Akın: Sırrımı alnıma yazdım
ROPÖRTAJ: MUSTAFA GÜZEY
Akınsoft Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Özgür Akın (39), ‘Merhaba’ya konuştu. Akın, “Bir masa ve sandalyesi olan küçük bir dükkanda işe başladım. Şükür ki bugünlere geldim. Sırrı da alnıma yazdım” dedi
Akınsoft Yönetim Kurulu Başkanı ile Antalya’da bir araya geldik. Özgür Akın, yazılım üzerine hizmet veren ve insan hayatını kolaylaştırması için robot üretimi yapan firmanın hem başkanı hem de Yüksek Bilgisayar Mühendisi olarak aktif çalışanı. Sohbetimiz, Akınsoft çerçevesinde değil de daha çok kendisinin kişisel özellikleri, bugünlere nasıl geldiği, mesleğine duyduğu sevginin kaynağı ve çocukluk dönemine ait hayatında iz bırakan olaylar kapsamında gerçekleşti. “Kendinizi çok zeki olarak tanımlayabilir misiniz?” sorusuna Akın, “İlk ve orta öğretimimi köy okullarında tamamladım. Kendimi çok zeki olarak görmüyorum. Mesele işinize odaklanmaktır. Şu an ki halime vasat bile diyebilirim” cevabını verdi.
- Özgür bey, kendinizi bize tanıtır mısınız?
Konya Seydişehir 1974 doğumluyum. İlk ve orta öğretimimi Konya’da tamamladım. Sonra Ege Üniversitesi Bilgisayar Programcılığı’nı bitirdim. Aynı zamanda Eskişehir Anadolu Üniversitesi’nde İşletme Bölümü’nü okuyup tamamladım. Yüksek lisansımı Endüstri Mühendisliği Ana Bilim Dalı’nda yaparken doktoramı da Robotik Teknolojiler üzerine tamamladım. Şimdiye kadar anlattıklarım eğitim hayatımın parçasıydı. Bir de iş hayatı kimliğim var. Yüksek teknoloji sevdalısı olarak kendimi tanımlayabilirim. 1995’te Akınsoft’u kurdum. Başlangıçta küçük bir dükkanda sektöre adım attım. 5 kardeşiz. Ağabeyim doktor, ablam İnşaat Teknikeri, benden küçük olan iki erkek kardeşimin de kendilerine ait bilgisayar ve cep telefonu şirketleri var.
- Eğitimci bir aileden geliyorsunuz herhalde? Hepinizin bir mesleği var.
(Gülüyor). Evet. Eğitimci bir aileden geliyorum. Babam emekli öğretmen. Tohum kaliteli olacak ki bitki de ona göre meyve verebilsin.
- Bir şeyi çok istemenin yanında teşvik de gerekiyor değil mi? Yani istemek yetmiyor.
Elbette ki. Yalnız istemek değil de inanmak kelimesi orada daha anlamlı. İnanmak gerekiyor. Sonucu ne olursa olsun, nereye varmak istiyorsanız inanın ve gerekli özeni de gösterin, başarısızlığa uğramanız mümkün değil.
- Eğitim hayatınız hep teknoloji üzerine mi oldu?
Bilgisayar Programcılığı, Bilgisayar Mühendisliği ve Endüstri Mühendisliği üzerine çok kafa yordum. Eğitim ve iş hayatım birbirine paralel gittiği için pek de zorlanmadım.
- Peki bu sektör üzerine merakınız nereden geliyor?
Valla teknoloji aslında çok kötü bir meslektir. Biraz nankördür. (Gülüyor). Çünkü birkaç sene meslekten uzak kalırsanız bir hiçsinizdir. Mesleğinizi tamamen kaybedebilirsiniz.
- “Nankör” dediniz. Çok ağır olmadı mı?
Öyle ama. Mesleğiniz sürekli ilerliyor. Kendinizi yenilemeniz gerekiyor. Aktif bir şekilde sürekli teknolojik yenilikleri takip etmek zorundasınız. Bu sektör boşluğu affetmiyor. Onun için nankör bir meslek diyorum.
- Anladım. Asıl öğrenmek istediğim teknolojiye olan merakınız nereden geliyor?
Merakımın kaynağı aslında çocukluk dönemime dayanıyor. Genelde çocuklara sorarlar, “Ne olmak istiyorsun?” diye. Ben de kendi kendime sordum ve düşündüm. Başaramayacağım, zor olan bir şeyi seçmeliyim ki hayatımda bir meşgale oluşsun. Yani eğlence olsun benim için. Zevkle yapabileyim. Sonra teknolojiyi fark ettim. “Evet, teknoloji böyle bir şey” dedim ve bu mesleği seçtim.
“İMKANSIZA TALİP OLDUM”
- Zor olan, başaramayacağınız iş, kendinize çok güvendiğinizin göstergesi olsa gerek.
Aslında imkansıza talip oldum. Çünkü Türkiye şartlarında yüksek teknoloji üretmek gerçekten imkansız gibi bir durum. Altyapı yetersiz, insan kaynağı yetersiz, giriştiğiniz işte destek de göremiyorsunuz.
- 1995’te ilk adımı atıp bugünlere büyüyerek geldiniz. Bunu neye borçlusunuz? Hiç, “Yeter artık bunca çile çektiğimiz” deyip pes ettiğiniz oldu mu?
