Bu savaş Türkiye'yi bitirir
Dış politika ile ilgili sorularımızı yanıtlayan Ankara Ufuk Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölüm Başkanı ve Saadet Partisi Genel Başkan Başdanışmanı Prof. Dr. Oya Akgönenç, Suriye ile savaşın Türkiye’yi bitireceğini söyledi.
Suriye’nin yaşadığı hareketlilikten bilindiği üzere en fazla etkilenen ülkelerin başında Türkiye geliyor. Sınır komşusu Suriye ile Türkiye arasında zaman zaman tansiyon çok yükseklere ulaşıyor. Türkiye halkının geneli her ne kadar savaş istemese de farklı yorumlar sunuluyor. Dış politikayı çok iyi bilen, ömrünü okumaya adamış Prof. Dr. Oya Akgönenç’in yorumuyla Türkiye’nin savaşa girmesi birçok olumsuz sonuç doğuracağı ortaya çıkıyor. Prof. Dr. Akgönenç, Suriye ile olası bir savaşın Türkiye’yi bitireceğini söylüyor…
-Prof. Dr. Oya Akgönenç kimdir?
*Ankara Ufuk Üniversitesi’nde Uluslararası İlişkiler Bölümü Başkanıyım, aynı zamanda Dekan Yardımcısı ve Ana Bilim Dalı Başkanıyım. Ayrıca Saadet Partisi Genel İdare Kurulu Üyesi ve Genel Başkan Başdanışmanıyım. Bu görevler arasında haftalık yazılar yazıyor, televizyon programları yapıyorum. Dış politika üzerindeki düşüncelerimi toplumla paylaşıyorum.
-Suriye’de yaşanan olayların arka planı hakkında görüşleriniz nelerdir, Suriye’deki olaylar da Arap Baharı’nın bir parçası mı?
*Arap Baharı başlı başına incelenmesi gereken bir hadise. Arap Baharı bir kere isim olarak da yanlış. Biz buna halk ayaklanması dersek daha doğru tablo çizmiş oluruz. Çünkü Arap Baharı dersek insanlar bunlardan iyi bir meyve bekler vaziyete geliyor. Hatta Mısır’a ve diğer Arap ülkelerine baktığımız zaman buna son bahar desek yeridir. O yüzden Arap Baharı yerine biz buna halk ayaklanması diyelim. Peki bu halk ayaklanması neden oldu onu inceleyelim. Birinci sebep ekonomikti. Ayaklanan ülkelerde vatandaşlar ekonomik olarak çok sıkıntılıydı. Ekonomik ümitleri yoktu hiçbirinin. Dolayısıyla bu bir ekonomik ve sosyal patlamadır. Dışarının müdahalesi oldu mu oldu. Her hangi bir toplumda bir karışıklık olursa, o karışıklıktan yararlanmak isteyenler ayaklanan toplunun içerisinde fırsat kollarlar. Nitekim Tunus’ta olaylar oldu, şehrin ortasında öyle insanlar yakaladılar ki yüzlerine aştıklarında bunların Alman ve İsveçli oldukları ortaya çıktı. Mısır ve Libya’da da aynı şeyler yaşandı. Avrupa karışıkların hepsinde müdahil oldu.
-Neden müdahil oldu?
*Avrupa yeni baştan eski sömürgelerine doğru bir gidişat sergiledi. Çünkü 2010-2011 bu yıllar Avrupa’daki mali krizlerin başladığı dönem. 2012’nin başında artık bunlar deli gibi sağa sola bakıyorlardı, nereden ne kapabilirim diye. Nitekim Sarkozy’nin Libya üzerine bu kadar hırsla saldırması hiç normal değildi. Sözüm ona insan hakları için Fransa kahramanca çarpıştığını ilan etti. İngiltere, İtalya, Hollanda ve ABD’de ona katıldı. Peki şimdi ne oldu; Libya’nın petrollerinin yüzde 65 işletme hakkını Fransızlar aldı. Demek ki ne insan hakkı, ne demokrasiymiş. Her şey menfaat üzerine kurulmuş. Kaddafi canavar gibi, dışarıdakiler kahraman gibi gösterildi. Şimdi sıra Suriye’de. Suriye’nin durumu biraz farklı.
-Neden Suriye farklı?
