Uzaktakiler, yakındakiler..!
Kocası celeplik* yapan geçimsiz bir kadın, zemheri ayında kadınlar hamamına gider… Dışarı soğuk ve ayazken, hamamın sıcak gözünde terlemektedir…
***
Ancak, kocasının Erciyes eteklerinden hayvan sürüsünü getirirken soğuktan donup öldüğü haberi kendisine iletilir…
***
Kadın sıcağın verdiği rahatlıkla; “-Gözü kör olasıca herif, bu havada soğuktan nasıl donup öldün”der…
***
Problemlere bakış açımızda aynı hamamdaki kadın gibi maalesef…
***
Her konuyu, her meseleyi kendi zaviyemizden değerlendirerek, empatiden, diğerkamlıktan İslami değer yargılarımızdan uzak acımasız hükümler veriyoruz… Değerlerine sahip çıkıp onları geliştiremeyen toplumlarda yozlaşma başlar…
***
İnsan olmak, haksızlığın her türlüsüne karşı çıkmayı gerektirir… Mağduru ancak “işinize geldiğinde” koruyor görünüyorsanız, o zaman takiye yapıyorsunuz demektir… Toplumsal bir takıyenin içinde yaşıyoruz…
***
Hem de geçmişimize inat bir kısırlıkta…
***
Geçmişlerimize rahmet onların, medeniyetimizi parlatan hoşgörüsünü, alicenaplıklarını, cömertliklerini, edeplerini bir mirasyedi edasıyla yiyip tüketiverdik…
***
Bir mecliste herkes soyundan sopundan bahsederken Avşar Beyi dayanamamış söz almış…
***
“-Bana bakın emmiler! Benim dedem Çanakkale’de öldü, onun gardaşı Arıburnu’nda ölmüş… Dedemin babası Cihan Harbi’nde Hicaz’da ölmüş… Bunlar uzaktakiler…”
***
Mecliste oturan, biri dayanamamış; “- Hele yeğen az biraz da yakınlardan haber ver...”
***
Avşar Beyi mahçup;
“- Yakınlardan derseniz, abiyim de Kurt Kulağı’nda Çerkez’den at çalarken şehit olmuş!...”
***
Uzaktakilerimiz geçmişlerimiz, Gonya tabiri ile maşallah “arı duru…”
***
Bugünümüzü ise büyük bir gayretle(!) Avşar Beyinin mahcubiyetiyle doldurma telaşındayız… Bundan bir asır sonra bir düşünün neslimiz hangi meziyetimizle “neyimizle” övünecek?
***
Takiyeciliğimizden utanacakları kesin…
*CELEB; Koyun, keçi, sığır vb. kesilecek hayvanların ticaretini yapan kimse