‘Almadan vermeyi öğrettiler’

‘Almadan vermeyi öğrettiler’
Konya'da faaliyet yürüten Uluslararası Mevlana Öğrenci Derneği, şehirde eğitim gören yabancı öğrencileri bir çatı altında topluyor.

RÖPORTAJ Mustafa Güzey

Konya'da faaliyet yürüten Uluslararası Mevlana Öğrenci Derneği, şehirde eğitim gören yabancı öğrencileri bir çatı altında topluyor. Derneğe Etiyopya'dan Kenya'ya, Filistin'den Yemen'e, Kazakistan'dan Özbekistan'a kadar birçok farklı renkten, kültürden öğrenci mensup. Merhaba Gazetesi olarak bu öğrencilerle konuştuk. Yaptığımız röportajlarda öğrenciler, Konya'ya ve İslâm'a dair önemli tespitlerde bulundu. Bunlardan birisi de Kazak öğrenci Babu'nun, karşılıksız iyilik yapmayı Konya’da öğrendiğini söylemesi oldu.

Babalhan Babu kimdir? Kendinizi tanıtır mısınız?

Kazakistanlıyım. Necmettin Erbakan Üniversitesi'ne Yüksek Lisansımı tamamlamak için geldim. Buraya gelmeden önce 1 sene Türkçe hazırlık okudum.

Üniversite tahsilini Selçuk'ta mı tamamladınız?

- Yok. Normal üniversiteyi Kazakistan'da okudum.

Türk okullarında mı okudunuz?

- Yok. Sadece hocalarımız Türk idi. Kazak-Arap Üniversitesi vardı, orada eğitim gördüm.

Siz buraya Yüksek Lisans'a geldiniz, öyle mi?

- Evet. İslâm Tarihi okumak için.

Bölümü kendiniz mi seçtiniz?

- Evet, kendim seçtim. Bilerek seçtim.

Bu yönde bir merakınız var herhalde.

- Evet. Tarihi çok seviyorum. Emeviler'e, Abbasiler'e hep merak duymuşumdur.

Kazakistan'daki üniversitede ne okudunuz?

- Normal İlahiyat okudum.

Biraz Kazakistan'ın dini yapısı hakkında bilgi verir misiniz?

- Şu an Müslümanlık iyi tarafa doğru gidiyor. Ezan okunuyor. Camiler dolu. Camiye gidenlerin yüzde 90'ınını gençler oluşturuyor. Geçtiğimiz günlerde dini yayın yapan bir televizyon kuruldu. 'Asıl Arna' diye.

Kim kurdu?

- Oradaki Kazak halk. Sonradan iman eden Kazaklar. Daha önce şarkıcılık yapan Kazak gençler, bir şekilde İslâm'la tanışmış ondan sonra Hacca gidip iman etmişler. Yani İslâmiyet iyi tarafa doğru gidiyor. Zaten nüfusun önemli bir kısmı Müslüman.

Türkiye'ye daha önceden gelmişliğiniz var mı?

- Yok, daha önce gelmedim.

İlk Türkiye ziyaretiniz Konya o zaman.

- İlk olarak Türk Hava Yolu'yla İstanbul'a geldim. Oradan da Konya'ya geçtik. İşte böyle.

Ne kadar süredir Konya'dasınız?

- Tam 3,5 sene.

Ne zamana kadar buradasın?

- Bitince döneceğim işte.

Kalın burada gitmeyin. Sevmediniz mi yoksa Konya'yı?

- Yok, beni orada görevler bekliyor ondan dolayı. Evliyim, eşim ve çocuklarımla geldim buraya. İki çocuğum var.

Eşinizde Kazak mı?

- Yok, o aslen Özbek. Biz Kazakistan'da tanıştık.

Eşinizin inancı nedir?

- İslâm.

Ailenizi nasıl geçindiriyorsunuz?

