Avrupa Birliği ve Türkiye -2-
9) Türkiye’nin 1963’ten başlayıp, bir türlü aşamadığı “uzun, ince ve engebeli yol” diye tanımlanan, bu yol neresidir? Bu yolu aşmak için engeller nelerdir?
10) Avrupa Birliği Komisyonu’nun 18 Aralık 1989 tarihinde hazırladığı rapor da, 1993’ten önce Türkiye ile tam üyelik müzakerelerinin başlatılamayacağı açıklandı.
Raporu değerlendiren İngiliz BBC Radyosu, Komisyonun “Türkiye’yi üzmemek amacıyla”, tam üyelik başvurusuna kesin “hayır” cevabı verilmediğini savunmuştur. Hâlâ Türkiye’nin AB’ne girmek umutları var mı? Avrupa Birliği, Türkiye’yi tam üye olarak kabul edecek mi?
11) Avrupa Birliği’ne tam üye olmak yerine, Türkiye’nin liderliğinde bir “İslâm Ortak Pazarı” kurulsa, daha çok ekonomik, siyasi, sosyal ve kültürel faydalar elde edilemez mi? Avrupa Ülkeleri’nden müteşekkil bir Ortak Pazar kuruluyor da, İslâm Ülkeleri’nin katılmasıyla bir “İslâm Ortak Pazarı” kurulamaz mı? Böyle bir birliğin kurulmasına engel olan nedir?
12) Bir kere şu kesinkes bilinmelidir ki, Türkiye Müslüman olduğu için Avrupa Birliği’ne alınmıyor ve alınmayacaktır da. Avrupa Birliği’nin Türkiye’ye yönelik hedefi sinsi plânlarla doludur. Türkiye’de oynanmak istenen Avrupa Birliği oyunu, bütün Müslümanları ve İslâm Coğrafyası’nın tamamen işgalini hedef almaktadır.
Avrupa Birliği’ne tam üye olmak için Türkiye’de çok çabalar sarf edildi. Ama ne yazık ki bir arpa boyu yol alınamadı.
AB, Türkiye’nin tam üyeliği için akla-hayale gelmedik bahaneler ileri sürmektedir. Hatta Türkiye’nin tam üye yapılmayacağını ve sadece oyalandığını ifade eden AB yetkilileri bile çıktı.
Buna rağmen hâlâ AB’ye tam üyelik konusunda çabalar devam etmektedir. Halbuki AB’ye tam üye olma yolunda verilen bütün tavizler, Türkiye ekonomisini daha çok bunalıma ve çıkmazlara sürüklemiştir. Bu gerçeğin bütün yönleri ile görülmesi gerekir.
Bir başka durum ise Avrupa Birliği’nin amaç ve hedeflerinin neler olduğu çoğu insan tarafından tam manasıyla bilinmeden savunulmaktadır. Bu nedenle gerçekleri bilmeden körü körüne Avrupa Birliği’nin Türkiye’ye faydasına olacakmış gibi savunanlar büyük bir gaflet ve delalet içindedirler. Avrupa Birliği, Türkiye’ye karşı hep oyalayıcı bir yol izlemiştir.
12 Eylül 1963’de, AB ile yapılan Ankara Ortaklık Anlaşması’na rağmen, Türkiye, ne Avrupa Birliği’ne alınmış, ne de “almıyoruz” cevabı verilmiştir. Türkiye, Avrupa Birliği kapısında bekletilmektedir. Türkiye’yi, Avrupa Birliği’ne almayacaklar. Türkiye’nin Avrupa Birliği yolunda harcadığı çabalar boşunadır. Türkiye, Avrupa Birliği’ne girmeyeceğini beyan ederek bu yanlış yoldan dönmelidir.
2012’de Kıbrıs Rum Kesimi’nin Avrupa Birliği dönem başkanlığını yapacağı söylenmiştir. Bunun üzerine, 20 Temmuz 2011’de Kıbrıs’ta konuşan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, “Artık bıçak kemiğe dayanmak üzere, kemiğe dayanırsa Türkiye o zaman tavrını oturur Kuzey Kıbrıs ile konuşur, net olarak ortaya koyar ve adımını atar” diyerek, böylesi bir halde “Avrupa Birliği ile ilişkilerin dondurulacağı” restini çekmiştir. Artık Avrupa Birliği yolunda bıçak kemiğe dayanmıştır. Türkiye, Avrupa Birliği sevdasından vazgeçmelidir.
