Yörüklerde çadırların direği kadınlardır

Yörüklerde çadırların direği kadınlardır

Türkiye Yazarlar Birliği Konya Şubesi'nin düzenlediği Zeki Oğuz'un konuşmacı olarak katıldığı “Göçerlikte Kadın Olmak” adlı bir etkinlik düzenlendi.

Konya İl Halk Kütüphanesi'nde düzenlenen etkinliğe Yörük odaları başkanları ve çok sayıda davetli katıldı. Etkinlikte yörük hayatında kadının rolü ve yaşamı anlatıldı. Günümüzde insanların modern bir dünyada yaşandığını ve modernizeyi yaşamın her anında kullanıldığını ifade eden Zeki Oğuz Sarıkeçili Yörüklerin hala bin yıl öncesindeki kültürleri ile yaşadıklarını belirtti.

Oğuz, konuşmasına şöyle devam etti: “Sarıkeçili Yörük'ler Pek az değişikliklerle geçmiş geleneklerini, kültürlerini koruyorlar. Kendi içlerinde dar bir sosyal hayat var. Üretimleri bin yıl öncesinin göreneklerine göre devam ediyor. Kış aylarını Erdemli’den Bozyazı’ya kadar sahillerde geçiren Sarıkeçililer yaz aylarında Bolkar Dağlarından Seydişehir Yaylalarına kadar geniş bir araziye yaylaya çıkarlar. Temel geçim kaynakları küçükbaş hayvancılık olup ağırlıklı olarak kıl keçi beslerler.” Kadın erkek eşitliğini, dahası kadına saygıyı bu göçerlerde gördüğünü ve günümüzdeki gibi aile içi kavgaların olmadığını dile getiren Oğuz, halen kara kıl çadırlarda yaşayan bu ailelerde obanın temel direğinin kadınlar olduğu söyledi. Oğuz sözlerini şöyle sürdürdü: “Obada erkek ve kadın eşit konumdadır. Kaç-göç yok. Kadınlar renkli giysileri seviyorlar. Plastik, renkli ayakkabı giyiyorlar. Düğün ve şenlik gibi özel günlerde bu renkli giyim daha da belirginleşiyor.

img_8625.jpg

Obadaki yaşlı kadınlar gerçek birer halk bilgesi durumundalar. Yaşadıkları ortam bunu gerektiriyor. Bir kadın yerine göre obanın yöneticisi, doktoru, veterineri durumundadır. Çocuk hastalansa ilk tedavisini o yapar. Koyuna, keçiye iğne vurulacaksa o vurur. Malın kırığını sarar, yarasına merhem olur. Obada yükün büyüğü kadının sırtında. Çadırın temizliği, bakımı, yemek yapma, sağmalların sağımı, sürüyü otlatma, hastalıklı hayvanların bakımı gibi bir çok görevleri var. Göçerlik binlerce yıllık bir kültür, bizim özümüz ama daha ne kadar sürer bilinmez. Gelinen noktada her şey göçerliğin aleyhinde yaşlı, bilge bir yörük anasının dediği gibi göçerlik de yaylasını aldı ama özgürlüğüne düşkün göçerler iskan olduklarında ne kadar mutlu olurlar onu bilemem.”

TOLGA PARLAK merhabahaber.com

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.