YENİ NORMALİMİZ BU
Corona sürecini az hasarla hatta eski tabirle teğet geçecek diye beklerken özellikle yazılı ve görsel basın ortamında geçmişte olmayan bazı durumların ortaya çıktığını gözlemledik.
Geçmişte iktidar kurup iktidarlar sona erdirmekle öğünen Babıali basınının irikıyım gazeteleri ve televizyonlarının yaptığı atraksiyon ve yalan haber ve ajitasyonları şimdilerde kendilerine İslamcı muhafazakâr basın yayın organı denilen gazete ve televizyonlar yapıyor.
Hatta şimdilerde bu gazete ve televizyonlarda görev yapanların bile kendilerine yaptırılan yanlılardan şikâyetleri duyulur oldu.
Kuranı Kerimde Allah(cc) ayeti kerime de insanların ”inandım demekle kurtuluvereceklerinin mümkün olmadığını” hatırlatması bu açıdan daha bir dikkatli olmayı gerektiriyor.
Kısacası Müslümanım demek yetmiyor.
Şuurlu Müslüman olmak ve Hz. Peygamberinin(sav) ayak izlerini takip etmek bu dönemde daha bir önem kazanıyor.
İnsanın aciz ve cahil bir varlık olarak yaratılmasını fırsata çevirmek isteyen vahşi kapitalizmin yerli ve yabancı işbirlikçileri tarafından bir korku tüneli içinden geçirildiğimiz şu karantina günlerinden en azından bazı konularda kurtuluyor olmamız elbette güzel günlerin habercisi olarak alınmalıdır.
Ama öyle anlaşılıyor ki güzel günler dediğimiz o eski günler hala bize oldukça uzak.
Salık Bakanının dilimize kazandırdığı sosyal izolasyonun yeni normalimiz haline geldiği bir dönemden daha epey bir müddet daha geçeceğiz gibi geliyor.
Güzel günler dediğimiz dönemde çalıma şartları nedeniyle işinde evinden daha fazla zaman geçirenler bu dönemde evlerinde daha çok vakit geçirdikleri için yepyeni bir çalışma ve ev düzeni dönemine girmiş oldular.
Üç öğün yemeğimizin önümüze gelmesi, çayımız ve kahvemizin her an elimizin altında olması, arkadaş ve iş buluşmalarımızın evde gerçekleşiyor olmasına rağmen şu bir türlü vazgeçemediğimiz AVM turlarından mahrum kalmamız bile hastalık ve ölüm tehlikesi nedeniyle kapatıldığımız evlerimizden yaptığımız alışveriş çılgınlığımızı önleyememiş gözükmektedir.
İnsanların belki de en çok ekonomistlerin ve doktorların yanıldığı konu ise son birkaç haftada her hafta sonu en az iki gün kapalı kaldığımız evlerimizin yeni tüketim mekânlarına dönüşmesi sonucunda yavaşlayacağını düşündüğümüz tüketimin daha da artmasıdır.
Şimdilerde ortaya çıkan en büyük sorun sosyal izolasyon süreci başladığından bu yana evde kalmanın insanlardaki tüketim alışkanlıklarını neden bu kadar değiştirdiğidir.
Virüs tehdidinin başladığı günlerde gördüğümüz en baştaki tepki olan temel gıda ve temizlik maddelerini stoklamak, makarna başta olmak üzere gıda maddeleri raflarını boşaltmak ile normalde kimsenin dönüp bakmadığı kolonyayı bile karaborsaya düşürmüş olmaktan bu gün korkuların azalıp hayatta kalmayı garantilemiş moduna geçen insanların artık evlerinden çıkmadan da işlerini yürütebilecekleri günlere geldik.
Elbette bu yeni normal günleri de gelip geçecek.
Yeni normal mantığı içinde adına home-office denilen evden iş yapma arttıkça kapitalizmin çocuklarının dayattığı yeni yeni bir home-office konforu ve stili hayatımıza daha çok hâkim olmaya çalışacaktır.
İnsanların önceki süreçte normal hayat pratikleri diye tarif ettikleri faaliyetlerini bırakmalarının üzerinden yaklaşık 3 aya yakın bir zaman geçmesinden dolayı uğradıkları zararı bu yeni normal döneminde fazlasıyla elde etmenin yolunu bulabilmek için coranalı günlerde evdeki hayatınızı daha yaşanılabilir hale getirelim kampanyaları düzenleyecekler.
Artık şunu kesinlikle kabul edelim ki bu ülkede maddi veya manevi kazancını katlamak isteyen her kişi ve kurumun yaptığı tek şey gündemi bir başka gündemle örtmektir.
İnsanları akıl tutulması denilen bir psikolojik duruma sokup önlerine konan bilgileri dinlemeyi, okumayı, okuduğunu anlamayı, düşüncelerin arka planının algılamayı ve kendi aklı ile yorumlayarak doğru ile yanlışı birbirinden ayırt etme imkânını tanımıyorlar.
İnsanlar ne kadar iyi eğitim almış olursa olsun tabir caiz ise Hz. Musa(as)ın karşısına çıkarılmış olan firavunun sihirbazlarından daha maharetli oldukları ortaya çıkan basın yayın organlarındaki gündem saptırıcıların karşısında dün kötü dediğini bu gün iyi diyerek kabullenecek hale geliveriyor.
Bu günlerde gündem den uzak durmak da bir çözüm değil diyeceklere hatırlatmamız şu olur.
Müslümanlar zulmün kalelerini tek tekten ziyade toplu olarak yok etmekle emrolunan bir ümmettir
Zulmün kalelerini sağlamlaştıran değil.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.