Süleyman Küçük

Süleyman Küçük

Zamane müslümanı

Zamane müslümanı

Zamane Müslümanı ifadesi dedelerimizin ve babalarımızın, bilhassa da hocalarımızın İslam Ümmetinin çoğunluğundan ayrılanlar için söylediği bir söz idi.

Şimdiki Müslümanları görseler acaba ne derlerdi diye düşünmeden edemiyoruz.

Şimdilerde Müslümanların kafaları öylesine karıştırıldı ki; Hakk ile batıl birbirine karıştırıldı.

Hep batı ülkelerine suç bulduk bu güne kadar.

Esasında insan kafasını elleri arasına alıp düşündüğünde bizim suçumuzun emperyalist batıdan pek de geri kalır tarafının olmadığını rahatlıkla görecektir.

Dini değerlerimizin altüst edildiği gibi kavramlarımızın da birbirine karıştırıldığından şikâyet ederiz ya. Gerçekte suçlu olan bizleriz.

Elbette elin gâvuru seni dinden imandan etmek için uğraşacaktır.

Dedeni de, babanı da dinden uzaklaştırmak için hayli uğraşmıştı geçişte.

Şimdi düşün bakalım onların devrinde neden bozulma bu denli olmamıştı da, senin benim dönemimde bozulma neredeyse zirveye ulaşmak üzere bir hal aldı.

Bugün dünyada kendisini tevhide nispet eden Müslümanların çoğunluğunun kan dökücü emperyalistler karşısında hüsrana düşmesinin sebebi sadece batının dini değerleri olabilir mi?

Ya da bu gün Müslümanların her an bir savaş ve işgal korkusu tehdidi ile yaşamasının sebebi sadece dedelerimizin ve babalarımızın suçu olabilir mi?

Yegâne hüküm sahibi olan Allah(cc)ın mutlak adaletli dinini yeryüzünde uygulamak varken, haksızlıkta ve zulümde üst dereceye çıkmış olmamızın suçu hep başkalarının m ı olacak?

Mümin ve muvahhid kişiler olarak Rasulullah’ın(sav) örnek ahlakı kuşanarak muhatapları İslam’ın güzelliklerine davet etmek varken Rasulullah’ın(sav) örnek davetinin aksine davranışların sebebi bizim dışımızdakiler olabilir mi?

Yeryüzünde cennet vatanımızın güzelliklerini birlikte yaşamak varken, insanlara meşreplerine ve mezheplerine göre cehennem hayatı yaşatmanın suçu başka dinlerin mensupları olabilir mi?

Keyfine göre Müslümanlara şirk ve küfür suçlamasında bulunmak Kuran ölçülerine sığar mı?

Siyaseten karşı çıktığı tağut kavramı arkasına sığınarak zulüm ve haksızlık içinde olmanın din ile bir ilgisi olabilir mi?

Güç ve iktidar sahiplerinin milletin ortak zenginliği olan kamu kaynaklarını la yüsel bir biçimde har vurup harman savurmaları da mı başkalarının bize dayattığı kötülüklerdendir?

Maalesef zamane Müslümanı bu suçları işlemektedir ve gittikçe artan bir şekilde toplumu kaplayan bu tür olumsuzlukların sebebi de bizim dışımızdakiler değildir.

Toplumumuzdaki bu bozulma ahir zaman alametleri ile de açıklanmayacak kadar bizim suçumuzdur.

Bu bozulma ve çürümenin çaresi Allah’ın(cc) Kurandaki ayetleri hükmüne göre, yeniden inanan ve inandığı ile de kalmayıp Allah’ın(cc) dinine çağıran ve Rasulullah’ın(sav) davetini ve ahlakını kuşanan kimselerdir.

Maddi çıkarlarına zarar vermeyen her tür ahlaksızlığa, tuğyana, zulme, şirke ve taguti düzenlere itiraz etmeyen kimselerle din ve devletin ayakta tutulması, Müslümanların selamete erişmesi mümkün değildir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Süleyman Küçük Arşivi