Ulema ve Ümera İttifakı
İslam Dininin iman ve ibadet esaslarının hayata uygulanması ve insanlara ulaştırılması için Ulema ve ümera birlikteliğinin kesintisiz bir şekilde devam etmesi gerektiği herkesin malumudur.
Müslümanlar Ulema ve ümera birlikteliğinin önemini anlamaktan vazgeçtiklerinde bu dünyada sıkıntılarla muhatap oldukları gibi ahirette de hüsrana uğrayacaklardır.
Zira bu gün bile tam olarak herkesin işine geldiği gibi kullandığı İ‘layı Kelimetullah olarak bilinen Allah’ın Kelamını yaymak mefhumunu ancak âlimler ve ulema tarafından takip edilen yolun doğruluğu ile mümkündür.
Bunun nedeni ulema doğru dini bilgiyi insanlara ulaştırırken ümera ise yanlışları önleme konusunda emretme ve hükmetme yetisine sahiptir.
Başta görevleri farklı gibi görünse de "emri bil maruf nehyi anil münker" yani iyiliği emredip kötülükten men etme metodunun ifası için ümera ve ulemanın üzerlerine düşen vazifeyi yapmaları gerekir.
Zaman zaman unutmuş görünsek de bu gerçeği Hz. Peygamber Efendimiz (sav) bir hadisi şeriflerinde "Ulema ve Ümera… Eğer şu iki sınıf bozulursa tüm toplum bozulur " şeklinde ifade etmiştir.
Müslümanlar adına dünyadaki İslam toplumlarına ve ülkemize baktığımızda İslam toplumunun can damarı olan bu iki sınıfın birlikteliği adına güzel şeyler söylemenin mümkün olmadığını görmekteyiz.
Dünya üzerindeki Müslümanların yaşadığı coğrafyalarda ulema ümera sınıfının Müslüman toplumun meselelerini çözmek adına birliktelikleri bir yana ilişkilerinin yer yer nefret ve düşmanlık üzerine kurulduğunu bile söyleyebiliriz.
Bunun en açık örneği dünyanın neredeyse her coğrafyasında Müslüman kanı akmaya devam ederken ümera ve ulemanın üzerlerine düşen görevleri yerine getirmediklerinde görmekteyiz.
Ülke sınırları içine hapsettikleri Müslümanlarla ilişkilerini bile benden olan ve olmayan şeklinde ayırmaları bir yana aldıkları eğitim gereği Kuranı Kerimi iyi okumaları beklenen ulema devlet işlerine müdahil olmaya kalkışırken ümera ise milletlerarası ilişkilerde aktif olmaları beklenirken Kuranı Kerimi güzel okumakla öne çıkmaya çalışabilmektedirler.
Hâlbuki bu gün dünya Müslüman toplumlarının problemlerini ortadan kaldırmak için bizlere güzel Kuranı kerim okuyan devlet başkanı değil, adaletli ve merhametli öne çıkaracak bir idareci lazımdır.
Çünkü küresel üst akıl olarak tanımlandığı halde kim oldukları bir türlü ifade edilemeyen ve dünyayı küresel bir köy, Müslümanlar da dâhil olmak üzere tüm insanları kendilerinin köleleri olarak görmek isteyen bir yapı gemi azıya almış durumdadır.
Şeytani bir akıl ile ürettikleri projelerle insanlığı şu merhalelerden geçirerek kontrolleri altında tutmak istemektedirler.
Sınırların ortadan kaldırıldığı tek dünya devleti oluşturma, insanlığı milliyetsizleştirme, dinleri tek bir dünya dini haline dönüştürme, verimli tarım alanlarını nüfussuzlaştırma, aile mefhumunu yok ederek toplumu ailesiz ve Aidiyetsiz bir yapıya dönüştürerek kültürsüz, tarihsiz ve cinsiyetsiz bir nesil oluşturarak onları sadece kendilerini düşünen nakitsiz ve mülkiyetsiz bir yapı oluşturmak.
Bu sıralama dünya toplumlarının şeytani planların uygulanmasına karşı gösterdikleri dirençler nedeniyle yerine ve zamana göre değişiklikler gösterecektir.
Önemli olan bu planları kayıtsız şartsız uygulayacak olan ümera sınıfının yaptığı yanlışları ulema sınıfının izan ve cesaretiyle zamanında fark edip topluma duyurarak engel olmaktır.
Ümidimiz bu güne kadar açık bir şekilde göremesek de ulema sınıfının dini hassasiyetlerinin ümera sınıfının vereceği ulufelerle kaybolmamasıdır.
FARKINDA MIYIZ?
Ramazan Ayından sonra buruk bir sevinç içinde tamamladığımız bayram günlerinde bile yaşananlara baktıkça bugün ülkemizdeki ulema ümera sınıfının küresel şeytani siyonist planların engellenmesi konusunda birlikteliklerini gözden geçirerek topluma önder olma gibi bir tarihi fonksiyonlarını bir kez daha yerine getirmelerini bekliyoruz.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.