Recep Çınar

Recep Çınar

“Türbe Önü” nostaljimi berbat eden şebelek!

“Türbe Önü” nostaljimi berbat eden şebelek!

Yazıma nasıl ve nereden başlayacağımı açıkçası bilmiyorum...

Çünkü, gözümün önüne getirdiğimde tüylerim diken diken oluyor...

Aslında günümüzün kanayan yarası...

Üçüncü sayfa haberlerinin manşeti...

Ya da televizyonların sondan bir önceki haberi...

Kadına şiddet ya da kadın dövmek...

Kadın anamız...

Kadın bacımız...

Kadın yarimiz...

Üzerine titrediklerimiz...

Ama, gel gör ki, biz erkekler, bu üzerine titrediklerimize bir şekilde şiddet uyguluyor, daha da kötüsü öldürüyoruz!

Evet öldürüyoruz!

Sanki, onlara o canı biz vermişiz gibi...

Bizi karnında taşıyan anamıza, aynı yastığa baş koyduğum eşimize, yavrum diye bağrımıza bastığımız kızımıza şiddet uygularken, acaba hiç mi vicdanımız titremiyor, hiç mi bunun bir de ahireti olduğunu düşünmüyoruz?

Evlenmeden önce “gül”gibi koklanan kadın, evlendikten sonra “diken” gibi batıyorsa eşine, sorun kadın değil, bizatihi erkeğin kendisidir...

xxx

Cumartesi günü evden çıktım, geçen haftaki gibi niyetim “Türbe Önü” nostaljisi yapmak...

Ama...

Kendini erkek hisseden ya da erkek olduğunu zanneden, “omuzu düşük şebelek” birinin eşine uyguladığı şiddeti görünce ne tadım kaldı, ne de tuzum...

Ne de “Türbe Önü” nostaljim...

Yabancı olduğunu, yani Konyalı olmadığını tahmin ettiğim, dahası hoşgörünün Piri, Hazreti Mevlana'yı ziyarete geldiğini tahmin ettiğim “şebelek” birinin, kah diliyle, kah eliyle eşine uyguladığı şiddeti görünce, daha fazla tutamadım kendimi...

Polisi mi arayayım, polisi mi oynayayım” bocalamasından sonra, “ayıptır, yazıktır, müdafasız bir kadına küfür ediyorsun, tokat atıyorsun, yakışıyor mu erkek adama” diye girdim mevzuya...

Adama değil tabi ki...

Adama dalsak suç...

Artı risk...

Omuzu düşük şebelek” bu belli mi olur...

O da bize dalar” falan derken, “Karım değil mi, döverim” dediği anda az da olsa frene bastım...

Eyvallah. Karın olabilir, ama onun da bir insan olduğunu, hatta çocuklarının annesi olduğunu unutma filan” diyerek, bu tek taraflı boks maçına en azından bir raund arası verdirdik...

Biraz da biz efelenince, “omuzu düşük şebelek” bir sigara yaktı, ben de uzaklaştım oradan...

100 metre gittikten sonra, gayri ihtiyarı döndüm arkama yoklardı...

Belli ki arabalarına binmişlerdi...

Boynun altında kalsın ülen şebelek” diyerek, “Türbe Önü”ne doğru adımlamaya başladım...

Çünkü, günümü mahvetti dingil...

xxx

Şimdi esas konuya geliyorum...

Ben bu “şebelek”i polise şikayet etseydim, polis gelip alsaydı bunu, hakim karşısına çıkarsalardı, bu da “pişmanım” falan deseydi, yani mağduru oynasaydı, hakim ne karar verirdi ya da bu “omuzu düşük şebelek”e ne gibi nasihatta bulunurdu?

Merak ediyorum...

Bir daha olmasın” diyerek salıverir miydi, yoksa “ibreti alem” için, içeri mi tıkardı?

Ya da uzaklaştırma cezası mı verirdi?

Merak bu ya...

xxx

Neyse...

Uzatmayacağım...

Evlenmeden önce “arım balım peteğim”, evlendikten sonra “kum torbam” ya da “karım değil mi, ister severim, ister döverim” diyerek, kendini erkek zannedenlere, en ağır cezalar verilmelidir...

Bu kadar basit.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Recep Çınar Arşivi