- Çalışıyorum ben. Burada 'İhracat Portalı' diye bir yer var. Orada çalışıyorum.

Kaç tane yabancı dil biliyorsunuz?

- Kazakça, Türkçe, İngilizce biliyorum ve Arapça da az biliyorum.

Siz İslâm Tarihi okuyorsunuz. İslâm Tarihi'nde Ruslar hiç iyi yer tutmaz. Halbuki başta sizin milletler, Özbekler, Ruslara sempati duyuyor. Bu konuda ne söylemek istersiniz?

- Her halkın iyisi de kötüsü de var. Ben kötü Rusları sevmiyorum.

Bir de şu boyutu var; Adam Özbek, kendi dilini konuşmuyor Rusça'yı konuşuyor. Bu durum için ne yorumda bulunursunuz?

- Sanmıyorum. Özbekistan'da öyle bir şey yok. Özbekler milliyetçidir. Sovyet boyunduruğu altında bile kendi dillerini konuştular.

Peki İslâm Tarihi'nde Rusların yeri nedir? Yani soykırım var mı Rusların tarihinde?

- Çok. Ama kimse cesaret edip söyleyemiyor ki. Tarihte böyle bir şeye rast gelmiyorsunuz.

Osmanlı için düşünceleriniz nedir?

- Kazakistan'la Osmanlı arasında pek münasebet olmamış. Bir tek Moğol İmparatorluğu'nun Altınorda Devleti'yle olmuş. Altınorda bize de yakın.

Buraya gelmeden önce Türkçe biliyor muydunuz?

- Bilmiyordum. 1 sene Türkçe hazırlık vardı gittim. Burada halkla konuştuk, komşularla konuştuk. Şu an yeterli değil. İnşallah daha iyi olacak.

3,5 yıldır Konya'dasınız. Konya hakkında düşünceleriniz?

- Konya muhteşem.

Neden Konya peki?

- Kazakistan'daki abilerim burayı tavsiye etti. Sebep de, 'Müslümanlığı yaşayan bir toplumlar' diye söylediler.

Gördünüz mü yaşadığını?

- Gördüm, gerçekten. Ben hiçbir zaman Kazakistan'da birinin bedava bir şey verdiğini görmedim ve şahit olmadım. Karşılıksız adamlar birilerine iyilik yapıyorlar ya! Ben burada öğrendim, almadan vermenin ne olduğunu.

Tarihe merakınız nereden geliyor?

- Ben tarih okumak çok istedim. Annem bu isteğimde çok etkili oldu. Kendisi çok bilgiliydi. Bize hep çocukken tarih anlatırdı. Kütüphanelere götürürdü. 'Sürekli okuyayım' diye. Ben de sürekli okuyordum. Sadece Kazakistan tarihini değil, tüm dünya tarihini okumak istiyordum. 26 yaşında evlendim. İki çocuğum var. 7 oğlum olmasını istiyorum. Ama Allah, 'ne verirse versin' diyorum. 7 oğlumun olmasını çok istiyorum.

Niye 7? Bir anlamı mı var?

- 7 sayısı Kazaklarda kutsal bir sayı. Mesele Çinliler'de 9 sayısı Ruslar'da 3 sayısı. Türkler'de de 3. En az üç çocuk.

Başta karşılıksız, almadan vermek dediniz. Başınızdan geçen bir olayı anlatır mısınız?

- Konya'ya ilk geldiğimizde erzak verdiler. Ben çok şaşırdım. 'Bu insanlar bizi tanımıyor, niye erzak veriyorlar?' diye kendime sormuştum. Annem burada parkta oğlumla gezerken bir teyzeyle tanışmışlar. Teyze hemen evine çağırmış. Kâğıda yazmış, 'akşam bana çaya gel' diye. Annem de bilmiyor tam türkçe. Gelinine okutmuş notu. Akşam o kadına çaya gitmiş. Kazakistan'da böyle şeyler yok.

 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.