AVRUPA BİRLİĞİ
Avrupa’nın birleşme arzuları çok eskilere dayanır. Yirminci yüzyılda, özellikle İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra ciddi birleşme fikri ortaya çıkmıştır. Bunun üzerine 18 Nisan 1958’de OECD kurulmuştur. 18 Nisan 1951’de Avrupa Kömür-Çelik Birliği kurulmuştur. Nihayet 25 Mart 1957’de de Avrupa’yı bir bayrak altında toplayacak olan Avrupa Ekonomik Topluluğu (AET) Anlaşması Roma’da imzalanmıştır. 1 Ocak 1958’de Avrupa Atom Enerjisi Topluluğu (EURATOM) kurulmuştur. Ortak Pazar (AET) Anlaşması 14.1.1958’de yürürlüğe girmiştir.
Avrupa Ekonomik Topluluğu diğer adı ile Ortak Pazar; Almanya, İtalya, Fransa, Hollanda, Belçika ve Lüksemburg devletleri arasında kurulan ekonomik, kültürel, ideolojik ve siyasal bir ortaklıktır. Bu anlaşma hudutsuz bir süre için yapılmıştır.
Amacı, Avrupa Devletleri arasında daha sıkı bir birliğin temelini kurmaktır. Avrupa’yı parçalayan engelleri ortadan kaldırmak suretiyle, ekonomik gelişmeleri ortak bir çaba ile sağlamaktır. Bu anlaşma bölgelerarası farklılığı ortadan kaldırmayı hedef tutmaktadır.
Ortak Pazar, sadece ekonomik bir birlik değildir. Ekonomik olduğundan daha çok, sosyal, kültürel, siyasi ve ideolojik bir birliktir. Bu şekliyle, İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra yıkılan ve etki gücünü kaybeden Avrupa’nın yeniden hâkim bir rol alması için hazırlanmış bir projedir.
Devam Edecek
10) Avrupa Birliği Komisyonu’nun 18 Aralık 1989 tarihinde hazırladığı rapor da, 1993’ten önce Türkiye ile tam üyelik müzakerelerinin başlatılamayacağı açıklandı.
Raporu değerlendiren İngiliz BBC Radyosu, Komisyonun “Türkiye’yi üzmemek amacıyla”, tam üyelik başvurusuna kesin “hayır” cevabı verilmediğini savunmuştur. Hâlâ Türkiye’nin AB’ne girmek umutları var mı? Avrupa Birliği, Türkiye’yi tam üye olarak kabul edecek mi?
11) Avrupa Birliği’ne tam üye olmak yerine, Türkiye’nin liderliğinde bir “İslâm Ortak Pazarı” kurulsa, daha çok ekonomik, siyasi, sosyal ve kültürel faydalar elde edilemez mi? Avrupa Ülkeleri’nden müteşekkil bir Ortak Pazar kuruluyor da, İslâm Ülkeleri’nin katılmasıyla bir “İslâm Ortak Pazarı” kurulamaz mı? Böyle bir birliğin kurulmasına engel olan nedir?
12) Bir kere şu kesinkes bilinmelidir ki, Türkiye Müslüman olduğu için Avrupa Birliği’ne alınmıyor ve alınmayacaktır da. Avrupa Birliği’nin Türkiye’ye yönelik hedefi sinsi plânlarla doludur. Türkiye’de oynanmak istenen Avrupa Birliği oyunu, bütün Müslümanları ve İslâm Coğrafyası’nın tamamen işgalini hedef almaktadır.
Avrupa Birliği’ne tam üye olmak için Türkiye’de çok çabalar sarf edildi. Ama ne yazık ki bir arpa boyu yol alınamadı.
AB, Türkiye’nin tam üyeliği için akla-hayale gelmedik bahaneler ileri sürmektedir. Hatta Türkiye’nin tam üye yapılmayacağını ve sadece oyalandığını ifade eden AB yetkilileri bile çıktı.
