Türkiye’de Son 7 Yılda 52 Biyokaçakçılık Vakası Gerçekleşti

Türkiye’de son 7 yılda 52 farklı biyokaçakçılık vakası tespit edildi. Doğa Koruma ve Milli Parklar 6. Bölge Müdürlüğü tarafından Antalya’da biyokaçakçılıkla mücadele çalıştayı yapıldı. Çalıştayda biyokaçakçılıkla ilgili sunumlar gerçekleştirildi. Canlı çeşitliliğinin korunması ve yasa dışı yollardan kaçırılmasının önüne geçmek için fikir alış verişinde bulunuldu. Yasadışı yollarla yurt dışına kaçırılmaya çalışılan bitki, kuş ve hayvan türleriyle ilgili görseller sunuldu. Uzmanlar ayrıca bir biyokaçakçı ile turistin nasıl ayırt edilebileceğine dair bilgiler sundu.

Biyokoaçakçılıkla Mücadele Projesi hakkında bir sunum gerçekleştiren Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü Biyoteknoloji Şubesi Müdürü Hüsniye Kılıçarslan, Türkiye’de 2007 ile 2014 arasında 52 biyokaçakçılık vakası ile karşılaşıldığını açıkladı. Bu vakaların çoğunun Suriye sınırında kuş türlerinin kaçırılmasına yönelik olduğunu ifade etti. Avrupalıların koleksiyon yapmak ve bilimde kullanmak için bitki ve kelebek türlerini kaçırma girişimleri hakkında tespitler paylaştı. Farklı yıllarda Japonya, Suriye, Çek Cumhuriyeti, İsveç, Belçika Romanya, Almanya Makedonya, Fransa, Suriye, İtalya, Danimarka ve Macaristan vatandaşlarının çeşitli kuş, bitki ve kelebek türlerinin kaçırmaya çalışılırken yakalandığı bilgisini verdi. Bir aracın altına gizlenerek kaçırılmaya çalışılan 236 adet sağlık kullanılan bitkinin bir ihbar üzerine yakalandığını hatırlaran Kılıçarslan bu vakaların tespit edilmesinde ihbarların çok önemli olduğunu vurguladı.

Türkiye’nin biyokaçakçılar için bir cazibe merkezi olmasının nedenlerine değinen Kılıçarslan, farklı iklim çeşitleri zengin bitki, kuş ve hayvan türlerinin bir arada bulunmasına imkân tanıdığını kaydetti. Kaçakçılığın farklı amaçlarla yapılabildiğini ifade eden Kılıçarslan, bunların başında ilaç sanayinde kullanma, koleksiyon yapma veya genetik türler hakkında bilgi toplama olduğunu söyledi. Kılıçarslan, kendi kaynaklarının dışında uluslar arası kaynaklarda Türkiye’den götürülen biyoçeşitlerin daha fazla olduğunu tespit ettikleri bilgisini de paylaştı.

Bir turist ile bir biyokaçakçı arasında dikkat edilmesi gereken farkları açıklayan Kılıçarslan, biyokaçakçıların genel özelliklerini şu şekilde sıraladı: Bunlar genelde araziye daha hakim oluyorlar sanki her yeri daha önce biliyormuş gibi hareket ederler. Yanlarında bir turiste olmaması gereken malzemeler bulunur. Bunlar bahçıvanlıkta kullanılan malzemelerle benzerlik gösterir. GPS cihazları veya tıbbi müdahalelerde kullanılanlara benzer aletler görülebilir. Yanlarında bitkileri saklamak için bez veya benzeri ürünler taşırlar. Yılan ve kelebek yakalamak için aparatlar da bulundurlar. Bu tür insanların özellikle doğada serbest bir şekilde hareket ettiğini gören insanların ilgili birimlere ya da 156 hattında Jandarmaya ihbarda bulunması gerekiyor.Kılıçarslan, paylaştığı diğer çarpıcı bir bilgi ise bitki kaçakçılarına ilişkin. Kaçakçıların özellikle Anadolu uzun yıllar süren deneyimler sonucu ortaya çıkan halk bilgilerini de elde ettiğini bitkiler bu bilgiler ışığında kullandıklarını ifade etti.

Toplantının açılışında konuşan Doğa Koruma ve Milli Parklar 6. Bölge Müdürü Adnan Yılmaztürk, Antalya, Burdur ve Isparta’da yürüttükleri çalışmalar hakkında bilgi verdi. "Doğayı bırakma, doğada bırak" sloganıyla hareket ettiklerini anlatan Yılmaztürk, biyokaçakçılığın, biyolojik zenginliğin azalmasına neden olduğunu belirtti. Toplantıda Prof. Dr. Kani Işık başkanlığında yapılan oturumlarda Akdeniz Üniversitesi, Süleyman Demirel Üniversitesi’nden öğretim üyeleri bilimsel sunumlar gerekçeleştirdi.

CİHAN