Abime özendim sporcu oldum

Abime özendim sporcu oldum

Ailede bir büyüğün spor yapmasının önemine dikkat çeken madalya avcısı, olimpiyat ve dünya şampiyonalarının gümüş, Dünya takımlar, Avrupa ve Akdeniz Oyunlarının altın kızı tekvandocu Nur Tatar, “dünya'ya yeniden gelsem, yeniden tekvandocu olurum” dedi

RÖPORTAJ: RECEP ÇINAR

DEVLET BÜYÜKLERİNİN MANEVİ KIZI

O, Türkiye'nin yüzakı sporcularından birisi.. O, Van'da  yeni açılan bir salona ismi verilmesini hakeden şampiyon bir tekvandocu.. O, sadece kendi anne ve babasının değil,  Türkiye'nin 11. Cumhurbaşkanı Abdul Gül ve eşi Hayrünnisa Gül'ün, Türkiye'nin12. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile eşi Emine Erdoğan'ın ve Türkiye Cumhuriyeti Başbakan'ı Ahmet Davutoğlu ile eşi Sare Hanım'ın da kızları gibi sevdiği, takdir ettiği ve başarısıyla gurur duyduğu bir vatan evladı.. İsminin verildiği salonun açılışını Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun yaptığı Olimpiyat ve Dünya ikincisi,  Dünya takımlar, Avrupa ve Akdeniz Oyunları şampiyonu Nur Tatar.. Biz sorduk o açık yüreklilikle cevapladı..

RÇ: Bizler Nur Tatarı Tanıyoruz. Ancak gözü futboldan başka bir şey görmeyen spor  camiasının da seni tanımaları noktasında kendini tanıtır mısın? Nerede doğdun spora nerede ve nasıl başladın ve tekvandoya başlama sebebin neydi? Bize tekvandoya başlangıç hikayeni anlatırmısın?

NT: Bu uzun soruya kısa bir cevap vermek olmaz. Tekvando sporuna 5 yaşımda başladım.. Babamın sporculuğundan kaynaklanan bir özveri vardı ailemde. Sporsever bir aile olmanın avantajları ile bugünlere geldik.. Evde ilk olarak abim tekvandoya başladı.. Ben de abime özenerek tekvandoya meyillendim.  8 yaşıma kadar belli bir süreç geçirdim.  Hem jimnastik hem tekvando yaptım.  Antrenörüm bende tekvando yeteneği görünce müsabakalara yönelik çalışmalara başladık ve bugünlere geldik.. Tekvandoya başlama hikayemin başrol oyuncusu abimdir.

RÇ: Neden Voleybol ya da takım sporları değilde, bireysel ve savunma sporu olan tekvando?

NT: Çok küçük yaşta başladığım için karar veremedim. Biraz evvel de söylediğim gibi, abimden kaynaklıydı. Biz de bir atasözü var ya, ön tekerlek nereye giderse arka tekerlakte oraya gidermişten yola çıkarsak,  kendimi direk tatamide, yani minderde buldum. Direk dövüşmeye başladım. İçimde bir dövüşme ruhu vardı yani. Bunu ilk keşveden de babam oldu..

RÇ: Enerjini sokakta değil, salonda harcıyorsun yani ?

NT:Aynen öyle ve kesinlikle doğru tanımlama...

RÇ: Biz başarılarını biliyoruz ancak bilmeyenler için hatırlatmak istermisin ?

NT: Gençlerde ve Ümitlerde Avrupa şampiyonluğum var. Büyüklerde Avrupa şampiyonluğum ve dünya ikinciliğim var. Olimpiyatlarda Londrada ikinci oldum. Hepsini saymayayım  Recep abi.. (gülüyor)

RÇ: Tekvando'nun bir bayan için kolay ya da zor yanları nelerdir ? Varsa zorlukları nasıl aştın ?

NT: Tekvando'yu her bayan yapmalı.. Çünkü hem kendine özgüveni oluyor, hem de kendini inanılmaz bir şekilde savunuyor. Hem özgüvenin artıyor, hem sosyal yaşamında, aile hayatında, arkadaş ortamında birçok girişim sağlayıp faydalarını görüyorsun. Hem fiziksel hem de ruhsal gelişimin daha sağlıklı oluyor. O yüzden bir bayanın tekvando yapması güzel bir şey. Kimse kavga döğüş sporu diye bakmasın tekvando'ya.. Çok hassas ve narin bir spor branşıdır tekvando..

