Ahmet Güldağ

Ahmet Güldağ

Yolları takviye, hastane ve ameliyat işlemi

Yolları takviye, hastane ve ameliyat işlemi

1990 sonrası yıllar…

Karayolları olarak yeni yol yapımı programı olmadığından

Mevcut yollarda bazı genişletme ve üst yapı kuvvetlendirmesi olarak stabilize ve temel malzemesi taşınması ihaleleri yapılıyor…

Bizde işin kontrolünü yaparak vakit geçiriyorduk.

Malzemeyi serme ve sıkıştırma işlemini biz yapmış oluyorduk.

***

Dağ başında yola figüre edilen malzemeyi ölçerek teslim alınca. Hazır duran greyder operatörü sermeye başlamakta idi.

Daha sonra silindirler gelecek sıkıştırmayı tamamlarlar. Asfalt yapımına hazır hale getirilirdi.

***

Müteahhitlerle ölçü almada münakaşamız olurdu.

Mesela bir tanesini anlatayım. Malzemenin figüresi düzgün olmayıp yer yer yüksekliği 50 cm ile 52 cm arasında oluyordu.

Ben ortalama olarak 51 cm ölçümü yapınca müteahhit Mustafa bey “neye 52 cm ölçmüyorsun 52 cm yapıver” itirazı yapıyordu. Aslında “kim görür ki fazla versen” demeye getiriyordu.

Kendine “Fazla ölçüm yapar milletin hakkını yersem altmış milyonla helalleşmiş olmam lazım. Senin hakkını yersem seninle helallaşırım…” deyince…

“Senin gibi düşünen ile hiç karşılaşmamıştım. Haklısın tamam ölçün doğru” demişti.

***

1972’de ne olduğumuz meçhul 10194 sayılı kanundan memuriyete geçirmişlerdi.

Memur olunca gazetede yazı yazamazsın demişler bende bırakmıştım.

Sadece karayolları bülteninde çalışmalara ait yazılar yazıyordum.

***

Bende apandis içinde bilye gibi taş vardı. Bunu eritmek için zeytinyağı içiyordum.

Birden ağrı yaparak beni bağırtmaya başlayınca…

Soluğu devlet hastanesinde aldım.

Havale yapılan ultrason kısmına gittiğimde on beş gün sonrasına gün verdiler.

O zamanlar hastanede bir adet ultrason bulunabilirdi.

***

Şimdi dikkatle izleyin o zamanlar hastalar nelerle karşılaşıyordu.

***

Ben girerken doktor dışarı çıkıyordu. Hemşireye “Ne diyorsunuz ben ağrıdan kıvranıyorum bir an evvel ameliyata girmem lazım…” deyişime

“yapacak bir şey yok on beş gün sonra geleceksiniz. Doktor dışarı çıktı zaten” deyince…

Soluğu akrabamda olan başhekim göz doktoru Mustafa Beye gidip durumu anlattım.

“Sen ultrasona git…” deyip gittiğimde. Koridorda “Ahmet Güldağ” diye devamlı çağrım yapıyorlardı.

Vardığımda doktor kızdı “Neredesin? Seni mi arayacağız” derken işlemini yaptı.

Safra kesesindeki taş bilye erimiş çamur olmuş. Hemen ameliyat olman gerekli denildi.

Başhekim Mustafa Beye gittim. “Yarın erkenden gel” dedi.

***

Hâlbuki ameliyat yapacak doktorun yazıhanesine gideceksin. Ona ameliyat ücreti de vereceksin oda seni boş olan yatağa gönderecekti.

Ertesi gün başhekim ve dostum rahmetli Dr. Mustafa Akın, “iki doktor var birini tercih et” dediler seçtim.

Başhekim sekreterine “Doktor gelince benim söylediğimi söyle. Servisinde ki tek odalardan birine yatırsın” diye tembih etti.

Doktor gelince sekreter aktardı ama tek odayı unutmuştu galiba.

Doktor “Buda kim?” dercesine bana bakarak…

“Seninle tanıştık mı idik?” diye sordu. (Bunu anlamayacak ne var yani muayene hanesine gitmiştik mi? Demek istiyordu.) “Hayır” cevabı alınca sekretere…

“Bunu servise gönder” demişti

Servise gittiğimde hemşireye “Bunu şu karşı odaya koy ” emrini verdi.

Odanın içine girdiğimde alt üst ranzalı altı hasta vardı. Bunlardan biri taburcu olacakmış bende onun yatağına girecektim.

Öyle bu günün karyolaları ve yatak çarşafı değiştirme falan nerde gezer…

Çıktım doktora “Ben tek odaya verilecektim” deyince hemşiresine…

“Bak bu tek oda istiyormuş” diye biraz alaylı söyleyince soluğu başhekimde aldım.

Başhekim başhemşireyi vazifelendirerek geldik ve bir tek odaya yerleştim. Hani yoktu!  

Ertesi günü ameliyat oldum. Yoğun bakım da gözlerimi açtığımda kimseyi göremedim her taraf bembeyaz görüntüde idi.

Galiba ben öldüm. Ne güzel cennete geldim galiba demiştim. Omuzlarım üşümüştü.

Sonra sağa sola bakınca yoğun bakımda olduğumu anladım. Birazdan odama götürdüler.

Doktora zarf içinde 500 TL verdim. İşte aramız ondan sonra dostluk içinde geçti.

O zamanlar üç delik açarak alma işlemi yoktu. Yararak almışlardı. Bir hafta yatıp çıktım.  

Başhekim yardımcı olmayaydı halim ne olacaktı? Başka hastalar ne çekiyor? Diye düşündüm.

***

Sağlık ve esenlik içinde sevdiklerinizle yaşam dileğimle…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ahmet Güldağ Arşivi