Çek o kanlı ellerini!

Çek o kanlı ellerini!

İsrail askerleri Müslümanların ilk kıblesi özelliğini taşıyan Mescid-i Aksa’yı bastı. Askerler Kıble Mescidi’nin içine postallarıyla girdi. Bölgede tansiyon yüksek. İsrail'in saldırgan tutumu bir kez daha kınandı

İsrail askerleri, 1967′den beri ilk kez Mescid-i Aksa külliyesinin ana mihrabının bulunduğu kubbenin altına kadar girerek, mihrabı postallarıyla çiğnedi. Kudüs'te bulunan Mescid-i Aksa içindeki Kıble Camii’ne postalla giren İsrail güçleri, camide tahribata yol açtı. Kur’an-ı Kerim’ler zarar gördü, camide büyük hasar oluştu. Askerleri camideki Kuran'ı Kerimleri de yerlere attı. Askerlerin Mescid-i Aksa'ya postallarıyla girmesi bölgede gerginlik oluşturdu. İşgale tepkiler çığ gibi büyüyor. Son olaylar, Kudüs’te Filistinliler ile Yahudiler arasında yükselen gerilimi daha da derinleştirdi. Bölgede tırmanan tansiyonun yeni bir Filistin intifadası (ayaklanma) başlatmasından endişe ediliyor. 2000 yılının Eylül ayında dönemin muhalefet lideri Ariel Şaron’un Mescid-i Aksa’yı ziyaret etmesi Filistin'de 'ikinci intifada'yı başlatmıştı. Tel Aviv, Yahudilere Haremü’ş-Şerif’e daha fazla erişim imkânı isteyen Yehuda Glick adlı hahamın vurulmasının ardından bu kutsal bölgeyi geçici olarak ibadete kapatmış, Filistin lideri Mahmud Abbas bunu 'savaş ilanı' olarak nitelemişti. Yetkililer ise son 'işgale sessiz kalmayın' çağrısında bulundu.

BÜYÜK TAHRİBATLAR OLUŞTU

Konuyla ilgili görüş bildiren ve işgali kınayan Mazlum-Der Konya Şube Başkanı Derviş Argun, "1967 yılından bu yana ilk kez İsrail böyle hoyratça davranıyor. İsrail'in yaptığı işgal kabul edilemez. Askerler camide büyük tahribatlar oluşturdu. Ciddi bir kriz var bölgede. İsrail, İslam alemini yok sayıyor. Bu ülkeyi bu kadar cesaretlendiren nedir? Bu soruyu herkes kendisine sormalı. Müslümanların durumu ortada. Irak ve Suriye'de Müslümanlar birbirini boğazlıyor. Geçmişte İsrail'e geri adım attıran oluşumlar, kuruluşlar vardı. Ancak şu an böyle bir güç de yok. Müslüman alemi dağınık. İsrail artık bölgede kendinden başka bir güç görmüyor. Tepkinin dozu telefon trafiğinin ve basın açıklamalarının üzerine çıkmalı. Müslümanlar başını ellerinin arasına almalı" diye konuştu.

İSRAİL KİMSEYİ TAKMIYOR

İslam coğrafyasının param parça olduğunu ve işgalci güçlerin bundan faydalandığını dile getiren Argun, "İsrail hem bölgenin hem de dünyanın yaramaz ve hoyrat çocuğu. 1948 yılında kendisine ait olmayan topraklar üzerinde kuruldu. Batı onun arkasında duruyor. Bugün İslam coğrafyası paramparça. Irak, Suriye ve Lübnan'da Müslümanlar birbirini boğazlıyor. Suriye'nin elindeki kimyasal ve ağır silahlar artık yok. İran'ın ise ne yaptığı kime hizmet ettiği belli değil. Mısır, hendekler kazıyor Gazze'ye yardımın gitmemesi için. Bu olumsuzluklar İsrail'in işine geliyor ve gittikçe güçleniyor. Takmıyor kimseyi. Dünyadan ciddi bir tepki gelmezse İsrail topraklarını genişletir" sözlerini kullandı. Türkiye'nin ekstra bir sorumluluğunun olduğunu belirten Argun, sözlerini şöyle tamamladı: "Türkiye güçlü bir tepki koymalı. Gazze'de 1 milyon 800 bin kişi İsrail'in merhametine teslim edilmiş durumda. Türkiye, Ortadoğu'daki meselelere bir sivil toplum kuruluşu gibi tepki veriyor. İç savaşların bitmesi için adım atmalı. İslam aleminin iç savaşlarda kaybettiği zaman İsrail'in toprak kazanmasına neden olacak. İslam coğrafyasındaki kargaşa bu işgalci güce alan ve pozisyon kazandırıyor."

KAOS ORTAMI İSRAİL'E YARIYOR

İşgalin kabul edilemez olduğunu belirten Selçuk Üniversitesi Ulusulararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Yardımcı Doç. Dr Arif Behiç Özcan da, "İsrail kurulduğu günden itibaren Mescidi Aksa'yı önemsiyor. O alanı hakimiyeti altına almak istiyor. Ortadoğu'da, Irak'ın işgalinin ardından bir kaos ortamı oluştu. Devletler güç kaybediyor, örgütler güçleniyor. Dolayısıyla İsrail'e karşı çıkacak kimse yok. İsrail kaos ortamından faydalanmak istiyor. Yayılmacı politikasını sürdürüyor. Orada iki kişi arasındaki hadise şiddet gösterisine dönüştü. Münferit bir olay büyütüldü. İsrail en küçük bir fırsat acımasızca değerlendiriyor. Kaostan besleniyor. Sınırlarını genişletmek için çaba sarfediyor" sözlerini kullandı. Dünyanın bölgedeki insan hakları ihlallerini görmezden geldiğini belirten Özcan, sözlerine şöyle devam etti: "Yakın dönemde bölgede 2 bine yakın Müslüman öldürüldü. Türkiye bölgeyi sahiplenen tek ülkeydi. Ancak Türkiye de bölgeden çekildi diyebiliriz. Türkiye'nin Doğu ve Batı ile temasları var. Bu temasları kullanıp dünyanın dikkatini buraya çekmeli. Uluslararası kamuoyunu harekete geçirmeli."

KERİM ATICI merhabahaber.com

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.