Süleyman Küçük

Süleyman Küçük

Yerli ve milli hikâyeler

Yerli ve milli hikâyeler

15 Temmuz’da yaşanan FETÖ darbesinden sonrasında tek parti iktidarı hükümetinin sıkça kullandığı bir sözdür yerli ve milli olmak.

Bu ülke insanının kulağına oldukça hoş gelen bu yerli ve milli olmak ifadesi gerçek hayatta da acaba bir karşılık buluyor mu acaba?

İktidarın her yaptığına gözü kapalı evet diyebilenler için bir karşılık bulabilir.

Ya da İktidarın her yaptığına muhalefet edenler için ise hiçbir karşılık bulmayabilir.

Her iki gurupta birer adım geri çekilerek seçimin öncesinde ve sonrasında yaşananlara göz atacak olsalar neyin yerli ve milli olduğunu veya neyin gayrı milli olduğunu görebilecekler.

Her iki guruba da faydalı olmak amacıyla bir kısım hatırlatmalar yapalım istedik bu yazımızda.

Gözümüz gibi baktığımız ve her ne olursa olsun korumaya çalıştığımız aile kavramından başlayalım.

16 yıllık tek parti iktidarının belki de en büyük tahribatı çıkarılan kanun ve uygulamalar nedeniyle aile müessesesi üzerinde oldu.

Başörtülü bakanların feministçe davranışlarından dolayı yapılan eleştirilere kulak tıkayarak yerli ve milli olmaktan uzak tavırları karşısında sesleri yeterince çıkmasa da yerli ve milli olan birkaç İslam âlimi görebildik.

Seçim öncesi propaganda amacıyla söylenen ifadeler ilk bakışta yerli ve milli gibi gözükse de seçim sonrasında özellikle ABD, AB ve İsrail’e dönük ifadeler ve birlikte çalışma iradesi yerli ve milli olmaktan yine uzaktı.

Bu meyanda yerli ve milli olarak ifade edilen iki savunma projesi olan Atak helikopterleri ile Altay tankına değinmek gerekecek.

Seçim öncesinde her şeyiyle yerli ve milli olduğu ifade edilen bu iki önemli projenin yaldızlarının dökülüverdiği görüldü.

Büyük bir propaganda amacı olarak ortaya konan Atak helikopterlerinin Pakistan’a satışı stratejik dost(!) ve müttefikimiz(!) ABD’nin helikopter motorlarını vermemesi veya ithalatı konusunda çekincelerini belirtmesi üzerine nerede ise fiyasko ile sonuçlanmak üzere.

Hakeza Altay tankı projesinde de benzer bir durum söz konusu.

Atak helikopterlerinin motorunu ABD’den temin ettiğimiz gibi Altay tankının motorunu da Almanya’dan temin ettiğimiz ortaya çıkınca Tümosan başta olmak üzere yerli ve milli motor üretimi çalışmalarında bu güne kadar elle tutulur gözle görülür bir ilerleme elde etmek bir yana yapılan tüm motor geliştirme çalışmaları ile ihalelerin sonuçsuz kalması başka bir ayıbımız oldu.

Galiba savunma sanayiinde yerli ve milli olarak ortaya konan tek silah İHA ve SİHA’lar gibi gözüküyor.

Tabidir ki bir süre sonunda onlarla ilgili benzer bir takım yerli ve milli olmayan çekinceler ortaya çıkmayacaksa.

Yerli ve milli olmaları konusunda karar verilmesi gereken hususlardan biri de siyasilerin davranışlarıdır.

Hangi konuda bilgili ve yetkin oldukları belli olmasa da özellikle tek parti hükümetinin politikalarında bakanlardan daha çok etkili oldukları görülen danışmanların yerli ve milli politikalar üretemedikleri artık sadece muhaliflerin değil partililerin bile kabul ettiği gerçek olmuştur.

Ekonomik konularda kendisine tahsis edilen tv kanalında 3 saate yakın bir süre konuşan ve doların 2.80 TL olacağını iddia edenler ile Milli Eğitim ve tarım konusunda değişen her bakana politika değişikliği teklifi getirenleri yerli ve milli kabul etmek mümkün olmamaktadır.

ABD’nin Zarrab ve Halkbank olayı ile başlattığı saldırı hareketinin ajan papaz olayı ile tavan yapmış olmasına rağmen hazineden sorumlu bakanın ABD ile ilişkileri nikâh bağına benzetmesi de yerli ve millî olmaktan uzaktır.

 Yerli ve milli olmama konusunda değineceğimiz son konu pek çok kez gündeme getirdiğimiz sahte Kur’an Müslümanlığı projesidir.

Cumhurbaşkanı ve Diyanet İşleri Başkanları’nın açıklamalarındaki ifadelerin sahte Kur’an Müslümanlığı projesinin zaman zaman lehinde gibi anlaşılsa da eminiz ki yukarıda yazılanların hepsinden daha tehlikeli gördüğümüz durum Ehli Sünnet Müslümanlığını tasfiye hareketi olan ve Sünneti Reddeden Kur’an Müslümanlığı kisvesi altında yürütülen gayrı milli projedir.

Yerli ve Milli olanlar hiç mi yok diyenlere ise onlar artık görüldüğü zaman yazılacak bir başka hikâye olacaktır diyoruz.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Süleyman Küçük Arşivi