Süleyman Küçük

Süleyman Küçük

TOPLUMSAL RISK BÜYÜYOR

TOPLUMSAL RISK BÜYÜYOR

Bir hafta arayla 2. Kez Cumartesi ve Pazar günleri için ilan edilen 48 saatlik sokağa çıkma yasağı eminiz ki bu toplumda yaşayan herkesin tabir yerinde ise takkesini önüne koyup bir kez daha düşünmesine sebep oldu.

 

Bu topluma ne oldu böyle?

 

Daha doğrusu bize ne oldu böyle de bizler bu derece üst üste hatalar yapabilen ve birbirine karşı bu derece tahammülsüz bir toplum haline getirildik diye düşünmeliyiz.

 

Ne oldu bize de kardeşini, komşusunu veya yanındaki insanı kendisine tercih eden bir toplum iken böylesine genleriyle oynanmış bir toplum haline dönüştük.

 

Bize kimler nasıl bir oyun oynadılar da böylesine hormonlu bir nesil olduk?

 

Tam anlamı ile anlatmak gerekirse evinde yiyecek olarak hurma ve sirke ile yetinen bir peygamberin(sav) ümmeti olarak övünen Müslümanlar neden 48 saatlik bir yasağın başlamasından 2 saat önceki bir zaman dilimi içinde market sırasında birbiriyle kavga eder oldu?

 

Çoktandır birbirimize hatta kendimize bile söylemekten kaçındığımız gerçeklerimiz bu virüs tedbirleri nedeniyle yüzümüze bir kez daha çarpıldı.

 

Bizim toplumumuz uzunca bir süredir yaratılış fıtratına uygun olmayan davranışlar sergiliyordu ama bizler hep görmezden geliyorduk.

 

Felaketlerin toplumların maddi ve manevi varlıklarından çok şeyler götürdüğü söylenmekle birlikte çoğunlukla o toplumların kendilerine çeki düzen vermesine de sebep oldukları ifade edilir.

 

Şu an içinde bulunduğumuz virüs probleminin sebep olduğu ekonomik zararlara üzülmekle birlikte asıl bizden alıp götürdüğü canlar elbette canımızı yakıyor.

Bu son sıkıntı olsun diyerek başladığımız her yeni denemenin bizim için hüsranla sonuçlandığını görüyoruz.

Esasında geçmişte az veya çok yaşadığımız her olumsuzluğun bizleri önce kendimiz sonra da içinde yaşadığımız toplumun gidişatı hakkında paniğe kapılmadan bazı tedbirler almamızı gerektirdiğiniz de bu arada görmezden gelmemizin sonuçlarını yaşıyoruz.

Kişisel olarak bu hatalarımızın üzerine bir de devleti idare etmek sorumluluğunu üstlenenlerin zaman içinde üst üste yaptıkları hatalar eklenince kaçınılmaz son daha da yaklaşmış oldu.

Geçen hafta içinde yaşadığımız ve bu toplumun yaratılış fıtratına aykırı olan iki davranış hakkında elbette çok şey yazıldı ve daha da yazılacak.

Olan bitenden dolayı da belki üniversitelerin akademik personeli tarafından üzerinde farklı çalışmalar da yapılacak.

Üzerinde çokça durulacak asıl konu belki de virüs tehlikesinden daha çok ahlaken yaşadığımız erozyon sonucu ortaya çıkan TBMM deki Allah’a(cc) yapıldığı söylenen küfür olayıdır.

Geçen hafta yaşananlar bir anda gelen yasağın daha uzun şekilde devamı ihtimalinin belirsizliği içinde 2 saat içerisinde 24 saatlik temel ihtiyaçlarının derdine düşenleri anlayacak izzete sahip olmayarak milleti suçlayanların küfür olayı üzerine içine düştükleri derin sessizliği ne ile açıklayabileceklerdir acaba?

Ama amiyane tabirle hiçbir şey eskisi gibi olmayacak ve bizim toplumumuzda açılan bu maddi ve manevi yaralar asla kapanmayacak.

Biz bu toplum için böylesine dertlenirken belki de bazıları geçmişte olduğu gibi bu millet geçmişte bu denli ağır sonuçları olan böyle bir tecrübeden geçmediği için bu olan biten kısa süreli bir panik atak durumudur ve bir daha böyle garabetler yaşanmayacaktır deyip kesip atacak.

Ama öyle olmadığı ileriki günlerde hem de uzun bir zaman geçmeden ortaya çıkacak ve tekrar aynı delikten bir kez daha ısırılma talihsizliğini yaşamış olacağız.

Dahası böyle giderse yarın öbür gün bu yaşadıklarımız güya 2023 de gizli maddeleri açıklanacak olan Lozan anlaşması gereğince yapılmıştır falan demeleri de karşılaşmamız muhtemel bir vakadır.

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Süleyman Küçük Arşivi