol, ekonomi ve iş hayatında da kendini göstermiştir. Erkeklerle aynı mesai ve emek üzere çalıştığı iş alanlarında da cinsiyet ayrımına dayalı hukuksuzluklar ile mücadele ederek, çalışma hayatında da ücret adaletsizliği, zorbalık, güvencesiz çalışma gibi durumlarla karşı karşıya kalmış, kendine adil bir zemin bulamamış, uluslararası standartları yakalayamamıştır.

Görüldüğü üzere sosyal normlar ve kültürel yapı kadının kendini ifadesinde ve yeteneklerini ortaya koymasında baskılayıcı rol üstlenmiştir.

Yeni Dünya düzeninde modernleşme ile birlikte kadının yüceltilmesi beklenirken, kadın ticari meta olarak görülüp, sosyal medya ve birçok iş sahasında fiziksel ve cinsel yapısı ön plana sürülerek pazarlama aracı olma yolunda yeni bir aşağılayıcı role büründürülmeye çalışılmıştır.

İslam ve Türk kültüründe değeri hiçbir şeyle ölçülemeyen kadın, günümüz Türkiye’sinde her geçen gün duruşundan taviz vermekte, bünyesinde barındırdığı kutsal değerler (anne, eş) yıpratılarak yok edilmeye çalışılmaktadır...

Toplumsal yapının mihenk taşı olan kadınlarımızın, eğiten, yetiştiren, çocuklarını topluma hazırlayarak belirleyici misyon yüklenen yapısı, onun yerinin daha etkin bir biçimde şekillendirilmesini ve değerleriyle var olmasını zorunlu kılmaktadır.

Kadınlarımızın onuru diğer bütün değerlerin üzerinde tutulmalı, bunun dışındaki her şey bu onurlu yapıyı yüceltmek için birer araç olarak görülmelidir.

Ülkemiz nüfusunun yarısını oluşturan kadınlarımızın aile ve toplumda erkeklerle birbirine rağmen değil; beraber, yan yana ve eşit şartlar altında yaşam standardı yakalayabilmesi için gerekli girişimlerde bulunulmalıdır.

Demokratik ve müreffeh bir topluma ulaşma hedefi ile kadınların hayatlarına ilişkin tercihlerini özgürce yapacakları siyasi, sosyal ve ekonomik ortamın oluşması sağlanmalıdır.

%50 ‘lik bir oranla, toplumda yerini almış kadınların temsili olarak da adil bir şekilde yer bulmasına olanak sağlayarak “Temsilde adalet “ ilkesi gereğince TBMM ve devletin diğer tüm kurumlarında aynı oranda yer almasının önünü açacak düzenlemeler ve teşvikler yapılmalıdır.

Kadınlarımızın saygın bir şekilde var olabilmesi ve taşıdığı değerler bakımından, toplumdaki önemi; eğitim müfredatında yer almalı yolun daha başında her iki cins de bu bilinçle hayata hazırlanmalıdır.

Bu bağlamda siyasi yapıya büyük görevler düşmektedir. Kadının refah düzeyi yükseltilmeli ve siyasi aktörler de kadının yaşam hakkına dair tehditlere karşı sorumluluk almalıdır...

Kadına şiddet ve kadın cinayetlerinde de kararlılıkla hareket edilmeli, adli tedbirlerden taviz vermeksizin, devletin ilgili kurumları bu alanda faaliyet gösteren tüm sivil toplum kuruluşlarının da katılımıyla sorunun temeline inilerek şiddetin önce zihinlerde çözülmesi için somut adımlar atılmalıdır.

Toplumumuzu gün geçtikçe artan bu yozlaşmadan bir an önce kurtarmak için ivedilikle hareket edilmelidir.

Kadın yüceltilmeli, hayata yalnız tutunmaya çalışan kadınlar için de istihdam ortamı oluşturularak var olma mücadelesine destek verilmeli ve her şeyden önemlisi kadın YAŞAMALIDIR.

Merhum şairimiz Mehmet Akif Ersoy’un da dediği gibi; “Yükselirse kadın beşer yükselir, alçalırsa kadın beşer alçalır.”

Kadınlarımızın varlığını, gücünü, kararlılığını, sevgisini, kısacası kendisine vakfedilmiş tüm güzellikleri toplumun her alanında yüksek bir oranda ifade edebildikleri güzel bir geleceğe ve haklarının gözetildiği yeni bir Türkiye'ye “Merhaba” diyebilmenin umuduyla...

Esenlikle Kalın...

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.