Güzel bir soru. Teşekkür ederim. Evet, bir yola girdim. Kendime sordum, “Acaba amacımdan sapar mıyım? Pes eder miyim?” diye. Fakat bilinçli bir şekilde sordum. Yani aslında sormamam gerekirdi. Bir defaya mahsus sorduk işte. Doğrusu, böyle bir düşünceye kapılmadan yola devam etmek gerekir. Ben de öyle yaptım. Herkes faydalansın diye de başarımın sırrını alnıma yazdım.
- Nasıl yani?
Bir masa ve sandalyesi olan küçük bir dükkanda işe başladım. Şükür ki bugünlere geldim. Alnıma dediğim, Konya’da inşa ettirdiğimiz firmamızın Genel Merkezi’nin kapı girişine yazdırmış olduğum sır.
- Nedir peki o sır?
‘Siz doğru yaşayın, hayalleriniz plan, planlarınız gerçek olsun.’ Burada anahtar kelime, doğru yaşamak. Eğer gerçekten doğru ve bilinçli yaşıyorsanız, ne yaptığınızın farkında iseniz başarı otomatikman geliyor. İnsanoğluna doğduğu günden ölümüne kadar verilen en büyük öğreti dürüst yaşamaktır
TENEKE BAĞLAYIP GÜLÜYORLARDI
- Bir yazılım şirketisiniz. Robot imalatı üzerine yoğunlaştığınızı görüyoruz. Sebebini öğrenebilir miyiz?
Başlangıçta bilgisayar imalatı yapmayı düşündük. Fakat zamanla gördük ki gelişen dünyada herkes bilgisayar yapıyor. Onun için biz farklı şeyler yapmalıydık. Robot yapmaya karar verdik. 2010 yılından itibaren robotik teknolojiler konusunda Araştırma-Geliştirme (Ar-Ge) faaliyetlerini yürütüyoruz. Vizyonumuzu belirlerken de ‘2015’te robot fabrikaları kuracağız’ diye söz verdik. Çevremizdeki insanlar da alay konusu olsun diye teneke bağlayıp güldüler. Ama şu an Akıncı-1 ve Akıncı 2 olmak üzere iki robotumuz hazır.
- Eğitimci birinin oğlu olarak hiç babanızdan baskı gördünüz mü? Yani, “Evladım uğraştığın meslek çok zahmetli. Gel sen beni dinle” dedi mi?
(Gülüyor). Her baba, evladının iyi yerlerde olmasını ister. Babam da kendi doğrularıyla bunu bana empoze etmiştir ki biz buradayız. Eğitimci olduğu için neye meyilliysek o konuda bizi serbest bıraktı. O yüzden babam, kendine göre bizi yoğurmuş ve yönlendirmiştir.
- Babanız otoriter miydi?
Mutlaka. Zaten biz ataerkil bir aile yapısına sahibiz. Her Anadolu erkeği gibi babamın da bir otoritesi vardı.
- Biraz hobilerinizden bahsedebilir misiniz?
Aktif olarak yelkencilik ve dalgıçlık yapıyorum. Ata binmeyi çok severim. Kayak yapıyorum. Müzik enstrümanlarıyla vakit geçirmeyi severim.
“BAŞARAMADIĞIM TEK BİR ŞEY VAR”
- Zaman zaman engellerle karşılaştığınız zaman sizi tetikleyen, güç veren unsurlar ne oldu?
Dediğim gibi yapmak istediğin işe odaklanacaksın ve inanacaksın. Başaramadığım tek bir şey var. O da başarısızlığı başaramıyorum.
- Sizi çok zeki olarak tanımlayabilir miyiz?
Zeka yaratılışla ilgili bir şeydir. Genetik özelliklerin dışında herkes aynı zeka seviyesine sahiptir. Önemli olan onu yoğurabilmek, kullanabilmektir. Odaklanabilmektir. İşinize odaklanmazsanız, zekanızı kullanmıyorsunuz demektir. Ben çok zeki olarak tanımlamıyorum kendimi. Vasat bile diyebilirim.
- Vasat halinizle mi Akınsoft’u bir dünya markası yaptınız?
Aldığım eğitimlere baktığınız zaman ilkokulu, ortaokulu köy okullarında okudum. Yani çok nitelikli bir eğitim aldım diyemem. Her şey eğitim değil sonuçta. Bir insan oturur 1 saat çalışır her şeyi alır, adam günlerce çalışır hiçbir şey alamaz. Mesele işe odaklanmaktır.
- Son olarak hayatımda unutamadığım dediğiniz bir olay var mı?
Hayatımı değiştiren, gerçekten beni etkileyen, buralara gelmemi sağlayan bir olay var tabii ki. Yanlış hatırlamıyorsam 6 yaşındaydım. Köyümüzde mahalle çeşmesinin etrafında arkadaşlarımla oynuyordum. Sonra karşıdan kocaman bir şeyin geldiğini gördük. Merak içerisinde biz de ona doğru koşmaya başladık. Etrafında dönüyoruz, ‘bu da nedir?’ gibisinden. Tekerlekleri ve kapısı var. İçerisinde koltuklar var. İşte o an hayatımda ilk defa bir otobüs gördüm. Dedim ki, “Muhteşem bir şey. İnsanlar bunun içerisine biniyorlar ve seyahat ediyorlar. Bunun daha da geliştirilmesi lazım.” O günden sonra haftalarca otobüs üzerinden hayaller kurdum.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.