Ümmetin birleşme zamanı
Bugün 2018 yılının ilk haftasıdır. Bu yıl güçlerimizin birleştirildiği bir yıl olmalı. İİT, 2017 yılının son ayında İstanbul’da bir araya gelerek, Kudüs’ün Yahudi’nin değil, mazlum Filistin halkının başkenti olduğunu dünyaya bir manifesto ile ilan etti. Akabinde Türkiye’nin isteği üzerine Birleşmiş Milletler, Kudüs için toplandı, 218 ülke, Kudüs’ü İsrail’in başkenti olarak ilan eden ABD Başkanı Trump’un yanında yer almadı. Bu durum, ümmetin birleşmesi için bir zeminin oluştuğunun bir delilidir.
Bu zemini baltalamak için şu günlerde İslam ülkelerinde çatlak sesler çıkmaya başladı. Bu çatlak sesler çoğalıp bu zeminin yok edilmesine İİT engel olmalı. Mesela Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) Dışişleri Bakanı Enver Gargaş, Twitter hesabında şöyle dedi: “Arap dünyası Tahran ve Ankara tarafından yönetilmeyecektir.”
“Düğün değil, bayram değil, eniştem beni niye öptü.” Öyle ya düğün değil, bayram değil, Enver Gargaş, şimdi Medine’yi İngilizlere karşı müdafaa eden Fahrettin Paşa’yı mukaddes emaneti İstanbul’a gönderdiğinden dolayı niye hırsızlıkla suçladı? Neden şimdi “Arap dünyası Tahran ve Ankara tarafından yönetilmeyecektir” diyor? Sanki ümmete bir haller oluyor, düğün değil, bayram değil, bu densiz bakan şimdi bunları niye söylüyor?
İİT’nin birleşip Harbi’nin karşısında bir güç olmasını önlemektir. Buna psikolojik harp denir. Harbi, fıkhî bir terim olup, İslam Dini ve Müslümanlarla harp halinde olan gayrimüslim devletlere denir.
Enver Gargaş’ın bu sözlerinin altında yatan hususlar şunlardır: Bir, kavmiyetçilik. İki, mezhepçilik, Üç, Osmanlıyı dolayısıyla Türkiye’yi itibarsızlaştırmaktır.
Bu üç husus ümmeti paramparça eden kanser mikrobudur. Şimdi bu adam, bu mikropları ümmetin üzerine enjekte etmeye çalışmaktadır. Neden şimdi çalışmaktadır? İİT’nin Kudüs konusunda ortaya çıkan gücünü, ABD ve Yahudi’nin lehine kırmak içindir.
ABD ve Yahudi, Kudüs’ü İsrail’in başkenti ilan edip oradan Mekke ve Medine’ye sıçramak istemektedir.
İslam Coğrafyası başta olmak üzere mazlum gayri Müslim ülkeler, ABD ve Yahudiler tarafından sömürülmekte ve kan gölüne çevrilmektedir. İşte bunu göremeyecek kadar basiretsiz dolar şımarığı Enver Gargaş ABD ve İsrail lehine casusluk yapmaktan utanmamaktadır.
Ümmet artık birleşip içinden çıkan çatlak sesleri ve çıkması muhtemel olan çatlak sesleri susturmalı ve gücünü birleştirip adil ümmet olma şerefini kazanmalı. Bunun için Kur’an ve sünnete sımsıkı sarılmalı.
Peygamberimiz, Veda Hutbesi’nde şöyle buyurur: “Size iki şey bırakıyorum. Bunlara sımsıkı tutunursanız asla dalalete (sapıklığa) düşmezsiniz: Biri Allah’ın kitabı diğeri sünnetimdir.”
Bu iki deva, Enver Gargaş’ın ümmetin üzerine enjekte etmek istediği kavmiyetçiliğe, mezhepçiliğe, Osmanlı’yı dolayısıyla Türkiye’yi itibarsızlaştırma çıkışına karşı bir panzehirdir.
Osmanlı, 400 yıl Arabistan Yarımadası’na hükmetmedi hâdimlik yaptı ve Halife Yavuz Sultan Selim’den beri bu şanlı devlet, “Hâdimü’l Haremeyenn’ş- şerifeyn” unvanını taşıdı. Ulusçuluğu bir prensip edinip, çıkarcılığı ön plana çıkarınca yıkıldı ve bu şeref Allah tarafından Suud Hanedanı’na verildi.
Son gelişmeler gösteriyor ki bu şerefi Suud Hanedan’ı daha fazla taşıyamayacaktır. Allah u a’lem (Allah daha iyi bilir) bu şeref tarihte olduğu gibi tekrar Osmanlı’nın torunlarına verilecektir.
Bu yıl gücümüzü birleştirme yılı olsun. Bunun için hepimiz üzerimize düşen görevi yerine getirelim. Bundan mahrum olan kimseler, ABD ve İsrail’in ekmeğine yağ sürdüğünü unutmasın.
Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyrulur: “Allah’a ve Resûl’üne itaat edin ve birbirinizle çekişmeyin. Sonra gevşersiniz ve gücünüz, devletiniz elden gider. Sabırlı olun. Çünkü Allah sabredenlerle beraberdir.” (Enfal,46)
Hoşça kalın.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.