‘Batı İslam’la barışıyor’

‘Batı İslam’la barışıyor’

Tunusda devlet başkanının devrilmesiyle sonuçlanan ve Mısıra sıçrayan olayları değerlendiren Prof. Dr. Birol Akgün, Rusya ve Çin tehlikesine karşı Amerikanın demokrasi hareketleriyle İslamla barı

Tunus’ta halkın özgürlük mücadelesi sonucu Devlet Başkanı Zeynel Abidin Bin Ali’nin verdiği tüm tavizlere rağmen isyanı bastıramayıp ülkeyi terk etmesinin ardından özgürlük eylemleri Mısır’a sıçradı. Tunus'taki halk ayaklanmasından esinlenen ve ‘Mübarek defol git’, ‘Tunus çözümdür’, ‘Ekmek, özgülük, şeref’, ‘Halk bu rejimin gitmesini istiyor’ şeklinde sloganlar atan Mısırlı göstericiler Devlet Başkanı Hüsnü Mübarek’in gitmesini istiyor. Tunus’ta başlayan ve Mısır’a suçlayan özgürlük eylemlerinin diğer Ortadoğu ülkelerine sıçrayıp sıçramayacağı ise merak ediliyor. Selçuk Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Birol Akgün’e göre bölgede Amerika ve Batı dünyasının demokratikleştirme adımlarının olduğunu ve önümüzdeki 10 yıllık sürekçe demokratikleşme girişimlerinin istikrarlı ve istikrarsız bir şekilde devam edeceğini kaydetti.
“AMERİKA İSLAM’LA BARIŞMAK İSTİYOR”
Bölgedeki isyanlarda Amerika’nın etkisinin olduğu kadar yıllarca zorluklar içinde yaşam mücadelesi veren halkında demokrasi isteğinin görmezden gelinemeyeceğini anlatan Birol Akgün, toplumun tüm yönlendirmelere karşın gerçekten demokrasi istediğini de ifade etti. Akgün, “Mısır ve Tunus toplumu onlarca yıl kötü sosyo-ekonomik şartlar altında yaşadı. Yıllarca baskı altında olan halk demokrasiye susadı. Sürecin bu noktaya kadar gelmesinde bu durum etken oldu. Ayrıca Amerika ve Batı dünyasının da eylemlerini destekleme açıklaması halkı daha da cesaretlendirildi. Çünkü baskıcı rejimler artık katlanılamaz duruma geldi. Batı karşıtlığı giderek artmaya başladı. Artık Amerika Ortadoğu’yu askeri güçle elinde tutamayacağını anladı. Bu durum karşısında Amerika bölgeyi ılımlı İslam adı altında demokratikleştirmekten başka bir yolu kalmadı. Amerika artık İslam’la barışmak istiyor. Bunu da İslam’ın içinde olduğu özgürlük mücadelesiyle sağlamak istiyor” dedi. Demokratikleşme adımlarının atıldığı Arap dünyasında bir diğer etkenin Çin ve Rusya olduğunu ifade eden Akgün, Amerika’nın bölgedeki hâkimiyetini devam ettirmek ve Rusya’yla Çin’i enerji kaynaklarından uzak tutmak için de yönetimlerde değişikliğe gitmeyi planlamış olabileceğini dile getirdi.
“EYLEMLER FİLİSTİN’İN BAĞIMSIZLIĞINI HIZLANDIRACAK”
Rejimleri değiştirmesi noktasında asıl önemli olanın İran faktörü olduğunu ve demokratik bölge ülkeleriyle İran’ın baskıcı yönetiminin kıskaca alınmak istendiğini de vurgulayan Birol Akgün, şunları kaydetti: “Amerika İran’a karşı ne kadar çok ambargo uygularsa uygulasın halk daha çok Ahmedinejat’ı etrafında yer almaya başladı. Bu durumdan rahatsız olan Amerika, Arap dünyasında İslam geleneklerini de içine alarak fakat kendi gözetiminde olan demokrasi rejimleri oluşturarak, İran’ı kıskaç altına alabilmek istiyor. Böylece çevre ülkelerdeki demokratik hayatı gören İran halkı, daha fazla demokrasi için yönetime baskı yapacaktır. Bu durum karşısında Amerika, askeri operasyon yapmadan İran rejimini değiştirebilecektir.” Arap dünyasında demokrasinin giderek oturmasıyla bölgenin en önemli sorunu olan Filistin’in bağımsızlığının sağlanacağını vurgulayan Akgün, “60 yıllık İsrail egemenliği artık işlevini yitirmiştir. Bu durum Amerika politikalarını da etkilemektedir. İslam’la barışmak isteyen Amerika, Filistin’in bağımsızlığını da sağlayacaktır” diye konuştu.
“TÜRKİYE OLAYLARA MÜDAHİL OLMAMALIDIR”
Arap ülkelerinde hareketlilik yaşanırken Türkiye’nin sessiz kalmasının dış politika açısından olumlu bulduğunu dile getiren Akgün, şöyle konuştu: “Türkiye bölgede son 100 yılda bozulan ilişkilerini tekrar düzeltmek istiyor. Son yıllarda da bölgede Türkiye’yi karşı bir sevgi var. Dolayısıyla burada Türkiye’nin aktif rol alması sakıncalıdır. Böyle bir rol alması durumunda Arap toplumu Türkiye’yi ‘batı ve Amerika adına demokrasi getiriyor’ mantığıyla algılayabilir ki bu Türkiye için istenmeyen bir durumdur. Onun için bu süreçte Türkiye sessiz kalmamalı fakat bölgedeki olaylardan da uzak durmamalıdır. Gelişmeleri takip edip, politikasında adımlarını ona göre atmalıdır. Bölgede orta vadede 10 yıl içinde Tunus’ta olduğu gibi önemli olaylar yanabilecektir. Bu durum bazen krizlere de yol açabilir. Bölgede Türkiye’ye benzer rejimler kurulacaktır. İşte burada Türkiye politik davranışlarında daha dikkatli olmalıdır.”

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.