Buna rağmen hâlâ AB’ye tam üyelik konusunda çabalar devam etmektedir. Halbuki AB’ye tam üye olma yolunda verilen bütün tavizler, Türkiye ekonomisini daha çok bunalıma ve çıkmazlara sürüklemiştir. Bu gerçeğin bütün yönleri ile görülmesi gerekir.
Bir başka durum ise Avrupa Birliği’nin amaç ve hedeflerinin neler olduğu çoğu insan tarafından tam manasıyla bilinmeden savunulmaktadır. Bu nedenle gerçekleri bilmeden körü körüne Avrupa Birliği’nin Türkiye’ye faydasına olacakmış gibi savunanlar büyük bir gaflet ve delalet içindedirler. Avrupa Birliği, Türkiye’ye karşı hep oyalayıcı bir yol izlemiştir.
12 Eylül 1963’de, AB ile yapılan Ankara Ortaklık Anlaşması’na rağmen, Türkiye, ne Avrupa Birliği’ne alınmış, ne de “almıyoruz” cevabı verilmiştir. Türkiye, Avrupa Birliği kapısında bekletilmektedir. Türkiye’yi, Avrupa Birliği’ne almayacaklar. Türkiye’nin Avrupa Birliği yolunda harcadığı çabalar boşunadır. Türkiye, Avrupa Birliği’ne girmeyeceğini beyan ederek bu yanlış yoldan dönmelidir.
2012’de Kıbrıs Rum Kesimi’nin Avrupa Birliği dönem başkanlığını yapacağı söylenmiştir. Bunun üzerine, 20 Temmuz 2011’de Kıbrıs’ta konuşan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, “Artık bıçak kemiğe dayanmak üzere, kemiğe dayanırsa Türkiye o zaman tavrını oturur Kuzey Kıbrıs ile konuşur, net olarak ortaya koyar ve adımını atar” diyerek, böylesi bir halde “Avrupa Birliği ile ilişkilerin dondurulacağı” restini çekmiştir. Artık Avrupa Birliği yolunda bıçak kemiğe dayanmıştır. Türkiye, Avrupa Birliği sevdasından vazgeçmelidir.
AVRUPA BİRLİĞİ
Avrupa’nın birleşme arzuları çok eskilere dayanır. Yirminci yüzyılda, özellikle İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra ciddi birleşme fikri ortaya çıkmıştır. Bunun üzerine 18 Nisan 1958’de OECD kurulmuştur. 18 Nisan 1951’de Avrupa Kömür-Çelik Birliği kurulmuştur. Nihayet 25 Mart 1957’de de Avrupa’yı bir bayrak altında toplayacak olan Avrupa Ekonomik Topluluğu (AET) Anlaşması Roma’da imzalanmıştır. 1 Ocak 1958’de Avrupa Atom Enerjisi Topluluğu (EURATOM) kurulmuştur. Ortak Pazar (AET) Anlaşması 14.1.1958’de yürürlüğe girmiştir.
Avrupa Ekonomik Topluluğu diğer adı ile Ortak Pazar; Almanya, İtalya, Fransa, Hollanda, Belçika ve Lüksemburg devletleri arasında kurulan ekonomik, kültürel, ideolojik ve siyasal bir ortaklıktır. Bu anlaşma hudutsuz bir süre için yapılmıştır.
Amacı, Avrupa Devletleri arasında daha sıkı bir birliğin temelini kurmaktır. Avrupa’yı parçalayan engelleri ortadan kaldırmak suretiyle, ekonomik gelişmeleri ortak bir çaba ile sağlamaktır. Bu anlaşma bölgelerarası farklılığı ortadan kaldırmayı hedef tutmaktadır.
Ortak Pazar, sadece ekonomik bir birlik değildir. Ekonomik olduğundan daha çok, sosyal, kültürel, siyasi ve ideolojik bir birliktir. Bu şekliyle, İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra yıkılan ve etki gücünü kaybeden Avrupa’nın yeniden hâkim bir rol alması için hazırlanmış bir projedir.
Devam Edecek
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.