Zamanı putlaştıran Müslüman
Çağdaş zamanlarının Müslümanlarını çevreleyen en büyük felaketlerden birisi kendini çağdaş olarak tanımlayan Müslümanların zamanı belirleyici bir unsur olarak görüp dini ve dünyevi kurallar konusunda zamanı kural koyucu olarak tanımalarıdır.
“Zaman sana uymazsa sen zamana uy” sözü ile başlayan bu süreçte Müslümanlar zamana uyma adına pek çok doğrularından vazgeçtiler veya vazgeçmedilerse bile göz ardı ettiler.
İtikat ve ibadet konularında son derece yanlış olan bu söz ile başlayan aşınma süreci nihayetinde belli aşamalardan geçip Allah (cc) Rasulü’nün (sav) Sahih Sünnet ve Hadislerini de aşarak Kur’an ayetlerinin zamana uymadığı iddiası ile değiştirilmesi gerekir teklifine kadar getirildi.
Müslümanlar olarak hep biliriz ki Kur’an-ı Kerim ve Sahih Sünnete uymayan insanlar hüsranla neticelenecek bir sona ulaşacaklardır.
Müslümanlar olarak yine biliriz ki Allah (cc) kelamı olduğuna inandığımız Kur’an-ı Kerim ayetleri ve hükümleri zamanla insan anlayışı ile sınırlı değildir yani evrenseldir.
Yine biliriz ki Kur’an-ı Kerim hükümlerinin Hz. Rasulullah’ın (sav) uygulamaları ile hayat bulan Sahih Sünneti ile bu Sünnetin yazılı hali olan Sahih Hadisler de aynı ölçüde evrenseldir.
Müslümanlar için bunun temeli Allah (cc) kelamı olan Kur’an-ı Kerim’in Bakara Suresinin 2. Ayeti hükmüdür.
Allah (cc) Kitabında bu kitapta şüphe yoktur diye bir hüküm koymuş ise Müslümanlar için konu bitmiştir.
Yıl 2017 değil 3017 de olsa Müslümanlar için ayet hükümlerinin zamana uymaması diye bir konu olamaz.
Çünkü insan yargısı Allah (cc) ın hükümleri yargılarından daha üstün değildir.
Şirk, vahşet ve zulüm toplumlarının saadet toplumları haline gelmesi ilahi hükümlerin kayıtsız ve şartsız uygulanması sonucunda ulaşılan bir durumdur.
İslam fıkhında her ne kadar zamanın değişmesi ile hükümlerin değişeceği bir kural olarak benimsenmiş ise de bu değişen hükümlerin itikat ve ibadet dışındaki muamelat hükümleri olduğu açıktır.
Dinlerini Müslümanlardan değil de batılı müsteşriklerden öğrenen bazı aklı karışıkların son zamanlarda din karşısından bir ölçü imiş gibi kabul ettirmeye çalıştıkları ve her dönem ve her toplumda farklı farklı adlar ve özellikler adı altında tarif edilen çağdaşlık dini hükümler karşısında asla bir ölçü olamaz.
Çünkü Kıyamet Gününe kadar geçerliliğinde şüphe olmadığı için evrensel olan İslam Dini karşısında din dışı sömürüden beslenen çevrelerin ellerindeki yazılı ve görsel basın ile sosyal medyadaki etkinlikleri yoluyla yutturmaya çalıştıkları kurgusal bir tanım olan çağdaşlık genelde tanrısız bir din ve ahlak üzerine kurulduğu için İslam Dinini de diğer muharref dinler gibi çağdışı göstermeye yönelmiş ve Müslümanları da çağdaş akla ve bilime muhalefet eden mürteciler diye damgalama yolunu seçmiştir.
Müslümanları son 2 yüzyıldaki perişanlığının faturasını Kur’an-ı Kerim Hükümleri demek olan İslam Dinine kesmek isteyen küresel emperyalist çetelerin propaganda kurgularına aldanan Müslümanlar maalesef Hz. Allah (cc) ve Hz. Muhammed (sav)in koyduğu kurallar yerine batılı hocalarının sözlerini ikame etmekle bu perişanlığı ortadan kaldırabileceklerini zannetmektedirler.
Allah (cc) Rasulü’nün (sav) yaşadığı dönemi Asrı Saadet Sahabelerini de İslam’ın kurucu nesli olarak görmeyenlerin yanıldıkları pek çok husustan bu konuda öne çıkanı Kur’an-ı Kerim’in nazil olduğu zaman diliminin İslam Dini için bir değişmez ölçü olarak tespit edilmiş olduğudur.
Asrı Saadet olarak tanımlanan bu zaman dilimi bir değer ölçüsü olarak kabul edilmediğinde insanların kendi zihin kurgularında farklı zamanları değer ölçüsü olarak almaları kaçınılmaz olmakta ve İslam Dininin birincil uygulayıcısı olan Allah (cc) Rasulü’nün (sav) uygulamalarından sapmaları kaçınılmaz olmaktadır.
Bu sapmalar sonunda insanın yaşadığı zamanı Asrı Saadetten daha doğru ve daha kıymetli görmesi ise insanın zamanı putlaştırmasına kadar gidebilmekte ve zamane Müslümanını ilk sapkın fırka Haricilerden bile daha aşağı sapkınlıklara sürükleyebilmektedir.
Bugünkü Müslümanları inançları ibadetleri ve muamelatlarında Sahih Sünnete uygun davranmaları nedeniyle aşağılayarak Hz. Peygamberin (sav) Sahih Sünnet ve Hadislerini toptan red ettikleri yetmiyormuş gibi son zamanlarda Kur’an-ı Kerim ayetlerinin hükümlerinin akla ve çağdaş bilime uymadığı iddiası ile değiştirilmesini teklif edenlerin Mekke toplumundaki inançsızlar gibi elit bir din oluşturmaya çalışmaları onların çağdaş olmak bir yana çağdışı olduklarını açık bir göstergesidir.
İslam Dininin red ettiği kibir gurur şebekeleri tarih boyunca Allah (cc) Rasulü’nün (sav) Sahih Sünnet ve Sahih Hadisleri karşısında hezimete uğramışlardır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.