Ülkücüler ne zaman sokağa çıkar?

Ülkücüler ne zaman sokağa çıkar?

Görevinden istifa eden MHP İstanbul İl Başkanı, çözüm süreciyle ilgili T24'e açıklamalarda bulundu.

Geçen hafta görevinden istifa eden MHP İstanbul İl Başkanı Abdurrahman Başkan, T24'ten Hazal Özvarış'a "çözüm süreci"ne ilişkin önemli açıklamalarda bulundu.

Başkan'ın MHP'lilerin sokağa çıkması ve "çözüm süreci"ne ilişkin sorulara verdiği yanıtlar şöyle;

Devlet Bahçeli ’ye yöneltilen övgülerin başında “ülkücüleri sokaktan uzak tutmak” varken MHP içinden çıkan bir seçim önerisi şu oldu: “Ya Ülkü Ocakları'nı harekete geçirelim ya da gençlik kollarını yeniden oluşturalım.” Ne demek “ülkücüleri sokaktan uzak tutmak” ve “harekete geçirmek?”

Toplum özellikle açılım süreciyle birlikte gerildi. Güneydoğu’da PKK ciddi bir lojistik destek sağladı, devlet o bölgede çok zayıfladı. Geçmişte de solun karşısında sağın sürülmesi düşüncesiyle bu toplumun evlatları karşı karşıya gelmişti. Şimdi yeni bir çatışmanın, PKK çatışmasının önüne ülkücüler sürülmek isteniyor. Sayın Genel Başkan’ımız da bunu engellemek istiyor. Orada karşılıklı çatışması gereken devletin güçleri. Ayrıca ülkücülerin adının sokakla özdeşleştirilmesini kabul etmiyoruz. 45 yıldır siyaset yapıyoruz, legal bir partiyiz. Bizim sokakla işimiz yok. Ülkücüler şu anda sokakta değil, masasının, işinin başında. Medyanın bunu artık bu şekilde algılaması gerek.

Sokağa çıkmak, eylem yapmak demokratik bir hak. Bu hakkını feministlerden İslamcılara kullanan pek çok grup varken “ülkücülerin sokağa çıkması eşittir tehlike” algısını bugün geçerli kılan sebepler ne?

Biz bu hakkımızı zaten kullanıyoruz, sokağa çıkıyoruz, ÖSYM’yi, Doğu Türkistan’da yapılanları, yanlı haberleri protesto ediyoruz. Ama eylemden ziyade basın açıklamaları, ifadeler ya da bildirilerle yapıyoruz bunları. Burada sokağa çıkmak derken kavga anlamında çıkmaktan bahsediyoruz. PKK sempatizanlarının, molotof atan DHKP-C’lilerin önüne ülkücüleri seferber etmek istiyorlardı. Biz de orada olmayacağımızı söylüyoruz, “devletin güvenlik güçleri bu konuyla ilgili gerekeni yapsın” diyoruz.

Ne olursa “kapı açılır ve arkasındaki ülkücüler büyük kavga çıkarır?”

Ülkücüler tek bir şartta meydanlara çıkarlar: Ülkenin bölünmeye gittiğini gördüklerinde, bölünmeyi engellemek için.

Bölünmenin kriteri ne sizce?

Şu anda bahsedilen özerklik gibi… Condoleezza Rice, “22 ülkenin sınırları değişecek” demişti.

Kürt siyasetçileri özerkliği inşa ettiklerini söylerken Ortadoğu gazetesine göre de Türkiye bölünme politikasıyla yönetiliyor. Siz neyi referans alıyorsunuz?

Türkiye bölünmeye, kardeş kavgasına doğru giderse biz bu kardeş kavgasını engellemek için çaba sarf ederiz… Bölünme deyince sadece Güneydoğu olarak düşünmemek lazım, Türkiye’nin mesela Ermenistan sorunu da var, biliyorsunuz Ağrı Dağı talepleri var. Biz Türkiye’yi bir bütün halinde Kürdüyle, Lazıyla, Çerkesiyle bir zenginlik olarak görüyoruz. Bizim sloganımız da şu: “Bin yılda karıldı bu ülkenin harcı, ayrıştırmak kimin harcı.”

Ülkücüler sokağa çıkarsa ne olur?

Bence böyle bir şeyi sormamak, kötüden gitmemek lazım. Ama şu da akıldan çıkmamalı: Kurtuluş Savaşı’nda, 1915 yılında Çanakkale’de insanlar ülkenin bölünmesine topyekûn karşı çıktı. O günlerde mücadele edenler kimdi, o gün ülkesini seven insanlardı. Bunu sadece ülkücüler diye düşünmeyin, bölünmeye doğru giderse ’lisi de, ’lisi de sokağa çıkar.

Olabilir, ancak her kesimin bölünmeden anladığı farklı. Ayrıca istismar da edilen bir korku bölünme ve sizin neyi kriter aldığınız muallak.

Şu anda ne deniyor? Özerklik. Güneydoğu’nun bir kısmı alınacak, haritalarda öyle gösteriliyor. Fiziki bir sınır çizilmeye gidildiği takdirde biz tabii ki sınırımız değişmesin isteriz. Türkiye’nin Misak-ı Milli sınırları içinde kalmasından yanadır MHP.

“MHP bugün varlığını Kürt meselesine borçlu” diyen birine ne dersiniz?

Yıllarca söylediler “MHP şehit kanlarından besleniyor” diye ve bir yıldan fazladır da herhangi bir şey olmuyor. MHP’nin ise oyları hızla yükseliyor. İki milyonun üzerinde oyu arttı.

Bunu oyları azaldığı için istifa eden eski MHP İstanbul İl Başkanı söylüyor.

İstanbul, Ankara gibi büyük şehirlerde artmasa da birçok şehirde oyumuz artıyor.

Kan akmasa da barış süreci henüz sonuçlanmadı ve MHP Genel Başkanı Bahçeli’nin yürüttüğü son seçim kampanyasında, bölünme ihtimali, KCK tehdidi, Güneydoğu’nun Kürdistan’a katılma tasarısı gibi korkuları kaşıyabilecek ifadeler kullanıldı.

Barış yanlış kullanılan bir kelime. Türkiye kendi milletiyle savaşmıyor ki barış olsun. Türkiye’de bir Güneydoğu sorunu var. Bu Kürt sorunu değil, Güneydoğu bir işsizlik sorunu aslında. Zamanında yeteri kadar üzerinde düşünülmediği, yeterli yatırımlar yapılmadığı için oralarda sorun çıkıyor.

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.