RÇ: Bütün bu başarılara rağmen hala bir eksiklik olduğunu düşünüyormusun? Örneğin önümüzde Rio Olimpiyatları var ve sen Meksika'da yapılan Grand Prix'de Rio vizesini aldın. Neler söyleyeceksin?

NT: Tabi ki bu konuma geldim, ama bir sürü eksiğim var daha. Ne kadar iyi bir sporcu olursan ol her zaman bir eksiğin vardır. Başkanımız Metin Şahin'in güzel bir lafı var “büyüdükçe küçülmesini bileceksin” diye.. O nedenle bayrağı daha yükseğe dikmek için her zaman çok çalışmak gerekiyor. Çalışmazsan, bırakırsan hayal kırıklıkları da seni bırakmaz. En ufak bir antrenman eksiğin  maça olumsuz şekilde yansıyor. Başarının devamını getirmek için her zaman çalışmak gerek.  Tabi bundan sonra hedef Rio Olimpiyatları.. Rio'ya gitmek için de elimizden gelenin fazlasını yapıp kamplarda ve antrenmanlarda kendimi çok iyi disipline ettim,  iyi çalaşarak Rio vizesini aldum. Hedef ve sorumluluk büyük. Rio'ya gideceğim ve altın madalya alacağım inşallah.. Bunun için daha çok çalışmam gerektiğini de biliyorum.

RÇ: Sizler Türkiye de Amatör branşların lokomotifi, amiral gemisisiniz. Ancak Maddi manevi ve medya anlamında gereken desteği alıyor musunuz? El üstünde mi tutuluyorsunuz, yoksa şampiyonalardan şampiyonalara mı hatırlanıyorsunuz?

NT: Türkiyede zaten amatör branşlardan fazla futbola önem gösteriliyor. Amatör branşlarda istediğimiz ilgiyi göremiyoruz. Fazlasıyla emek harcanıyor ve Türkiyede bir sürü amatör sporcu kendini gösterebilmek için çabalıyor. Bu yüzden daha fazla ilgi gösterilmesi gerekiyor. Avrupa ya da dünya şampiyonalarında   ve olimpiyatlarda başarı yapmış sporculara daha fazla ilgi gösterilmesi gerekiyor ve buna hazırlık yapan sporculara da aynı şekilde ilgi gösterilmesi gerekiyor. Çünkü, bu sporcuların ilgiye ihtiyacı var. İlgi olursa başarı yüzdesi daha da yükselir diye düşünüyorum.

RÇ: Servet Tazegülün ismi Mersin'de, senin ismin ise doğduğun şehir Van'da bir spor salonuna verildi. Başbakan Ahmet Davutoğlu'yla birlikte bu salonun açılışını yaptınız. Nur Tatar isminin salona verilmesi nasıl bir duygu?

NT: Çok güzel bir duygu. Zaten Mersin'de Servet abinin ismi verildiğinde de çok duygulanmıştım. Tekvando da ikmizin isimlerinin salonlara verilmesi çok güzel bir duygu ve benim ismim kendi memleketimde yeni bir salona verildi. Çok mutlu oldum. Başarılarınla ölümsüzleşiyorsun sonuçta. Bundan daha güzel ne olabilir ki? Bir gün ölüm haktır, sonuçta öldüğüm zaman bile ismim geride kalacak ve yaşayacak. Gerçekten bu çok güzel bir duygu. Millet tarafından taktir edilmem bana daha fazla sorumluluk yüklüyor Milletimize karşı daha iyi sonuçlar çıkartmak içinde kendimi bu şekilde sorumlu hissediyorum. İnsanlar bana bir misyon yüklemişler ve bunun altında ezilmemem lazım. İnşallah başarılarımla insanlarımızın yüzünü bir nebze de olsa güldürmeye devam edeceğim.

RÇ: Cumhurbaşkanı  Başbakan ve eşleri seni kızları gibi seviyorlar. Nedir bu sevginin sırrı?