*Özellikle Maşrek’in en önemli ülkelerinden bir tanesi. Suriye uzun bir süredir yani dünya iki kutuplu düzene girdiğinden bu yana Suriye hep Rusya’nın yanında yer almıştır. Buda önemli. ABD artık Ortadoğu’nun yeni sahibi rolünde. Ama orada Sovyetler Birliği’nin çok eskiden beri adamları var. Suriye gibi. Suriye’ye girmek kolay değil. Hadi Irak’a girdiler. Orayı sömürüyorlar. Suriye’de durum böyle değil. Suriye üzerinden kolay oyun kuramadılar. Birleşmiş Milletler’de Suriye’ye arka çıkan sadece Rusya ve Çin var. Neden; çünkü Baba Esat, dönemin hızlı komünistlerinden. Resmen Arap Komünist Partisi’ne hizmet etti. İkinci önemli husus daha var. Rusya öteden beri sıcak denizlere inmek ister. Suriye onlara bir liman verdi. Adam burayı ölse bırakmaz. Çünkü kendisi için çok önemli olan Akdeniz’e açılmayı Suriye üzerinden yapıyor. Türkiye’de İncirlik ABD’nin, Suriye’de de Laskiye Rusya’nın. Üçüncü husus ise, Suriye’nin dini kompozisyonu. Suriye’nin yüzde 90’ı suni. Ama onu idare eden yüzde 9’luk bir grup Nuseyri. Nuseyri, Şii’nin çok uçuk bir mezhebi. Bunlar askeriyeyi eline almış idare ediyorlar. Şimdi bu öyle büyük bir savaş ki ortada anlaşalım, masaya oturalım bunu yapma imkanları yok. Ya bir taraf ölecek ya öteki tarafı. Onunu için Kofi Annan gelmiş, Arap Birliği gelmiş, İslam Birliği gelmiş hiçbiri iş yapamıyorlar. Çünkü oradaki kompozisyon çok karışık. Bir de işin içinde Hrıstiyanlar var. Suriye’de üçlü bir müdahale var. Araplar, Kürtler ve Türmenler. Birde Suniler, Nuseyriler ve Hristiyanlar var. Bunlar içeride müdahale yürütüyorlar. Suriye’nin komşularıyla da mücadeleleri var. Suriye’yi tutan İran, tutmayan Suudi Arabistan. Birisi Şii birisi Suni. Son derece tehlikeli bir olay. Irak işgalinden buyana Ortadoğu’da Suni-Şii ayrılığı derinleşiyor. Biz birçoğumuz bunları bir araya getirmeye çalışırken, dışardan gelenler bunları bölmeye çalışıyorlar. Niye bunu yapıyorlar. Çünkü kendi aralarında bölünürlerse idareleri daha kolay olur. Bir tarafta Amerika ve Avrupa, diğer tarafta Rusya ve Çin. Bu üç taraflı mücadele Suriye üzerinden gidiyor. Bu iş fevkalede komplekstir. Başka bir önemli husus batının ve ABD’nin Türkiye’yi Suriye’nin üzerine atması.
TÜRKİYE PİYON OLARAK KULLANILMAK İSTENİYOR
-ABD ve Avrupa, Türkiye’yi piyon gibi kullanıp, savaşa mı sürüklemek istiyor?
*Evet istekleri aynen böyle. Şimdi kendi adamı ölmeyecek ama kendi arzu ettiği sonuç alınacak. Peki biz onun piyonu neden olalım. Türkiye’nin kendi milli çıkarları var. Bu mili çıkarlar komşusuyla kavgayı gerektirmiyor. Bizim işimiz değil. Şimdi NATO geliyor. ‘Sen burayı iyi biliyorsun sen gir biz arkandan geliriz’ diyor. Eğer savaşı biz başlatırsak bu savaşı bitiremeyiz. Bu savaş Türkiye’yi bitirir. Bence de en arkada oyunun esası budur.
-Peki Suriye’de tarafından düşürüldüğü kabul edilen uçağımızın arkasında ne var?
*O uçak düşürme olayı da bir komple. Şimdi Suriye iyi biliyor ki Türkiye isterse onu rahat pataklar. Buna rağmen orada birileri o uçağı düşürme emrini verdi. Birilerinin içerisinde çok kişi alternatif var. Esad, Esad’ın kardeşleri, Suriye istihbaratı mı yoksa Esad’ın yanında durup da başkaları için çalışanlar olabilir. Bu işte saçmalıklar da var. Saatte 700 kilometre giden uçak 1 kilometre girmiş çıkmış. ‘Efendim bizim sınırlarımız ihlal ettiler’ dediler. Öyle bir şey yok. Öyle bir şey olsa biz her gün Yunan uçaklarını düşürmemiz lazımdı. Bir de o uçağın düşmesindeki şaibeler hâla açıklanmadı. İşin garibi Genelkurmay Başkanlığı’da bir açıklama yapmıyor. Çok gizli tutuyorlar. Sadece şunu söylediler; zamanı geldi mi her şeyi açıklayacağız. Zannediyorum Türkiye bazı bilgilere ulaştı. Bazı bilgileri de beğenmedi. Tehlikeli olduğunu gördü ve kullanmadı. O yüzden işe yaradığı zaman kullanacaklar. Bütün bu yaşananlara baktığımız zaman genel kanaat Türkiye’yi bir şekilde heyecana sokup savaşa sürüklemek istiyorlar. O savaş döneminde Türkiye’ye giriş imkanı bulacaklar. Yani hedef biziz. 1. Dünya Savaşı’nda da aynı şekilde yapmışlardı. Biz o zaman tek yumruk olarak direndik. Şimdi onu deniyorlar. Türkiye’nin daha dikkatli yürümesi lazım. Başbakan’ın burada çok dikkatli olması lazım.
RÖPÖRTAJ: İBRAHİM ÇİÇEKÇİ
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.