İnsan ağzından çıkan söze iyi dikkat etmelidir, o söz döner dolaşır, sizi bulur ve sizi vurur. Eğer söylediğiniz söz iyilik üzereyse bir müddet sonra geri size yine iyilik olarak döner. Ama yok kötülük üzereyse o da döner dolaşır ve sizi bulur.

Birkaç yıldır hükümet cephesi AKP-MHP; Cumhur ittifakı, karşı cephe olan Millet ittifakına ısrarla zillet ittifakı demekteler. Resulullah sav. tekfirciliği men etmek üzere, mü’min bir kişiye kafir denmeyeceğini bizlere bildirirken şöyle buyuruyorlar: “Bir adam din kardeşine, ey kafir derse, bu söz ikisinden birine döner. Eğer böyle söylenilen kişi söylendiği gibi ise söz doğrudur; yerini bulmuş olur. Aksi takdirde bu söz söylenene geri döner.” Yani o söz yere gider-göğe gider kimse o söze sahip çıkmaz ve söyleyene geri döner.

Bütçe görüşmelerinde Kılıçtaroğlu kükrüyor, AKP’nin yaptığı yolsuzlukları, hataları, yanlışları ve usulsüzlükleri sıralıyor, ispatını da devletin kendi yazılı kaynaklarından veriyor. Ak Parti sıralarından yükselen sesler hakaret, küfür ve “sen niye el hareketi yaptın?” falan-filan şeklinde savunmadan uzak bir zillet yaşanıyor ki sormayın zillet sözü geri dönmüş, sahibini vuruyor. Hele hükümetin küçük ortağı ki iyice bitmiş, eli kolu kalkmaz, konuşmaktan aciz, arkasında bir tane sağlam ülkücü kalmamış zilletin zirvesinde bir avuç ihtiyarlar grubu kalmış orada oturuyorlar. Neyse biz konuyu farklı bir pencereden(kendi üslubumuza uygun) bakmaya/ele almaya çalışacağız.

Öncelikle sonunda yapacağım duayı aklımdayken başında yapayım: Allah’ım sonunda mesul olup, tükürdüğüm tükürüğü dönüp yalamak zilletine düşmekten sana sığınırım. Allah’ım gurur-kibirle davranıp, sonra burnumun sürtülmesinden de sana sığınırım.

Sevgili dostlarım! Bu konularla ilgili olarak çok detaylı değil de özet halinde söylersek; ayette Cenabı Allah: “Siz onların ilahlarına sövmeyin ki, onlar da sizin ilahınız (Allah’a) sövmesinler.” Ayetinde olduğu gibi Peygamberimiz (sav) de: “Birisi ile dost olduğunuzda öyle dostluk yapın ki; ileride düşman olabilirsiniz, birisiyle düşman olduğunuzda da dikkat edin ileride dost olabilirsiniz.” Buyurmuşlardır. Yani yarın her türlü zor durumda kalmamak için dikkatli hareket etmeli ve aşırılıktan uzak durmalıyız.

Bu konu çok önemli olmakla birlikte fiiliyatta da böyle bir duruma düşüp kendi ellerinizle istemeye-istemeye muhalefete (CHP’ye) altın tepside hükümeti sunuyorsunuz. Bir CHP’li seçmen bile, Tayyip Erdoğan kadar Kılıçdaroğlu’nun adını anmaz, Kılıçdaroğlu’nu siz gündemde tutuyorsunuz. Her geçen gün, her yaptığınız hareket onlara yarıyor. Bir de ağı öyle bir ayağınıza dolaştırdınız ki debelendikçe iyice dolaşıyor. Şunu şöyle yapacağız ve yanlışları düzelteceğiz demiyorsunuz. Neden? Çünkü geleceğe yönelik taahhütlü satışlar ve sözler vermişsiniz. Bunlar bağlayıcı oldukları için bir çözüm üretilemiyor. Hepsi en az 25 yılığına taahhütlü. Bir de kendi yanlış düşünceleriniz ve zevklerinizden vazgeçmiyorsunuz, tabi ki düzelmez. “Yok-yok biz bu işi düzeltiriz.” Neyle, nasıl? Dışarıdan para bularak, çözeriz. Olmaz, olmaz, olmaz. On sene öncesine bakın aynı şeyi söylüyordunuz, ne düzeldi, iyice kötüleşti. Sadece problemleri on sene, yirmi sene geciktirerek, daha da ağırlaştırıp, kronikleştirdiniz.

Yarın Allah’ın huzurunda da “…heyhata heyhata lima tüaduun…””…keşke keşke söylenenleri yapsaydık…” Keşke bize verilen öğütleri dinleseydik te kendimize yazık etmeseydik,” diyenlerin dediği gibi demeden önce bu günden yaptığımız amellerimize, sözlerimize dikkat etmeliyiz. Hesabını veremeyeceğimiz yükün altına girmemeye özen göstermeliyiz. Bir de kendimizle birlikte ailemizi, çevremizi hatta milletimizi sıkıntıya sokacak davranışlara da imza atmamalıyız.

Allah akıbetimizi hayreyleyip ülkemizin kaderini İslam eylesin.