NT: Sevgiler karşılıklı.. Bende onları çok seviyorum. Bugüne kadar bana hep destek oldular, hep yanımda oldular. Her maçtan önce ve sonrasında beni arayıp sordular, moral ve destek verdiler. Hem dualarıyla hem güzel sözleriyle yanımdaydılar. Özelikle doğudan çıkan bir sporcu olarak beni her zaman desteklediler. Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı ve Başbakanı, sporcu nereden çıkarsa çıksın her zaman yanında ve destekçisi oluyorlar. Asla bir ayırım sözkonusu değil.  Benim özellikle Van'dan çıkıp, dahası o bölgeyi temsil etmem ve oradaki çocuklara örnek olmam sevgilerini ve alakalarını arttırıyor. Ben de bunun bilinci ile daha çok çalışıyorum ve çalışacağım.  

RÇ: Genelde sporcularımız Türkiye'de eğitim ve sporu bir arada götürmekte zorlanıyorlar ve bir tercih yapmak zorunda kalıyorlar. Sen zorlanıyormusun ?

NT: Ben okuduğum okullarda çok fazla yardım gördüm ve hiçbir sıkıntı yaşamadım. Ama bu konuda bir çok sporcu sıkıntı yaşıyor, özellikle hem lise döneminde hem üniversite döneminde bir seçim yapmak zorunda kalıyorsun. Ben küçük yaşta başarı yakalayan bir sporcu olarak bu seçimi daha erken yapmak zorunda kaldım. Ortaokul döneminde bu seçimi yaptım ve tekvandoyu birinci sıraya, okulu ise ikinci sıraya koydum, ama okuluma da devam ettim. Şuan üniversite son sınıf öğrencisiyim. Ama genel olarak profesyonel milli sporcular okullarında sıkıntı yaşıyorlar.

RÇ: Peki öğrenci sporculara bir tavsiyen var mı ?

NT: Hem okul, hem spor bir arada gidebilir. İllaki birisi daha ön planda olacaktır. Eğitime önem verenler sporu, spora önem verenler ise eğitimi biraz daha geri planda tutuyorlar. O yüzden hem okuyup hem spor yapmak gerekir, ama bir o kadar da fedekarlık ister.

RÇ:Antrenmanlar ve maçlar dışında nasıl vakit geçirirsin? Nur Tatar'ın mutlaka hobileri vardır ve nelerdir? Tekvando dışında sevdiğin bir spor branşı var mı?

NT: Antrenmanlar dışında uyumayı çok severim. Her yerde uyurum. Evde, hava alanında, yolculukda, otelde, boşluk bulduğum her alanda uyurum. Çünkü, antrenmanlar, maçlar ve seyahatlar oldukça yorucu geçiyor. Uyumadığım ve dinlengin olduğum zamanlar at binmeyi ve yüzmeyi çok severim. Bowling oynamaya bayılırım, ama antrenman ve maç yoğunluğundan bunlara çok zaman ayıramıyor fırsat bulamıyorum.

RÇ: İyi bir futbol seyircisi olduğunu biliyoruz

NT: İyi bir futbol seyircisiyim, hatta iyi futbol oynarım.. Babam ve abim futbolcu.  O nedenle bir yetenek geçmiş bana da. Antrenmanlardan önce futbol oynarız hatta. Antalya'da kulübün birinden teklifte aldım. Ama benim işim tekvando.

RÇ: Tekvandoyu bıraktıktan sonra seni yeşil sahalarda görebiliriz o zaman?

NT: Yok yok oynamam galiba. Çünkü tekvandoyu bıraktıktan sonra eğitimci olmak istiyorum. Yüksek lisans yapmak istiyorum, zaman olursa tabi ki.

RÇ: Başka eklemek istediğin bir şey varmı?

NT: Dünya'ya yeniden gelsem yine tekvandocu olurdum. Çünkü, iyi bir federasyonumuz, başkanımız, yönetimimiz ve teknik ekibimiz var. Federasyon başkanı ve yönetimi her zaman biz sporcuların arkasında duruyor ve destek oluyor.  Normal hayatta olsun, kamplarda olsun,  maçlarda olsun her zaman yanımızdalar. Bir dediğimiz iki olmuyor. Bizimle dört dörtlük ilgileniyorlar, hiçbir problem yaşamıyoruz. Eksiğimiz yok çok şükür. Bizler de verilen bu değerin karşılığını başarılı sonuçlarla taçlandırmanın, milletimizin yüzünü güldürmenin gayretini gösteriyoruz.

RÇ: Sevgili Nur Tatar, istirahat zamanından fedekarlık yaptığın ve bize röportaj verdiğin için TSYD ailesi olarak sana teşekkür ediyoruz.

NT: Ben teşekkür ederim.

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.