Recep Çınar

Recep Çınar

“Sosyal Medya” denilen cinnet!

“Sosyal Medya” denilen cinnet!

Sizi bilmiyorum, ama ben inanılmaz rahatsızım...
Sadece rahatsız değil, artık tiksinti durumlarındayım...
Öyle kötü kullanılıyor ki, öyle kötüye kullanılıyor ki, insanan aklı hazalası almıyor...
Aslında iyi maksatlı kullanılması, günümüz çağdaş dünyasının insanlığa büyük bir hizmeti...
Bunu kimse inkar edemez...
Ancakkkk...
Öyle şeyler yazılıyor çiziliyor, öyle şeyler paylaşılıyor ki, insanlığından utanıyorsun...
Çıkış noktası paylaşmak üzerineydi...
Ama, güzellikleri, çirkinlikleri değil...
İnsanların birbirleriyle iletişim kurmaları, bilgilerini paylaşmaları, birbirlerinden haberdar olmaları vs...
Kimse bu durumdan rahatsızlık duymaz...
Ben de rahatsız olmam...
Ancak, bunu kural tanımaz, yasa tanımaz, “zengin evin şumarık çocukları”nın ruh haliyle kötüye kullanmaya çalışırsan, orada duracaksın ya da seni durduracaklar...
İftira paylaşılıyor...
Namussuzluk paylaşılıyor...
Görgüsüzlük paylaşılıyor...
Ağır hakaretler, ağır küfürler ve buna benzer ipe sapa gelmez paylaşımlar, insanı çileden çıkarıyor...
Hel bir de teşhircilik var...
Yemek yerken, çay içerken, yatarken, kalkarken, uyurken, yani aklınıza ne geliyorsa, çekiyor fotoyu paylaşıyor kendi sosyal medyasından...
Kendi hesabı değil artık, kendi sosyal medyası, yani gazetesi ya da televizyonu oluyor arkadaşın...
Yuh artık...
Twitter sayesinde fikir ve düşünce özgürlüğüne sahip olduklarını zannedenlere, İnstagram sayesinde fotoğrafçı ve foto muhabiri olduklarını zannedenlere, Facebook sayesinde de gazeteci olduklarını (bu sayede daha çok okunduklarını sanıyorlar!) zannedenlere, yani  sosyal medyayı kötüye kullananlara, yani istediklerini yazıp çizenlere birilerinin mutlaka “dur” demesi gerekmiyor mu?
İyi ve faydalı, insanlığa yararlı  paylaşımlara ve yazılıp çizenlere lafımız yok...
Onlara laf sokmak haddimiz bile değil...
Benim itirazım sosyal medyayı ahlaksızca işlere ya da işlerine alet edenlere...
Affedersiniz ama, adam sıç...rken naklen yayın yapacak neredeyse...
Bu kadar da olmaz artık...
Hastahanede ya da pastahanede paylaşınları geçtik artık...
Bir de vatanseverlik dersi verenler var...
Milliyetçi görünen, ama milliyetçilikle uzaktan yakından alakası olmayanlar...
Gündüz külahlı, gece silahlılar yani...
Bir de klavye delikanlıları var...
Ağır abi pozları verip, ağır laflar edenler!
Klavyede Tatar Ramazan, karşına geldiğinde Fatih Ürek olanlardan bahsediyorum...
Hangi birisini yazacaksın?
Bunların hepsi bu gibi işlerden besleniyorlar...
Ne zamana kadar?
Az kaldı...
Çünkü, bunlar için yolu sonu göründü...
Tünele girmek üzereler...
Yukarıda da belirttiğim gibi, bir adam çıkacak ve “bu iş buraya kadar” diyecek...
Ayrıca demeli...
Sosyal medyayı, yani Facebook, Twitter ve  İnstagram'ı doğru ve hayırlı işlerde kullanan insanlara da zarar verdi bu kötü kullanıcılar...
Bunlara tedbir almanın zamanı gelmedi, zamanı geçiyor.

 

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
Recep Çınar Arşivi