İstanbul, halk dilinde “İslâmbol” kelimesinin daha sonra bugün kullandığımız “İstanbul” şekline dönüşmüş ismidir. İstanbul yedi tepe üzerine kurulmuştur. Roma ve Bizans hakimiyetinde kalmıştır. İstanbul’un önemi tarihte olduğu gibi bugünde büyüktür. Peygamber Efendimiz (s.a.v.) bir Hadis-i Şerif’lerinde; “Kostantîniyye (İstanbul) muhakkak fethedilecektir. Onu fetheden kumandan ne güzel kumandandır; ve onu fetheden ordu ne güzel ordudur!” demiştir.
Peygamberimizin bu Hadis-i Şerif’i üzerine İstanbul’a Müslümanlarca fetihler yapılmıştır. Başta Halid Bin Zeyd Ebû Eyyûb’il Ensari (r.a.) olmak üzere birçok sahabe bu fetih için sefer yapmışlardır. Ancak İstanbul’un fethi Osmanlı Sultanı Fatih Sultan Mehmet Han’a nasip olmuştur. İstanbul 29 Mayıs 1453 tarihinde fethedilmiştir.
İstanbul her yönüyle güzel bir şehirdir. Osmanlı Devleti’nin başkentidir. Topkapı Sarayı, Ayasofya Camii, Süleymaniye Camii, Fatih Camii, Sultan Ahmet Camii, Bayezid Camii, Eminönü Yeni Camii, Kapalı Çarşı başta olmak üzere bütün cami ve tarihi eserleri ile büyük bir kültür mirasına sahiptir. İstanbul, Türkiye’nin en fazla camiine sahip bir şehirdir. Sultan Ahmet Meydanı, Boğazı, Yuşa Tepesi, Küçük ve Büyük Çamlıca Tepeleri ve bütün tabiat güzellikleri ile insanı kendisine bağlayan bir cennet şehirdir. İstanbul, doğası, havası, suyu, denizi ve manevi özellikleri ile eşi bulunmaz bir şehirdir.
İlk zaman yedi tepe üzerine kurulan İstanbul, bugün her yönüyle geniş bir alana yayılmış bulunmaktadır. İstanbul tarihi mirasının yanında, sanayide, ticarette ve kültürel alanlarda güçlü bir yapıya sahiptir. Bu yönüyle de dünyada kendinden söz ettiren büyük bir şehirdir.
İstanbul, büyük mimari eserleri ile dünyada kendinden söz ettiren bir şehirdir. İmar ve yapılaşmada geniş bir yerleşim alanına sahiptir.
İstanbul Boğazı’na yapılan Boğaziçi ve Fatih Sultan Mehmet Köprüleri ile Asya ve Avrupa Kıtaları birbirine bağlanmışlardır.