Bozkır dedikleri şirin kasaba

Bozkır dedikleri şirin kasaba

Dokuz bin yıllık tarihi bir geçmişe sahip Bozkır, aradan geçen yıllar içerisinde geleneklerinden kopmayan önemli bir ilçe olma özelliğini elinde bulunduruyor

HER YÖNÜ İLE
ÖZEL BİR İLÇE
Bozkırlılar Kültür Dayanışma ve Folklor Derneği Başkanı Burhan Yılmaz ile Bozkır üzerine kısa bir söyleşi yaptık. Bozkır’ın tanıtımı ve bazı önemli gelenekleri hakkında yaptığı açıklamada, “Bozkır halkı yaşadığı sıkıntılara rağmen geleneklerinden taviz vermez. Bozkırlı olmanın ayrıcalığını bilen ilçe halkı da Bozkır’ın gelişmesi ve kültürünün ayakta tutulması için ellerinden gelen her türlü gayreti gösterir. Bozkır’da yaşanan gelenekleri ve Bozkır’ın coğrafi konumunu, Bozkır halkının sıcaklığını ele aldığımız zaman karşımıza her yönü ile güzel ve özel bir ilçe çıkıyor” dedi.
GELENEKLERİNDEN KOPMADI
Bozkır halkı özel zevklerinin haricinde çoğu zaman ekmeğini evlerde tandırda veya sacda pişirir. Giyim olarak şalvar, entari, örtü ve ayağa giyilen yemeni ve kunduraların yanı sıra ülkemizin her tarafında olduğu gibi rahat ve ucuz giyimleri de tercih etmektedir.
BOZKIR HALKININ LAKAPLARI
Bozkır İlçesi’nde lakaplar kişinin veya ailenin özellikleri esas alınarak yapılmıştır. Günümüzde bile halen, kişiler lakaplarla bilinmekte. Sülale ve aile isimleri ile ilgili olarak Fatma Zehra Şirin şu dizeleri yazmıştı ‘Bir ot kökü canım bunlar. Goca bir çınar ağacının kökleri bu sülaleler. Bozkır aslında goca bir ağaç, goca bir soy. Goca bir aile, böyücek bir sülale’
BOZKIR’DA MAHALLE İSİMLERİ
Bozkır’ı  kendilerine yurt olarak seçen atalarımız coğrafi yapılar, tabiat unsurları, sülale isimleri, baştan geçen tarihi olaylar, yetiştirdikleri ünlüler ve komşu yörelerin isimlerinden esinlenerek yer isimlendirmelerini yapmışlardır. Kadastro hizmetlerinden önce Bozkır, Yukarı Mahalle, Orta Mahalle, Aşağı Mahalle ve Boğaz (Huni) Mahallesi şeklinde halk arasında bir sistematikle mahallelere ayrılmıştı. Bu isimlere daha sonra yeni yerleşim yerleri de eklendi.
BOZKIR’DA
UNUTULMAYAN İLKLER
‘Bozkır’da İlkler’ konulu bir çalışmada oldukça ilginç. Örneğin ilk dondurmacı ve akupunkturcu Merhum Berber Baki Dayıdır. İlk seyyar ayakkabı boyacısı merhum Tat Ruşen (Ruşen Aras) İlk gramofonu getiren merhum Mehmet Ak. İlk köfteci Merhum Köfteci Rıza dayıdır ki köftelerinin namı halen söylenmekte. İlk et döner yemeği yapan Baybağan Köyü'nden Hacı Halil Şahin. İlk büfeci Cici Dayı (Mehmet Çetin) İlk destancı yani okuduğu destanlarla özellikle kadınları ağlatan Yolören köyümüzden Mahir Sallan. İlk matbaa, Bozkır Postası Matbaası. (1988 Yılında Demir Asaf caddesinde kurulmuştur.)  İlk futbol takımı Bozkır Yenerspor adıyla 1939 yılında kurulmuştur.
BOZKIR’DA EVLENME GELENEKLERİ
Bozkır’da evlenme çağına gelen gençler, bunu ailelerine birkaç değişik şekilde anlatabilirler. Bunlar; evlenecek olan gencin, babasının ayakkabısına yirmilik çivi çakması, evde pilav pişirildiği bir gün tahta kaşığı pilavın ortasına dikmesi şekillerinde söylenebilir. Gerekli aramalardan sonra kız evine giden erkeğin ailesi kızın boyu, posu, yürüyüşü ve kahve pişirmesi gibi durumlarına bakar. Eğer kız, kahveyi köpüksüz pişirirse işe yaramaz gözüyle bakılır.
İLGİNÇ GELENEKLER HALEN SÜRÜYOR
Kız beğenilipte nişan için kız evine gidildiğinde araya soğukluk girmesin diye soğuk su içilmez. Nişanda dünürcü başı giden kadınlar, gençlerin hayatlarının doğru dürüst geçmesi için boyunlarındaki atkıları ters takar Nişanlı kızlar, üzüntülü gün gelmemesi için kara ip eğirmez. Nişan yüzüğünü kayınvalide, kayınpeder, anne ve baba takarsa eşler ileride mutlu olamaz şeklinde bir inanış halen devam eder. Dünürcü olarak gidenler işin hayırla sonuçlanması için ceplerinde tatlı şeyler götürmektedir. İleride gelinin koyun gibi uslu olması için nişanda dünür başı cebine koyun tezeği koymaktadır.
BOZKIR’IN CANLI TARİHİ ESKİ EVLER
Bozkır’ın özellikle arka sokaklarında bulunan tarihi evler ne yazık ki kaderlerine terk edilmiş durumda. Her biri neredeyse asırlar öncesine dayanan evlerin bugün atıl vaziyette durdurulması herkesin yüreğini acıtıyor. Bozkır’ın tarihinin anlatıldığı bir yazıda Bozkır hayranı bir yazarımızın kaleme aldığı şu dizeleri aktarmak istedik, “Zaman akıp giderken, her şey eskiyor. Her yeni yapılan, her yeni doğan, her yeni alınan eskiyor. Evlilikler, kıskançlıklar, sevinçler, üzüntüler, dostluklar, düşmanlıklar, insanlar ve uygarlıklar her an eskimeye, eskileşmeye doğru gidiyor. Eskiliğe yolculuk bir gerçek, eskimeye yolculuk ise başka bir gerçek. Bunun en güzel örneği insanlar olduğu kadar evlerdir de.
TARİHİ EVLER KURTARILMAYI BEKLİYOR
Evlerimiz. Yenisi ve eskisi ile evlerimiz. Eskiye yolculuktaki tek mekanımız. Hayat yolculuğumuzun tek binitleri olan evlerimiz. Evlerimiz mutluluklarımızın, sırlarımızın, acılarımızın, herkesin bihaber olduğu, çaresizliklerin ve imkânsızlıkların kol kola olup bizleri boğmaya, bunaltmaya çalıştığı anların ve yaşantıların iç içe olduğu barınaklarımız.
Evlerimiz. O evlerimiz ki, kimi sobalı, kimi yazlık, kimi bahçeli. O evler. İşte o evlerden Bozkır’da da var. Hem de o evler, ‘Yıllara meydan okuyorum’, dercesine dimdik ayakta, sahiplerinin toprakta olmasına rağmen kendileri hala kurtarılmayı bekliyor.
ALİ SAİT ÖGE

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.